10 Maddede Chpye Oy Veren Vatandaş Profili
Aydın geçinen seçmen profili hakkında kah öznel ama çokça nesnel 10 madde.
"Her yeni gün, içinde keşfedilmeyi bekleyen bir şiir, yazılmayı bekleyen bir hayat barındırır."
"Her yeni gün, içinde keşfedilmeyi bekleyen bir şiir, yazılmayı bekleyen bir hayat barındırır."
Aydın geçinen seçmen profili hakkında kah öznel ama çokça nesnel 10 madde.
Çoğu zaman televizyonlarda sokak röportajları olur. Denk geldiği zaman ilgi ile izlerim hepsini. Karşıdan iki tane mini etekli, makyajlı, çıtı pıtı, manken gibi bayan geliyor. Spikerin elinde mikrofon, uzatıyor bayanlara...
Aslında her şey pekala bitebilir Gelmesi gereken zamanından geç de gelmeyecek Yanıldın be Nostradamus
Biz eskiden çalardık komşumuzun kapısını gece yarısı bile olsa, bir derdimiz oldu mu? Gündüz kahve içmeye gelirdi komşularımız zaman zaman... Harala gürele bir hırsla çalışmazdık öyle üç tane arabamız, iki tane yazlığımız olsun diye... Bir tane nohut oda bakla sofa evimizde kuru fasulye yer mutlu olurduk, bütün gazlara
Evvelden mesela vakti zamanında, kimi kimi bazı güç sahipleri dışarı çıkma yasağı koyduğunda kimi kimi bazı insanlar dışarı çıkıyor, eleştiriliyor, hatta ve hatta asalaklıkla suçlanıyordu Değişen ne peki?
Son yıllarda patlak veren ve ayrık otu gibi çoğalan bir mesleğe ve bu mesleğin çoğalmasıyla toplumumun ne kadar ilerleyip, kültürel değerlere sahip çıktığına değinmek istiyorum. Bu meslek Kişisel Gelişim Uzmanlığı...
Evet, şehitler ölmüyor, zihniyeti bozuklar yüzünden eşi, çocukları, anası, babası, kardeşleri, bacıları ölüyor. Siz, sadece yoksul evlerine bir bayrak asıp, acılarını bile kendilerince yaşamalarına izin vermeyip, bir sloganla perdeliyorsunuz.
Onlar, o altı kocaman açılmış, soran altı çift gözün ona dik dik baktığını ve bunun Alan’ı nasıl mahvettiğini, nasıl kahrettiğini, nasıl utandırdığını ve bu utancın ne kadar dayanılmaz olduğunu nasıl anlayacaklar? Alan mecburdu. Alan çaresizdi. Kendi gözlerini oymak gibi bir şeydi. Ama onlar gördü. Onlar Jill’le ne yaptıklarını
Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya karakterlerine bu güne kadar hiç değinmedim. Gerekçem, bu insanları kendi değerlerimiz olarak görüp, kabullenmemdi. Nasıl geçmişte bir takım köpeklerin havlamasıyla nazım hikmet bu ülkeden gitmek zorunda kaldıysa, bu iki karakter de, aynı gerekçeyle "Benim" dedikleri ülkeden gitmek zorunda kaldılar.
Neden en güzel şeyler kötülerin olur? En çok zalimlerin dostu olur. En çok hırsızların, vicdansızların seveni bulunur. En çok kara bulutların olduğu saatlerde yağmur yağar. En çok çiçekler sıcak havalarda açar. En güzel gökyüzü karanlıkta bulunur. Neden en güzel an gün batımlarında oluşur? En içten gözyaşı acının doruğa
Bet ofisleri, son 15 yılda mantar gibi çoğaldı adamızda. Neredeyse her sokağa girdi. Bırakın sokakları, internet yoluyla, evlerimize kadar girdi.
Bir sokakta en az 10 tane bet ofisine rastlamak mümkün. Tabii orada çalışan onlarca kişi bulunuyor. Bunlar, nereden bakarsanız bakın, şu işsizlik ortamında iş bulup kazançlarını
insanlara az yiyin çok çalışın yoksa hamam böcekleri genleri aşılarım size çünkü hamam böcekleri çürümüş yiyeceklerle bile besleniyor ama yapı itibarı ile egemen sınıfa daha iyi hizmet edebilirler diyor. Gölgesini satamadığı ağacı kesen zihniyetin sadece doğaya değil insanlığa da düşman olduğunu ne zaman göreceksin ey insan.
Onur ve can ancak Allah'a son nefeste verilirmiş. O
yavruların ne suçu vardı?
Bilinen 34 dernek çocukları kirleten vakfı korumak adına
girişimlerde bulunmuşlar bile. Ya Çağdaş Yaşama Dernekleri
hallaç pamuğu gibi tarumar edilip, 35 bin çocuğun bursları
Bir gün ansızın duvarların çizili olduğunu görüyorsunuz. Küçücük çocuğunu almış pastel boyaları eline ressamlığa soyunmuş. Bütün duvarları neredeyse boydan boya çizmiş rengarenk kalem boyalarla
Ne yapacaksınız? Kıyamet mi koparacaksınız? Çocuğa mı kızacaksınız? Hayır. Sadece bakıp gülümseyeceksiniz. Çünkü bunu yapan sizin canınız. Olsun diyeceksiniz. Hoşgörüyle bakacaksınız. Hem
Ne zıkkım şey değil mi?
Doğdun, dünyaya geldi. Sana soran eden olmadı bak arkadaş, doğacağın gezegen şu, kısıtların bunlar, doğduğun zaman bu olacak, doğduğun ülke şu olacak, annen baban bunlar, bir de akrabalar vs vs
Bu konuda hiçbir tercihin yok. Adını seçme tercihin de
Anneler babalar ve kahırdan ölmeler faslını geçtikten sonra sıra geliyor "beni ne kadar kırdın biliyor musun?" durumuna. Aslında ben bu iki kardeşi ironik biçimde çok şanslı görüyorum. Çünkü dünyanın bir çok yerinde kardeşler hayatları boyunca bu kırgınlıklarını dile getiremiyorlar bile. Bu kırgınlıklar ve içe atmalarla gidiyorlar mezara. Ölüme
Bir zindana atılmakla bir camiye, bir kiliseye veya bir ideolojinin içine zorla sokulmak arasında hiçbir fark yoktur. Özür dilemek zorunda bırakılmak, sözle, gözle, tacize uğrayıp bütün bunları sineye çekmek zorunda bırakılmak hapse atılmaktan farklı değildir. Yetkiler ve güçler putlaştırılır ve bunlara boyun eğme mecburiyeti önüne dilekçelerle, yönetmeliklerle, kanunlarla
John Steinbeck'in dediği gibi her insan kendi ateşini taşır. Ama o ateşi başkaları yakar.
Gerçi tavuk yemeyi de hormonlu oluşundan dolayı Çin hükümetinin tavuk satan, yedirenler için aldığı idam kararı sonucunda- bıraktım ya Neyse ne canım, en iyisi ben asıl konumuza döneyim: