Kýyametin vuku bulacaðý ana doðru hýzla yaklaþýyoruz. Birçok insan kýyamet vaktini ayetlerde belirtildiðinin aksine uzak olarak görür ve kendilerinden çok sonraki nesillerin karþýlaþacaklarý bir olay olarak düþünür. Kuþkusuz önceki nesiller de ayný þekilde düþünmüþler ve ‘uzak gelecekteki’ bu olayý akýllarýna bile getirmemiþlerdir.

Oysa dünya üzerinde, ilk insandan itibaren yaþamýþ, þu an yaþayan ve bizlerden sonra yaþayacak olan herkes, kýyamet günü gerçekleþen olaylara tanýk olacak, Allah’ýn huzurunda toplanacak ve hiç kimse için de bir kaçýþ söz konusu olmayacaktýr. Dahasý o günün, günlük yaþamýmýza devam ederken ya da geleceðe iliþkin planlar yaparken gelmeyeceðine dair bir güvencemiz de yoktur. Kesin bir gerçek olan kýyamet saatinin bilgisi, “De ki: "Bilmiyorum, size vadedilen (kýyamet ve azab) yakýn mý, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koymuþtur?" O, gaybý bilendir. Kendi gaybýný (görülmez bilgi hazinesini) kimseye açýk tutmaz (ona muttali kýlmaz.)” (Cin Suresi, 25-26) ayetiyle de açýklandýðý gibi, Rabb’imizin Katýndadýr.

Allah, muhteþem bir düzenle yarattýðý yaþamý, belirlediði vakitte tüm düzeniyle birlikte sona erdirecektir. Evrenin sonunun nasýl olacaðý konusunda insanýn aklýna, bilime dayanan pek cok sebep gelebilir, ancak Allah dilediði takdirde böyle bir olay hiçbir sebep olmadan, bir anda da gerçekleþebilir. Bilimsel çalýþmalar sonucunda ortaya atýlan birçok olasýlýk, üzerinde düþünmemiz ve o gün gelmeden Allah’a dönüp yönelebilmemiz için yalnýzca birer uyarý niteliðindedir. O zorlu gün, Rabbimiz ne þekilde dilerse o þekilde gerçekleþtirecektir. Ýman edenler için kýyamet gününü tefekkür etmek, Allah’ýn sonsuz gücünü de hakkýyla takdir etmeye vesile olur. “... kendilerine va’dettiðimiz þeyi onlara gösteririz ki, Biz gerçekten onlarýn üstünde güç yetirenleriz. (Zuhruf Suresi, 42) ayetiyle de bildirilir ki; maðlup edilmesi mümkün olmayan, galip olan Allah her þeye güç yetirendir; kuvvet ve kudret sahiplerinin üzerindedir.

Evrendeki düzenin bozulmasý ve dünya üzerindeki canlýlýðýn yok olmasý için binlerce neden vardýr. Üstelik bu nedenler zaman ilerledikçe daha da artmaktadýr. Evren belirlenmiþ sona doðru hýzla hareket etmektedir ve bunun çok açýk alametleri vardýr.

Ýnsanlarýn büyük çoðunluðu ise, yaþanacak bu sondan kuþku duyar ya da inanmaz; inkârý tercih eder. Ancak Allah’ýn vaadi olan bu son gün, “Daha doðrusu onlara va’dedilen (asýl azap) (kýyamet) saatidir. O saat, ’kurtuluþ olmayan daha korkunç bir bela’ ve daha acýdýr.” (Kamer Suresi, 46) ayetiyle de bildirildiði üzere, inkarcýlar için oldukça zorlu ve dehþet verici bir gündür. Hükümlerinde asla ortaðý, benzeri, dengi bulunmayan Allah’ýn, iman etmeyenlere dünyada verdiði sýkýntýlý yaþam, o gün yaþayacaklarý korku ve paniðin yanýnda çok hafiftir. Dünya hayatýnda gösterdiði uðraþlarýn ‘boþ bir çaba’ olduðunu kýyamet saatinde kavrayan kiþinin duyduðu piþmanlýk, tarif edilemeyecek kadar þiddetli ve zorludur.

Ancak o, ’herþeyi batýrýp gömen büyük-felaket’ (kýyamet) geldiði zaman. O gün, insan, neye çaba harcadýðýný düþünüp-anlar. (Nazi’at Suresi, 34-35)