Aşk Ilgar Olur Çöller Geçer
/Hasretin ayazı sarınca dört yanımı/ / Üşüyen yalnız ellerim değil yokluğunda.
"“Yazarlık, kelimelerle orman yangını çıkarmaktır; sonra da yangını söndürmek için sayfalarca su taşımak.” – Franz Kafka"
"“Yazarlık, kelimelerle orman yangını çıkarmaktır; sonra da yangını söndürmek için sayfalarca su taşımak.” – Franz Kafka"
/Hasretin ayazı sarınca dört yanımı/ / Üşüyen yalnız ellerim değil yokluğunda.
İnce bir gül fidanı iner hayallerime. / Gökten ıtırı yağar açılan ellerime.
Kokusunu özleyen yağmur, mahzun mahzun yağar toprağa. Adını söyler o nadide perinin dala yaprağa.
Benim tek efendim var, teri gül kokar. Gözlerinin siyahı gönüller yakar. Elif parmaklarının arasından billûr sular akar… Aya tutar şehadet parmağını ay şaklar. Taif’de yapmaz duasını bizler için saklar. Tebessümü aydınlatır cihanı . Ebu Cehiller çatlar…
Som bir efsanesin yüreğimde. Gümüşî rengiyle köpük köpük sonsuzluğa akan, hep tazelenen ve iz bırkan coşkun, dupduru nehirsin. Bir iksir var ki özünde.gitsen bile yüreğimde kalırsın hep en güzel hâlinle.
Şehirlerin de kapıları vardır, hanelerin de ,mahpushanelerin de . Kiminin yüzüne kapanır kapılar, kiminin üstüne. Yıllar geçer açılması için bir daha. Kapılar vardır eşikleri kutlu. O kapıdan içeriye adım atabilenlere ne mutlu…
Ey, bakışlarında yüreğimin yağını eriten! Ey, bilinmez diyarlara çekip gidip de, beni hasret ayazında buyduran, emsalsiz peri! İnan, gittiğin günden beri nefes nefes ciğerlerime çekiyorum seni.
Yüreklerde açan som hüznün, sessiz busesi. / Onu ancak dinlendirir asude su sesi.
Süzülür bakışlardan peteklerin saf özü. / Billûrdan ana kenetlenir zaman. /
Cümle güzel Şiilerin girizgâhı oluyorsun, gönlümün ahı olduğun gibi. Şarkıların bestesindeki tını. Aşk sözcüğünün kafı, şını. Gülle anıyorum daima adını…
İyi ki kâğıtla kalem gibi iki vefalı, kadim dostum var. Onlar dahi senin gibi olsaydı ne yapardım! Özümü özlem deryasına saldığın günden beri, iki vefalı dost dert ortağım. Ne kınarlar, ne hâlime gülerler. Gönlümden dökülenlere yüksünmeden mihmandarlık ederler. Her hâlime katlanırlar…
Sahi başlık bir masal giriş cümlesiydi değil mi? Binlerce yıldır, milyonlarca kez tekrarlanan ve her defasında ilgiyle ,zevkle dinlenilen masalların girizgâhı.
Bu sabah Ankara’ya yağmur yağıyor. Hava kapalı. Sokağa çıkarken şemsiyeyi de almalıyım. Aslında oldum olası sevmem sokağa çıkarken fazladan bir eşya almayı yanıma. Ama, bazen zaruretler itiyatların önüne geçiyor…
Çay demledim, / Gel, birlikte içelim. / Bardakların arasında değer
Bazen yanar, bazen söner şehrin pencereleri. / Terkedip gidenler, /
(Bir ışık bekliyorum senden bir ışık.
Sevgiyle ümitle senle karışık.)
İ.K
Limon kolonyası havası mevcut ıranda. / Limon çiçeği esintisi saçlarında. /
Ona sorsan, herkes fos; ama kendi mükemmel. / Bulunduğu mekanda herkes talaş "o"
Bana hiç pörsümeyen,bitmeyen sevda gerek. / Başka türlü uslanmaz ruhumdaki engerek.
Ben, Mona Rozayı hiç tanımadım. / Ama, kanadım hep kırıktı. /
Demlik Güzeli (Namı Diğer Çay)
Dilberin gamzeleri.
Demliğin dem demleri.
Bardakta keklik kanı.
Tebessüm huzmeleri.
Dostun dosta ikramı.
Alır yürekten gamı.
Fincanda türkü söyler.
İnce bellide mani.
Zamanın gül kurusu
Gülde gülşen dokusu.
Rehavetten kurtarır.
Pek de şirin doğrusu.
Bardaktır mihmandarı.
Herkesin çeker canı.
Yalnız bu kadar değil.
Sohbetlerin mimarı.
İnce bir gülüş gibi.
İçe süzülüş gibi.
Ülfete kapı açar.
Kaldırır hep uzleti.
Ankara,03.09.2007
İbrahim KİLİK
Demlik Güzeli (Namı Diğer Çay)
Dilberin gamzeleri.
Demliğin dem demleri.
Bardakta keklik kanı.
Tebessüm huzmeleri.
Dostun dosta ikramı.
Alır yürekten gamı.
Fincanda türkü söyler.
İnce bellide mani.
Zamanın gül kurusu
Gülde gülşen dokusu.
Rehavetten kurtarır.
Pek de şirin doğrusu.
Bardaktır mihmandarı.
Herkesin çeker canı.
Yalnız bu kadar değil.
Sohbetlerin mimarı.
İnce bir gülüş gibi.
İçe süzülüş gibi.
Ülfete kapı açar.
Kaldırır hep uzleti.
Ankara,03.09.2007
İbrahim KİLİK
Ankara
Şiir ve deneme türünde yazılar.
Demlik Güzeli (Namı Diğer Çay)
Yola geç çıkanlardan olduğum için bu bölümü boş bırakıyorum.