..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yalnýzca hava, ýþýk ve arkadaþýn varsa hiç üzülme. -Goethe
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Haþmet Þenses




20 Mayýs 2010
Otobüs  
Haþmet Þenses
Sýkýntýlý bir þubat öðleden sonrasý. Ani bir kararla, kendimi sokaða atmalýyým, diyorum. Çarþýya inmeli, bu arada kütüphaneye de uðramalý diye düþünüyorum. Sýrt çantama kütüphaneden kýsa bir süre önce aldýðým üç kitabý da koyuyorum çýkmadan.


:AFCB:
Sýkýntýlý bir þubat öðleden sonrasý.
Ani bir kararla, kendimi sokaða atmalýyým, diyorum. Çarþýya inmeli, bu arada kütüphaneye de uðramalý diye düþünüyorum. Sýrt çantama kütüphaneden kýsa bir süre önce aldýðým üç kitabý da koyuyorum çýkmadan.
Kýþ güneþi var caddelerde. Havayý varlýðýyla az çok ýsýtan güneþ ortalýktan çekilene kadar ýlýk bir kýþ günü iþte. Sevimsiz geliyor bu zamanda güneþ. Sanki baharda tanýdýðýmýz o eski dost deðil. Sanki yazýn tüm iþkencesine karþýn vazgeçemediðimiz sevgili hiç deðil. Baþka biri, içten pazarlýklý… Uzak duran…
Caddedeki telaþ bir kaosun sýnýrlarýnda geziniyor. Her þey iç içe sanki ama anlaþýlmasý olanaksýz bir biçimde hiçbiri bir diðerine dokunmuyor. Bir anda her þeyin birbirine girmemesi ne tuhaf. Beþ dakikadýr otobüs duraðýnýn çevresinde geziniyorum sigara içerek. Durakta kalabalýk büyüyor, herkes batýya, otobüsün geleceði yöne bakýyor sabýrsýzlýkla. Gülen, gülümseyen, bir fýrsat doðsa da gülsek, keyiflensek diye uman bir tek kiþi yok.
109 numaralý otobüs geliyor, doðrudan çarþýnýn içine, sahile inen bu otobüs iþime geldiði için biniyorum. Anlaþýlan, bir süredir somurtarak beklerken çoðaldýðýmýz yoldaþlarýmýn da iþine geliyor ki, istisnasýz hepsi biniyor.
Yoldaþlýk mý? Elbette, neden olmasýn? Issýz bir kýþ ülkesinin gülmemeye yeminli yoldaþlarýyýz hep beraber bindiðimiz bu otobüste þimdilik. Kýþ güneþinin iðvasýna kanmayan… Tece’den gelen otobüs boþ gibiydi ama neredeyse doldu þimdi. Ayakta kalan yoldaþým yok en azýndan.
Tece… Ne ilginç bir ad. Kýcý köyü vardýr, Ýskenderun’un arkasýndaki Amanos daðlarýnýn Amik ovasýna doðru alçalmaya baþlatýðý doðu sýrtlarýnda. Ýskenderun’dan Belen’e doðru yükselirken yoldan kuzeye doðru sapan bir ara yoldan da Cýrtýman köyüne gidilir. Yumurta gibi yuvarlak ama daha çok yarým küreye benzeyen bir tepenin eteðinde. Tece… Kýcý… Cýrtýman… Nereden buluruz böyle adlarý? Böyle ciddi mi ciddi, somurtkan bir otobüs yolculuðunda dilime takýlsýn, zihnimi kurcalasýn diye her halde.
Yüz metrede bir duruyoruz neredeyse. Herkes kendi küçük otobüs dünyasýna dalmýþ. Ýlaç niyetine bir gülümseme arýyorum, boþ ceplerimden çýkacak üç beþ lirayý ödemeye hazýrým. Parasýyla deðil mi lan, gülün iþte! diyesim var fena halde. Akdeniz insaný deðil misiniz siz? Sað yandaki sitelerin arasýndan beklenmedik bir güneþin altýnda mavi mavi kýrpýþtýrdýðýný görmüyor musunuz gözlerini, derin bir kýþ uykusundan birden uyanmýþ da þaþkýn bakakalmýþ gibi.
Doðru ya, belli ki dýþarýdan geldiniz çoðunuz. Ýyi de, Akdeniz’in kucaðý herkese açýk diye bilirdim ben hep. Mardin, Diyarbakýr, Tunceli, Rize, Yozgat, uzak bir hayal belki ancak, kokusunu evlerinizin en gizli köþelerinde sakladýðýnýz. Yine de anlar gibiyim sizi, bunun Akdeniz’le ilgisi yok, umutsuz bir baðrýnda kýþý saklayan, düþlerinde yazý yaþayanlar ülkesinin yoldaþlarýyýz burada hepimiz. Hepimiz? Yok deðil tabii, çoðumuz.
Sol yanýnda oturduðum otobüsün camýndan hemen görüyorum örneðin, výnn diye geçiyor bir tanesi, sonra bir tane daha ve… peþi peþine geçiyor gülmeye yazgýlý doðanlarýn dört teker üstü mutluluk tasarýmlarý. 4*4 ler çarpa çarpa çoðalýyor bir anda zihnimde. Daha baþkalarý, adýný modelini pek bilmediðim, zihnimin üretimine yetiþmekte hiç de zorlanmýyor sol camdan yansýyan výnn’larýyla. Benim teori çöküyor gibi. Yoksa azýnlýkta mýyýz, biz toplu taþýmaya yazgýlýlar.
Koca bir coðrafyayý canlandýrmaya çalýþan zihnim teorinin yerli yerinde durduðunu biliyor. Özgün bir þimdi-burada oluþ durumu, baþka baþka yerlerde oluþlarý itiyor zihnin gerilerine. Yine de sýnýr bir kesitteyim, az saða dönüyorum, mutsuz kýþ insanlarýnýn otobüs hali… Soluma dönüyorum, izlemeye yetiþemediðim bir výnn’lama. Gerçi dert deðil, bildim bileli bir toplu taþýmacýlýk ruhu vardýr bende. Konserve balýk olmadýktan sonra halkýn otobüslerini deðiþmem hiçbir þeye.
Hey yoldaþlar, durduk yerde kahkahayý basmanýzý bekleyen yok sizden, bir gülümsemecik olsun yeter. Sen kendine bak yazar, diyor bir ses, bunlarý düþünüyor olman mý ayrýcalýklý kýlýyor seni? Yoksa yüzündeki o hafif alaysamayý gülümseme mi sandýn, ya da oturduðun koltuðun çoðunluktan biraz yüksekte oluþu mu dedirtiyor bunlarý sana? Hýk… mýk…
Hýk mýk yaa!
Ama ben hep sevdim halký, sonra…
Karþýlýksýz olmasýn sakýn bu sevda?
Bak bunu hiç düþünmedim desem yalan olur, aslýnda…
Kaldý ki ne yaptýn sevip de? Onlar bildi mi bunu?
Ben de onlardan biriyim, elbette…
Ne ifade ediyor onlar için senin sevgin? Sor bakalým sevgi nedir diye otobüstekilere.
Yok artýk! Hangisine? Þu yerine oturmamakta direten çocuðunu kontrol altýnda tutacaðým diye ufaklýðýn cimdiklemedik yerini býrakmayan þiþman kadýna mý? Yoksa ters oturmaktan rahatsýz olduðunu anlayýp kendisi ile yer deðiþtiren delikanlýya teþekkür etmediði gibi donuk donuk doðruca önüne bakan yaþlý adama mý? Ya da þu…
Baþka sözüm yok.
Hadi oradan lan. At kýlçýðý, çekil sonra… Hain… Oyun bozan… Kýþkýrtýcý… Provaka…..
Ani bir frenle savruluyoruz. Homurtular, küfürler, küfürümsülerden ibaret ve tehlike sýnýrýný zorlamayacak yükseklikte bir koro oluþuyor kendiliðinden ama yitiyor birazdan kýrýk dökük bir biçimde. Öfkemiz bile içten pazarlýklý olmuþa kadar varan bir düþünce silsilesiyle, sahildeki üçüncü duraða, limanýn oraya yaklaþtýðýmýzý fark ediyorum. Zaten çoðu dökülmüþ bile yoldaþlarýn, son duraða doðru davamýzda bir avuç kahraman gibi üç-beþ kiþi kalmýþýz sanki. Son duraktan önce ben de terk ediyorum, hiçbir devrimsel kalkýþmayla sonuçlanmayan doðaçtan birliktelik tel tel çözülürken, ben de kendi kiþisel yoluma gidiyorum ötekiler gibi.
Emniyet müdürlüðü ve adliyeyi geçip gara doðru kývrýlýyor ve tam karþýsýndaki kütüphanin eski taþ binasýna varýyorum. Giriþte yer alan çocuklarýn internette oyun oynama salonunu geçip ikinci kattaki ana salona giriyorum. Her zamanki sessizlik karþýlýyor beni ve mutlu oluyorum. Masalar gençlerle dolu. Bir süredir hep böyle, yarýyýl tatilinde bile doluydu, ama bakýyorum hepsi ders çalýþýyorlar. Kütüphane, verilen bir ödevin savuþturulamamasý durumunda zorunlu olarak gelinen bir yer olmalý çoðu için. Hepsi demiyeyim, bazý kýzlar - nedense hep kýzlar – kitap okuyorlar. Tabii o da okuma ödevi gibi bir þey deðilse. Olsun, okusunlar da.
Dörtyollu çocuk var bugün, memleketli çýkmýþtýk kayýt olduðum gün, sevmiþtim daha ilkten, iyi çocuktu doðrusu. Toprakçýlýk deðil ama bu, askerde bile toprakçý deðildim ki. Antakyalý biri gelmiþti birliðe sonradan, hiç muhabbetim olmamýþtý neredeyse, altýn diþi ýþýl ýþýl parlardý aðzýný her açýþýnda. Esmer yüzünde güneþ doðar gibi parlardý. Alemciliðini nöbetçi subay gecelerinden bildiðimiz tabur komutanýyla bir moral gecesinde, taburun yemekhanesinde, komutanýn “þimdi komutan yok, eðlence var” demesinden aldýðý cesaretli karþýlýklý iyice bir göbek atmýþ, sarý sarý ýþýmýþtý Antakyalýnýn her gülüþünde binbaþýnýn, “yeter artýk abartýyorsun” diyemedikçe kýzarýp bozaran yüzü. Kollarý iki yana açýk donuk donuk parmak þýklatan binbaþýnýn karþýsýnda yýlan gibi kývrýlýp durmuþtu. Ben tanýk olmamýþtým ama, az dayak yememiþtir sonradan.
Dörtyollu hep aktif, geçen geldiðimde bakanlýða gönderilecek olan, aranýp da bulunmayan kitaplar listesini doldurmam konusunu, benden önceki iki kýza olduðu gibi bana da israrla hatýrlatýyor. Ayýp olmasýn diye yazýyorum, aslýnda internette bulup okumaya devam ettiðim, “Aklýn Ýsyaný: Marksist Felsefe ve Modern Bilim” adlý kitabý. Bekle gelir diyorum sonra kendime içimden nedense…
Üç kitabý verip yenilerini almak için raflara doðru masadan ayrýlmadan, aklýma geliyor da soruyorum: Bir dostumun þiddetle önerdiði, Kürk Mantolu Madonna’yý… Ýþe bak, benden önce bir bayan sormuþ, bakmýþ var kayýtlarýnda ve içeride gözüküyor, ama raflarda bulamamýþlar. “Çalýnmýþtýr” diyor gayet olaðan biçimde. Ne güzel diyorum ben de içimden, kitaplar da çalýnýyor demek ki. Ufak bir umut geleceðe dönük… Yetiþkinler günlerini, geleceklerini çalýyor gençlerin, onlar da kitap çalýyor raflardan.
Raftan rafa, duvardan duvara sekiyorum fazla rahatsýzlýk yaratmamaya çalýþarak. Bir o kitabý alýyorum, bir ötekini. Karar veremiyorum bir türlü. Boþ bir sandalye görüp oturyorum elimde dört kitapla. Kalkýp ikisini koyuyorum, baþka iki kitapla oturuyorum. Bu arada gençlerin bazýlarýnýn bakýþlarý gözümden kaçmýyor, parmaklarýyla kalem hoplatarak bakarken alaycý diyebileceðim bir ilgi içindeler gibi geliyor. Sonunda Aragon’un Elsa’sý ve adýný ilk kez duyduðum bir Fransýz yazarýn Postacý adlý küçük romanýný alýp kaydettiriyorum.
Dörtyollu, gelen ödenekle alýnan 500’e yakýn yeni kitabýn yan odada durduðunu söylüyor. Stephenie Meyer diyor, baþka adlar da sayýyor çaðdaþ. Vampirler filan ha… Olsun kitap kitaptýr, okusun gençler, çalsýnlar hatta arada. Ben hiç Stephen King okumadým sanki, üstelik severek. En çok da ödenek ve 500 kitap lafý hoþuma gidiyor. Her þeye karþýn iyi geliþmeler bunlar. Ah bir de, Aziz Nesin, Nazým Hikmet, Marx, Darwin adlarý kütüphanlerimizin raflarýnda, mikroskobik araþtýrma gerektirmeden görülebilecek yoðunlukta olabilse. Mersin hadi neyse de - Ýskenderun da hatta belki daha iyiydi – Kýrýkhan kütüphanesi tam bir facia: Bu memlekette solcu yazar hiç yaþamamýþ oradakilere göre.
Sokaklara, caddelere batýda iyice alçalmýþ güneþin turuncudan kýrmýzýya dönen rengi vuruyor. Ara sokaklardan sahile doðru yürürken sigara almadýðýmý anýmsýyorum, bir parkýn köþesindeki iþportacýdan kaçak sigara almak üzere rotamý azcýk deðiþtiriyorum. Akþam olmak üzereyken kalabalýk yoðunlaþýyor. Akþam güneþinin balkýdýðý insanlarýn alyuvarlarýný oluþturduðu bir kanýn akýþýna benzetiyorum kalabalýðý. Daracýk sokaklarýn bir labirente dönüþtüðü çarþýnýn en ýssýz yerlerinde bile, seyrelse de hissettiriyor akýþýný.
Sahile çýkýp otobüs duraðýna varýnca bir sigara yakýyorum. Birkaç nefesle yetinmek zorunda kalýyorum, hemen geliyor 109 numaralý otobüs. Ýki üç durak öteden kalktýðý halde neredeyse dolu geliyor. Aslýnda biraz daha dolanabilirim çarþýda ama yarým saat sonra iyice kalabalýk olacak otobüs diye düþünüp ön kapýdan, ellerinden gelse ikiþer ikiþer girecek olan yeni yoldaþlarýmýn arasýna sýzýp içeri sürükleniyorum.
Herkes gibi öðrenci biletimi atýyorum ben de. Bu kentte yazýlý olmayan bir kural var bilet konusunda. Giþeye tam bilet fiyatý olan 1 tl’yi uzatýp hiçbir þey söylemeseniz de size 20 kuruþla birlikte öðrenci bileti veriyorlar. Ya herkes çok genç gözüküyor o daracýk kutunun içinden, ya da yaþamýn asla bitmeyen bir öðrencilik olduðuna dair bir felsefeyle besleniyor Mersin insaný. Her koþulda memnunum bu durumdan, týpký diðer yoldaþlarým gibi.
Yaþamýmýzýn her hücresine sýzmýþ baþýboþluk mu?
Bize iliþkin yakýcý bir þeylerin onlarca belirtisinden biri olan olaðan bir kuralsýzlýk mý?
Belirtinin ötesinde sonucu belirleyen onlarca olgudan birisi mi üstelik?
Geçeceksin onlarý bir kalem… Halkýn cebine uygunsa her þey anlaþýlabilirdir ülkemde. Kaldý ki birazdan aç bakalým yeni tanýþacaðýn - tanýþmak ne sözcük soluk yoluyla bütünleþeceðin – yeni yoldaþlarýna bu konuyu. “Hýrsýzlar deveyi hamuduyla götürürken sen buna mý taktýn kardeþ,” diye baþlayan, “Yok arkadaþ millete yaranýlmaz bu ülkede,” ile geliþen ve olasý sözel linç giriþimlerine uygun her türlü çatallanmalarla büyüyen tepkilere nasýl göðüs gereceðini düþün sonra.
“Yok caným, ben de memnunum halimden!”
Daha iki durak sonra Taþ Bina dedikleri belediyenin önünde yükünü alýyor otobüs. Kavþaktan kývrlýp, otobüsün orta boþluðunda sýkýþýp kaldýðým hacmin içinde fizik kurallarýna direnip olabildiðince az sayýda sýkýþtýrýlmýþ hacmi rahatsýz edecek bir savruluþtan sonra opera binasýnýn arkasýndaki duraða geliyoruz. Hacimler daha fazla içine doðru zorlanamadýðý için, açýlan diðer iki kapýdan da girenlerin önden arkaya, ortadan her iki yöne ve arkadan öne itiþleri ile yeniden konumlanma kýpýrdanýþlarý sonucu iyice bir sabitleniyoruz.
Bir sonraki duraða dek rahatýz artýk. Soluðumu, alt dudaðýmý yukarý doðru uzatýp tavana doðru veriyorum. Artýk yolcu almaz pek, indirirken binecek birkaç kiþi de içeriyi görüp vazgeçer kesin, diyorum safça. Ancak asla çözemeyeceðim bir fizik yasasýnýn yürürlüðe giriþiyle, ne kadar insan binse sanki hiç tam olarak dolmayan otobüs paradoksu, akþam dönüþüne denk gelen her seferinde olduðu gibi yine aklýmdan geçmiþ olan bu gerçekçi beklentimi bir kez daha yerle bir ediyor.
Her zaman binen inenden fazla olarak, yüz- yüz elli metrede bir yeniden konumlanýþlarla ilerliyoruz. Ýnenlerin binenlere denk gelip, devamýndaki duraklarda akýþýn tersine döneceði Pozcu’ya dek, imkansýzý düþlemekten vazgeçip, her þeyi kendi haline býrakýyorum zihnimde. Ýþte o andan sonra, az önce yaný baþýmda uç vermeye baþlamýþ yoldaþlar toplantýsýna kendimi verebiliyorum bütünüyle.
Ben yarým saatlik bir yolculuk için küçük hayaller ve hesaplar yaparken, kýsa boylu, kýsacýk sarý saçlý yaþlýca bir bayanýn, otobüslerin rezaleti baðlamýnda açtýðý memeleket meseleleri tartýþmasý, baþta konuþtuðu yaþlý bayý çoktan aþmýþ, iki metreye kadar uzaklýktata buluna tüm yoldaþlarýn kulak kabarttýðý mütevaziliðinden çýkarak birçoðunu içine almýþ bulunuyor.
“Generallerle uðraþýyorlar” diyor yaþlý bir adam.
“Tek adam olmak…” diyor orta yaþlý bir kadýn.
“Halkýn sokaklara dökülmesi gerek” diyerek tartýþmaya eylemlilik boyutu katmak istiyor, konuþmanýn baþýndaki yaþlýca sarýþýn bayan.
Ama bu meclis onu aþmýþ çoktan, “Fetullah Gülen!” diye ünlüyor, uzun boylu epey yaþlý bir adam. Bir suskunluk oluyor o ara, dikkat kesiliyor otobüs yoldaþlarý. “Cumhurbaþkaný yapacaklar…”
Pek yanýt gelmiyor buna. Yalnýzca türbanlý ve kýsa boylu gözlüklü genç kýzýn, katlayýp önünde tuttuðu çocuk arabasýyla arasýnda sýkýþtýðý pencereye neredeyse yapýþmýþ dudaklarýndan, “Hep siyaset…baþka þey yok zaten” sözlerini duyuyorum belli belirsiz. Kendi kendine söyleniyor ama ben ve arkamda pencereye yapýþmýþ, kýzýn hemen yanýndaki yaþlý bir adam duyuyor yalnýzca.
Pozcu’yu geçince seyrelmeye baþlýyoruz. Tartýþma politikanýn dýþýna hemen hiç çýkmadan, oradan oraya savruluyor. Bir ara bunun sonu kötü, þimdi biri çýkýp “Düþüncenizi kendinize saklayýn, dinlemek zorunda mýyýz sizi!” diyecek diye bir hayli kaygýlandýysam da, bakýyorum herkes kendi halinde. Çekirdek grup hala ayný yerinde, CHP’nin iç sorunlarýndan konuþuyorlar artýk. Fetullah Gülen diyen yaþlý adam, Amerika var her þeyin arkasýnda teorisini, geçmiþte kalmýþ hükümetlere kadar uzatýyor, CHP’yi eleþtiriyor. Hemen önünde oturan kepli ve Atatürk rozetli bir adam karþý çýkýyor.
Arkaya doðru yürüyorum. Ýyice yatmýþ olan ve otobüse tam cepheden vuran akþam güneþi, baþtan ortalara kadar oturanlarýn neredeyse tümünü kýzýl bir renge bürüyor. Baþtan beri asýk suratlý bir otobüs yoldaþlýðý ilkesine baðlý kalanlar hep oturanlar. Renkleri kýzýl ama içleri limoni. Duyduklarýný uyuklayan ya da uyuklamaya meyleden bir halde dinliyorlar.
Ayakta olmanýn verdiði ataklýkla tüm memleketi analiz eden grup, bir ara bir hayli kýzýllaþtýysa da keskinliklerini yitirmiþ çoktan. Uzun boylu yaþlý adam, “Duraðýma geldim mi?” filan deyip kapýya yanaþýyor, orada rastlaþtýðý biriyle selamlaþýp az önceki yoldaþlarýný çoktan unutmuþ olarak akþamýn kýzýllýðýna süzülüyor. Hep þaþmýþýmdýr, yolculuk sohbetlerini hatýrý sayýlýr ölçülere vardýrýp, hiçbir þey söylemeden bön bön kalkýp gidenlere. Böylesine ise düpedüz ihanet denir ancak!
Yoldaþlýk boyutlarý kalkýþmalarýn sýnýrýný zorlayan bu yolculuk da, herkesin davasýný birer birer terk ettiði bir hüzün içinde her an kan kaybederken, duraðýma geliyoruz ve artýk kýzýllýðýný da geride býrakmak üzere olan akþamýn alacakaranlýðýna karýþýyorum.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Tavþanlar ve Bir Ayrýlýk
Götürülüþ
Krem Renkli Kedi
Durmuþ
Alaaddin'in Uykusu
Bir Müzikal Aný
Cumali Dayý

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Hurda
Çözülüþ
Bir Balýk Öyküsü
Sabah Akþam Mozart
Sercan
Cumhuriyet Kýraathanesi
Buluþma
Tepenin Ardý
Mýsýrcý ve Deli
Mutluluk

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýstila [Þiir]
Krallar, Duvarlar, Köpekler [Þiir]
Lütfen Kapatýn Ekraný ve Bir Þans Verin Kendinize [Deneme]
Kulelerin Dýþýnda [Deneme]


Haþmet Þenses kimdir?

Görüntülerin giderek hýzlandýðý, belleði ve bilinci dumura uðratan bir girdaba dönüþtüðü günümüzde, yazýnýn yavaþlýðýnda soluklanmak ve direnmek için yazýyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Klasikler, gerçekçi ve toplumcu sanatçýlar, ressamlar, müzisyenler ve dünyayý anlamaktan ötesini, onu dönüþtürmeyi öngören tüm insanlar, sanatçýlar, düþünür ve bilim insanlarý...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Haþmet Þenses, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.