Tarihçi, evvel zaman içinde kalburlaþmýþ yalanlardan yarattýðý bir doðru için, matematikçi iki nokta arasýndaki en kýsa yol olan bir doðru için, bense yüreðimdeki tarihçiyle beynimdeki matematikçiyi ayný doðru üzerinde buluþturmak için oturduk felsefe çalýþýyoruz. Amacýmýz kýzoðlankýz bir fikir bulabilmek. Ýd, ego, süper ego yanýmýzda. Üçe üç bir eþitlik sözkonusu. Matematikçi bu eþitliðe sevinirken, tarihçi bu eþitliðe zaman kavramýný ekliyor. Masada az önce vurduðum yumruðun izine bakýyoruz hep beraber. Yalnýzlýk bu hep beraber lafýný kaldýramaz hiçbir zaman,bilirim. Oturduðu yerden bir yumruk gibi kalkýyor ve suratýmýza sessizlik gibi çarpýyor. Daima ilim adamý olamadýðýný söylerdi zaten.
Ýþte böyle bir günde, yüreðimdeki tarihçi beynime taþýnmaya karar veriyor. Beynimdeki matematikçiyse yüreðimin formülünü yapmaya çalýþýyor. Yalnýzlýðýn tapusu bende, doðrunun iki kenarýnda kendimle konuþuyorum. Hoþgeldiniz...