Nereye mi Gidiyoruz?
Şimdi ben size birkaç gazete başlığı yazayım; siz karar verin Türkiye’ nin nereye doğru gittiğine.
"Yazmak, diğer insanlara aklını açmanın en güzel yoludur; tabii eğer biri gelip beynini karıştırmazsa." – Franz Kafka"
"Yazmak, diğer insanlara aklını açmanın en güzel yoludur; tabii eğer biri gelip beynini karıştırmazsa." – Franz Kafka"
Şimdi ben size birkaç gazete başlığı yazayım; siz karar verin Türkiye’ nin nereye doğru gittiğine.
Atatürk’ün fotoğraflarına bakıyordum. Türkiye Cumhuriyetini kurup, bizim birlik içinde olmamız için tüm hayatını feda eden o yüce liderin fotoğraflarına…
Cunku herkes kendi menfaati çerçevesinde dusunuyor sorunu ve oyle cevap veriyor!
Hiç kimse kendi yaptigi hatalari gormuyor herkes baskasinin hatalarini ve ayiplarini ariyor. Hangi hatasini yakalasamda tokat gibi yuzuune vursam der gibi insanlar...
Gördüğüm ilk asfalt yol, köydeki tek ulaşım aracı traktörün römorkunda babamla ilk defa şehre giderken Menderes’in Ceyhan nehri üzerine yaptırdığı köprünün yoluydu. Bu siyah asfalt yolu uzaktan kıvrılan koca bir karayılana benzetmiştim.
Günümüz dünyasında, tarihsel diyalektik gelişimden çok, küresel güç odaklarının aldığı kararlar ve bunların siyasal yeğimleri tarihsel gelişmeleri belirliyor gibi. Yani halk belirleyici değil, belirlenen durumda. Kitleler kendilerini medya ile güdüleyen ve yönlendiren güç odaklarının istek ve tercihlerini yansıtan bir konumda
Bu ortamda, belgeler zemin yoklama görevini yapmaktadır. ABD, masadaki oyunculara kartları dağıtmıştır. Şimdi kimin, nasıl oynadığını gözlemek tedir. Buna göre de, tavrını belirleyecektir
Dünyanın cadı kazanı gibi kaynadığı bu süreçte Türkiye dünya liderliğine doğru gidiyor.
Peki, Türkiye’nin nasıl dünya liderliğine doğru gittiğini merak ettiniz mi?
Dünya liderliğini yavaş yavaş kaybetmeye başlayan Amerika merak etmiş, araştırmış ve bulmuş…
Cumhuriyet, milli onurumuzun simgesidir. Demokrasinin uygulama düzenidir. Erdemli ve namuslu insanlar yetiştiren, yüksek ahlâki değerlere ve üstün niteliklere dayanan bir yönetimdir. Milli egemenlik dışında hiçbir gücü geçerli saymayan çağdaş anlayışın yücelişidir. Cumhuriyet rejim değişikliği biçimde bir yenilenme değildir, olağanüstü bir yenilenmedir; yeniden doğmadır. Hukuksal açıdan en gerçekçi bağımsızlık
Bazı milletvekillerinin kendi aşiret dilleriyle TBMM kürsüsünden konuşmalarını duymamız iyi oldu. Bu "tanımlanamayan" kaba dili (!) ben küçükken hep hamallardan duyardım ve hamalların kendi aralarında "hamalca" konuştuğunu sanırdım. Meğersem öyle değilmiş !
Bugün Tarihimize Kara leke olarak geçen 27 Mayıs Darbesinin 50.yıl dönümü. Buradan Demokrasi Mücadelesi uğruna dar ağacına götürülen Adnan Menderes Ve Arkadaşlarını Rahmetle ve minnetle anıyoruz..
Ülkemin geldiği bu noktadan büyük üzüntü duymakta ve bu sahnelenen rezaleti gelecek endişesi ile izlemekteyim.
Attım kendimi mavi sulara. Kulağıma su kaçtı. Duydum kurak diyarların sesini. Yüreğimin çatlaklarından duygu aktı. Yüzdüm martı çığlıkları altında. Daldım o an hayallere. Kulaklarıma gemi kaçtı. Kürek mahkumlarının çektiği prangaların sesleri, doklarda kılıç oldu. Kestim bütün zincirlerin damarlarını. Demirlerden pas aktı. Bir gürültü doldu kulaklarıma. Önce vapur sesleri
Herkes, ben özgürüm ve savunurum diyor ama kendi kabul ettiği kadar
Yani anlayacağınız “Türkiye’nin büyük çatısı: Demokratikleşmeye doğru Malatya durağı”nda Malatyalılar yoktu
Kaç yıl öncesi tam tersi olurdu.
Birkaç yıl önce bu tür etkinliklerde halk vardı, devlet yoktu; şimdi devlet var, halk yok…
Hangisi daha acı bilmiyorum ama ben devletle halkın iç içe
"Açılım bitti" diyen siyasetçiler, aydınlar ve köşe yazarları yanılıyor. Açılım süreci büyük bir hızla, büyük bir aymazlık ve meydan okumayla sürdürülecektir. Hatta daha beteri gelecektir.