Zor bir coðrafyada yaþamanýn geçmiþten bugüne uzanan sýkýntýlarýný sürekli olarak devralmakta bölge insaný. Genetik özelliklerin mirasçýsý olmak gibi bir þey; elinizde bulunmayan nedenlerle yüklendiðiniz özelliklerin, duruþunuza müspet ya da menfi etkileriyle boðuþmak zorunda kalýþýnýz ne kadar sizin doðrudan doðruya bizzat kendi kazanýmlarýnýzla ilgili ise burada da benzer bir durum söz konusu. Asya ile Avrupa arasýnda sýkýþýp kalan ve bu coðrafyada yaþayan toplumlar, kendilerini siyasi ve kültürel birlikteliði oluþturacak olan sürecin ilk adýmlarýný atarken bile önlerinde söz konusu olan kimlik bunalýmýný buldular. Asyalý mý olacaklardý yoksa Avrupalý mý? Ýliþkiler hangi zeminde, nasýl geliþtirilecekti? Dünya’ya bakýþta birbirine taban tabana zýt olan bu iki ayrý mantýðýn kendi coðrafyalarýnda þekillendirdiði sosyokültürel dinamiklerin; birbirleriyle karþýlaþarak rekabete giriþtikleri, varlýk mücadelesi verdikleri þu topraklarda tercihler hangi yönde yapýlacaktý!

Coðrafi bir konum, bu topraklarda yaþama kararlýlýðýnda olanlarýn karþýsýna iþte böyle bir iþve ile çýkýyordu. Bu topraklarda yaþayacak olan toplumlar geldikleri yer her neresi olursa olsun farklýlaþmak zorunda kalacaklardý. Doðudan batýdan, kuzeyden ya da güneyden hangi yönden gelmiþ olsalar da þu coðrafyanýn içinde barýndýrdýðý gerçeklerle yüzleþecek ve beraberinde getirdiði deðerlerinden arýnacak, bu topraklarýn izin verdiði nispette olanlarýný sahiplenebilecekti ancak. Çünkü iki kýtanýn kendi bünyelerinde barýndýrdýðý zenginlik ve bunlarýn elde sýký sýkýya tutulma kararlýlýðý þu topraklar üzerinde bir kýrýlmaya ve ortaya bir boþluðun çýkmasýna neden oluyordu. Yöresel dokuya uygun olarak buralarda þekillenen medeniyetler söz konusu olan bu boþluðu ne kadar dengeleri gözeterek ve buna kendilerinden olaný ne kadar kabul ettirebilmiþse o nispette büyüme ve varlýðýný sürdürme imkâný bulmuþtur. Kýsacasý bu topraklar kendi gerçekliðinin farkýnda olana yaþama fýrsatý tanýyor, farklýlýklarý kendi bünyesinde harmanlayarak bunu sonunda yine kendine benzetiyordu. Bu misyonun bilincinde olana ise bakir alanlara doðru uzanan bir hareket kabiliyeti veriyordu. Duraðan ve hantal olaný deðiþime zorlayacak bir dinamizm ve canlýlýk bahþediyordu!

Bu topraklarýn gerçekliðini ve sahip olduðu potansiyeli fark eden harici unsurlarýn iþtah ve gayreti geçmiþten bugüne hiç eksik olmamýþ ve bu topraklarda yaþayan toplumlarý daima uyanýk olmaya ve birbirleriyle dayanýþmaya sevk etmiþtir. Günümüzde yaþanan sosyal sorunlarýn ne kadar bununla ilintili olduðunu sanýrým çok ciddi bir þekilde düþünmek durumundayýz bugünlerde!
Aydýn AKDENÝZ
aakdeniz1965@hotmail.com
http://blog.milliyet.com.tr/Blogger.aspx?UyeNo=772664