Çıtırtılar Biraz Alkol ve Belki Biraz da Duman
																													Ondan bahsetmek istiyorum ama zor geliyor. Ne biliyim onun hakkında sadece yazı yazmak hoşuma gitmiyor işte.
																											
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
																													Ondan bahsetmek istiyorum ama zor geliyor. Ne biliyim onun hakkında sadece yazı yazmak hoşuma gitmiyor işte.
																											
Gönlünüzün kapısını birileri çaldığı zaman sizin de gözünüze girdiyse, gönlünüzün kapısını ardına kadar açarsınız... Heyecan dolar yüreğiniz, aklınızda hep sevdiğiniz... Kimi zaman uykularınız kaçar... Gece yarıları kalkar balkonda bir sigara tüttürürsünüz... Elinize bir kalem alıp sevdiğinize gönlünüzden kopanları yazarsınız... O an da dünyanın en büyük şairi sizsinizdir... Dünyanın
																													Kelepçeye ne gerek var. Elim kolum bağlı. Ben yalnızlığa mahkumum. Sen olsan olsan bir gardiyan olursun. Oysa ben bütün zincirleri kırmak isterim. Sen ise sadece hapsetmek istersin beni senin zindan gibi karanlık dünyana. Senin kapasiten budur. Bir mum yaksam karanlığı yok etmek için, rüzgar olursun.
																											
Sana ve aşkına kasteden ellere kurban edileceksem, müsvedde kalbim hazırdır sevgili Yakılacaksa tam orta yerinden, ilmeklerimi sen ilmekle kefenimin. Ben seni aşkın Elif halinde sevmişken yeksenak bir ölümün ellerinde sana can vermek en büyük dileğimdir sevgili.Bilirsin senden önceki hiçbir uykum vapur sesinde uyanmadı ve hiçbir zaman diliminin denize
																													Hasretini katıp gönderdim postayla  
 Ne posta kabul etti ne givercinler ne ulaklar  
 Bu yük ağır kaldıramaz kanatlar
																											
																													Biliyor musun ne zaman içli bir türkü dinlesem direk sen geliyorsun aklıma. Yani o kocaman gözlerin, ceylan bakışın Bir muhabbet çağlayanısın bunda hiç şüphe yok Bana Seni çok seviyorum diye söylediğin her kelam, naylon asrın, naylon insanlarına vedâhi suni âşıklarına meydan okur
																											
																													Fırtınanın dindiği andaki bozkırın ruhu sarı yapraklarda hayatın ta kendisiydi. Yamaçlarda, dağlarda, ovalarda, ağaçlar toprakla sevişmekteydi. Dallarda çiçekler tohumlarını çıplak toprağın kasıklarına dökmekteydi.  
 Hadi gel yağmur görsün sevişmek rüyalarda. Gecelerce büyüsün saçlarınla uzayan şarkılar. Vadi diplerinin henüz su görmemiş kuytuları gibi dinmez dediğim duygularım durulsun. Ey
																											
																													İlk gelen her zaman kalıcı olandır.İyiki geldin ve iyiki sensin hayatımdaki.
																											
Belki bir bakışın bir tokat gibi yüzüme çarpıyor kuşatılmış gençliğinden, geçmişte bıraktığım gençliğime. Yalan olmaz aşkta. Karanlık fısıldadı aslında yaralı ardında bıraktığı kadını. Sırt çantasına yükledi tüm cümlelerini, koyuldu gitmeye kaldırım taşlı yoldan, kuralsız yaşamın sınır tanımaz geleceğine. Teşekkür ederim geleceğim. Bir gün hüküm giyen bir adaletle, kayıp
																													Ey kirpiklerinden sağdığım gökkuşağı yedi rengi,  
 Hüzünbaz hüzünleri unut..Ayak diblerine kök salmış siyah’ı da ..Koş yeni demlenmiş yürek demime..Sokul ve mevzilen gözlerinde kuruttuğum kirpiklerime..Şarkılar sustu biliyorum..Söz sırası bizde..Mutluluğumuzdan alıntı birkaç çift umudumuz var dudaklarımıza ördüğümüz..Erişmese de ellerimiz ellerimize, bir yolumuz var özleminde yürüdüğümüz..Sana kaç gel demiyorum..Biliyorum
																											
																													Verin elektriğinizi sarıldığınız ya da sarılacağınız kişiye, alın ondan pozitif elektrik... Çocuklarınıza, eşinize her gün sarılın, her gün olmasa bile iki günde bir sarılın. Boş geçmeyin günleri... Ülkemizin etrafı hainler ile sarılmışken biz de birbirimize sarılacağız ki onları birlik ve beraberliğimiz ile alt edelim...
																											
Birçoğumuz hayatımızda her zaman yanımızda hissedeceğimiz ve bizi yarı yolda bırakmayacak diye düşündüğümüz sevgili diye tabir edilen insanları hayatımıza koyma mecburiyeti arıyoruz. İşte bu yüzden sürekli bir arayış hali hepimizin üzerinde mevcuttur. Kimileri sosyal medya üzerinden birilerini arar, kimileri ise okuldan, işten veya ortak arkadaşlar üzerinden kurulan muhabbetlerle
																													Porselen tabaktaki dilimlenmiş muz gibi parlıyordun. O an dilim dilim yemek istedim seni. Dudaklarıma sevinç, dilime tat, ağzıma nefis bir haz olurdun. Ah yiyebilseydim seni hiç çatal kullanmadan. Elimle bir çiftçi açlığıyla mideye indirmek isterdim seni.
																											
																													Ruhun ve bedenin en büyük ilacıdır sevgi, insanın en büyük dayanağıdır, baş tacıdır sevgi. Bilimsel olarak da kanıtlanmıştır ki, bir çok ruhsal sıkıntının ve ölümcül hastalığın iyileştirilmesinde, sevgi birinci derecede rol oynamaktadır...
																											
Adım adım yürünen notalarda kan damlaları var gibi. Sadakatin küskünlüğünde koca bir cinayet lekesi. Anmaya değmeyen anılara kaldırılan kadehleri vuran keskin bir nişanci, nişanları gögsünü kabartan. Hikayelerime yatsı düşler ekleyen sen, dost adı altında çehre çeper açsın sohbetlerime. 100küsür ekranım sana bu gece, şirfesiz radyo yayınıyım mahallene, blok
																													Seksin amacı nedir? Az önce de söylediğimiz gibi bedensel bir gerilimi ortadan kaldırılması, bir boşalma. Boşalmayla rahatlama arasındaki bu karşılaştırma sonucu, en kesin farklılıklardan biri ortaya çıkmaktadır. Seks doygunluk, sevgi ise mutluluk arar.
																											
																													Aşkın hallerinin en hakikisi, en değerlisi, en özeli, herkesin bulup yaşamak, yaşatmak, bırakmak istemediği. Bazen de hiç beklemediğin, hak etmediğin bir anda uçup gideni.
																											
																													Devrildim öylece..  
 Kalbimin sağına seni,  
 Soluna hayatı alıp özledim öylece..  
 Sonra da sana sarılırcasına cümlelere sarıldım.  
 Cümleler aktıkça yüreğimden..  
																											
Ahmet Altan
 
					 
				