"Sanat, hayatın bize verdiği en güzel yalandır; tıpkı yarın yeni bir gün olacak umuduyla uyumak gibi." – Oscar Wilde"

Çoğunluğun Aldanışı ve Hakikatin Yalnızlığı

"Kalabalıkların Yanıltıcı Gücü" - Bu metin, toplumda yaygın kabul gören fikirlerin mutlak doğru olmayabileceğini vurguluyor. Çoğunluğun bir şeye inanması onu gerçek kılmaz, sadece yaygın bir kanaat haline getirir. Hakikat, kalabalıkların oylarıyla değil, eleştirel düşünce ve sorgulamayla ortaya çıkar. Toplumlar sorgulama yeteneğini kaybettiğinde, milyonlarca insan aynı anda yanılabilir.

yazı resim

Tarihin her döneminde insanlık, kalabalıkların etkileyici gücüne tanıklık etmiştir. Kitleler bir şeye inanırsa, o inanç toplumda neredeyse tartışılmaz bir gerçeklik gibi görünür. Bir fikrin doğruluğu, çoğu zaman onun ne kadar çok kişi tarafından savunulduğu ile ölçülür. Ne yazık ki bu, insan zihninin en büyük zaaflarından biridir. Çünkü çoğunluğun inanması bir şeyin hakikat olduğunu değil, sadece yaygın bir kanaate dönüştüğünü gösterir. Hakikat ise hiçbir zaman çoğunluğun oyuna göre şekillenmez. Bir kişi akıllı olabilir; yüz milyon kişi ise aynı anda yanılabilir. Çünkü yüz milyon kişi, doğruluğunu sorgulamadan masalları okuduysa, masalları dinlediyse ve bunları hakikat zannettiyse, o topluluk aklını kullanmayı bırakmış demektir. Alışkanlık, duygu, kültürel aktarım ve sosyal konfor bunlar çoğunluğun düşünme biçimini belirleyen temel unsurlardır. İnsanların büyük çoğunluğu, doğduğu toplum tarafından kendisine anlatılanı tekrar eder kaynağını sormaz, tutarlılığını ölçmez, delil talep etmez. Bugün de farklı değildir. Modern çağın masalları televizyonlarda, gazetelerde, sosyal medya platformlarında dolaşır. En çok beğeni alan paylaşımlar, en çok etkileşim alan kişiler, en çok alkışlanan görüşler doğru zannedilir. Oysa popülerlik, hakikatin değil algının ölçüsüdür. Toplumsal olarak “bilgi” ile “bilgili görünme” çoğu zaman birbirine karıştırılır. Bir profesör unvanına sahip olmak yahut medya tarafından sürekli gündeme taşınmak, bir fikri otomatik olarak doğru kılmaz. Tarihte pek çok kişi, bilimsel unvanlara sahip olduğu hâlde büyük yanlışları savunmuştur. Aynı şekilde milyonların takip ettiği bir kişinin popülaritesi de onun sözlerini hakikat yapmaz. Gerçek bilgi, kaynağını akıl ve delilden alır unvandan veya kalabalıkların ilgisinden değil. Hakikat, insan psikolojisinin kitle etkisiyle şekillenen dalgalanmalarına bağlı değildir. Bir fikrin doğru olup olmadığını belirleyen şey, onun ne kadar yaygın olduğu değil, ne kadar temellendirildiğidir. Hakikatin ölçüsü delildir, kanıttır, tutarlılıktır, düşünsel sağlamlıktır. Bu nedenle kitlelerin çoğu zaman yanılması şaşırtıcı değildir. İnsan, kolay olanı seçmeye meyillidir. Sorgulamak zor olduğu için konfor bölgesine sığınır. Eleştirel düşünmek zahmetlidir çoğunluğa uymak ise hem güvenli hem de sosyal açıdan avantajlıdır. Böylece akılsızlık bulaşıcı bir hâle gelir ve toplumun genel bilinci karanlıklaşır. Bütün bu tablo içinde bazen sadece bir kişi bile toplumun gidişatına karşı durabilir. O kişi, kimsenin inanmadığı bir gerçeği savunabilir. Kalabalıkların baskısına rağmen delilsiz hiçbir şeyi kabul etmez. Aklını kullanır, sorgular, kanıtın izini sürer, söze değil kaynağına değer verir. Ataların alışkanlıklarını değil, hakikatin sağlam zeminini takip eder. İşte gerçek akıl, bu yalnız duruşta ortaya çıkar. Hakikat çoğu zaman kitlelerin değil, az sayıda düşünen insanların omuzlarında taşınır. Tarihte bütün büyük ilerlemeler, çoğunluğun değil, hakikat arayışını yüklenen azınlığın çabalarıyla mümkün olmuştur. Bir kişi akıllı olabilir yüz milyon kişi akılsız olabilir. Çünkü akıl, sayıyla değil nitelikle ilgilidir. Kitlelerin inanmışlığı hakikatin ölçüsü değildir. İnsan, kolay olana yöneldiği için kalabalıkların yanlış bir çizgide ısrar etmesi sıradan bir durumdur. Ancak hakikat, kalabalıkların gürültüsünden etkilenmeyen sessiz bir ışıktır. Ona yaklaşanlar, çoğunluğun alkışına değil, aklın ve delilin rehberliğine kulak verenlerdir. Toplumun baskısı ne kadar güçlü olursa olsun, hakikatin peşinde olan tek bir akıl sahibi insan, yüz milyon kişinin yanılgısından daha değerlidir. Çünkü hakikat, çoğunluğun oyuna göre değişmeyen tek değerdir.

KİTAP İZLERİ

Kaplanın Sırtında: İstibdat ve Hürriyet

Zülfü Livaneli

Kaplanın Gözünden İktidar: Livaneli’den II. Abdülhamid’e Cesur Bir Bakış Türk edebiyatının ve düşünce dünyasının usta kalemi Zülfü Livaneli, son romanı "Kaplanın Sırtında: İstibdat ve Hürriyet"
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön