Bir Milletin Şeref Simgesi Bölüşülürken
Filistinliler için özgürlüğe giden yolun Kilometre taşlarının direniş ekseninde kalması gerektiğinin bilinmesine rağmen.
"Para puldur, ama en azından kağıtları güzeldir." - Oscar Wilde"
"Para puldur, ama en azından kağıtları güzeldir." - Oscar Wilde"
Filistinliler için özgürlüğe giden yolun Kilometre taşlarının direniş ekseninde kalması gerektiğinin bilinmesine rağmen.
İzedebiyata yeni üye oldum. Amacım, engellerle karşılaşıp yazılı basında ses duyuramayan sanat ve düşünce insanlarını tanımak, okumaktı. Gerekirse yorumlar yazarak yalnızlıklarını paylaşabilir, sevgiyi, saygıyı en çok hak etmiş böyle bir emeğe desteğimi sunarım belki, diyordum. Çünkü politik ve ekonomik ortamın egemenleri, kendi “Hık deyicileri”nden başka seslere artık hiç
Anayasa, toplumun her kesiminin mutabakatı (uyuşması, anlaşması) ile yapılır. Tek bir partinin tekeline asla ve kat'a bırakılamaz.
Geli̇n Okuyalim Zamanin Durağanliğin Da Yüreği̇mi̇zi̇n Pervasizliğini......
Ne demek herkesin esit olmasi? Ben suyum, ben buyum, o ise su. Kaldi ki bunlarin sectikleri o koltukta oturdular da ne yaptilar?
Bir ses kaydi cikiyor... Derken iki, uc, dort... Devami gelir mi veya nasil dinlenmis bilmiyorum ama olmus bir sekilde. Bulut sistemi gibi fazla kurcalamiyorum...
Bir iki hafta önce ki skeçte adam dedesini anlatıyor. Önce dedesini cepheye savaşa gönderiyor. Savaşa giden dede Sakarya Meydan Savaşında, bir bakıyor sonra tak topukkkk... Yine devam ediyor anlatan arkadaş. Dedesi Çanakkaleye gidiyor orada da cepheye ulaşıyor şöyle bir bakış fırlatıyor karşı tarafa, tak oradan da topukkkk.... Sonra
Bir bakarsın seninle olanlar, onlardan olmuştur.. Sen hala sen iken onlar çoktan adam olmuşlardır.....
Rep yapmazdık mesela biz, şarkılar ağır aksak giderdi ruhumuzun derinliklerini titretirken... Hızlı hızlı kimselere bir şey anlatmaya kalkmaz, karşımızdakilerin konuşmasını da fazla kesmezdik... Hiç sormazdık hocalara Ramazan da ''Hocam sakız orucu bozar mı bozmaz mı?'' diye, bilirdik sakızın orucu bozduğunu...
hayatın içinde olup bitenlere müdahil olmada çoğu zaman insanın iradesi pek işe yaramıyor. bir güç bir çizgi insanı, biyerlere alıp götürüyor, yönlendiriyor. belirsizlik ve tutarsızlık içinde süren günümüz toplum düzeni artık insan varlığını tehdit ediyor...
"Önce Ekmekler Bozuldu, sonra her şey" diye başlar kitap. Oktay Akbal'a saygımız sonsuz mutlaka ama önce insanlar bozulmuş gibi geliyor bana. Çok eski bir hikâyedir, ta Hazreti Âdemin çocukları Habil ile Kabil'e kadar gider sebebi de basit bir kıskançlıktır aslında. İşte insanların bozulması burada başlar sonra gerisi çorap
“Japon Kuklası” iş, emek, kadın, sömürü, cinsel taciz, ezmek gibi kelimelerinin altını açan, satır aralarını okuyan bir oyun olmanın ötesinde, bir “farkında olma” eylemini, “biliyor” olma eylemini içini sindirmiş bir metin. Metnin yazarları Franca Rame ve Dairo Fo’da “fakında olma halinden” ve “bilmekten” muzdarip. “Farkındalığın” ve gerçekleri “bilmenin”
İnsanlar bilmedikleri ve yaşamadıkları bir şey için hayıflanmaz. Emin misiniz?
Spikerler, ellerindeki haberlerin kasvetinden midir nedir yas evinden sesleniyor gibiler karşımızda. Birbiri ardına dizilmiş haberleri izlerken her defasında Aman Allahım! diyorsunuz Dünya felç, çözümler kangren, uzlaşma yolları tıkalı, önümüzde koca koca taşlar, kanamaya devam eden ve bir türlü kapanmayan yaralar. Hey doktor! Pardon sayın spiker yoksa topluca ölüyor
Ben dünya Müslümanları hakkında konuşmaktan çok, birlikte yaşadığım Türkiye Müslümanlarının yaşantıları ve protestoları üzerinde durmak istiyorum.
Kimdir bu çevreciler? Ne yer ne içerler? Nelere karşı, nasıl mücadele verirler? Bu bahsi düşünürken Avrupanın çevreye bakış açısını ve Türkiyenin nükleer santral yapmak için çırpındığı şu dönemleri kafamdan film şeridi gibi geçirirken aniden kelimelerin de boğazıma dizim dizim dizildiğini sizlere bilmecburiye söylemek zorundayım