"...öyküyü yazan bilge, beþinci ya da altýncý göbekten kral torunu olduðumu ortaya çýkaracak þekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote |
|
||||||||||
|
14 Nisan bir dönüm noktasý olacak Atatürk’ün ve Cumhuriyet’in çocuklarý için. Yarýn büyük bir kitle tek yumruk olacak Tandoðan Meydanýnda. Cumhuriyete ve deðerlerine sahip çýkacaklar. Ama bence asýl önemli olan böylesi büyük bir kitleyi bir araya getirmeyi baþaran neden deðil, en sonunda bu kadar insanýn kendinin ve gücünün farkýna varmasýdýr. Asýrlar boyunca boyun eðmeyi olgunluk, sessizliði asalet, kabullenmeyi doðal gören bir topluluðun parçasý olduk. Fazlaca sesini çýkaranlar küçümsendi. Hakkýný arayana yüzsüz gözüyle bakýldý. Ezmektense ezilmenin yeð olduðu bir anlayýþ benimsendi. Kaderci bir yaklaþým esir aldý koca bir toplumu. Sadece Atatürk; gerçekten ender insanýn sahip olduðu o müthiþ liderlik yeteneði ile sýyrýlmasýný saðlamýþtý insanlarýn bu ürkek kiþiliklerinden. Nelere sahip olduklarýný, neler yapabileceklerini onlara hatýrlatan bir lidere ihtiyaç duyuyordu insanlar. Doðru örgütlendikleri zaman neler baþarabileceklerini Kurtuluþ Savaþý ile dünyaya ispatlarken; bence en önemlisi kendilerine de ispatlamýþlardý. Yitirdikleri özgüven daha da büyüyerek geri dönmüþtü. Bir kez güçlerinin farkýna varýnca nasýl da çorap söküðü gibi geldi gerisi. Zafer sadece ona inananlara sunulan zarif bir armaðandýr. Ýnanmayan sahip olamaz. Öðrendi bu ulus. Her þeyin inanmakla, kendine inanmak ve kendinin farkýnda olmakla baþladýðýný öðrendi… Ýnsan hafýzasý ne yazýk ki zamana çok kolay yeniliyor. Hele tehdit unsuru sahneden çekilir gibi oluyorsa çok daha kolay oluyor temkini elden býrakmak. Tarihe gücü ile imza atan bu ulus; tatlý bir rehavete kapýldý yýllar içinde. Tekrar eski günlerine dönüverdi. Sürü psikolojisi girdi yine devreye. Sessiz, sakin öne eðilmiþ baþlar ile sorgulamadan yürümeye baþladýlar yeniden. Birileri onlarýn yerine çiziyordu nasýl olsa yollarýný. Ne gerek vardý ki fazlaca irdelemeye yolun özelliklerini? Düz bir yerde yürüdüklerini zannederken sapmýþlardý aslýnda onlara bu güne getiren deðerlerle çizilmiþ doðru yoldan. Þeritler karýþmýþ, engebeler üzeri özenle örtülü laflarla maskelenmiþ, her þeyin yolunda olduðuna inanan insanlarýn rutin yürüyüþüne indirgenmiþti yaþam. Bir insanýn hayatýndaki en tehlikeli dönemeç kendinin farkýna varmayý býraktýðý dönemeçtir. Bir ulusun parçasý olan ne kadar çok insan bu dönemeçteyse; o ulusa dair gelecek o kadar tehlikede demektir. Uçuruma yuvarlanmaya ramak kalmasýnýn en net halidir bu durum. Ýþte Türkiye tam bu noktadaydý kýsa bir süre öncesine kadar. Silkinmek, dünyayý yeniden gerçek haliyle görebilmek gerekiyordu. Tehdit gitgide büyüyordu. Ýçten içe oyulan bir düzenin içinde akýyordu yaþam. Ellerinden alýnmaya çalýþýlanýn ne olduðunu görebilmek gerekiyordu gerçeðin gözleriyle. Bir þey olmaz zannedilen durumlarda aslýnda çok þeyin hatta her þeyin deðiþebileceðini anlayabilmek için düþünsel kapýlarýnýn açýlmasý gerekiyordu beyinlerin. Ýnsanlar demokrasinin güvenli þemsiyesini üzerlerinde zannederken aslýnda þemsiyenin gölgesinde olduklarýný fark ettiler Sivil Toplum Örgütlerin duyarlý uyarýlarýyla. Saðlam bir zeminde zannederken bedenlerini; aslýnda topraðýn an be an kaydýðýný fark ettiler ayaklarýnýn altýndan. Yüreklerinin bir yerlerine gizlenmiþ olan deðerlerini, inançlarýný yeniden ortaya çýkarmanýn gerekli olduðunu anlamalarý için durumun vahametini de anlamalarý gerekiyordu. Cumhuriyet, laiklik; üzerlerinde yaþamlarýný oluþturduklarý en önemli yapýtaþlarý yavaþ yavaþ alýnýyordu ellerinden. Çaba harcanmasý gereken hiçbir þey bir anda gerçekleþmez evrende. Bu da zaman alan ama zafere yaklaþýlan bir dönemdi tarihimizde. Ýnsanlarýn farkýna varmasý gerekiyordu olanlarýn. En önemlisi de tüm bu yaþananlarýn sonucunun nereye varacaðýný fark etmeleri gerekiyordu. Sonunda oldu. Bir 14 Nisan Sabahý; Cumhuriyetin, Atatürk’ün, ellerinden alýnmaya çalýþýlan haklarýnýn, geleceklerini çizme gücünün kendi elinde olduðuna inanan bir halkýn, Türk Halkýnýn farkýndalýk gösterisine ev sahipliði yapacak Tandoðan Meydaný. Gücünün farkýna varan bir insan pek çok insana dönüþüverir bir anda. Güç, güce yeni anlamlar katar ve çýð gibi büyür inanan insanlarýn yüreðinde. Yarýn ayný deðerlere sahip, ortak geçmiþ paydasýný paylaþan, geleceðini de özgür iradesi ve inancýyla þekillendirmek isteyen; kendine inanan bir kitle olacak günün sahibi. Ben orada olacaðým; çocuklarýmý ve eþimi de alarak yanýma. Çocuklarýmýn Türk olmanýn gücünü þimdiden hissetmelerini ve görmelerini istiyorum. Bunu þimdiden çok iyi bilmeliler ki yarýn ayný tuzaklarla karþýlaþtýklarýnda kendilerinin farkýnda olsunlar. Dün ve bugün yarýný yaratacak. Yarýn bir dönüm noktasý olacak. Çünkü gücün, inancýn ve farkýndalýklarýn þekillendirdiði bir topluluðu hiçbir þey durduramaz. Cumhuriyet için, Atatürk için bir zafer günü olacak yarýn!
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Funda BÝLGÝLÝ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |