..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Þahin bakýþlý, ahu gözlü, þirin davranýþlý ve tatlý sözlü idi. -Fuzuli, Leyla ve Mecnun
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > Ýsa Kantarcý




17 Mayýs 2024
Ýlk Aþk  
aþk

Ýsa Kantarcý


Ýnsan ilk aþkýný unutur mu?


:EIA:
NURGÜL


Ýnsan ilk aþkýný unutur mu?
Unutur!
Ýnsan 14 yaþýnayken aþýk olduðu ilk kýzý unutur mu?
Unutur; çünkü çok þey yaþar durur, hayata tutunma çabasý verir, öyle büyük acýlar dramlar yaþar ki, iþ bulma çabasý, sürekli sömürülür, çalýþtýðý halde parasýný alamaz, patronlar iþçinin parasýný kesmek için sebepler bulur!
14 yaþýndaydým, koca okulda, ortaokul ve lisede bir tane güzel kýz yoktu, derken birini fark ettim, benim kuzen Fatih’in sýnýfýnda okuyan kýz Nurgül!
Yeþil gözlü, küt saçlarý küt kesim zarif bir kýzdý, sürekli onu görmek istiyordum, orta birdeydi, ben orta iki. Teneffüs oluyordu, o arkadaþlarýyla voleybol oynuyordu, ben izlemedeydim, hep böyle, peþindeydim, halk danslarý topluluðundaydý, kuzen Fatih’le, kuzene onunla ilgili sorular soruyordum, benim piç kuzen bana uyduruk hikayeler anlatýyordu, bir keresinde bana þöyle dedi; “ben onu siktim, aðaç kovuðunda.” Ya þoke oldum; mahvoldum, Nurgül nasýl yapar bunu, tabi nerden biliyorum piç, o yaþta ruh hastasý olmuþ kuzen yalan atýyor, irdelemeye baþladým, nasýl yaptýn ne oldun, inanmak istemiyorum ama yalan attýðýný seziyorum, benim kýza göz mu koydu yoksa, öyle bir durum var, bahçeli evin…inek bakýlan evin…incir aðaçlarýyla…bir sürü aðaçlar çevrili evin…o muhteþem evin.. içinde yer sofrasýnda hamsi kýzartmasý yediðim, helva yediði.. o helvalar muhteþemdi, bizde olmazdý, onlarda olurdu, onlarýn babasý iþçiydi, maaþý iyiydi, bizim babamýz memurdu, o incir aðaçlarýna halamdan izi alýp özellikle sonbahar günleri.. serinlik..yaðmur..aðaçta incirler çürümekte.. kimse toplamýyor..bir ben izin alýp çýkýyorum, halam derdi; “yiyeceksen mutlaka izin ister; veririm; ama izinsiz çýkma.” Siyah önlük giymekteyim o zamanlar boktan siyah rengi þarttý, beyaz yakalý. Ufak aðaçlar ama büyükleri var, týrmanýp incir yiyorum, okuldan dönmüþüm, incirin tadý kozmik, týka basa yiyorum, ne kadar alabilirse. Bunu sürekli yaptým, 2 katlý evin aþaðý tarafýnda cýlýz bir armut vardý, halamýn kocasý rahmetli Hüseyin amca onu büyük çabalarla büyütmüþtü, armutlar sararýrdý, olurdu, onu da kimse toplamazdý, ben toplar yerdim, armut da sayýlý olurdu tabi, izin alýp…aðaç dikmenin önemini anlarsýnýz.. eve o bahçede incir aðaçlarý yanýnda büyük bir aðaç vardý, erikler olunca sararýr, tatlarý muhteþem olurdu, onu da toplayan yok, toplardýk, o erikleri yemesi çok güzeldi; þimdi çevremde bahçelerde tek aðaç yok, bahçe yok, her yer apartman doldu, oyun oynadýðýmýz yeþil her yer.
Babama Maltepe adlý sigarayý almak için.. iþten dönerdi, sigara almak hep benim iþimdi, babam parayý kuruþu kuruþuna sayar verirdi, bir kere bile demedi bana, (ya neden amýna koyim böyle iþin)
“Oðlum al þu parayý, kalanýyla da gofret al,” Ya öldü gitti rahmetli o demir düþünce, kafaya yapýsý bir kere bile deðiþmedi.
Sigara almaya giderken akþamdý genelde ve karanlýktý, küçücük göt kadar bir yerdi bakkal, gözümüze büyük gelirmiþ, þimdi o bakkalý gençlik dostlarýmdan biri iþletiyor, o bakkal binlerce çocuða tost verdi, patates kýzartmalý ekmek, sucuða deli olurduk, çok nadiren alabilirdik, pahalý bir þeydi. Þimdi param var, amýna koyim, sucuk almýyorum, istediðim kadar alýp týka basa yiyebilirken..abiciðim…her þey zamanýnda yapýlmalý…yenmeli…aþklar…amaçlar…
mücadele zamanýnda yapýlmalý…mücadele ufak yaþlarda baþlar…ölene dek sürer…
Pýnar vardý, alçak kibirli bok parçasý…onu neden sevdim, güzeldi…ayrý konuydu, o bir mikroptu, inanýn ufak yaþta bir insan mikropsa büyüyünce de öyledir, yýllar sonra koca genç kýz olduðunda Pýnar’ý mayoyla gördüm, muhteþemdi, kumrallarýn muhteþemi, ama bozuldum, mayo girip erkeklerin arasýnda, gözüme orospu gibi görünmüþtü, yýllar sonra o koca genç kýz olduðunda tam karþýmdan geldiðinde pýnar ona dikkatle baktým, gözü kör, yanýndakilerle bir þey konuþuyor, gözü ona bakaný görmüyor, pýnar yüzünün ortasýna sopayla vurulacak türden demir beyinli kýz, ruhsuz, kalpsiz, adi, þerefsiz.. ona vursam iþe yarar mý, bok olarak doðmuþ, bok diyorum kibirli, kibirli birini hemen hissedersiniz, sevgilisi olur, yürekten sevmez, aðlamak, ruhunu kalbini vermez, öyle bok kýz milyonlarcadýr her ülkede, çocuklarý olur, onlarý da yürekten ruhuyla sevmez, ne kadar aþaðýlýk tiptir, peki ne oldu da demir leblebi kýza gönül verdim, benim gibi parlak ruhlu, parýl parlayan koca yürekli, gemi kazaný gibi yürekli bir adama ihtiyacý vardý, bu enerjiyi ona sürekli yolladým, enerji aktarýmlarýyla yaþarýz, birinin üstümüzdeki duasý…enerji demektir, enerji aslaný…birinin bize yaptýðý iyilik yemek..para..vs..en deðerlisi ona gönül vermektir, ruhunu.. öyle seversin ki canýn çýkmýþ gibi, þehit olmuþ gibi, benim bütün hayatýmý özetler þehit kelimesi, eþ þehit Allah’ýn isimlerinden biridir, esmaül hüsna, ben komple eþ þehidim, her gün vurulurum aþýk okurum, kalbim erir, ruhum paramparça, sürekli böyle, sürekli açlýk, sürekli tutku, sürekli bir dram, bu dram gökyüzündeki iyilik gibi Allah gibi o sarý güneþ gibi en güzel çocuklarýn yüzünde daha parlak hale gelen, daha görkemli, cennet budur’ cennetin özeti bebeklerin yüzlerine kazýnmýþtýr, sizin normal gözle göremeyeceðiniz.

Pýnarýn dedesi bizim mahallede otururdu, dedenin büyük bahçesinde muhteþem þeftaliler, elmalar olurdu, isterdik verirdi, karýsý muhteþem bir kadýndý, mahallede su kesilirdi, kimi mahalleli onun su kuyusunda almaya giderdi, dede ölünce evlatlarý para hýrsýna düþtü, orasýzý sattý namussuzlar, bütün o emektar aðaçlar katledildi, yok ettiler sihri, ilahi güzelliði.
Pýnar dedesini görürdü ve bizim arkadaþýmla, Özcan…onun inek yemi satan dükkanýn önünden geçerdi, Özcan çocukluk arkadaþým, ingiltere’de, orada bir bilgisayar firmasýnda çalýþýyor, gezgin ruhlu, halen rüyalarýmda onu görürüm, muhteþem bir enerjisi var, caným! Ruhumun kalbimin bir parçasý o.
Pýnar dedesini görüp giderken dikkatimi çekti, gözüme o an öyle hoþ geldi ki, ona bir mektup yazmayý düþünürken, günlük tutmak nedir diye hiç bilmezken bir deftere bir þeyler yazýyordum, onunla ilgili, benim ilk günlüklerim 13 yaþlarýnda.
Yani sonradan yazar olmaz insan, ufak yaþlarda ortaya çýkar.
Pýnar düþ gibi gelip geçerken yoldan, önümden, ya onunla konuþmayý düþünüyorum, çekiniyorum, hp böyle, onunla bir kez olsun konuþamadým, bir kez bir þey dedi galiba, onun sevilecek biri olmadýðýný anlamýþtým, ve silindi gitti içimden. Kumral, açýk kahve rengi gözleri vardý. Zarifti.

Dönelim Nurgül’e, peþindeydim, kýþ günüydü, onu takip etmiþtim, okulun bulunduðu yerin yukarýsýnda kar toplu oynuyordu arkadaþlarýyla, her yer karlýydý, muhteþem bir gündü, ben onlarý görebilmek için tepeye çýktým, onlar dik yokuþun aþaðýsýndaydýlar, oyunlarýna dahil olamam, neden olmaya çalýþmadým ki, mallýk…kýzý rahatsýz etmekten çekindiðim için ama…bir kar topu ayarladým, mesafe çok uzak, Nurgül’e fýrlattým, yarým ay çizen kar topu Nurgül’ün suratýna isabet etmez mi, çok uzak, nasýl oldu, Nurgül sarsýldý, kýzdý ve yukarý baktý, “ulan nerden geldi bu þimdi amk” der gibi baktý, korktum.

Kýþ günü, okul içinde büyük beton alanda öðrenciler istiklal marþý olur ve orada mahkumlar gibi volta atardý. Arkadaþlarýmla volta atarken çok öðrenci ar orada, kantin…gözlerim Nurgül’deydi, arkasýndan ilerlerdim, yan tarafta olurdu.

Günün birinde…kýsa boylu bir çocuk, geniþ…karþýma geldi ve göðsünü karýný göðsüme vurdu, onu dövmek istedim, kýsa ve onu çok güzel pataklardým, lan ne oluyor ne yapýyor derdi nedir diye þöyle bir baktým maymuna, kýzgýn biçimde bana bir þeyler dedi, sonra bu çocuðu uzun çocukla takýlýrken gördüm, bu çocuk bana Nurgüller ilgili tosladý, peþinde dolanýyorum ya, o uzun çocuk mafya ayaklarýnda, öyle konuþma sitili var, kýsa boylu çocuk da, sonradan bunlarýn Nurgül’ün mahalleden arkadaþlarý olduðunu öðreniyorum.
Volta alanýnda gezerken bir çocuk geldi, “Nurgül seni çaðýrýyor” dedi, kantinin yanýnda ucube küçük yer vardý, çok dar bir masa ve oturaklarýyla, orada oturur sohbet ederlerdi bir þeyler yerlerdi çocuklar.
Çaðýrdýlar ve gittim orada, karþýmda o uzun çocuk, Mehmet, kýsa boylu, bir tarafta bir kýz, ve Nurgül,
Mehmet beni ifadeye alýr gibi sorular soruyor, Nurgül’ün peþinde dolanýyor muþsun, ya aslýnda ben bunlarý pataklarým mahvederim de, bende böyle bir sitili hiç yok, yamulturum bunlarý, indiririm yere, Mehmet kabadayý sitille, bildiðiniz çete lideri sitiliyle…eziyor beni.. ona ters cevap vermiyorum, onu rahatsýz ediyorsun diyor, yok diyorum, sonunda Nurgül dayanamadý ve patladý: “Ya dur, kes þunu! Haksýzlýk yapýyorsun, abarttýn.” Çocuk durdu tabi ve oradan ayrýldým. Bunlar mahalleden arkadaþlarý ya Nurgül’ün, onu koruma ayaklarýna girmiþler, o zamanlarda nerden biliyorum, Nurgül’e gönlümü kaptýrmýþým, ve Nurgül de onu seven bu adama kaptýrmýþ kendini, aralarýnda sohbet etmiþler, ve Mehmet güya kýzý koruyorum diye çaðýrmýþ ayak yapmýþ, oraya gidince çok üzüldüm, bu çocuk Nurgül’ün sevgili diye, sonra olmadýðýný anladým ve çok sevindim.
Sonra Mehmet’le ara ara sohbet ettim, onu çok sevdim, bu çocukta çok güzel bir enerji hissettim, ama çok koyu bir his, acayip hoþlandým Mehmet’ten.
O selam verip kapý açýnca onu tanýdým.

Ben Nurgül’ün takibindeydim sürekli…bir gün teneffüste çýktým derslikten ve az ilerdeki Nurgül’ün dersliðine girdim, o zamanlar onu sevmemin en baþlarýydý, masasýnda oturuyordu, masada portakal vardý birkaç tane, mandalina mý ne, neden çýkmadýn,
Hastayým, boðazý.
Gözlerimin içine baktý, muhteþem yeþil gözler, kirpikler uzun, küt saçlý muhteþem kýz…ve orayý terk ettim…kýsa kaldým…aradan 34 yýl geçmiþ de ben bu aný neden hatýrlýyorum. 14 yaþýndan 48 yaþýna gelmiþim.

Birkaç gün önceydi, mayýs ayý…2024…10 mayýs belki. De…kafamýn içinde saçma sapan bir düþünce parladý, þeytan zihnimi ruhumu kalbimi bir çuvala soktu sýkýþtýrdý ve beni götürüyordu cehennemine, farkýnda deðilim uykuya dalacaðým, bombok, sapýkça bir hayal, þeytan bana sapkýnlýðýna kurban etmek istiyor, kapýlýp gittim, bloke oldu þuurum ve o an güneþ gibi bir þey parladý, oturup hüngür aðlasam, oturup aðladým þimdi, gözlerim doldu, ben demirimdir, asla aðlamam, üstümde týr geçse aðlamam, linç edilsem aðlamam, göktaþý üstüme gelse galaksinin mavi yerinden aðlamam…demir irada vardýr bende.. ordular üstüme gelse aðlamam. Hissizlikten deðil.. kalpsizlikten deðil.
O an parladý zihnimde…annemin bir bahçesi var, o amýna koyduðumun bahçesine halamdan gübre taþýmak için çalýþtýðým gün… arkadaþlarýyla Pazar günü oyun oynayacaðým babam gübre taþýtýrdý…
Bahçede pembe güller var…bunlardan koparýp Nurgül’e hediye etmek düþüncesi.. kopardým ve Nurgül’e vereceðim…ama ben yapamam…Nurgül kabul etmeyebilir…ama baþkasý verirse…bunu isa yolladý derse…tamam, o zaman samimi dostum…deðerli dostum cumhur…sýnýf arkadaþým…dostum sevdiðim kýz var, dedim ona bu pembe gülleri verir misin, Nurgül oturmuþ duvar kenarýna çýkýntýya….eteði dizlerinde…Cumhur gitti, ne oldu bilmiyorum, ben oradan uzaklaþtým. sonra geldi,
“Ne oldu, cumhur gülü verdin mi
Korkuyorum da gülleri kabul etmedi diye.
Cumhur gülmeye baþladý deli gibi.
Gülleri vermek için elini uzatmýþ, kýz bacaklarýna dokunacak diye korkmuþ, ama gülleri vermiþ.
14 yaþýndaki çocuk aklý ve kalbiyle kýza yolladýðým pembe güller çok iþe yaramýþ, kýzýn bana aþýk olmasýný saðlamýþ meðerse çoook uzun yýlar sonra anladým.
Gülleri benim yolladýðýmý söyledin mi
Söyledim.
Okular tatile girmiþ, Nurgül’ün oturduðu yere gitsene mal, akýl edemiyorum, etsem de kötü þey olur diye gitmedim, oturduðu yeri biliyordum,
Okul tatil olmuþ tek öðrenci yok ve ben okula gidip Nurgül’ü görebilirim diye uzaktan izliyorum.
Böyle çok gittim geldim ve Allah’ýn iþine bak, Nurgül orada, annesiyle, bankta oturdu, annesi içeri girdi, düþsel kýz, beyaz bacaklar…diz üstünde bir erek giymiþ…düþüm gerçekleþti, onu gördüm.
Sonra bir gün oduncudan odun alýyoruz kara yolun kenarýndan…aklým fikrim Nurgül’le dolu, þu otobüsün birinde Nurgül varsa.. beni görürse…neden se utanç duyuyorum, o beni böyle görmesin…
14 yaþýnda Nurgül’e pembe güller yolladým, posta cumhurla, 48 yaþýnda o pembe güllere aþýk olduðunu anladým.
Bir sene geçti, orta üçteyim. Sýnýfýmda Mevlüde adlý bir kýz var, kumral, yüzünde çiller var, her nedense ona baþ vurdum, Nurgül’ü sevdiðimi söyledim, bu konuda bir þey yapabilir misin, buluþmamýzý saðlar mýsýn?
Ben bu iþi halledeceðim dedi.
Ben ortaokulu bitirdim ve liseye geçeceðim, ve Mevlüde Nurgül’le konuþmuþ, Nurgül buluþma teklifi kabul etmiþ…inanamadým…Nurgül’ü son kez göreceðim gündü…öðrenciler okuldan karneleriyle geçiyor ve çocuklar daðmýþ ve okulun aþaðý kýsmýnda kimse yok, Nurgül’ü bekliyorum, burada beklemem söylendi, mevlide…derken Nurgül karþýdan göründü…peþinde delice dolandýðým…aklým fikrim Nurgül’le dolup taþmýþken…o çocuk kafasý…Nurgül’ü dudaðýndan öpeyim, memelerini okþayayým, kýçýný öpeyim diye tek düþünce geçmedi beynimde…erimiþim bitmiþim kül olmuþum…tertemiz bir aþk…
Ve derken sað tarafýnda yürümeye baþladýk, çok kýsa bir sohbetti, derslerin nasýl dedim.
Matematik kötü dedi, ne diyeceðimi bilmiyorum ama bilir gibi hareket ediyorum. Çok kýsa kaldý yanýmda ve gitmem lazým deyip gitti.
Bir tur gittik ve ayrýldý.
Çok mutlu oldum.
Nurgül 23 nisan ortaokuluna, samsun merkezde okuyacak, taþýnmýþlar.
Lise bir sýrasýndayým ve Nurgül’ün okuduðu okula gideceðim, plan bu, yalnýz, altýmda kahverengi bir pantolon yok, baþka yok, fakirlikten deðil, bunu ailem akýl etmiyor, düþüncesizlik. Diyorum ki sýrada karara düþünürk4n, tama beni sevdi, seviyor, yeni güzel bir pantolon alayým, gidip onu görürüm, düþünüp durdum, ve bir türlü gitmedim gidemedim, Nurgül’ü bulamadým, bulmadým, ona bir kez olsun sarýlamadým.
48 yaþýna geldiðimde sýk sýk Nurgül’ü hatýrlar oldum, bir þey patladý içinde, tekrar onu görebilmek, dostu olabilmek, nerede geldi hayatta, ben yazar oldum, ha, bir gün Nurgül’ün oturduðu mahalledeydim bir dostumu görmek için.
Orada yeþil gözlü, sarýþýn ve uzun bir çocuk vardý.
Bu çocuk ben ortaokuldayken bir kumral kýzla takýlýrdý, sevgiliydi, bunlarý kahve önünde görürdüm, yapýþýktýlar, sürekli bir þeyler konuþurlardý, sevgilisinin adý pýnardý, pýnar kumral, kahverengi gözlü, Japon kýzlar gibi sempatikti, gözleri biraz çekik, öyle zarifti, bebek suratlý þeker mi þeker. Onlarý sürekli yan yana görürdüm. Ýmrenirdim onlarý, beni de böyle seven bir kýz olsa.
O zamanlar komþum olan Neslihan vardý, sýnýf arkadaþým. Ýlkokuldan. Neslihan bana dedi ki: sana aþýk olan bir kýz var, senle buluþmak istiyor, kulaklarýma inanmadým, bana bir kýz aþýkmýþ, kim bu, Pýnar diye bir kýz, sýnýf arkadaþý, kim hiç bilmiyorum, “onu gördün” diyor. Þaþkýným.
Þu çekici kýz. Ve hayatýmda ilk kez dersi astýðým gün, derse girmedim, Pýnar’la ilk kez buluþmak için okul içindeki beton alana geçtim ve Pýnar’ý heyecanla beklemeye baþladým, inanýlmaz þeker bir kýzdý, bu buluþma beni çok mutlu etti, çok hoþlandým ondan.
O yakýþýklý çocuðun adý Þenol’du sanýrým, onunla yüz yüze gelince dedi ki: “ya Þenol senin kýz, benimle konuþtu da, anlattým durumu… çok utandým ezilmiþtim içimi döktüm.
“Biz ayrýldýk” dedi, “sorun yok.”
Terk edilen bu çocuða çok acýdým.
Pýnar’la ilk ve son görüþmemizdi, peþinden gitmedim çünkü…istesem giderdim ama gitmedim ve Nurgül aþký ortaya çýktý sonra.
Günün birinde pýnarý gördüm otobüste, ben þoför tarafýndaydým, o arkadaydý, aaa, Pýnar bu, kalkanca mahallesinde oturuyordu, onu gördüðüme sevindim tabi..

Þenol’a sohbet ederken…Nurgül’ün oturduðu mahalle burasý.. Nurgül ne yapýyor ne oldu dedim, okudu hemþire oldu dedi,
Sevindim, evlenmiþtir kesin, çocuklarý olmuþtur.
Benden 2 yaþ küçük þimdi.46, yaþýnda olmalý, koca kadýn oldu. Beni unuttu mu, ben onun kalbinde ruhunun derinliklerinde yaþýyorum, boþandý kesin, çocuklarý var, üzüldü yýkýlý hayatý…travmalý…boþanan kadýn mahvolur, bütün hayatý boþa geçmiþ gibi hisseder, sevgili de bulamaz çocuklarý vardýr…Amerika’da “bekar anne” derler, (‘bizde dul’ )bara gider, seviþecek birini bulur, seviþir, evine döner çocuklarýyla yaþamaya döner, sýrf sek için birini bulur, bize bunu kadýnlar yapamaz, orospuluk yaptýn derler, toplum bunu asla kabul etmez, bu yüzden boþanan kadýnlar yalnýzlýða mahkum edilir, kimseyle sevgili olamazsýn.
Þimdi günün birinde…Nurgül’le karþýlaþacaðým…o beni asla tanýyamaz…soyadý da aklýmda…onca sene geçmiþ unutmadým…
Beni hatýrlayýnca sanýyorum çok sevinecek…
Onu deli gibi sevdim…ve o da ýþýðýný düþürdü bana.
Aman kimseyle gezme, gezene orospu derler…aile çevre baskýsý…baþý kapalý annesi vardý…çocuk baský altýnda olduðu için nasýl benle muhatap olsun ki…
Okuldaki son gününde…ulan son bir kez göreyim þunu diye düþündü, artýk yeter, görüþeceðim, ve görüþtü benle.
Eðer nakil olduðu okula gitsem benimle sohbet ederdi, çok yakýn olur bana, gidemedim, neden, pantolonum yok diye amýna koyim böyle dramýn.
Cehaletin…aile vurdumduymazlýðýnýn…anneme pantolon al derdim, para yok derdi, mesele para deðildi, ya alabilirdi, bir pantolonu çok gördüler bana. Güya kar edeceklerini sandýlar pantolon almayýp liseyi tek pantolonla bitirdim, baþka yoktu,
Ýlkokulda o çok zeki çocuklar ne oldu arkadaþlarým, þoför olmuþ biri, en zekilerden, ben ise en tembellerden, yazar oldum, Emrullah nasýl þoför oldu, nakliyeci, þaþtým kaldým,
Ablasý…çok zekiydi, hep on puan alýrdý.
Babasý çöpçüydü, þöyle demiþti: çöpçü deðil, temizlik iþçisi.
Nedir amýna koyim, çöpçüyü aristokrat gibi göstermeye çalýþmak, Ýngiliz sosyetesinin bir zengin ve okumuþ ferdi gibi sunmaya, lanse ettirmeye çalýþmak ne be,
Eziklik iþte, ezikliðini def etme planý. Bütün sýnýfa bu yalaný yutturmaya çalýþtý ve öðretmen de “aa süper bir þey diyorsun havalarýyla onu konuþturdu bütün sýnýfa, “anlat bakalým herkes öðrensin.”
Yemezler caným.
Senin baban çöpçüydü.
Benimkisi ise kaloriferci.
Toplumun en alt tabakasý olarak görülen çalýþanlarýn çocuklarýyýz.
Ama asil çocuklarýz.
Bütün devrimleri yapan böyle çocuklardýr.
Tarihi onlar yazar, zenginlerin çocuklarý tarih yazamayacak kadar, zevkle þiþmanlatýlýr ve obez zihinlerdir, bir halta yaramazlar, oyundan baþýný kaldýramazlar.
Bir gün babam dedi ki: iþyerinin yemekhanesine bir çocuk gitmiþ, Azminin oðlu Ýsa’yým demiþ, yemek istemiþ, aþçýlar da vermiþ.
“Sen mi istedin?” dedi babam iþten gelince.
“Yok; ben oraya gitmedim.”
Babamýn surat piþmiþ kelle gibi mizah dolu.
Anladý; bir çocuk adýmý kullanýp yemek yemiþ.
Yesin amk. Ama devlet dairesi ya.
Çocuklar çakallardan beter bir akýl barýndýrýr.
Cemo, (Cebrail, Mami- Muhammed, Mecit onlarý sonra yazacaðým, 9,10, 12, hayatta bilemediðim þeyleri, ,en yüce þeyleri bu üç çocuk öðretti, öðretiyor.
Çocuk zekasý söylemesi zor olduðu için: Muhammed.. onu “Mami” diye kýsaltmýþ.
Cebrail demesi de bana zor geldiði için bugün ilk kez ona “Cebo” dedim ve dil sorunu yok oldu acayip rahat ettim.


En faydalý iletiþim çocuklarla yapýlandýr, sýnýr yok onlarda, büyükler egolu, adi bok parçalarý gibiler.
Mallar.
Sýnýr koyarlar, uymayanlara hasta derler, siktirin gidin, o hastalýðýn adý hiper aktif…ve diðerleri…olum hasta olan sizler, sisteminiz…
Yýllarca çocuklara cenaze rengi giydirdiniz, hazýr ol…bazý ülkelerde çocuklar asker gibi rahat hazýr ol da deðillerdir marslarda okuturken, sað ellerini kalp üstüne koyarlar. Bunu öðretin sistem köpekleri…esir köpekler. .siz esirsiniz.. onlar eþit köpekler olmayacaklar, sisteminiz batsýn zaten batýk..
Çocuklarý isyana teþvik romanlarý yazacaðým, kurallar uyma, kendi kuralýný yaz, onlara yedir týka basa…kuralý büyükler yazamaz, kuralý yaþý küçükler yaz, büyükler içi geçmiþ halleriyle çocuklarý cenazeye çevirmek, enerjilerini çalýp yok etmek derdindeler. Onlarý zombiye çevirdiler çevirirler, uslu çocuk bok çocuk…bu uslu çocuklar çürümüþ sistemde bir yere gelir, onlar besler devlet denen çürük þeyi. Onlar devralýr sistemi…onlar yapar en ahmak þeyleri, kanunlarý, yasalarý, onlar karanlýk sistemin memurlarýdýr. Onlar karanlýðýn yüce bir þey olduðundan söz ederler.
Kutsal yönetim Atatürk zamanýnda devredeydi.

Zamanýnda sevdiðin insanlar kaderindir, sana gönül vererek ýþýklarýný düþürürler, onlarýn enerjisi sende asla ölmez, tabi deðerli insanlar seni sevmiþse, bazýlarýnda çok deðerli enerji vardý, bazýlarýnda hiç yoktur.
Aldýðýn dua, sevgi enerjileri seni korur, enerjinin kalitesini belirler, bu enerji senin enerjinde parlak ve son sürat koþan bir at gibi parlar ve bu atlar sürekli koþarlar, tükenmezler, ve bu atlar sen bir yere gideceksen senden önce giderler.

Çok sýkýntýyým ve Nurgül’ü hatýrladým, o benim Tanrým, sonsuza dek, ilaç gibi, iyilik kaynaðým, onu gözünde enerjisinde enerjimi tamir eden bir zenginlik kaynaðý var, onu Allah öyle güzel yaratmýþ. O bana huzur, ilham veriyor, saðlýk.
Bozulan her yerimi tamir eden bir ýþýk saçmýþ o bana. 12, 13 yaþýndayken.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aþk ve romantizm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Þeftali Bahçesinde
Yýl 3050 Türkiye
Yýldýz Adam Hatýrasý
Zengin Kýz ve Tesisatçý Çýraðý
Ýyi Kýzlar Severken
Demir Kafes Kýzlarý
Parti
Kimseyle Vuruþmayýn
Ýki Yalnýz
Aþk Uðruna

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Atlar ve Ýnsanlar (Aþýklar Ýçin)
Dað Köyünde Kýz Kardeþler (Burma Kadayýf)
Genç Kýzlarýn Ýç Dünyasý ve Dýþardakiler
Daðýýn Atmosferine Kapýlan Kýzlar
Dindar Kýzýn Kendini Arama Çabalarý
Zor Durumlarda Karakterini Koru
Tramvay Eleþtirisi: En Azýndan Bir Sýðýr Bilinci
Ýstanbul Sözleþmesi
Saplantýlý Aþk ve Yapayalnýz Günler
Bir Kýzla Bir Erkeðin Dostluðu

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Göðsümde Ateþ Böceði Gibi Parlayacak [Þiir]
Þimdi Yak Bir Sigara [Þiir]
Rüya Tarlasýnda Bitmiþ Bir Kýz Gördüm [Þiir]
Sahil Olduklarýný Hatýrla [Þiir]
Bir Kadýnýn Geliþim Süreci [Þiir]
Remzi [Þiir]
En Güçlü Yerin [Þiir]
Seni Mutlu Edeceðim [Þiir]
Birds And Girls [Þiir]
Kapý Açan, Cebrail [Þiir]


Ýsa Kantarcý kimdir?

yazar

Etkilendiði Yazarlar:
jack london


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ýsa Kantarcý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.