..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Cumhuriyet fikir serbestliði taraftarýdýr. Samimi ve meþru olmak þartýyla her fikre saygý duyarýz. -Atatürk
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > Celal Çelik




20 Aralýk 2007
Burda Ýþ Bankasý Þubesi Var Mý?!  
buruk bir aþk öyküsü

Celal Çelik


Bir ülkeye savaþ ilân eder gibi, bütün hesaplarýmý gözden geçirmiþ, cephaneliðimi kontrol etmiþ, bütün hazýrlýklarýmý tamamlamýþtým. Birkaç defa yutkunup boðazýmý çalýþtýrdým. Gereksiz biçimde öksürdüm. Derin bir nefes alýp verdim, ancak tam en iyisini seçtiðime karar verdiðim o büyülü sözleri söyleyecekken nedense son anda karar deðiþtirdim ve aðzýmdan þu çok derin anlamlý ve çok lüzumlu soru döküldü!: “Burada Ýþ Bankasý þubesi var mý?!”... Otobüsteydik!..


:BJDE:
   Her sabah sekiz buçuk otobüsünde karþýlaþýrdýk. Ben otobüse hareket ettiði ilk durakta binerdim, O benden birkaç durak sonra. Ben her zaman otobüsün ön sað koltuklarýnda cam kenarýnda yolculuk etmeyi tercih ederdim. O ise ön sýralarda boþ yer olsa bile oturmaz, direkt arkaya, upuzun körüklü MAN’ýn körük kýsmýna geçerdi.

Bir gün yine en ön sýradaki, neredeyse özel makam koltuðum gibi benimsediðim yerimde otururken, O, her zamanki duraðýndan otobüse bindi. Biletini kullanýp otobüsün içine þöyle bir bakýþ attýðý sýrada göz göze geldik. Soluk, esmer teniyle tuhaf bir tezat oluþturan mavi - yeþilimsi, dipsiz bir kuyu gibi derin gözleri vardý. Ýlk farkýna vardýðým günlerde zevksiz bir sarýya boyadýðý saçlarýndaki boya günden güne azalýnca ten rengine daha çok yakýþan uzun siyah saçlarý ortaya çýkmýþtý. Hayatýmda gördüðüm en ölçülü, en simetrik vücut yapýsýna sahip insanlardan biriydi. Tanrý O’nu, geniþ bir zamanýnda, orantýnýn, geometrinin hiçbir ilkesini ihmal etmeden, bir yaptýðýný bozup daha iyisini yapabilirim diye defalarca deneyip, en sonunda kusursuz formu bulduðuna karar verdikten sonra göndermiþ gibiydi dünyaya. Bir dairenin mükemmelliðine, bir üçgenin iþlevselliðine, bir noktanýn tanýmlanamazlýðýna sahipti.

Boyu ne kýsa ne uzundu. Endamlýydý. Yaþý hakkýnda tahminler yürütüyor, bazen yirmi sekizinde bazen otuz üçünde olduðuna karar veriyordum. Giyimi renk seçimi dýþýnda iyiydi. Vücuduna güzel uyan kumaþ pantolonlar, bluzlar, gömlekler. Ama renk tercihleri saçýnýn boyasý gibi kötüydü. Çeþitli tonlarda kahverengiler... Olsun.

Ýlk kez göz göze geldiðimiz günden sonra, otobüsümüz O’nun bineceði duraða yaklaþtýðýnda içimde bir þeylerin kýpýrdadýðýný hissettim. Oysa o güne kadar defalarca yanýmdan geçip gittiði halde hiç aldýrmamýþ, Ona farklý bir gözle bakacaðýmý aklýmdan bile geçirmemiþtim. Ancak gün geçtikçe kalbimin çarpýntýsý otobüsün onun duraðýna yaklaþmasýyla doðru orantýlý biçimde artmaya baþladý. Önümden geçip arkalara doðru gittiði kýsacýk anlarda daha dikkatle incelemeye baþladým.

Parmaðýnda evli ya da niþanlý olduðuna iþaret sayýlacak herhangi bir yüzük yoktu. Öyle herkes gibi zýrt pýrt çýkarýp uzun muhabbetlere daldýðý bir telefonu da... Otobüse hep yalnýz biniyor, kimseyle konuþmuyordu. Bu iþaretleri bekâr ve bir iliþkisi olmadýðýna yorup seviniyordum.

Birkaç gün sonra ön sýralardaki sevgili koltuðumu terk edip onun tercih ettiði arka sýralara yerleþtim. Orada görüþ mesafemde oluyor, ben de onu yarým saatlik yolculuðumuz boyunca uzun uzun inceliyordum kendisine sezdirmemeye çalýþarak. Ýnceledikçe de her gün eþsizliðine dair yeni bir özelliðini keþfediyordum. Artýk günün en sevdiðim bölümü sabah iþe giderken geçen o kýsacýk zaman dilimiydi. Sabahlarý yataktaki “kalk iþe git” diyen mantýðýmla, ona “derin bir uykuya dal ve hiç uyanma” cevabýný veren vücudum arasýndaki mücadele sona ermiþti. Bir çýrpýda traþ olup duþumu alýyor, kahvaltýmý yaptýktan sonra heyecanla duraða koþuyordum. Her sabah gazete alýr, yol boyunca etrafýmla ilgilenmeden okurdum. Ona bakabilmek için bu alýþkanlýðýmdan da vazgeçtim. Olan gazeteye oldu; toplam tiraj, eksi bir!

Otobüsün kalabalýklaþtýðý bir durakta bindiði için çoðu zaman ayakta kalýyordu. Ben de nerede durmayý tercih ediyorsa önceden ona yakýn koltuklarý kapmaya çalýþýyordum. Sonralarý iki kiþilik koltuðun bir tarafýnýn otobüse bininceye kadar boþ kalabilmesi ve O’nun yanýma oturabilmesi için çeþitli yöntemler geliþtirmeye baþladým. Ondan önce binip yanýmdaki boþ koltuða oturmak isteyenlerin gözünün içine dik dik bakýyordum. Gariptir, çoðu kiþi bu þekilde göz göze gelince yanýma oturmaktan vazgeçip baþka tarafa yöneliyordu. Bazen de çantamý boþ koltuða unutmuþ gibi býrakýyordum. Çoðu yolcu çantamý oradan almam için uyarmaya zahmet etmeden geçiyordu. Kimi zaman da bacaklarýmý boþ koltuða taþacak biçimde sorumsuzca açýp oturuyordum. Bu da çok geçerli bir numara olarak epey iþimi görmüþtür. O binince de toparlanýp gayet saygýlý, edepli, bu yüzden de yanýna oturulacak bir yolcu kimliðine bürünüyordum. Tabii O da gelip hemen hemen tek boþ yer olarak kalmýþ yanýma oturuyordu.

Otobüs bazen aþýrý dolu oluyor, bazen de kimi yolcular çevirdiðim bütün dolaplara raðmen gelip inatla benim O’na ayýrdýðým müstesna yere çörekleniyordu. O zamanlar bir yandan þansýma küfrediyor, bir yandan da orada hiçbir þeyden habersiz masumane oturmakta olan yolcuyla durduk yerde kavga çýkarmamak için kendimi zor tutuyordum. Öylesi günler hep asabi biri oluyor, ancak ertesi sabahýn herþeyin yolunda gideceði, O’nun yanýma oturacaðý hayaliyle sakinleþiyordum.

Bu þekilde aylarca gidip geldik. Tek taraflý, maceralý aþkýmý iþyerindeki arkadaþlara biraz da kendimle dalga geçerek anlatmýþtým. Artýk onlar da alýþmýþtý. Her sabah büroya adým atar atmaz, “nasýl, bugün görebildin mi? ” diye soruyorlardý gülerek. Ancak hayal kýrýklýðý ihtimaline karþý önceden bir tedbir olarak etrafa gayet gayrýciddi biçimde yansýtmama raðmen aþkým gün geçtikçe harlanan bir ateþ gibi içimi yakýyordu. O’na açýlmanýn, sevgimi anlatmanýn yolunu bulmaya çalýþýyordum. Otobüste yakýnlarýmda olabilmesi için düzenlediðim “planlanmýþ tesadüfler” çoðu zaman baþarýlý oluyordu. Ancak gelgelelim bu konuda sergilediðim yaratýcýlýðý ona açýlmakta, konuþmakta bir türlü gösteremiyordum. Otobüsten indikten hemen sonra aklýma bin tane baþlangýç cümlesi geliyor, ama ertesi gün onunla karþýlaþtýðým zaman bunlarýn hepsini saçma bulup vazgeçiyordum.

Otobüse ayak bastýðý anda kalbim göðsümde tuzaða yakalanmýþ bir kuþ gibi çýrpýnmaya baþlýyor, boðazým kuruyordu. Konuþsam sesimin ritmini tutturamayacaðýmý biliyordum. Sadece ona fark ettirmeden bakmayla, hayalimde kurduðum cümlelerle konuþmayla yetindim. Bir gün olsun, bir “günaydýn” bile diyemedim. Ýndiði durakta peþine takýlýp gidecek kadar yýrtýk ve pervasýz da deðildim ne yazýk ki... Zaten gitsem ne yapacaðým?

Karþýlaþtýðýmýzda O belli belirsiz gülümsüyor, sonra yol boyunca dalgýn, gözünü sabit bir noktaya dikerek etrafýyla hiç ilgilenmeden oturuyordu. Bir þey olsa, mesela otobüs bir arabaya çarpsa yolda kalsak da, bir konuþma fýrsatý çýksa diye dua ettiðim bile oluyordu. Ama olmadý; neredeyse her dakika bir kazanýn meydana geldiði þu koca Ýstanbul’da bizim otobüsümüz kazalara karþý efsunluymuþ gibi dümdüz gidip geldi aylar boyu.

Artýk dayanamaz hale gelmiþtim. Sonucu ne olursa olsun söze bir yerden girmeye karar verdim. Yine yanýmdaki koltuða oturduðu, etrafýmýzda da fazla kimsenin olmadýðý bir sabah aklýma gelen sayýsýz giriþ cümlelerinden birini seçerek konuþmaya baþlayacaktým. Bir kere baþlarsak arkasý gelir diye düþünüyordum. Sözleri iyice tarttým; vurgularý nerede yapacaðýmý belirledim; yutkuna yutkuna boðazýmý temizledim; nefesimi ayarladým. Hazýrdým. Bir ülkeye savaþ ilân eder gibi, bütün hesaplarýmý gözden geçirmiþ, cephaneliðimi kontrol etmiþ, bütün hazýrlýklarýmý tamamlamýþtým. Birkaç defa yutkunup boðazýmý çalýþtýrdým. Gereksiz biçimde öksürdüm. Jenerik birazdan akmaya baþlayacaktý. Derin bir nefes alýp verdim, ancak tam en iyisini seçtiðime karar verdiðim o büyülü sözleri söyleyecekken nedense son anda karar deðiþtirdim ve aðzýmdan þu çok derin anlamlý ve çok lüzumlu soru döküldü: “Burada Ýþ Bankasý þubesi var mý?!”... Otobüsteydik!..

Kiþisel tarihimin en utanç verici sayfalarýndan birini yazmýþtým oracýkta. Birden mimiklerimin, yüz ifadelerimin üzerindeki bütün kontrolümü kaybettiðimi, yakýcý bir kýzartýnýn dudaklarýmdan kulaklarýma kadar yayýldýðýný hissettim. Bir ayna olsa da kendime baksam, hayatýmda gördüðüm en karmaþýk, en tuhaf yüz ifadesiyle karþýlaþacaðýmý biliyordum. Sorumun saçmalýðýndan sesim de tarazlanmýþ ve ritmi bozulmuþtu. Kýzcaðýz neye döndüðünü þaþýrdý. Onun da boðazý düðümlendi. Tekleyerek, kelimeleri yuta yuta bana en yakýn Ýþ Bankasý þubesinin yerini tarif etmeye çalýþtý. Renkten renge girdi. Þaþkýnlýktan adresi bir türlü toparlayamýyordu. Bense dinler gibi yapýyordum ama aslýnda içimde bir dünya yýkýlmýþ ve altýnda kalmýþtým. Ben sorduðumdan, O yanýtladýðýndan hiçbir þey anlamadan; ama çok ciddi, çok önemli bir görevi yerine getirmiþ gibi sustuk. Aslýnda ikimiz de aðýr bir yenilgiden çýkmýþtýk.

Bir 14 Þubat günüydü. Tarih tamamen tesadüftü, özellikle o gün olsun diye bir gayem yoktu. Ama 14 Þubatýn laneti aþkýmý daha filizlenmeden kurutmuþtu.

Ýlan-ý aþk giriþimim yarým kalmýþtý. Bir daha konuþmayý bir türlü deneyemedim. Tasarladýðým sözlerin yerine aðzýmdan bu kez de mesela, “amipler nasýl çoðalýr? ” gibisinden bir soru cümlesi çýkacaðýndan korktum. Aylar ayný kýsýrlýkta geçip gitti. Fýrtýnalar yaratacak bir aþk, potansiyeli deðerlendirilemeden, gün yüzüne çýkamadan göz göre göre çürüyüp gidiyordu!.

Platonik aþkýmýn durumdan haberi var mýydý; O’nun da bana ilgisi var da benim gibi açýlma sorunu mu yaþýyordu, bilmiyorum. Bunlarý öðrenme imkâným hiç olmadý.

Göz göze geldiðimiz o günün üzerinden bir yýldan fazla bir süre geçtikten sonra, bir dönem için iþe daha erken bir saatte gitme zorunluluðum ortaya çýktý. Tabiatýyla O’nunla karþýlaþamaz olduk. Kimi günler kaytarýp yine sekiz buçuk otobüsüne binerek uzaktan özlem gidermeye çalýþtým. Ancak artýk O’nu sekiz buçuk otobüsünde de göremez olmuþtum. O da mý otobüsünü deðiþtirdi, iþten mi ayrýldý, baþka bir mahalleye mi taþýndý, en kötüsü birini bulup evlendi mi, bilemiyorum. Bulduðumu sandýðým aþký, bu sonsuz kalabalýkta, bu uçsuz bucaksýz metropolde yitirmiþtim.

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: merhabalar,
Gönderen: mine yiþ / Ýstanbul/Türkiye
1 Ocak 2008
Asýl oðlanýn koca þehirde yitirdiði isimsiz kahramanýný bulmasý ve Ýþ Bankasý Þubesi yerine gönül þubesini açmasýný isterdim... Acaba Türk filmlerinde alýþtýðýmýz mutlu son mu bu isteðime sebep? Belki de bilmiyorum ki:))) Saygý ve sevgilerimle, iyi kalýn.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Tuhaf Hikayeler
Ruh Dökümü
Seymour Glass Niçin Ýntihar Etti?

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Selatin Bir Hüzün [Þiir]
Mavi Bir Sevgili Ýçin [Þiir]


Celal Çelik kimdir?

Okumayý hep çok sevdim. Sonra yazmayý denedim, bunu da sevdim.

Etkilendiði Yazarlar:
Milan Kundera, Yaþar Kemal, Orhan Kemal, Charles Bukowski, Orhan Pamuk


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Celal Çelik, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.