• ÝzEdebiyat > Deneme > Yaþam |
801
|
|
|
|
Artýk duramam, keder eriþti. Aç kapýyý bezirgânbaþý! ellerimde hayýrsýz bir mevsim, aylardan nisan...
|
|
802
|
|
|
|
bedenin hastalansýn ruhun hep dinç kalsýn. Ruhun hastalanýrsa. hayatýn hep yarým |
|
803
|
|
|
|
Aradým seni. Geçen gün ulaþmayacaðýný bile bile mesaj gönderdiðim gibi. Ýletilemeyeceðini biliyordum mesajýmýn. Ýletilemedi de:)) Rapor geldi birkaç gün sonra. Ne yazýk! Halbuki ne çok isterdim “bu da geçecek, biliyorsun deðil mi?” diyen sesin |
|
804
|
|
805
|
|
|
|
asýl engel sen misin yoksa hayat mý? |
|
806
|
|
|
|
En çok kadýndan kadýna zarar gelir sanýrdým, yanýlmýþým!...
Ayný kulvarda koþarken, kadýn kadýna destektir hep, de…
Farklý kulvarlarla en büyük köstektir diye düþünürdüm…
Özür dilerim!...
|
|
807
|
|
|
|
Basit bir ölüm yolcuðu olan yaþam. Köhne anýlar ve geçen yýllardan sonra geçmiþin külleri arasýnda yalnýz kalmak.
|
|
808
|
|
|
|
Hayatta hepimizin bir rolü vardýr fakat sonunu nasýl getireceðimiz bize kalmýþtýr |
|
809
|
|
|
|
suskunluðum, sessizliðim, yokluðum, varlýðýmýn ortadan kayboluþundandýr. kelimeler kendisini saran hecelerin ortasýndan geçen binlerce soru iþareti ile anlamsýzlaþýyor.
|
|
810
|
|
|
|
Belki bir gün, dünlerimiz dünde, bugünlerimiz bugünde kalabilecek hala gelebiliriz.Belki, bir umut. |
|
811
|
|
|
|
Sahi, nedir sizin için 14 Þubat?
Kiminiz, son yýllarda dayatýldýðý biçimde ‘Sevgililer Günü’, kiminiz ‘Aziz Valentine Günü’, kiminiz ‘Dünya Öykü Günü’, kiminiz ‘Kadýnlarýn Þiddete Karþý Sesini Yükseltme Günü̵ |
|
812
|
|
|
|
Çok zaman önceydi... Boðaz’da dalgýn dalgýn araba kullanýyorum. Aþiyan’a geldim, Bebek göründü ve trafik týkandý. Adým adým ilerliyoruz. Radyodan bir müzik yayýlmaya baþladý, arabanýn içinde þöyle bir dolanýp ruhumun en derin köþelerine iniverdi bir anda naðmeler... O ne güzel klarnet öyle diyorum içimden. ‘Istanbul Istanbul Olalý’ çalýyor... |
|
813
|
|
814
|
|
|
|
Günün 12 saatýný hasta baþýnda hastahane kapýlarýnda nasýl geçirir insan, neler yapar, neler düþünür? |
|
815
|
|
|
|
Þimdi çýkýn sokaklara ve bakýn… önce çocuklara… ne oynuyorlar? Saklambaç mý? Hayýr, bu çocuklar ellerinde ki tahtalarý silah yapýyorlar. Bu çocuklar ‘þakacýktan’ birbirlerini öldürüyorlar… ölüm gözlerinde küçülüyor, kolaylaþýyor. Farkýnda deðilsiniz…. |
|
816
|
|
|
|
Öncelikle sadece size ait bir zaman dilimi, bir huzur molasýndan geliyorsunuzdur. Kulaklarýnýzda sessizliðin olaðanüstü melodisi, yerçekimsiz bir ortamda, aðýrlýksýz ve uçarcasýna bir yolculuktan henüz dönmüþsünüzdür. Bu da yetmiyormuþ gibi hepsi birer pandomim ustasý sualtý canlýlarýnýn eþsiz harmonisi ve gösterisi size “yaþam” kelimesinin anlamýný bir kez daha haykýrmýþtýr, acýmasýzca. Hele ki bir de bilinçaltýnýzýn derinlerinde, bastýrýlmýþ bir halde bekleyen adrenalin tutkunu serüvencinin de uyandýðýný düþünürseniz… |
|
817
|
|
|
|
Her yer sen kokuyor hala... |
|
818
|
|
|
|
Uzun yýllar önce… Bilgisayarlar tek tük, on kiþilik ofislerde bir adet olarak yerini almýþken…
Hali hazýrda teleks, teleteks revaçtayken… Faks makineleri onlarýn yerine göz dikmiþken…
Ve fotokopi makinesinin ihtiþamý göz kamaþtýrýken…
|
|
819
|
|
|
|
Her zaman mutlu olalým, hep mutlu olalým...
Peki ya olabilir mi böyle bir þey?
Belki birbirimize biraz yardým edersek olabilir.Hayatta mutlu olmak için birçok neden var.Onlarý bulmalýyýz. |
|
820
|
|
|
|
Bir yanýmýz hep boþalýr yavaþ yavaþ, içimizden bir rüzgâr esip geçer, bir saðanak baþlar da, anlayamayýz kalbimiz bizden utanýr, rahmet kesilir hanemizden, gözlerimiz aynalardan utanýr. Öfkeyle söylenirken arkasýndan, o giden kendimizdir.
|
|