Yaþamýn tanýmý yoktur. -Halikarnas Balýkçýsý |
|
||||||||||
|
Bu satýrlarý yazmaktaki amacým sadece; ”yalnýzca sen deðilsin þu an bir mum gibi yalnýz olan, ben de varým” diye seslenmektir Biz neden yalnýz kaldýk böyle Ýnsan soyu neden bu kadar acýmasýzlaþtý Ýlla ki birilerini boðazlamak mý gerekiyor katil olmak için Bir insaný, yüz binlerce insanýn ortasýnda,kendisiyle baþ baþa býrakmak,kendine tutsak kýlmak,boðazlamaktan daha berbat deðil mi? . Her gün yalnýzlýktan bir sabaha uyanmak, konuþacak tek canlý bulamamak, yavaþ yavaþ ölmek deðil mi… Bir evde tek baþýna zamanlarca yaþamak, nasýl bir hapishanedir Duvarlar, soðuk, geçirimsiz, uzun zamandýr bozulmamýþ çekyat,dokunulmamýþ eþyalar… Duvardaki çerçeveler hep size doðru bakar; yerde serili halýlarýn, örtülerin desenleri arasýnda kaybolursunuz bazan. Boydan boya uzanan çizgilerin arasýnda derinlikler oluþur. Sandalyeyle konuþtunuz mu, masayla, askýyla,doðradýðýnýz domatesle, yemek yediðiniz kaþýkla... Bu dünyada sizin anlayacaðýnýz, ona kendinizden bir þeyler verebileceðiniz veya size bir þeyler verebilecek, tek bir insan yok mu? Kimse yok mu? Yakýnlarýnýz neredeler? Neden onlarla aranýzda yýkýntýlar arýzalar uçurumlar oluþtu? Neden sevmiyorsunuz onlarý? Herkes kendi kalabalýðý ve kalabalýðýnýn telaþý içinde, kaybolup gidiyor. Çoluk çocuk eþ, iþ ev kira gelecek kaygýlarý içinde, size ayýracak zamanlarý var mý? Herkes kendi telaþýnda yüzerken, sizi düþünecek zamanlarý yok elbette. Aðlamýþ da kirpikleri uzun uzun top top olmuþ narin saplý ýþýl ýþýl bakan gök gözlü dikenler, tarlalarýn anýna sýralanmýþ baþlarýný maviliðe gömmüþ, yüzlerini gün ýþýðýna yaslamýþ, rüzgârda aðýr aðýr sallanýyorlar. Bu deðil mi mutluluk. Bir kelebek gelip konuyor en sivri uzantýsý üstüne. Uçarak yaþayan minik bir çiçek, kanatlarýný sevinçle savura savura uçan, bulutun aklýðýndan, rüzgârýn nefesinden, çiçek kokularýndan beslenen bir tür çiçek; kelebek. Baþaklarýn cümlesi nasýl sýrayla eðiliyor yelin önünde, ah o ses, o baþaklarýn birbirine dokunurken çýkardýðý ses... Kökleri topraðýn altýnda uzanýyor, gövdelerinde karýncalar dolaþýyor. Topraðýn altýnda solucanlar... Köstebek,karýnca,sülük,solucan ve daha sayýsýz canlýsýyla topraðýn altýnda bir yaþam var.Yaþamak mutluluktur. Hani þu mükemmel ahenk var ya, yaðmur yaðar, ýrmaklar çaðlar, suyun ulaþtýðý yerde bitkiler yeþerir büyür, çiçek açar, meyve verir. Su olmadan ne ekin olur, ne orman. Ne arý olur su olmadan, ne leylek gelir. Orman olunca bulutlar aðar daðlara, yaðmurlar yaðar. Yapraklar solarsa dünya solumaz olur… Dünyadaki tüm varlýklar arasýnda bir uyum var. Dünya sonsuz bir fabrika gibi üretiyor yaþamý. Herkes üzerine düþeni yapýyor. Karnýcalar, sülükler, kaplumbaðalar, buðday bitleri, ivezler, bok böcekleri büyük bir disiplin içinde çalýþýyor. Bunu vurgulamak için olmalý,anlatýlýr ya hani.Adamýn biri,bozkýrlarda inek dýþkýlarýný kusursuz bir yuvarlak haline getirip,oradan oraya yuvarlayan bok böceklerine bakýp bakýp da; ”yahu bunlarý Allah neden yarattý,ne gereksiz canlý bunlar “ demiþ.Bok böceði deyip geçmeyin; eski mýsýrda kutsal sayýlýyorlardý bu canlýlar.O dýþkýlarýn altýna yumurtalarýný býrakýp,kendileri ölüyor,daha sonra o yumurtalardan çýkan yavrularý,ölüp yeniden dirilmenin belirtisi sayýyordu mýsýrlýlar.Bu böceklerin kabartmalarýný piramitlere çok sýk oymalarýnýn nedeni buydu.Her neyse,onlarýn varlýðýný gereksiz gören adam,gün gelir þifasýz bir hastalýða yakalanýr.Hikaye bu ya,tabipler de,”onun ilacýnýn,bok böceði olduðunu söylerler.Çok bilmiþ adam,o böceklerden yemek zorunda kalýr.Gereksiz bir varlýk yok dünyada kýsacasý.Gereksizlik ise,insana göre deðil,doðaya göre düþünülmeli burada.Yaþam hep seller gibi akýyor hýzla ve sonsuz ahengini kurarak. Evrende var olan ne varsa, aralarýnda belli bir uyum var. Güneþin çevresinde gezegenleriyle birlikte evrende attýðý tura benzer hareketleri var diðer gök cisimlerinin de. Mükemmel uyum içinde yýldýzlar da sönebiliyor, yenileri doðarken. Yaþam atom ve onun parçalarýndan baþlayarak, bizim göremediðimiz küçüklükte ve galaksiler kadar büyüklükte akýyor. Bu akýþ yaþamýn zincirinde halka halka uzanýyor. He þey birbiriyle iliþkili ve ilintili… Her þey birbirinin varlýk nedeni… Acý ve sevinç –iyilik ve kötülük-bu devasa akýþta ayný yere ait, ayný þeyin deðiþik yüzleri… Evrenin bütününün tek bir aklý var sanki… Zerreler ve galaksiler bu devasa aklýn parçalarý; karýncalar ve filler de… Yaprak ve çiçek biliyor mu güzelliðini? Güzellik yalnýzca biz insanlar için mi var? Doðada ne çirkin ne de güzel var. Eðer bir gerçek varsa,özünden yanlýþ yöne sapmamýþ her þey güzeldir… NASIL KONUÞUYORSUNUZ BÖYLE MAVÝ GÖK GÜN IÞIÐINDA BÝLLURLAÞIRKEN, EY SIÐIRCIK KUÞU VE RÜZGÂRDA ÝNLEYEN KAMIÞ… HANGÝ DÝLLE SÖYLÜYOR ÞARKISINI KURBAÐA VE SÖÐÜT AÐACI,HANGÝ DÝLDEN HIÞIRDIYOR RÜZGÂRDA... EY SÖÐÜT AÐACI, DALLARIN KUÞLARLA YAPRAKLARIN KELEBEKLERLE KÖKÜN SU VE SOLUCANLA HANGÝ DÝLDEN SÖYLEÞMEKTESÝNÝZ. TAÞLAR ORADA, SON DÜÞTÜKLERÝ YERDE KAÇ MÝLYON YILDIR NE YAPMAKTADIR… Taþlarýn üzerindeki yosunlarýn da bir caný ve bir macerasý yok mu dünyada… ÝKÝ SEVGÝLÝNÝN GÖZ GÖZE GELDÝÐÝ ANDAKÝ AKIÞ VE DÝL ÝÞTE BU DÝLDÝR; AÞKIN DÝLÝ… SÖZE GEREK YOKTUR... DOKUNARAK, KOKLAYARAK, SOLUYARAK SARILARAK BAKARAK ANLATILIR VE ANLAÞILIR... Keþke dünyayý parsel parsel bölmeseydiniz... Bir gün en görkemli saraylarýn da yýkýlacaðý, o görkemli saraylara sýðmayan gururun,kara topraða karýþýp gideceðini bilmiyor muydunuz? Keþke parsel parsel bölmeseydiniz dünyayý. Bölerken seni benden bölmeseydiniz. Çiçekler ve aðaçlar kadar ülkesiz olsaydýk. Bir yerlerde yaþayýp insan kalsaydýk Birilerimizin varlýklý, birilerimizin aç ve yoksul olmasý doðal zorunluluk muydu! Yoksullardan gasp ettiðiniz, yaðmaladýðýnýz, çaldýðýnýz ne varsa, ölümden kurtarabildi mi sizi! Aslýnda devasa bir yalnýzlýktan kaçtýnýz, ömrünüzü anlamsýzlaþtýrdýnýz… Ýnsanlardan çaldýðýnýz ne varsa, sizin yalnýzlýðýnýzý da yaþamýnýz gibi süsledi yalnýzca. Ýcat ettiðiniz yalnýzlýk, size ölüm korkusu olarak, sahte bir yaþam olarak geri döndü. Yaþam bir bumerang gibi, baþkalarýna verdiðiniz acýyý da, sevgiyi de kat kat katlayarak geri döner size… Parayla ne satýn alýnýyor.Evler,arabalar,giysiler deðil mi.Evlerin yýkýlmayaný,arabalarýn hurdaya dönmeyecek olaný,giysilerin yýrtýlmayacak olaný var mý.Parayla alýnan mutluluk,paranýz yoksa sizi terk edip gidecek.Parayla alýnan dost da,sevgili de.Oysa varlýklý olabilmek için kaç insan kurban ettiniz yaþamýnýzda.Varlýklý olabilmek için,kaç aþk,dostluk,mütevazi dünyalarýnda kaldý; öldürdünüz onlarý.Varlýklý olmak için kendinizi öldürdüðünüzü bilmemeniz ne büyük aptallýktýr.Alýn sizi mutlu kýlsýn satýn alýnmýþ dünyanýz,alýn da çalýn baþýnýza.Koynuna girip uyuyun ekonominizin size verdiði üstünlük duygusunun… Genç yaþlý demeden Dört duvarýn arasýnda yýllarca kalanlar var. Her sabah kalkýp iþine gidiyor. Ýþ yerinde de çok fazla iletiþimi olmuyor insanlarla. Olsa bile yüzeysel, artýk býkkýntý veren günlük konuþmalar. Kimileri için günlük dedikodular kahve fallarý yaþama biçimi halini alýyor. Diðer zamanlarýný da, bu yaþamýn rastlantýlarýyla ayný iþ yerinde buluþturduðu insanlara dair besledikleri hasetlik, kýskançlýk ve dedikodular yaþamýný iþgal ediyor. Kinle yaþýyorlar. Yaþama nedeni kin ve düþmanlýk olanlar, düþmansýz yaþayamýyor; mutlaka birilerini bulup nefret etmeleri gerekiyor, deðilse ne yapacaklar. Derinliklerini kaybetmiþlerdir artýk. Bütün dünyalarý bir avuçtur ve bir avuç suda kýyametler kopartýrlar. Boyutlarýndan biri güdükleþince, kiþilikleri belkemiksizleþir her yana eðilebilir. O kadar çokturlar ki, her yerde hazýr ve nazýrdýrlar. Yalakadýrlar, gammazdýrlar, sistem onlarý istediði noktaya getirmiþtir. Aralarýndaki samimiyetler sahtedir. Yalandýr tüm “nasýlsýnlar” yalandýr “iyiyimler”.Onlarýn arasýnda üçüncü boyutu, yani derinliði, duyarlýlýðý olan, dünyaya ve ülkeye bakan, zamana ve yaþama bakan, çiçekleri süs bitkisi olmalarýnýn ötesinde düþünen insan varsa, iþte o yalnýzdýr. Bir gün daðýlýr bütün sahte kalabalýklar Kaybolur bütün bu tantana “O yüzler kim bilir nerede þimdi” diye düþünür insan oturunca bir an bir yerde dalýp gidince. Bir gün anlamsýz olduðunu anlarsýn onca telaþýn, onca inadýn, tartýþmanýn, boþu boþuna birbirini itelemenin. Aslýnda farklýlýklarýnýz sizinle uðraþýlmasý için yeterli olmaktadýr. Dünya öyle bir hale gelmiþ ki, namuslu olmak, dürüst olmak, baþkalarýný düþünmek suçtur artýk. Suçlusunuz. Koca bir yaþamý dedikodularla, küçük hesaplarla doldurarak geçiren kalabalýklarý yalnýzlýktan kurtaramaz bütün bunlar. Sonsuz ahengin uyumsuzlaþtýðý yer, eþref-i mahlûkattýr. Þimdi baþta savaþ olmak üzere bütün felaketlerin yaratýcýsý olan bu varlýk, yalnýzlýktan geberiyor. Yalnýzlar çaðýndayýz. Yalnýzlar çaðý, diri diri ölünen çaðdýr. Duygularý ölen insan ne kadar insansa, o kadar insanýz artýk. Ölüm haberlerini duymak istemeyen, hastalýðýnda birbirinin ziyaretine gitmeyen, kötü gününüzde yanýnýzda olmayan kalabalýk arkadaþlar, yalnýzlar çaðýnýn tipik robotlarýdýr. Hayvansal tepkiler veren garip bir sürü. Sabahýn dördünde kuþ sesleri gelmeye baþlar, baharda. Giderek yeþil dallarda çýldýrýrlar. Yaðmurlar, uyuma isteði uyandýrýr bazan, daha çok sonbaharda, Deli bir rüzgâr eser, damlalar kindikler camlarý Hava kararýr kararýr kararýr… Iþýklar yalnýzlýða yanar, ýþýklarýn sesi uzar karanlýklarda uzar uzar... Karanlýkta tek baþýna uzayýp uzayýp da hiçbir þeye dokunamadan tükenip kaybolmaktýr yalnýzlýk… Sarý yapraklar dökülür Sarý yapraklarýn her birinin bir hikâyesi vardýr; her karýncanýn, karganýn, her bulutun bir hikâyesi olduðu gibi… Her sarý yaprakta evrenin tüm hikâyesi vardýr… Bu hikâye baþka bir hikâyeden doðar baþka bir hikâyeye akar... Yalnýzýn hikâyesi kendine akar; kendi içindeki dipsiz boþluða… Issýz evlerin itici bir tarafý vardýr uzaklarda Yaðmurlar neden hüzündür ister bahar olsun ister güz Kuþlar yaðmurlu havalarda þarkýlarýna devam eder Hazirandýr... Yalnýzýn hikâyesi, mahpusunkinden daha acý… Kuþ kadar aklýmýz kalmadý mý bizim, kuþlar gibi birlikte uçamýyoruz... Kuþlar birbirini sýrtýnda taþýmýyorlar ki oysa. Eþeklerden daha mý aptalýz, onlar birlikte otluyor çayýrda Hayvanlara kötü sýfatlar verip, sonra da birbirimizi onlara benzeterek aþaðýlýyoruz. Hayvanlar, doðadaki sonsuz akýþýn önüne set çekmiyor, o akýþ onlarýn içinden geçiyor. Bu nedenle ötüyor kuþlar, kurtlar uluyor, bülbüller þarkýlarýný savaþ alanlarýnda bile söylüyorlar. Aþký özledin mi? Uzanmýþ da köþesine, umarsýzca, geçirimsiz bir hiçlik duygusu içinde, yaþamda nice zamanýn boþa geçtiðini düþünürken, kapýný çalacak kimseler yokken, sen aramazsan seni arayacak kimse kalmadýðýný biliyorken… aþký özlüyor musun? Nerede kaybettin onu Neden kaybettin Katlanamayacaðýn þeyler mi vardý Dünya seni mi küstürdü, yoksa sen alýnganlýklarýnla kendin mi küstün ona. Bize ait dediðimiz ne varsa, yaþam verip, sonra geri alýyor tümünü de... Ýlk sahip olduðumuz varlýklar, anamýz babamýz kardeþlerimiz; onlarý her an kaybetmemiz ve onlarsýz, katlanýlmasý çok zor bir çöle dönen yaþamý yeniden yeþertmeye çabalamamýz doðal bir zorunluluk oluyor. Bir gün, varsa çocuklarýmýz da bizi kaybedecek. Hiç bir zaman tam bir aitlik söz konusu deðildi sevgiden öte... Bedenimiz, bize aitse, bir böcek, bir yaprak gibi o da sonunda gider sonsuza, var mý ölmeyen insan. Bize ait dediðimiz, belki de sahibi olmak için yirmi beþ yýl çalýþtýðýmýz didindiðimiz toprak ve ev ne kadar kalýcýdýr bize. Yaþam gençlik verir, ama alýr sonunda... Bir gün hayal kurmaktan vazgeçer mi insan. Evet, yaþam boyu hep kendisi için hayal kuranlar için, hayaller biter bir gün. Baþkalarý için, köyü için, ülkesi için, insanlýk için, sevdikleri için hayal kuran bir kiþiliði varsa insanýn ne hayalleri, ne hayal kurma yeteneði tükenir, ne de bu yoldaki mücadelesi, özlemi... Baþkalarýný düþünmeden bir ömür geçirenlerin hayalleri de kendilerini kapsadýðýndan, artýk yaþlanýnca, belki öldükten sonra, çocuklarýnýn servetini daha da çoðaltmasý gibi hayalleri olacaktýr. Bir gün madem, sahip olduðumuz þu can bile bizden gidecekse, ömür dediðimiz zamaný geri alýyorsa yaþam her an, o her an, dünyada hiçbir þeyle kýyaslanamayacak kadar deðerli olmalýdýr. Ama ne çok isteriz bazan zamanýn geçmesini; zamaný öldürürüz. Zaman öldürmek kendimize karþý iþlenmiþ bir cinayettir. Hayalleri olmalý yalnýzlarýn, mademki bir sürüye dönüþtürüldük. Bize öðretilen kalýplardan çýkmalýyýz önce. Dýþarý bakmalýyýz. Bir aðacý dikip büyütmek hayal kurmak gerektirmez mi. Gelecek kaygýsýný bir yana atmýþ yaþlýlara bakmalý, ne çok benzerler çocuklara. Çocuklarla en çok yaþlýlar anlaþýr gibi geliyor bana. Onlarý düþünün, aralarýnda düþsel dünyalarýn masalsý tadýný da taþýyan sevecen bir atmosfer vardýr. Çocuklar, büyüklerin taþýdýðý hýrslarý taþýmaz; yaþlýlar da. Güneþin karþýsýnda oturup bulutlara dalar giderler. Bir zamanlar onlarýn da genç olduðunu düþünmez kimse. Ama onlar, yaþamýn pek çok engebesinden geçerek, yaþamýn insana acý veren pek çok ayrýntýsýný atmýþtýr. Onlarýn yaþamýnda da müthiþ coþkular, delilikler, çýlgýnlýklar olmuþtur; kaybetmiþler, kazanmýþlar, yenilgiyi ve zaferi tatmýþlardýr. Acýya karþý daha tevekkülle yaklaþýrlar. Onlardan yalnýzlýða dair öðreneceðimiz çok þey vardýr. Yalnýzca yüzlerine, yüzlerindeki ve ellerindeki kýrýþýklýklara, yaþlýlýk lekelerine, sulanan gözlerine dikkatlice bakmamýz gerek. Bir yaprakta belki evrenin tarihi vardýr; ama bir insanda daha fazlasýnýn tarihi vardýr. Yine de zordur yalnýzlýk, hala yalnýz olan için. Ýnsan neleri öðrenmiyor ki, Kaybetmeyi öðreniyor. Yaþam bize verdiði ne varsa alýrken, kaybetmeye alýþtýrýyor insaný. Birileri ölüyor her gün. Tanýdýk birilerinin ölümü ne kadar alýþýlmaz oluyor; ama alýþýyoruz iþte. Giderek konuþmalarýmýzda yer almýyorlar. Terkedilmiþ, geride kalmýþ onca þehirde kalan o kadar tanýdýk insan da, bizi unutuyor. Giderek yaþamaz oluyoruz onlar için. Bir zaman ayný evleri paylaþtýðýmýz, okul arkadaþlarý, gurbet yoldaþlarý gibi, herkes, eðer uzaktaysa unutmaya baþlýyor birbirini. Hafýza i beþer nisyan ile maluldür, diyor ya eskiler. Soluk aldýðýmýz her yere taþýdýðýmýz bir yaralý oluyor sýrtýmýzda, gitgide daha da aðýrlaþan, kaybetmelerle, kýrýk sevdalarla yarasý daha da büyüyen, içimize üstümüze, gülüþümüze bulaþan bir yaralý taþlýyoruz; kendimiz. Kendimizi böyle yaralý taþýmak ne kadar yorucu bir þey. Ýþte yorgunluktan taþýyamaz olduðumuz yerde kalakalmamýzdýr yalnýzlýk. Biz kimsenin kolunu tutmadýkça bizim kolumuzu da tutan olmayacak... Ýnsanlýðý yaðmalanmýþ zamanlardayýz çünkü. O geri kalmýþ, feodal, okul yüzü görülmeyen çaðlarda bile, daha özveriliydi insan. Aþk için ölünen zamanlar geçti. Robotlaþtýrýlmaya çalýþýlan, yalnýzlýk duvarlarýyla her birisi tek tek kuþatýlmýþ kalabalýklar çaðýndayýz. Gözyaþlarý bile bencilliðimizin fýþkýrdýðý anlarda akmaktadýr. Yalnýzlýðý iliklerimize kadar yaþarken, öfke içinde deðil miyiz, tahammülsüz deðil miyiz; ikinci bir insaný kendi dünyamýza soktuðumuzda, ne kadar uyumluyuz. Kendi benimiz o kadar ön plana geçmiþ oluyor ki, yalnýzlýðýn duvarlarýyla birlikte ördüðümüz o koruma zýrhlarýmýzla da, insanlarýn bize ulaþmasýný engelliyoruz. Biz öfkeliyiz, temizlik hastasýyýz, þüpheciyiz, pimpirikliyiz, benciliz… Kendi yaþamýmýzda var olan bu hapishane alanýnda baþkasýný ne kadar istiyor ve ona ne kadar katlanabiliyoruz. Ýnsanlardan ne çabuk býkýyoruz, ne çabuk üzerlerine kýrmýzý bir çarpý koyup, öteliyoruz. Ama tüm bunlarda, kendi kusurlarýmýzý da bir yana býrakýp, bizi düzenin mahkûm ettiði bu geçirimsiz atmosferde bu hale geldiðimizi görmemiz gerekir. Kimseye tahammül edemeyen bencilliðimiz, o tek baþýna yaþanan dünyayý bize özgürlük gibi sunuyor; ama yalnýzlýða mahkûm olduðumuzu anladýðýmýzda da kimseye hayrýmýz kalmýyor. Kendimize üstün meziyetler biçmekten, kimseleri beðenmiyoruz; bedeli ise tek baþýna kaldýðýmýz bir dünya oluyor. Düzen, sapýklar üretiyor, hýrsýzlar, katiller, pezevenkler, fahiþeler, vatan hainleri, hortumcular... Bilinenlerin dýþýnda ruh saðlýðý bozulmuþ, her gün görüp farkýna varmadýðýmýz nice vaka var, nice potansiyel sapýk, katil, haydut ve hain... Bütün bunlara dair korkular da üretilip kitlenin üzerine püskürtülüyor. Yalnýz olduðumuz kadar da korkaðýz biz. O kadar korkaðýz ki, tavuklar gibi, uçmaktan korkuyoruz; dostluktan, arkadaþlýktan, aþktan korkuyoruz. Çünkü dostluk, arkadaþlýk aþk adý altýnda yediðimiz darbelerin hesabýný yapa yapa yaþýyoruz yalnýzlýklarýmýzý. Yalnýzlýðýmýzýn hapishanesi kimi zaman en güvenli yer oluyor. Þu hale bak, iliklerimize kadar yalnýzken, kendimizde hiç kusur aramamaktayýz. Mutlaka birileri gelip bizi keþfetmeli, bize hak ettiðimiz güzellikleri sunmalý ve yaþatmalý. Bu durumda en iyisini hak etmiyoruz ne aþkýn, ne dostluðun. Böylesine zalim bir dünyada ve sistemde, þu an birileri katlediliyor… Egemen düzenin her tür iletiþim organý yalnýzlýklarýn duvarlarýný kalýnlaþtýrýp insanlarý birbirinden sürgün ederken, burjuva yazarlarý, þairleri kalemlerini yalnýzlýðýn siyah yangýnýný körüklerken, bizler rahat kuytularýmýzda yalnýzlýktan geberirken, dünyada birileri, düþüncelerinden dolayý öldürülüyor. Birileri, insanlýk için daha güzel bir dünya adýna mücadele ediyor. Parasýz pulsuz okuma savaþý veriyor birileri. Bir çocuk uyuþturucuya alýþýyor, bir genç kýz kötü yola düþürülüyor. Bir tek insaný gerçekten kurtarabilmek deðil mi yaþamýn anlamý uçurumun kýyýsýnda kolundan yakalayýp, çekmek ve ona bütün insan sýcaklýðýmýzla sarýlabilmek deðil mi... Ýster alýþveriþ deyin, ister “sevgi karþýlýksýz vermekti” deyin, bizde sevgi yoksa baþkalarýna verecek, bir avuç; ,bu tahammülsüz ve özverisiz ruhumuzla kimseden yalnýzlýðýmýza ilaç olmasýný bekleme hakkýmýz yok. Bize yalnýzlýk yakýþýr. Bütün zamanlarda vardý iyi, kötü, akýllý, deli, doðru, yanlýþ. Hangi çaðda doðsak ayný keþmekeþ içinde arayacaktýk cennetimizi… Hangi çaðda olsa yalnýz kalma olasýlýðýmýz olacaktý. Bin yýllardýr, yalnýzlýklara itildi kalabalýklar, yapayalnýz acýlara, izbelere, yolsuz belsiz dað yamaçlarýna, çöllerin en ücra ve kurak yerlerine mahkûm edildiler. Acý ve sevinci oralarda var ettiler, saraylarý ve kendilerinin kapatýldýðý zýndanlarý yaptýlar. Sokrates gibi inançlarý adýna zehir içenler oldu bin yýllar önce. Ne zaman olsa yalnýzlýk vardý. Dünyaya farklý gözlerle bakmakla baþlarsýn, kendinden dýþarýya çýkmaya. Çaðlarýn birikimiyle büyüyen zulüm nifaklarý, insanlýk atmosferini deðiþtirmiþ, kitleleri robotsal iliþkilere boðmuþsa; kalabalýklar içinde dilimizi unutturmuþsa, bencilliðimizi büyütüp, sevgimizi güdükleþtirmiþse, bunu anlamalý ve çözmeliyiz. Çýktýðýmýz, çýkartýldýðýmýz insanlýðýmýza geri dönelim, yaþam denilen düþ bitmeden önce. Ne kadar bencil kalýrsak, o kadar hak ediyoruz yalnýzlýðý, bize yakýþýr. Geçmiþini, bitmez hesaplarýnla, birilerini suçlayarak yavaþ yavaþ ölmekten vazgeç; yaþam gül bahçelerinden akan seller misali. Ayrýlýklar da olacak yaþamýmýzda, hüzünler de... Ýçinde bir saðanak baþlasýn, tam yüreðinde, o yaðmurda yola çýk yeni bir þafakla. Bir gün öleceðini bilerek sev. Bir gün öleceðini bilerek sarýl, güneþi öp yýldýzý avuçla, insanlara gülümse; sonsuz ahengin ahenksiz yerini tamamlarcasýna… Deðilse, bencillik bataklarýnýn uzandýðý dünyana en çok yakýþan mevsim yalnýzlýktýr, kolay gele… ADNAN DURMAZ 13.06.2007 04:29
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © adnan durmaz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |