• ÝzEdebiyat > Deneme > Yazarlar ve Þairler |
201
|
|
|
|
“Ey þehir!” dedim.
Biliyorum benim çocukluðumu, gençliðimi ve buraya kadar yaþayabildiðim ömrümü sana verdim, sana verdiðim kayýp yýllarýmý geri vermeyeceksin.
Sevgimi, heyecanýmý, bitmez tükenmez sandýðým o enerji dolu günlerimi, çocukça coþkularýmý, sevinçlerimi/hatta acýlarýmý bile geri vermeyeceksin, biliyorum.
Vermeyeceðini bile bile -þu fani dünyaya gözlerimi kapamadan- seni yazacaðým/seni yazarak dönüþü imkânsýz olan o kayýp günlerimi bir kez daha yaþamýþ, anmýþ, yâd etmiþ olacaðým.
Ey þehir, biliyorum seni yazmak hasretimi arttýrmaktan baþka bir iþe yaramayacak. Seni yazmakla, geriye dönük hiçbir þeyi getiremeyeceðimi bile bile ve bir gün bu fani dünyadan göçüp gittiðimde, arkamdan sýrf ‘hayýrla yâd edilmek’ için seni yazacaðým…
|
|
202
|
|
|
|
Edebiyat giderek gözden uzaklaþýp ufukta yitecek bir gemiye dönüþtü. Bu yüzyýl için fazla "yavaþ, kapsamlý, felsefi ve içten. " Edebiyat insaný anlatma iþini "görsel iþitsel" sanat araçlarýna devretti. Yelkenlerini fora etti. Rüzgarla doldurdu. Hüzünlü |
|
203
|
|
|
|
Þiir, edebiyat dünyasýnýn bence en acýmasýz alanýdýr. |
|
204
|
|
|
|
Sokratýn özgürlük düþüncesi hakkýnda bir denemedir |
|
205
|
|
|
|
Buna raðmen, bir hal ehli ve akil insan haline bürünemediðimizden, kavramlar karýþmasalar dahi hislerimiz muhakkak karýþýyorlar.
|
|
206
|
|
|
|
Kalem ve kâðýdýn yolculuðu, yüreðin rehberliðinde yol alýr. Ýnsan çoðu zaman, yazdýklarýndan kendisini yansýtýr. Kurgu bu oluþumun içinde; olmazsa olmaz denecek kadar önemli bir yere sahiptir. |
|
207
|
|
|
|
Gizemli gözlerin gizemli dertleri |
|
208
|
|
|
|
þarký devam ettikçe içimdeki renkler karýþtý gitti birden... |
|
209
|
|
|
|
Herkes þiir yazar ama benim þairim bir baþka yazardý…
Köþe yazýsý yazan çok sayýda yazar ve þair var; ama benim þairim “gerdanlýk” denilen bir dörtlükle baþlardý gazetedeki köþe yazýlarýna…
Benim þairim yalnýz þair deðil hem yazar, hem þair, hem de bir ozandý…
Onunla yüz yüze Malatya’da tanýþtým. Beklenilenin çok üstünde bir tevazu ve ilgi gösterdi bana.
Kendisiyle tanýþtýðým sýralarda ilk kitabým; “Bir Ýdamlýk Kent” yeni çýkmýþtý.
Kaldýðý otelin dinlenme salonunda ayaða kalkarak karþýladý bizi. Bir kez de kitaptan dolayý kalktý sarýldý.
Dibinde inciler saklý derin bir derya gibiydi benim þairim. Ýlminin, irfanýnýn incilerine ulaþabilmem için, bu yolda daha çok kulaç açýp daha çok dalmam gerektiðini yüz yüze/baþ baþa yapmýþ olduðumuz sohbetlerinden anladým.
Þairleri severim ancak gerçek þairimin kim olduðunu da o vakit anladým.
Þimdi haber aldým;‘þairim ölmüþ’ diyorlar…
Ýnna lillahi ve inna ileyhi raciun…
Allah ona yazdýðý o güzel þiiriler ve yazýlar harf sayýsýnca rahmet eylesin…
Mekâný Cennet olsun þairimin.
|
|
210
|
|
|
|
Malatya Ulusal Kitap Fuarý’ný gezdim.
28 Þubat sürecinin Yargýtay Cumhuriyet Baþsavcýsý Vural Savaþ hariç, yazarlar kitap imzalamaktan yorulmuþ, kalem tutan parmaklarýnda derman kalmamýþtý.
Bir tek Vural Savaþ abdest ibriði gibi dikilmiþ beklemedeydi.
Kim bilir Malatyalýlar tarafýndan cezalandýrýlýyordu.
Bir yazar için, imza gününde, kitaplarýný almayarak yalnýz býrakýlmaktan daha büyük bir ceza varsa siz buyurun söyleyiniz.
Malum sürece, soyadýyla müsemma “Savaþ” imza stadýnda kendi kendisiyle yalnýz býrakýlmýþtý. |
|
211
|
|
212
|
|
|
|
Uyanýk kardeþim ver elini, beraber vuralým þu voliyi... |
|
213
|
|
|
|
Yavuz Bülent Bâkiler’in o tuðla kalýnlýðýndaki kitabýný özümseyerek ve sentezleyerek okudum, bitirdim.
Kitap, bana benim “Büyük Doðu’nun Son Kalesi: Said Çekmegil”i hatýrlattý.
Lakin vahim olan; merhumun mirasçý torunun iþletmesine kitaptan bir miktar býrakmýþtým satýlsýn ya da yakýnlarýna hediye edilsin, diye. Aradan kaç gün geçtikten sonra, iþletmesine gittiðimde kitabý býraktýðým yerden bulamayýnca çok sevinmiþtim, satýldý, diye. Ancak bu sevincimi kursaðýmda býrakan ya da hayal kýrýklýðýna uðratýp kahreden þey; merhumun malum mirasçý torunu, ben oradan ayrýlýr ayrýlmaz elemanýna “bu kitabý hemen kaldýrýn, görünmez bir yere atýn, aksi halde (müþterilerimizin çoðu asker kökenli olduðu için) bizi irticacý ( o dönemler 28 Þubat sürecin Malatya’da en faal olduðu dönemler) zannedecekler” demesi oldu.
Ah vah benim kara bahtlý kitabým...
|
|
214
|
|
|
|
Ey okuyucu, borçlu olduðun yazarýn kýymetini bil. Sahip çýk. Eserlerini yaþat. Yazarý onurlandýr. Yazara gereken deðeri, önemi vermeyi ihmal etme. Onu ölüm tarihleriyle hatýrlama, ya da fuarlarda göz göze gelmekle yetinme. Kalbine inebilmeyi beceren yazara saygýda kusur etme. Zamanýnda teþekkür et. Yazara, kendini hissettir. |
|
215
|
|
|
|
Yanlýþ anlaþýlmasýn; bizim Necip Fâzýl’da Bergson ya da herhangi bir felsefecinin etkisi yoktur, olmamalýdýr gibi bir iddiamýz yoktur. |
|
216
|
|
|
|
yalnýzlýk... buðulu ve tuhaf... ama... |
|
217
|
|
|
|
Belki de yaþamdan beklediðin her þey, burada, bu kelimeler arasýndadýr, kimbilir?...
|
|
218
|
|
|
|
ben yüreðimden, kalbimden defalarca özür diledim... þimdi sýra sizde... |
|
219
|
|
|
|
her yokluðun bir çok umudu vardýr |
|
220
|
|
|
|
Her yazar gibi Kafka da öldükten sonra birtakým iddialara maruz kaldý. Hepsinden öte, Kafka, ölümünden sonra tanýndý. Nitekim, son zamanlarda özellikle Türk basýnýnda yankýlanan (asýllý ya da asýlsýz) iddialara ithafen... |
|