Ampul Vicdanları Aydınlatabilir mi?
Zaten bunların hepsini herkes biliyor; ama bilmiyormuş gibi yapıyor. Üç maymunu oynamak moda oldu ya
"Kelimeler sabahın hafif ışığı gibi yeni umutlar taşır; her gün, yaratmanın ve anlam bulmanın başlangıcıdır."
"Kelimeler sabahın hafif ışığı gibi yeni umutlar taşır; her gün, yaratmanın ve anlam bulmanın başlangıcıdır."
Zaten bunların hepsini herkes biliyor; ama bilmiyormuş gibi yapıyor. Üç maymunu oynamak moda oldu ya
12 Haziran 2011 genel seçimi sürecinde partilerin adayları netleşirken, kimi yerlerde listelerde alt-üst oluşlar yaşanırken, kimi yerlerde de, acaba neler oluyor, diye durumdan anlam çıkarılmaya çalışılıyor herkesçe.
Iyi o zaman köprünün diğer tarafına adam koyun, çıkandan da bir akçe alsın!
Hükümet yandaşı medya ve mensubu yazarlar el üstünde tutulup uçaklardan inmezken muhalif yazarların alaşağı edilmesi hangi hukuka ve insanlığa sığar,neyle nasıl izah edilebilir anlamakta zorlanıyorum.
Herkes 'Gandi Kemal' i kendince anlattı Türk Halkına bir de benden dinleyin istedim...
Yazdım,
Okundum,
Kopyalandım,
İletildim,
Saklandım,
Anayasa halkoylamasını, ülkemiz için yol ayrımı olarak görüyorum. Dileğim, vatandaşlarımızın siyasi görüşleri, oy verdikleri parti ne olursa olsun; Neden evet, neden hayır diyeceklerini bilerek oy kullanma ları. Oylanacak maddeleri etraflıca incelemeleri…
Seçim ortamında olduğumuz bugünlerde,bu yazıyı mizahtan anlayan hoşgörülü politikacılarımıza da gönderebilirsiniz!
Ben AKEPElilerin işkembelerinin kuvvetli olduğunu biliyordum ama bu kadarı beni bile hala şaşırtıyor.. Ne inciler gizliymiş bunlarda..
İnsan yoktu, sınırlar ve sınıflar yoktu; sonra insan çıkageldi ve elindeki tebeşirle kendince sınırlar çizmeye başladı; ancak o çizdiği sınırların içerisine kendisini hapsettiğini bir türlü anlayamadı. İnsanın sınırlar çizmesindeki sebep kendisini farklı görmek istemeseydi. Oysa doğa bir babanın kör çocuğuna diğer çocuklarından farksız davranması gibi herkese eşit davranırdı.
Uluslar arası tekellere hizmet eden politikacılar halkların hafızalarını törpülemek için önceleri ‘’dün dündür bu gün bu gündür ‘’ söyleminde idiler. Yunus Emre gibi kültürel değerlerimizi çalarken bir yandan da Deniz Gezmişleri’ de dönemin maceraperest yumuşak başlı ama ortamın havasına kapılmış gençler olarak ilan edebilirler.
12 Eylül faşizmi, askeri vesayet rejiminin sadece bir sonucuydu ve biz, bunu görmezden gelemeyiz. Onun için, bu vesayetçi despotizmi referandumda tarihin çöplüğüne gömmeye mahkumuz ve çocuklarımızın geleceği için buna mecburuz. Asıl mücadele de ondan sonra başlayacaktır. 12 Eylüldeki referandum, bir son değil, demokratik mücadele açısından bir başlangıç olarak
Bu ülkede ne vakit özgürlükçü hareketler azıcık filizlenmeye başlasa, sesler az biraz özgürlük için yükselse; yasakçı ve dayatmacı zihniyet ayağa kalkmakta ve “Bölünüyoruz, parçalıyorlar bizi, vatanı satıyorlar! Ayağa kalk ey ehl-i vatan!” feryatları ile korku pompalayıp, ortalığı velveleye veriyorlar.
Referandumu “Boykot” etmek ne derece doğrudur veya doğru mudur?
Referandum oyları belli olabilir mi? Hesabı tutulabilir mi? Nasıl olacak bu iş?!..
Ramazanda, Erzurum Üniversitesi’nin kantininde oruç yiyen çocukları dövmekten başka kötü tarafları yoktu(!) önceleri. Bir de kendilerinden başka herkesi, “vatan haini” ilan ederlerdi.