"Kitap okumaktan sıkıldıysanız, belki de okuduğunuz kitapların sizi sıkmasından sıkılmışsınızdır." - Terry Pratchett"

Yaşanmışlıklar geçmiş zaman masalı değildir

Geçmiş, şimdinin aynasında yankılanırken, Poyraz müdür Leyla'nın nüfus cüzdanındaki fotoğrafa dalıyor. Yaşanmışlıklar, acılar ve hasretler arasında, uykusuz gözleriyle ilerlerken, sessiz bir çığlığın tercümanı olmaya çalışıyor. Bir yandan hayatın devam eden ritmi, diğer yandan içimizdeki çıtırtılar... Sultan Hanım'ın taze çayı, bu derin düşüncelere kısa bir mola vaat ediyor.

yazı resim

Yaşanmışlıklar geçmiş zaman masalı değildir, asla! Şimdi ve buradaki var oluşumuzla bizi yüzleştiren aynadır. Bize geçmişin hiç de geçmemiş olduğunu anlatır. Acısı hep canlıdır ölmüş günlerin. Yitirdiklerimizin, gizli sancılarımızın, utanmış arzularımızın, ertelenmiş hesapların, isimsiz hasretlerimizin feryadıdır. Her insanın içindeki çıtırtının tercümanıdır.

Elinde tuttuğu Leyla'nın nüfus cüzdanındaki fotoğrafına bakarak asayiş şubesinde odasına doğru yürüyordu Poyraz müdür. Her gelişinde selam vererek geçtiği kapıları açık çalışan asayiş personelini görmedi gözleri bu kez, dalgındı ve uykusuzdu. Elinde tuttuğu nüfus cüzdanında kendine yardım ister gibi bakan sessiz çığlığı tarif edecek kelime bulmakta zorlanıyordu. Masasına geçtiğinde kapıda beliren şubenin güler yüzlü yardımcı mutfak görevlisi Sultan Hanım elinde taze demlendiği belli olan çay ile bekliyordu;

-- Müdürüm nerede kaldınız, hiç bu kadar gecikmezdiniz, valla kahvenizi hazırlamıştım ama siz gelmeyince ben içtim,

Dedi mahcup gülümsemesiyle ama Poyraz müdürde o sabah farklı bir şeyler olduğunu sezmişti.

--- Hiç sorma Sultan Hanım, yine sürpriz bir güne uyandık, boş ver yine de bilme sen detayını, bazen bilmemek mutlulukmuş diye düşünmeye başladım bende.

O sırada Maksut komiser elinde not kağıtlarıyla geldi, oturmasını söyledi Poyraz müdür;

--- Maksut olaydan haberin vardır senin sanırım, hemen bilgi notu hazırlayalım Emniyet müdürü ve Vali'ye iletilmek üzere. Biliyorsun her zaman böyle cinayetler olmuyor bu şehirde. Basında kokuyu almış son dakikalar yazıyorlar sürekli, konu dağılmadan toparlayalım da bilgi kirliliği olmasın. Ama bilmesi gerekenler prensibine dikkat edin elbette.

Maksut komser şubenin tecrübeli, her konuda titiz ve her kuralı fazlasıyla uymaya çalışan ama detaylarla boğuşmaktan bazen de işin özünü ıskalayan çalışkan komiseriydi. Müdürünü dikkatli dinleyip not aldı ve ona dönerek;

---- Müdürüm siz gelmeden ben bilgi toplamaya başlamıştım malum olay önemli olunca ve basın ilgi gösterince. Bazı notlar aldım olayla ilgili. Bilgi notunu da hazırlayıp birazdan getireyim size.

Kapıya doğru hızlıca yöneldiğinde kafasıyla onayladı Poyraz müdür. Bu kez Sultan Hanım elinde kez kahve fincanı yanında her zamanki küçük lokumlarıyla kendini affettirmek ister bir tavırla belirdi kapıda. O ana kadar ciddi olan hava kahvenin tüten dumanı ve kokusunun etrafı sarmasıyla bir anda dağılıverdi.

Bilgisayarını açtı, günlük asayiş bültenini inceleyip önemli olaylarla ilgili notlarını alıyordu. Bir yandan da internetteki son dakika haberleri tarıyordu gözleri. Olayın haber detaylarını veren yerel ve ulusal basın haberlerine bakıyordu. Bu onun analitik hafıza dediği günlük ritüeli haline gelmişti. Bir polisin halkla doğrudan ilgili birimlerde çalışan birinin, yaşadığı yerde olan biten bütün gelişmelerden haberdar olması gerektiğine inanıyordu. Bir insanı diğerinden ayıran en önemli fark, bilgi değil midir? diye söylerdi her zaman birlikte çalıştığı mesai arkadaşlarına ve hep bilgiye aç olmalarını isterdi.

Kahvesini içtikten sonra yarım saat geçmemişti ki Maksut, Şefik ile İsmail komiser birlikte geldiler müdürlerinin odasına. Bilgisayardaki yazışma ve olay notlarına dalmış okurken gelen komiserlerini biraz geç fark etti;

--- Öncelikle şu 112 de çalışın sevgilisi Kâmil gelsin başlayalım dinlemeye onun ağzından hikâyeyi, gözlemleriniz ve ilk tavırları önemli unutmayın arkadaşalar!

--- Sabahtan beri düşünüyorum, kapı dışardan açılmamış zorlama izi de yok. Evde hırsızlık ve dağınıklık olmamış. Neredeyse Leyla hariç hiçbir şeye dokunulmamış, hayalet biri mi girdi diye düşünmeden edemiyor insan. Ya tanıdığı biri ya da kapıyı açması gereken biri tarafından işlenmiş bir cinayet gibi duruyor.

--- Akıl sır alır gibi değil, böyle delillerin neredeyse olmadığı cinayet olaylarını çözümü çok zordur. Başka delil olmayınca iğneyle kuyu kazmak gibidir. Shelock Holmes vakaları gibi çözümü zor ve tabi medyanın da balıklama üstüne atlayacağı türden bir olayla baş başayız.

Her bürokratik sorumluluğun kaçınılmaz gereği olarak, telefona bir kez daha uzandı Emniyet müdürünü aradı. Karşıdan gelen efendim sesiyle birlikte sakin bir tonda özetledi olayın tamamını ve son durumunu. Ardından elinde tuttuğu bilgi notuna bakarak medya ve basında yer alacağını hatırlatarak cep telefonuyla bilgi notunun fotoğrafını çekip yolladı emniyet müdürüne. Birçok basın mensubu emniyet müdüründen açıklama bekleyerek bunaltmaya başlamış olmalıydılar sabahki son dakika haberleriyle.

Hiçbir başarı veya başarısızlık tesadüf değildir diye geçirdi içinden Poyraz müdür, ayağa kalktı yavaş adımlarla odasında geziniyor düşünüyordu sabahtan beri gördüklerini. Esnemek bile zor geliyordu, hissetti üstünde ağırlaşmaya başlayan yükün yorgunluğunu, ceketini çıkardı askıya asarken baktı camdan bahçeye. Giriş kapısının önünde bekleyen gazeteci ordusunu gördü. Bu vakanın bambaşka bir hikayesi olacağını fark etmeye başlamıştı. Kaderinin yine ona zor bir sorumluluk verdiğini görebiliyordu. Daha asayiş müdürü olalı birkaç ay geçmemişti ki böyle karmaşık ve zor bir hikâyenin tam ortasında kalmıştı. O anda zihninden film şerdi gibi akıyordu kelimeler.

KİTAP İZLERİ

Sırça Köşk

Sabahattin Ali

Sırça Köşk: Yıkılmaya Mahkûm Bir Düzenin Alegorisi Sabahattin Ali, son eseriyle sadece bir öykü kitabı değil, aynı zamanda cesur bir veda ve sarsılmaz bir ithamname
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön