"“Yazarlık, kelimelerle halay çekmektir; bazen herkes elini kaybeder, ama dans asla durmaz.” – Mark Twain"

Ahmet Zeytinci

Edebiyat Parçalanmaz

Görmüyor muyuz sitelerde edebiyat parçalayanları, edebiyat yapıyoruz ya da şiir yazıyoruz diye her şeyi birbirine karıştıranları... Adı sanı çok büyük gibi görünen, gösterilmeye çalışılan bir sürü sanatçı müsveddesi diyebileceğimiz bayan ya da erkek yıllardır televizyonlarda, sosyal medya da edebiyatın içine etmeye çalışarak edebiyat parçalamıyor mu?

Yorum Yazmasanız Bile Beğendim Düğmesine Basmak Çok Mu Zor

Önde gelen sitelerde bazı zamanlar 400 hatta 500 kişiye varıyor çevrim içi olanların sayısı. Ancak güne gelen eserlere baktığımız zaman eserlere iki üç yorum anca yapılmış oluyor. Zaten bir şiiri, yazıyı enine boyuna eleştirebilecek çok az edebiyatçı arkadaşımız var, diğerleri yüreğine sağlık, ellerine sağlık, aferin koçum gibi aslında

Ziller Üzerine Fikir Yürütmeler

Bir çok zil de klasik zil sesinden başka sesler vardır; kuş sesi gibi, kahkaha gibi... Zile basıp da öyle güzel sesler gelince içeriden, insanın zile bastıkça basası geliyor... Tabi durmadan basarsanız o güzel zil sesini duymak için, içeridekiler de bunalabilir... Şimdi çoğu evlerde güvenlik açısından görüntülü diyafon denen

Ütopik Bir Hikaye

\]İki bin iki yüz yetmiş altı yılına gelinmiş ve Türkiye'nin nüfusu iki yüz on dört milyon kişiye yaklaşmaktaydı. Başkent Ankara on altı milyona, diğer büyükşehir İstanbul otuz üç milyona yaklaşan nüfusları ile dünyanın sayılı şehirleri arasında ki yerlerini almışlardı. Gökdelenler büyük şehirlerde iki yüz elli üç yüz katlara

O Zarif Sarışını Soyarken Ne de Mutlu Olurum

Yan yana dizildiler mı o güzelim sarışın afetler, Akdeniz Güzellik Yarışması yapılıyormuş sanırdım ben, sanki bana el sallıyorlar ya da öpücük atıyorlarmış gibi gelirdi. Kuruntu işte canım benimki de. Hiç karşılık beklemeden seviyorum ya ben onları. Hangisini koluma taksam öbürleri sanki bana küser imiş gibi gelirdi... Sesleri gelirdi

Psikolojim Bayağı Bozulmuştu

Psikolojisi bozulan insan ne yapar? Ya bir psikolog ya da psikiyatra gider. Ben de öyle yaptım. Bir arkadaşımın tanıdığı iyi bir ruh doktoru hem de doçentmiş. Randevu alıp atladım gittim. Güzel bir muayenehanesi var. İçeri girip randevum olduğunu belirttim. Bir müddet sonra içeride ki hasta çıkınca Ekrem Hoca

Nasılsın Dan Sonra ki En Vurucu Cümledir O

İlden ile telefon sohbetleri de öyle, aynı şekil de sürüp gidiyor. Adam bir yakınını arıyor cep telefonundan ya da sabit telefondan. O anlatıyor öbürü anlatıyor. Dedemgil nasıl? İyi işte ne olsun? Sen nasılsın, hanım nasıl? O da iyi yanımda selam eder sana ve yengeye... Tamam, sohbet gayet güzel

Bu Gün Aslında Lafta Kalan Dünya İnsan Hakları Günü

20\. ve 21. yüzyıl barış ve insanlığa verilen değer açısından tam bir fiyaskodur. Yirminci Yüzyılda iki dünya savaşı ve sayısız bölgesel savaş, darbe, kargaşa mazlum insanlarında bu savaşlarda can vermesine, şehirlerin yerle bir olmasına sebep olmuştur... Kitlesel imha silahları ilk kez yirminci yüzyılda kullanılmış ve yüz binlerce insan

Asgari Ücret Maratonu Başlıyor

Bilenler bilir, 48.si yapılacak olan bu büyük asgari ücret maratonunu geçmişte 47 kere kazanan hep işveren takımında yarışan sporcular olmuştur. İşçi ve memurlar adına koşan sporcular 47 senedir bu maratonu kazanamamanın burukluğu ile bu sefer bayağı iddialı olduklarını söyleseler de, bakalım bu maratonun sonunu ben de çok merak

Dolar Neden Beş Liranın Altına İnmiyor

Hadi diyelim dolar düştü düştü de geldi eski seviyesine, üç lira ya da üç buçuk lira oldu. O zaman ne olacak? Başlayacak millette alış veriş çılgınlığı, nasılsa hayat ucuzladı diye millet çarşı pazar dolaşmaya başlayacak. Benzin düşecek belki üç liraya, millette harala gürele araba kullanmaya kalkacak. Bizde de

Bu Fetişizm Başka Değişik Bir Şey

Birisi gelecek sizin kıçınıza burnunu dayayacak ve siz de onun burnuna zaaart zaaart amiyane tabir ile osuracaksınız, kibar tabir ile gaz çıkartacaksınız... Hadi be, hatta bir kere daha hadi be! Argoda da ''Osuruktan tayyare selam söyle o yare.'' diye de bir özlü sözümüz vardır... Bir adı da yellenmedir,

Sizi Nereden Tanımıyorum

Bu tanımadığım arkadaşlardan birilerinin doğum gününe denk geliyor o gün. Ne diyeyim şimdi ben bu arkadaşa? Bir kere görüşmemişiz yüz yüze, onu bırak telefonda bile, hatta face de bile, sadece birbirimizi eklemişiz birilerinin gazı ile ya da durup dururken. ''Hey dostum doğum günün kutlu olsun, pastanın üstünde ki

Başa Dön