Dünyada birbirinin eþi ne iki görüþ vardýr, ne iki saç kýlý, ne de iki tohum. -Montaigne |
|
||||||||||
|
Benzer günlerden birinde ilk yelken tecrübemizi yaþamýþtýk yine Seyfi ile. Ýki kiþilik zavallý bir þiþme bot, iki çýta ve bir saðlam masa örtüsü; iþte ilk yelken seyrimiz. Manzaraya aldanýp hafife almayýn, yanýlýrsýnýz. Yeniçiftlik’ten kahvaltý sonrasý baþlayan yolculuðumuz akþamüstü Tekirdað Limanýnda sona ererken neredeyse limandaki herkesin yüzünde ayný þaþkýn ama gülümseyen ifade vardý. Tek sorunumuz kýçýmýzda mayo ve koltuk altýmýzdaki yelkenlimizle yapacaðýmýz yirmisekiz kilometrelik kara yolculuðuydu… Yirmili yaþlarla birlikte ufuk algýlamasý da deðiþmeye baþlýyormuþ insanýn. O yýlldarda hep þu fikir dönerdi zihnimde; “Sarayburnunu döndün mü bir kere, dünyanýn bütün denizleri açýlýr önünde.” Bir þanssýzlýk eseri liseden sonra devam etmek zorunda kaldýðým Teknik Üniversite yüzünden denizci olma hayallerim suya düþmüþ, tek tesellim Ý.T.Ü. günlerimde hayatýma giren aletli dalýþ olmuþtu. Otuzlu yaþlarla birlikte çevremdeki herkes durulmaya baþlarken doðal olarak benden de beklenen buydu. En fazla bir ekip bulup yelken yapmam ya da bir tekne alýp arada bir denize açýlmam gibi. Hasbel kader Heyedahl’in Kon Tikisi’yle alýp baþýmý gitmemiþ olsaydým kimbilir, belki de olabilirdi. Ama ne zaman ki Kon Tiki baþucuma yerleþti, iþte o zaman her þey bir daha eskisi gibi olmamak üzere deðiþti. Yukarýdaki satýrlar size çýlgýnca gelebilir belki ama yanýlýrsýnýz. Sorumsuz, hesapsýz kitapsýz bir yeniyetmenin maceralarý deðildir söz konusu olan; aradýðý yanýtlarý Kon Tiki’de bulan bir adamýn geçmiþinden sadece birkaç perspektiftir. Temel olgu denizle bir olmaktýr, denizle birlikte hareket etmek. Önünde saygýyla eðilmek ve onun karþýsýnda her daim haddini bilmek. Ta çocukluk günlerimden itibaren hayal kurardým, yüzen herhangi bir þeyin üzerinde Kadýköy’den doðru çýktýðým bir yolculuðu kurgulardým kafamda. Sarayburnundan öte, tüm denizlere. Yiyeceðimi, içeceðimi versin birileri derdim, ben giderim gündüz, gece… Ýþte Thor Heyerdahl tüm çocukluk hayallerimin ötesine geçmiþ, sadece denize ve kadim günlerin mütevazý ve bilge denizcilerine güvenmiþ, bir balsa salýn üzerinde býrakývermiþti kendini Pasifik’in sonsuz ufkuna. Çevresindeki herkes Heyedahl ve arkadaþlarýna endiþe içinde bakýyorlardý. Oysa nasýl da güvenli geliyordu bana, öylece kendini denizin koynuna býrakýverme fikri, balsa bir salýn üzerinde. Çünkü daha çocukluðumdan beri gerçekten inandýðým bir olguydu bu; denize meydan okumak deðil, ona uymak, kendini ona býrakmak. Baþtankara dalgalarý yaran bir tekne deðil, dalgalarýn itina ile taþýdýðý, en üst noktaya kadar kaldýrarak daha sonra zarifçe üzerinden kaymasýna izin verdiði bir salla, pupa yelken! Kýrklý yaþlara doðru geliþen empati duygusu da cabasý olsa gerek, her an ayný heyecaný tekrar tekrar yaþar oldum okuduðum her satýrda. Çocukluk günlerimin ilk yelken deneyimi gibi bir þeydi benim için Bombard’ýn yolculuðu. Bir bilim adamýnýn zihni nasýl bir takým verilerle çalýþýyorsa benzer girdileri vardý ergen beynimin; “gitsek gitsek Nara burnuna kadar gideriz” gibi. Yoktu aslýnda onlardan bir farkýmýz serüvenlerimizin boyutlarý dýþýnda. Bisschop denizcilik bilgisine güveniyordu, Heyerdahl kadim günlerin denizcilerine, Willis varoluþla olan benzersiz baðýna… Biz de biliyorduk ki biraz ilerisi Tekirdað, olmadý Þarköy, de ki dirise etti Poseidon’un oðullarý, karþýsý boylu boyuna Güney Marmara ve Marmara Adalarý; o da olmadý Sestos-Abydos arasýnda binlerce yýlýn görmüþ-geçirmiþ Nara Burnu, yeter ki güvenelim kýrçýl denize… Kýrklý yaþlarýn yamacýnda artýk en azýndan durulma umudu gerilerde kaldý. Çünkü geçen yýllar, “tek midir bu çýlgýn Viking” sorusunun peþi sýra giderken geri dönüþü olmayan fikirler kazýdý zihnime. Ýnsanoðlunun deniz macerasýný ne denli hafife aldýðýmýzý fark etmekle baþladým önce, derken öyle kahramanlar tanýdým ki, nasýl olur da satýr aralarýndan öte yer bulamamýþlardýr denizci güncelerinde diye baþladým önüme gelene anlatmaya… William Willis’i duyanýnýz var mý? Eminim vardýr, ama kaç kiþidir? Oysa insanýn denizle iliþkisinin destanýdýr William Willis’in tüm yaþamý. Ya da kendi halinde bir doktor olan Alain Bombard’ýn tek derdinin aslýnda “insanlarýn açýk denizde hayatta kalmasýnýn yollarýný ispatlamak” olduðunu bilir misiniz? Atlantik’i aþtýðý sýradan bir botu “Zodiac” gibi efsane bir marka haline getirirken bir yandan da bir varoluþ destaný yazmýþtýr o da Atlantik’in sularýnda. Neredeyse tamamý denizlerde geçmiþ bir yaþam düþünün, ama denizlerde derken Karaköy-Kadýköy arasýnda deðil, ya da Karadeniz boyunca; dünyanýn tüm denizlerinde… Atlantik, Pasifik ve Hint Okyanuslarý, Akdeniz, Ümit Burnu, Uzakdoðu, neredeyse tüm Pasifik adalarý… ve bir gece Rakahanga resifinde sona eren bir yaþam; iþte size Eric de Bisshop ve akýl almaz yaþam öyküsünün duraklarýndan bazýlarý. Kimi inancýnýn peþi sýra attý kendini denizlere, mesela Devere Baker; Mormonlarýn Kutsal kitabý kýlavuzu oldu balsa salýnýn pruvasýnda, Lehi 1-2-3-4 ekspedisyonlarý boyunca… tüm yaþamý inancýnýn izlerini sürmekle ve sevgi-barýþ ikilisini insanlarýn yaþamlarýna yaymaya çalýþmakla geçti. Atalarýnýn binlerce yýl önce yaptýðý gibi soydu balsa kütüklerini Carlos Caraveda, Callao limanýndan baþlayacak serüvenine hazýrlanýrken. Ve atalarýnýn kadim günlerde yaptýðý balsa sallardan biriyle Humbolt akýntýsýna býrakýverdi kendini. Kendi kültürünün elçisi olmanýn gururuyla vardý Fransýz Polinezyasýna. Kýrklý yaþlarýn yamacýnda hala zihnimde ayný fýrtýnalar, Haydarpaþa önlerinde ufka doðru bakýp kendimi bir salýn üzerinde hayal ederken belki de “deli” ya da “meczup” olmadýðýmý, aslýnda daha birçok benzer öykünün yaþanmýþlýðýný paylaþmak istedim. Hatta itiraf etmeliyim, belki de en çok canýma okuyacak anamý ikna etmek ya da delirdiðimi düþünen dostlarýma delirmediðimi ispat etmek isteðimden doðdu Sallarýn Altýn Çaðý. Sallarýn Altýn Çaðýnda pupa yelken sonsuz ufuklarý aþmýþ bilinen-bilinmeyen tüm denizcilere gýpta ve SAYGIYLA! SAYGIYLA! Hakan Tiryaki Naviga Þubat 2010
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hakan Tiryaki, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |