..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir kimse, neden oltasýný, içinde tek bir balýk olmadýðýný bildiði bir göle sarkýtýr? -Adalet Aðaoðlu
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Siyah - Beyaz (En Uçlar) > Ali Osman Öztürk




19 Ocak 2004
Konya/lý Ýmajý  
Ali Osman Öztürk
Konyalý kendini nasýl görüyor/ nasýl görünüyor.


:DJBA:
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü…
Ne renk olursa olsun kaþýn gözün
Karþýndakinin gördüðüdür rengin..
Can Yücel

Bir uzaylý dünya televizyonlarýný izlese, orada yalnýzca kötü þeylerin, keza dünyalýlar Türk televizyonlarýný izlese bu ülkede hem kötü hem de abuk sabuk olaylarýn, Türkler ise yalnýzca TV ve basýndan Konya’ya iliþkin haberlere göre bir deðerlendirme yapmaya kalksa, bu kentte yalnýzca akýl almaz iþlerin olup bittiði düþüncesine kaptýrabilir kendini. Internet’te yayýnlanan Ekþi Sözlük’te bu þöyle dile getirilmiþ:

“turklere sorulan salak sorular gibi salak salak sorulara maruz kalan sehirdir. sanki burasý afrikada bir bir sömürge devleti turkiyenin, uzak bir yer oldugu için gelemiyorlar ve göremiyorlar. aslýnda turkiyenin tum dunyadaki imajý ile ayný. turkiyedeki konyanýn.!” (http://sozluk.sourtimes.org/)

Konya (herkes öyle bilir! [?]) özellikle ramazan ayýnda en çok içki tüketilen bir yerdir (?), þýrýngalý sapýklar sokaklarda dolaþýr (?) (www.milliyet.com.tr/2003/09/10/yasam/yas01.html), erkekleri porno düþkünüdür (?) (bkz. http://sozluk.sourtimes.org/konya), etli ekmek kafalýdýr (?), yobazdýr (?), dinci partinin kalesidir, ramazanda yolunuz düþmüþ ise aç kalýrsýnýz, sokakta bön bön bakan insanlar dolaþýr, sizi bir dövmedikleri kalýr vs. vs. Buna benzer daha birçok basma kalýp önyargý, þayet söz Konya’ya gelmiþse, hemen ýsýtýlýp sohbetin garnitürü olarak dillendirilir (daha fazlasý için yukarda anýlan sözlüðü týklamak yeterli).

Neden böyle? Týpký olumsuz olaylarýn haber deðeri olduðu gibi, Konya için de olumsuzluklarýn piyasasý vardýr. Saydýðýmýz tüm olumsuz özellikler aslýnda, Konya’nýn temsil ettiði yaþam tarzýnýn panoramasý önünde kontrast oluþturur ve daha dikkat çeker. Eðer Konya’nýn bir yüzünü sevmiyorsanýz, onu eleþtirmek için bu karþýtlýklar hazýr malzeme sunar Size ve kýyasýya verip veriþtirirsiniz: Dindar Konya’da “en fazla içki tüketilsin”, “sokaklarda sapýk dolaþsýn”, “porno düþkünlüðü” olsun, olacak þey deðildir. Konya/Konyalý imgesinin en önemli belirleyicileri iþte bu abartýlý önyargýlardýr. Peki bunlarda hiç gerçek payý yok mudur? Elbette, Türkiye’nin diðer kentlerinde ne kadar varsa bu olumsuzluklar, Konya’da da vardýr. Ama belki daha azý söz konusudur. Yalnýzca Konya’nýn adý önünde bunlar daha büyük görünür o kadar. Yenilerde bu yapay görüntüden duyulan rahatsýzlýðýn, Konyalýlarý önlem alma konusunda harekete geçirdiðini gözlemliyoruz (http://www.selcuklu-bld.gov.tr/basin/2003/subat03_25.htm).

Ahmet Sefa Odabaþý’nýn yazýlarýndan oluþan ve Konya Ticaret Odasý tarafýndan yayýmlanan Konya Ýmajý (Konya 2003) kitabýný da genelde bu baðlamda deðerlendirmek olasý. Ancak yazarýný yýllardýr tanýyan biri olarak, özelde öyle deðil. Konyalý tipini biz çoðunlukla bir eski baþkentin sakini olarak deðerlendirmeyi göz ardý ederiz. Konyalý kendinden öyle emindir ki, týpký eskiden bir Osmanlý ya da günümüz Amerikalýsý gibi ekstra zahmete girip kendini tanýtmak için çaba göstermez. Ahmet Hamdi Tanpýnar’ýn Beþ Þehir yapýtýnda çizdiði Konyalý imgesinin verdiði ilk soðuk izlenimin ardýnda bu gerçek vardýr. Bir baþka yerde (1) vurguladýðým gibi, Konyalýnýn her þeyinde, eski bir baþkentin yerlisi olmak gururu dýþarý yansýr. Bu nedenle Konyalý için nasýl göründüðünden çok, kendini nasýl gördüðü daha önemlidir.

Sanatta, edebiyatta ve hatta pazarlamacýlýkta imgeler çok önemli rol oynarlar. Hedef kitlenin kafasýnda var olan imgelere uygun resimler, ona olmasý ve olmamasý gerekenleri duyumsatan, anýmsatan, bilinçaltýndakileri canlandýran reklamlar genellikle baþarýlý olur. Bu imgeleri somutlaþtýrýp, pazara süren firmalar, reklam spotlarýnda sýk sýk yinelenen telkinlerin bu etkisini ve imgelerin oluþturulan bir þey olduðunu bilirler.

Ýmge (imaj) sözcüðü dilimize dýþardan gelmiþ (Ýng. image = resim), basýn ve yayýn araçlarý sayesinde oldukça da yaygýnlaþmýþtýr. Somut olarak resim anlamýna geldiði gibi, soyut olarak kafamýzda belli bir þeyle ilgili resmi de ifade eder. Her sözcük her ne kadar ortak bir dil hazinesini oluþturuyorsa da, her birinin, o dili konuþan insanlarýn kafasýndaki izdüþümü ayný deðildir. Anne, baba, ekmek, su gibi en temel sözcüklerin bile deðiþik çaðrýþýmlarý vardýr. Ýmgeler bu anlamda toplumda ortak çaðrýþýmlarý olan sözcük ve kavramlarla ilgilidir. Kitlesel etkiyi düþünürsek, kullanýlan imgenin insanlarýn kafasýnda önceden mevcut bir takým düþünce, kategori ve yargýlarla örtüþen, onlarý destekleyen ya da bilinçaltý dürtülerini çaðrýþtýran bir þey olmasý gerekir.

Ýmgenin tam olarak ne olduðu hususunda net bir fikir oluþmuþ deðildir. Kimine göre insanýn ya da toplumun kendini sunuþ, kimine göre ise o kiþinin/ toplumun algýlanýþ biçimidir. Eðer kendimizi sunarken biraz stilize ettiðimizden, yani poz verdiðimizden yola çýkarsak, imgenin gerçeði biraz aþtýðýný baþtan kabul edebiliriz. Öncelikle hepimizin kendimiz hakkýnda bir fikri olduðu bir gerçektir; buna “öz imge” (ben, biz) diyoruz. Baþkalarý hakkýndaki görüþlerimiz ise “öteki” imgesini oluþturur. Bu iki (çoðunlukla karþýt) imgeden, “ben” genellikle olumlu, “öteki” olumsuzdur. Kendimizin olumlu olduðu düþüncesi, her konuda en güzeli ve en doðruyu temsil ettiðimiz, her þeyin en güzeline layýk olduðumuz ve en doðru kararý verdiðimiz önyargýsýndan kaynaklanýr; bu olumlu önyargýya “autostereotyp” diyoruz. Baþkasýnýn bu düþünceye göre daha az olumlu, eksik, eleþtiriye açýk, ikinci derece, gerekirse feda edilebilir bir konumda deðerlendirilmesi ise “heterostereotyp”tir ki, baþkalarý hakkýndaki olumsuz önyargýlarýmýzý ifade eder (2).

Önyargýlar (peþin hükümler) genellikle adýndan da anlaþýlacaðý gibi, bizim bedava, yani zahmetsizce edindiðimiz yargýlardýr. Ne kendimizi, ne de baþkalarýný yeterince ve nesnel olarak tanýma zahmetine katlanmadan, yine üçüncü kiþilerin referansýyla basmakalýp düþünceler ve deðerlendirmelerle, birçok ayrýntýyý göz ardý ederek, bir çýrpýda insanlarý bir kategoriye dahil etme rahatlýðý ya da sorumsuzluðudur. Birisi hakkýnda fikrimizin olmasý için, onu bizzat tanýmamýz gerekirken, baþkasýnýn deneyimi ya da önyargýsýna güveniyoruz. Bu kategorik düþünce sýnýrlý ve dolayýsýyla eksik bir bakýþ açýsýnýn sonucudur. Çünkü kategorize etme olayý nesnel bir gözleme ve deneyime dayanmaz; hiyerarþinin en tepesinde “ben” vardýr ve diðerleri “ben”e yakýnlýðý oranýnda sýralanýrlar. Önyargýlarýnýn esiri olmuþ bir bakýþ açýsý, daha sonra kendini haklý çýkaracak kanýtlar bulmakta gecikmez, çünkü (nasýl oluyorsa?) “bunun böyle olacaðý bellidir (!)” (3).

O halde ister sunuþ isterse algýlanýþ biçimi olsun, imgede bir amaç ve yönlendiriliþ vardýr. Neyi, niçin sunuyorsak, imgemizi ona göre kurarýz. Ya da ötekini nasýl görüyorsak, onu öyle resmederiz. Amaç aracý belirler. Ýþte bu noktada imgenin belirtmemiz gereken bir baþka yönü de þudur: Yabancý imgenin yaratýlmasý, öz imgenin yaratýlmasý olayýnýn önemli bir parçasýdýr. Gerek üst gerekse alt kimliklerin oluþumu esnasýnda aldýðýmýz olumlu referanslar kadar, olumsuz referanslarýn da önemli payý vardýr. Yani bu anlamda örn. eleþtirilen Konyalý imgesi yapýcý bir iþlev görür. Nasýl ya da kim gibi olmalý sorusu kadar, kim gibi olmamalý sorusuna verilecek yanýt ta önemlidir. Var olan Konyalý imgesine bakacak olursak; sarhoþ (içki tükettiði için), sapýk (sokakta kadýnlarý taciz edip, porno düþkünü olduðu için), geri kafalý (dindar ya da dinci olduðu için) ve etli ekmek kafalý (çok yediði için) bir resim ortaya çýkar. Konya’ya gittiðinizde göremeyeceðiniz bu hayali (imge), olunmamasý gereken öteki imgesidir

Günümüze dek süregelen bu Konya imgesinin elbette geçmiþten beslendiði damarlar yok deðildir. Odabaþý’nýn alýntýladýðý Naci Fikret Baþtak’ýn 1938 tarihli o dönemde var olan bazý gruplara iliþkin þu satýrlarý ilginç deðil midir?

“1. Müttekiler (inananlar): Bunlar þarap, raký ve daha bilmem ne gibi þeyleri içmek deðil, böyle bir þeyi hatýrlarýna bile getirmezler.

2. Yaraþ grubu (cahil toplum): Bunlar ya hiç tahsil görmemiþ veyahut pek az tahsil görmüþ 15-20 yaþýný bulunca kendilerinden evvelki anaçlarýn delâlet (öncülüðü) ve rehberliðiyle hovardalýk ve itlik âlemine girmeði bais-i gurur (gurur sebebi) ve iftihar bir þey addeden (sayan) hergele makulesi (takýmý) idi. Bunlar akþam yemeðinden sonra o gece nerede ‘oturak’ varsa oraya giderler, içerler, saz dinler ve çalarlar, karý oynatýrlar, her halde bir çýngar (olay) bir bela çýkararak eve dönerlerdi.

3. Ýþte bizim bu mahalde kendilerinden bahsetmek istediðimiz zümre demkeþler zümresi (içki içenler grubu) Bu zümreye mensup olanlar bir çok menbalardan gelirler. Medreseye müntesip iken sonradan alakayý kesmiþ olanlar, bir tekkeye ikrar (karar) vermiþ iken çilleyi kýrmýþ olanlar, ilk mektebi bitirdikten sonra devair (daireler) ve aklâm-ý hükümete (hükümet kalemlerine) intisap etmiþ ve mamafih hiç yaraþlar zümresine iltihak etmeksizin (katýlmaksýzýn), otuz beþ yaþ, kýrk yaþlarýný bulmuþ olanlar vesaire vesaire.” (4)

Geçmiþten gelen bu imgeleri resimlerle örnekleyen A. Sefa Odabaþý, kitabýný þu bölümlerden kurmuþ: Ýmaj Yazýlarý (s. 17-36), Ýmaj ve Kültür (s. 37-42), Mekanlar (s. 43-58), Ýnsanlar (s. 59-78) ve Sonsöz (s. 79 vd). Yazar öncelikle düne ait Konyalý kadýn, erkek, genç, kaynana, kiþizade, hacý, hacý emmi, hovarda, evlatlýk ve gelin imgelerini ortaya koyuyor. Daha sonra adeta okurun elinden tutularak geçmiþte insanlarýn yaþadýðý ve Konya kültür yaþamýna damgasýný vuran mekânlara bir yolculuk yapmasý saðlanýyor: Konya sofrasý, çamaþýr temizliði, düðünler, lokantalar, sinemalar, ulaþým araçlarý, polis okulu, kýzlar mektebi bunlardan. Konya’nýn eski seyyar satýcýlarý, attarlarý, hamal ve boyacýlarý, bahçývanlarý, Romanlarý gibi üst baþlýkta toplayabileceðimiz gruplarýn yanýnda, Mehmet Ruhi Dede, antikacý N. Rüþtü Büngül, Arnavut Arif ve Aþýk Ali Rýza gibi kendine özgü tekil kiþilikler de konulaþtýrýlmýþtýr. Aslýnda günümüz Konya imgesine önemli/olumlu katký veren insanlarla bu dizi devam ettirile bilinir (Mehmet Ali Uz’un Konya Kültürüne Hizmet Edenler (Konya 2003) baþlýklý kitabý bu boþluðu doldurmaktadýr).

Ýster þu ister bu gruba dâhil olsun, Konya’da hala geçerliliðini koruyan asalet düþüncesi, “Asil azmaz, bal kokmaz, kokarsa yað kokar onun da aslý ayrandýr” sözünde dile gelir. “Konya’da asaletin diðer bir söyleniþ þekli de ‘Kiþizade’liktir. Bu deyim salt Konya’ya özgü bir deyimdir. Erkek olsun, haným olsun bu sýfatý hak eden herkese söylenir.” (s. 27) Üst baþlýk olarak bu kitapta yer verilmeyen bir grup da Konya’nýn hovardalarýdýr. Mehmet Tahir Sakman’ýn Dünden Bugüne Konya Oturaklarý (Ýstanbul 2001) kitabýna konu olan bu geleneðin de kendine özgü ve Konya kimliði ile imgesine önemli ölçüde etki eden kurallarý vardýr. Hovardalar arasýnda bile uyulmasý gereken normlar söz konusudur. Odabaþý bunu bir baþka kitabýnda anlatýr:

“Oturaklarda oturak kurallarýna uymayan veya çizgiden çýkan bazý kimselere yapýlan iþin uygunsuz olduðunu hatýrlatmak veya bir daha tekrar etmemesi için ihtar mahiyetinde olarak kulaðý kesilirdi. Bu iþlem o kiþinin canlý bir sabýka kaydý olarak suratýna iþlenmiþ olurdu.” (5)

Konya’da hovarda türküleri dikkat çekmesi de yukarýda anýlan nedenlerdendir, çünkü Konya’nýn sosyal yapýsýna tezat oluþturmaktalar. Tutucu, dindar ve kapalý bir sosyal yaþamýn hüküm sürdüðü inancý, Konya türkülerinin bu doðrultuda olacaðý beklentisini doðurur. Hâlbuki bu karþýtlýk ters orantýlý bir gerçeði yaratýr, eþyanýn tabiatý böyledir. Ne kadar bastýrýrsanýz, o ölçüde diðer yandan patlar. Çapkýnlýk, içki kullanýmý, metres tutma vb. gibi konularýn türkülere girmesi, toplumun bu hususlardaki duyarlýlýðýnýn bir sonucudur. Diyelim aile baskýsý sonucu istemediði biriyle evlendirilen erkeðin gözü dýþarýda olacak, yukarýda bahsettiðimiz gibi, türkünün korumasý altýnda, bilinçli ya da bilinçaltý isteklerini dolaylý dile getirecektir. Konya türkü repertuarýnda bulunan “Kazým”, “Alime”, “Cemile”, “Meram Baðlarý”, “Eþmekaya”, “Sille” türküleri böyledir (6).

Odabaþý, kitabýnýn sonsözünde, Konya’ya iliþkin imgelerin kaynaklandýðý alanlarý özetler:

“Toplumlarýn tarihine bakýldýðýnda deðiþmesi zor olan imaj öðesi, saðlam olan dini inançlarýdýr. Dini inançlar insanlarýn imajlarýnýn deðiþmesine büyük oranda engel oluþturur. Bütün dinlerde bu böyledir. Ýnsanlarýn bazý konularda düþüncelerine kayýt koyarak evrenselleþmeyi geciktirir. Savaþlar ve yönetimdeki siyasi gruplar da kentlerin imajýna etki ederler. Anadolu Selçuklu Devleti’nin yýkýlmasýndan sonra bir Karaman ülkesi olan Konya 700 yýl Osmanlýlar’ýn Karamanoðullarý ile olan zýtlaþmasýnýn kurbaný oldu. Büyük bir imparatorluk baþkenti olan Konya’nýn yüzyýllar boyunca ihmal edilerek kapalý bir kent olmasýna neden oldu. Bununla birlikte bu kentte yaþayan bireyler hem kendilerinin hem de kentin imajýný hiçbir etkenin baskýsý olmadan (?; AOÖ)
oluþturdular. (...) Kentin imajýnda ise, tarih içinde büyük boyutlarda bir deðiþme yoktur. ‘Dindar þehir’ olarak ortaya çýkmýþtýr.” (s. 79)

Bozkurt Güvenç, imgeniz kimliðinizin bir parçasýdýr der. Bunu ben, “nasýl göründüðümüz ve algýlandýðýmýzdan kendimiz sorumluyuz, o halde kimliðimizi, kendimizi nasýl algýladýðýmýz (öz imge) kadar, nasýl göründüðümüz gerçeði de belirler” biçiminde yorumlamak istiyorum. Kimlik (içinde taþýdýðý soru baðlamýnda), taným gerektiren bir olgudur ve o taným baþkalarý tarafýndan yapýlýnca görece daha nesnel olur. O nedenle kendimizi anlattýðýmýz/ anlatabildiðimiz ölçüde daha nesnel olarak resmedileceðimiz düþüncesiyle, A. Sefa Odabaþý’nýn bu kitabýný selamlýyorum. Son dönemde (bir bölümüne yazýmýz baðlamýnda deðinebildiðimiz) yayýmlanan Konya kitaplarý, gerçekten gereksinim duyulan bu çabalara yanýt verecek ve diðer kentlerimize örnek olacak yoðunluktadýr. Odabaþý’nýn yayýmladýðý kitabýn, Konya’nýn öz imgesini ortaya koyma çabasý olarak önemli bir iþlev göreceðini düþünüyorum.

*) A.Sefa Odabaþý: Konya Ýmajý. Mekanlar – Ýnsanlar, Konya Ticaret Odasý Kültür ve Eðitim Yayýnlarý No: 28, Konya 2003, 80. s. Resimli.

Kaynakça
1) Öztürk, A.O.: „Konya Türkülerinin ‚Kimlik Tanýmý Baðlamýnda’ Sosyal Ýþlevi“. Folklor/ Edebiyat, Sayý: 32, 2002/4 s. 267-274
2) Bkz. Kocadoru, Y.: “Avrupa ve Türk Ýmajý”, Ýmaj Yazýlarý. Yay. Haz. A.O. Öztürk, Konya 1997, s. 8 vd.
3) Bkz. Ann Helene Skjelbred: “Norveç’te Türk Ýmajý. Söylentiler ya da Tarihsel Açýdan Stereotipler”. (Çev. A.O. Öztürk) Tarih ve Toplum, Sayý: 130, s. 22-25.
4) Ekekon Gazetesi, 11. Kânun 1938’den Odabaþý, A. S., s. 21.
5) Dünden Bugüne Konya Türküleri, Ýl Kültür Müdürlüðü Yayýnlarý, Konya 1999, s. 90.
6) Malkoç, Özlem (Söyleþi). “Konya Türküleri Ýlginç Bir Yapýya Sahip”, Selçuk Ýletiþim Gazetesi, Eylül 2003, s. 6.

A. SEFA ODABAÞI, 1929 yýlýnda Konya'da doðdu. Dedeleri Kafkasya kökenli olup, Daðýstan’da hakimiyet kurmuþ Odabaþý Hanlýðý'na mensuptur. Rus zulmünden dolayý dedeleri Daðýstan’dan göçerek Van'ýn Baþkale Kazasý'nda 100-150 yýla yakýn bir süre ikamet ettikten sonra, tekrar göçe mecbur kalmýþlar, evvela Musul'a, sonra Adana'ya ve daha sonra Konya'ya gelerek bu kutsal þehre yerleþmiþlerdir. A. Sefa Odabaþý, ilk ve orta tahsilini bitirdikten sonra Konya Lisesi'ne devam etmiþ, 1949-1950 yýlýnda Edebiyat Þubesi'nden pekiyi derece ile mezun oldu. Yüksek tahsil için gittiði Ýstanbul'da 5 yýl kalarak, sanat etkinliklerini izlemiþ ve dönemin ünlü edebiyatçýlarýyla buluþmuþtur. 1958 yýlýnda SSK'ya memur olarak girmiþ, 1982 yýlýnda emekli olmuþtur. Kültür Bakanlýðý'nca tescilli sikke ve etnografik eserler koleksiyonu bulunmaktadýr. Evli ve iki çocuk babasý olan A. Sefa Odabaþý'nýn kitaba karþý olan meraký nedeniyle Konya ile ilgili olarak derlediði fotoðraf, belge ve periyodik yayýnlardan oluþturduðu zengin bir kütüphanesi bulunmaktadýr. Baþlýca kitaplarý; Fotoðraflarla Geçmiþten Konya, Konya'da Geçmiþ Zaman, Eski Kartpostallarda Konya, 20. Yüzyýl Baþlarýnda Konya'nýn Görünümü, Dünden Bugüne Konya Türküleri, Geçmiþten Günümüze Konya Kültürü, Konya Mutfak Kültürü ve Konya Ýmajý'dýr. Ayrýca Konya sanat ve kültürü ile ilgili yayýmlanmýþ; 500'e yakýn makalesi bulunmaktadýr. (bkz. www.merhabagazetesi.com.tr/arsiv/2003/11/03/g1.htm)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ortaçaðdan Yeniçaða Dr. Faust
Konya Oturaklarý Üzerine*
- Ýþ bu kerteye gelince -

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Nasreddin Hoca'nýn Þiiri [Þiir]
Bir Þiirdir Yaþam [Þiir]
Hazan Günü [Þiir]
Rudolf Otto Wiemer [Þiir]
Anladým ki... [Þiir]
Sanal Bayramlar [Þiir]
"Göðsünün üstüne iki yýldýz/gözlerinin üstüne iki öpücük" [Þiir]
Þair [Þiir]
Ezginingünlüðü [Þiir]
Sadece Dostlarýma [Þiir]


Ali Osman Öztürk kimdir?

Akademisyen, çevirmen, halkbilimci, karþýlaþtýrmacý, eleþtirmen.

Etkilendiði Yazarlar:
Bilimsel anlamda Wilfried Buch, Otto Holzapfel, Gürsel Aytaç; edebi anlamda Luise Rinser, Buket Uzuner.


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ali Osman Öztürk, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.