Adalet Çizgisinden Ayrılmayalım
bizler işe yaramadığı halde neden ön yargılı davranışlarla hareket etmeye devam ediyoruz?
"Karanlığın en derin olduğu an, şafak ışığının en parlak doğacağı vaadidir."
"Karanlığın en derin olduğu an, şafak ışığının en parlak doğacağı vaadidir."
bizler işe yaramadığı halde neden ön yargılı davranışlarla hareket etmeye devam ediyoruz?
Bir tutam gözlem..Bir tutam 6.his..Bir tutam kadın..Bir tutam erkek..Kaşığın ucuyla da iki ölçü minare gölgesi ve davul tozu...
Hangi Yılda Yaşıyoruz Hala Böyle Geri zekalı Kadınlar Mevcut
bizler neden karanlıkların aydınlatılması için çareler aramıyoruz?
biz insanlar neden ısrarla israf yolunda yürümeyi tercih ediyoruz
Saatin geç olmasına rağmen kendimi dışarı atmakta kararlıyım. Şu son müziği de dinleyeyim sonra dışarı çıkarım derken bir bakıyorum ki sokaktayım. Anlamsız bir kalabalık var gözümün önünde. ..Umursamayıp ben de o kalabalığın içinde kayboluyorum. Nereye gideceğimden pek emin olmadığımdan birazcık alkol almakta yarar görüyorum.
Kedinin miyavlaması, köpeğin havlaması, öküzün böğürmesi, çakalın uluması bize ne denli olağan geliyorsa, eşeğin anırması da o denli olağandır. Olağan olmayan, kişinin ileri sürdüğü bir tez ve ya gerçekleşmesini öngördüğü olasılıkların beklediği gibi gerçekleşmemesi durumunda edebileceği yüzlerce yemin ve üstlenebileceği vebal olduğu halde, ‘ Taksim’ de anırma’ ya
Ben olsam,
Türklüğümle onur duyar, dinimle huzura ererdim.
Ben Olsam,
Ülkemde cemaatlere, dini gruplara, mollalara ve dini istismar edenlere ve dini din amacı dışında, kendi çıkarlarına kullanmalarına izin vermez, bu amaçta olanlara özgürlük vermezdim.
Her şey kendi yolunda ilerler iken, kendi elimizle ihmal edilene duyulan özlem..
“Dövizlerinizi bozdurun” çağrınız üzerine yastık altındaki dolar ve eurolarını çıkaran bu asil millet, döviz bürolarına koşarak yalnız olmadığını tüm dünyaya gösterdiler…
Sen yürü Reis…
Sen dost doğru yol üzeri yürüdükçe göreceksin bütün bir millet arkanda yürüyecek…
Mehmet, hiç küsmezdi. Çünkü kalbi hep iyilik ile doluydu Okulda bir gün küçük bir kavgamız oldu. Küstüm ben ona. O ise gelmiş arkamdan beni kucaklayarak Valla sen bana küssen de ben sana küsmem. Ben senden asla vazgeçmem. Seni gardaş bildim. Kovsan da yine gitmem demişti. Ben de biraz
Nefes alıp vermek, hava ile dolan ciğerler, kalbin ritmi, kanın küçük ve büyük damarlarda dolaşımı, hücreler, vitaminler, enzimler, sinir uçları ve daha ötesi Sempatik sistem, duygular, duygulanmalar, beyin fonksiyonları, gelecekte bir nokta, umut, umuda doğru koşmak, başarılar, gurur ve hüzün veya heyezan Sayılamayacak kadar kelime ve kavram. Peki,
Tüm bu olup biten yorumlardan sonra içimde dünyaya şöyle haykırasım geliyor:
Ey Dünya ve ey dünyevileşmiş dünyanın buzdağları!...
Sizler her ne kadar güneşi balçıkla sıvamaya kalkışsanız da gerçeklerin üstünü örtemezsiniz ve hakikat karşısında eriyip yok olmaya mahkûmsunuz. Kâinatta baki olan ancak Allah’tır…
Yaşlılar, sandalyelerde namaz kılıyordu. Çocuklar babalarıyla birlikte gelmişti. Erkekler içeriyi doldurmuş, kadın bölümü dolmuş, dışarıya taşmıştı. Camii avlusu kadın ve çocuklarla doluydu. Hani derler ya İğne atsan yere düşmez işte öyleydi. Her yaştan insan camiye dolmuş, Dünyayı ve kâinatı yoktan var eden biricik ve gerçek sevgiliye koşmuştu. Namaz
okunmasa daha iyi aslında biraz saçma ama gerçekçi de entelektuellerin ilginç bir tablo dedigi, cocugun eline fırca versen daha güzel çizer abi diye yorumladığımız abuk subuk resimler gibi
Şarkılarla ağladık, Şarkılarla güldük, Şarkılarda ayrıldık, Şarkılarda üzüldük şarkılarda hayat, şarkılarda ölüm, olursa olsun
Zira akl- selim insanlar olup bitenlerden ders çıkartmalıdırlar...
Elbette ki yangınla körükle gidilmemeli lakin yangına da sessiz de kalınmamalıdır.
Bir yangın var ortada, herkesçe malum; gücümüz nispetince söndürmeye çalışmalıyız.
Kardeş kardeşe kırdırılmaya çalışılıyor; silkinip bu gafletten uyanmalıyız.
İç ve dış