..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Aþk eski bir masaldýr ama her zaman yepyenidir. -Heine
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Din > Kazim Bayar




27 Ekim 2012
Hac ve Kurban  
Hz. Ýsmail'in Kurban Edilmesinin Ýçyüzü

Kazim Bayar


Ýnsan Hak ve Hürriyetleri Ýçin Bir Sýðýnma Evi Olan Kâbe’yi, Aðlama Duvarý ve Mezbahaya Çeviren Din Aliminin Gölgesinde; Hac ve Kurban…


:BCCA:

HAC ve KURBAN

SÝYASÝ ve SOSYO-EKONOMÝK BÝR ÝBADETTÝR

Ýnsan Hak ve Hürriyetleri Ýçin Bir Sýðýnma Evi Olan Kâbe’yi, Aðlama Duvarý ve Mezbahaya Çeviren Din Aliminin Gölgesinde; Hac ve Kurban…

Kâbe’ye sunulmuþ kurbanlarý da (hedy) kapsayan “hac” ibadeti; aslýnda seçilmiþ “siyasal çevrenin/yönetici toplumun” önemli ve her yýl yaptýðý bir kongredir. Bu toplantýda Yüce Allah, dünyanýn dört bir yanýndan gelen Müslüman halklar ve yöneticilerinden; haccýn vazgeçilmez sembollerinin (þiarlarýn) korunmasýný ve onlara baðlý menâsýklerin/ibadet usullerinin gerçekleþtirilmesini ister. Burada kazanýlan bilgi ve þuurlar dünyanýn her bir yönüne taþýnýr. (Bakara suresi-198-200, Hac suresi-32).
Bu yolla hac; Ýslam’ýn siyaset felsefesi ve iktisat politikasýný, yerel ve küresel ölçekte dünya Müslüman toplumunun güncel algýsýna yerleþmesini saðlayan bir eyleme ve ibadete dönüþür. Evet, bu toplantý benzetmede yakýþýk almasa da bir BM toplantýsý veya onu aþan bir organizasyon olmalýdýr. (BM, küresel güçlerin çýkarlarý için örgütlenmiþ uluslar arasý ve þeytani politik bir kurumdur.)
Oysa Ýslam; mülkiyetin halka ait olmasý, yoksulluðun giderilmesi, barýþýn saðlanmasý ve adaletin/insan hak ve hürriyetlerinin yeryüzüne yerleþmesini amaçlamýþtýr. Haccýn þiarlarý incelendiðinde bütün bu hedefler için konulduðu ve kapsamýnýn bunlardan ibaret olduðu açýkça görülecektir…
Öyleyse “hac” her yýl; bütün Müslüman toplumlarý ayrý ayrý temsil eden siyasal çevrenin (yöneticilerin), akademik düzeyde yaptýklarý çeþitli oturumlarýn siyasi ve ekonomik deðerlendirme sonuçlarýný, politik iþbirliði kurumsal kararlarýna baðlayan uluslararasý bir toplantýya dönüþmelidir.
Gerçek böyleyken ne yazýk ki din alimleri, haccýn bu önem ve amacýný kavrayamadýðý; diðer ibadetleri yozlaþtýrdýðý gibi, bu uluslararasý ortak ibadeti de “dinsel düþünüþ” algýsý ve uydurma rivayetler (hayvan kesme ve zemzem içme) argümanýyla gerçek amacýndan koparmýþtýr. Din adamlarýnýn bütün çabalarýna raðmen, dindarýn zihninde; hac öncesinde var olan mülkiyet (iktidar ve iktisat felsefesi) bilinciyle sonrasý arasýnda ilerleme adýna bir fayda oluþturulamaz.[i]
Bu siyasi ve ekonomik kongre günleri Kur’an’da, Araplarýn örfi olarak kullanýp bildiði Hicrî takvime göre Þevval, Zilkâde aylarý ile Zilhicce ayýnýn ilk 10 günüdür. Kâbe’ye hac için gelen Müslümanlarýn, bu zaman diliminde “ihrama girmekle” birlikte; bilmeleri ve ortak uymalarý gereken temel kurallar Bakara suresi 197. Ayette þöyle bildirilir:
“Hac, malûm aylarda olur. Kim o aylarda hacca niyet ederse bilsin ki hacda ne kadýnla buluþma vardýr, ne kötülükte bulunma, ne de kavga ve dövüþ. Hayra dair ne iþlerseniz Allah bilir. Yol azýðý hazýrlayýn. Þüphe yok ki azýklarýn hayýrlýsý da sakýnýp çekinmedir. Ey aklý eren temiz kiþiler, sakýnýn benden.”
Çoðu, dönemsel Arap cahiliyesi güncel tutumlarýný, ticari ve sosyo-politiðini düzenleyen hac ayetleri; üzerinde çalýþma yapýlmadan modern dönemlere birebir aktarýlmak istenmektedir. Din alimlerinin bu þabloncu ve dogmatik geleneði, hac ibadetinin ve Kur’an’ýn anlaþýlmasýnda yine en büyük engeldir…
Haccý yalnýzca bir ahiret/mahþer provasý ve bir tapýnma/uyuþma (afyon alma) eylemine dönüþtüren din alimleridir. Evet, baþta siyasal ve birçok alanýn bilgisinden yoksun olan çoðu yaþlý nüfustaki Müslüman halkýn, bu uluslararasý siyasi toplantýya (Zilhicce ayý 10-13. günlerinde ýsrarla) gitmekteki canhýraþ giriþimi de ayný din aliminin oluþturduðu örneði bulunamaz bir ironidir. Halbuki iki ayý aþýp geniþ bir zamana yayýlmýþ olan “ihrama girme” günlerini, saplantýlý din aliminin reddiyesiyle “seçilmiþ yöneticilerin toplantý günlerine” sýkýþtýrarak dindarý zora sokmasý ise ayrý bir zihin travmasý sayýlmalýdýr.
Diðer taraftan hacca giden bu dindarlarýn önceden, “nesnel bir Tanrý, canlý bir Peygamber” imgesi arayýþýna ve bunlara kavuþma psikolojisine sokulmasý da iþin cabasýdýr. Bu yüzden Beyt-i Haram’ý gören her dindar; olaðanüstü coþku patlamasý yaþayýp, gözü yaþlý duygusal bir seremoniye kapýlarak siyasal ve sosyal olgular dünyasýndan tamamen kopar. Ülkelerine döndüklerinde, dünyevi/yersel olaylara karþý çaresizleþmiþ bu hacýlarýn tutumlarý ise; siyasi ve iktisadi alandan ciddi bir uzaklaþmaya girmiþ olmalarýdýr. Oysa hac ibadeti bunun tam karþýtý durum için vardýr. Müslüman toplumlarýn bölgesel-küresel, siyasi ve ekonomik sorunlarýnýn belirlenip konuþulmasý; eldesinin küresel iþbirliði ve kurumsallýða dönüþtürülmesi çabasýdýr…
Din alimi, haccýn Ýslam’da oluþturduðu siyasal ve ekonomik bir “Küresel Müslüman Birliði” eylemi amacý konusunda; “mucizeci/majik zihniyeti” yüzünden algý ve yorum eksikliðine düþer. Bu eksikliðiyle ürettiði Kur’an dýþý retorik ve algýyý Müslüman halka da dayatýr. Böylece, Kâbe’yi sadece bir aðlama duvarýna çevirir. Müslüman hacýlarýn bu toplantýdan dönüþte yurtlarýna getirdikleri; siyasal ve sosyo-ekonomik iþbirliði kararlarý yerine, zemzem bidonlarý ve hurma paketleri olur. Yine bu hacýlarýn en büyük karý, hüzünle dökecekleri gözyaþý ve özlem dolu bir hac tekrarý vardýr. Sonuçta Ýslam alemine hacdan kalan; Allah ve Resul’ünden “ayrýlmýþ” gurbet kuþlarý ve dinsel arabesk düþkünleridir…

Ademoðllarý ve Kurban
"Kurban" gerçek anlamýna taþýndýðýnda, önümüze infaklarla oluþturulmuþ yüzlerce milyarý aþan miktarda nakdi birikime sahip “küresel bir yardým kurumu kasasýnýn” çýktýðý görülecektir. Hanif olan müminlerin evrensel bir iyiliðe; gönüllü ve zorunlu(vicdani) bir katýlýmýdýr bu. Evet, kurban müminler için vazgeçilmez bir ibadettir. Dünya ve ahiret hayatý için bir ahlak/erdem; takva ölçüsüdür. Bölgesel ve küresel sosyo-ekonomik paylaþým ve dayanýþma organizasyonuna yürekten bir katýlýmdýr. (Hac Suresi-35)
Kurban, bireyin yasal/meþru yollarla kazandýðýný veya helal þartlar içinde gösterdiði ekonomik faaliyetinden elde ettiði “ihtiyaç fazlasýný” (artý ürününü) toplumdaki (önce yakýn, sonra uzak çevresinde) ihtiyaç duyanlara cömertçe devretmesidir. Bu ibadet, bireyin toplumuyla bütünleþme (sosyalleþme) giriþimidir. Böylece birey, toplumun (Allah’ýn rahmet ve rýzasýna) sevgi ve koruyucu gücüne kavuþmuþ olacaktýr. Öte yandan artý kazancýn ihtiyaç sahipleriyle paylaþýlmasý (kurban), bireysel tüketim ya da bencillik dediðimiz bir çeþit psikolojik bozukluðu da ortadan kaldýracaktýr. Yine Kur’an’daki kurban; stok ya da kenz denilen ekonomik/mal ve finans dolaþýmýna engel olan psikolojik duvarlarý da yýkma eylemidir...
Kurban ve hac olgusunun anlaþýlmasýnýn birinci yolu, Hz. Adem’in iki oðlundan; ikinci yolu ise tarihte devrimci bir karakteri temsil eden Hz. Ýbrahim’den geçer.
Yüce Allah, Kur'an'da Hz. Adem'in yeryüzündeki beþeri tarihinin uygarlýða geçtiði ilk dönemlerindeki (iki) oðullarýndan birer "kurban" istendiðini bildirir. Onlar da Allah’a (kendi topluluklarýna) yaklaþmanýn/bütünleþme ve dayanýþmanýn bir gereði olarak bu ekonomik katýlýma zorunlu þekilde dahil olurlar. Muharref Tevrat’ta yazýlanýn aksine, Kur’an’da bu kurbanlarýn (kazanç baðýþýnýn) içeriði/nevi belirsizdir. Bu durumda akla gelen, fazlasýný toplumla paylaþýlacak kazancýn; “bireyin öz emeðiyle dönemin ekonomik faaliyetlerinden elde ettiði her çeþit ihtiyaç ürünleri” kastedilmiþtir. Böylece Ademoðullarýndan biri, Allah’a yaklaþma (kurbanen); merhametli, erdemli ve adil olma/takva yoluna girmiþ olmalýdýr…
Maide Suresi-27:
"Oku onlara Âdem'in iki oðluna ait gerçek haberi. Hani onlar, Tanrýya yaklaþmak için (elde ettikleri kazançlarýndan) sunmuþlardý da birininki kabul edilmiþ, diðerininki reddedilmiþti. Kurbaný kabul edilmeyen diðerine; ‘Seni mutlaka öldüreceðim.’ O da; ‘Allah ancak, kendisinden çekinenlerin kurbanýný kabul eder.’ demiþti."
Beþeri köklerimizdeki kurbanla ilgili bu ve devamýndaki ayetlerin konusu, Ademoðullarýnýn tarihsel ekonomik tutumlarýný ve karþýlýklý siyasal mücadelelerini içerir.[ii]
Güçlü bir varsayým/tez olarak; yalnýzca avcý-göçebe topluluk (Tek ümmet; Yunus suresi-19) halindeki Ademoðullarýndan biri(kýsmý)nin diðer(ler)inden tarýmsal üretime ve þehir kurmaya geçerek ayrýþmasý, Kur’an’daki bu “kurban teklifi” alegorisiyle açýklanabilir. (Maide suresi; 27-31)
Ademoðullarýnýn kurbanla imtihaný; beþer tarihinin derinliklerinde, uygarlýðýn baþlarýnda gerçekleþen sosyo-ekonomik/neolotik devrimle yaþanan fiziki ayrýþmayla baþlayan, yaðmacý ve ölümcül saldýrýlarýn din dilindeki öyküsüdür. Kendilerinden “istenen birer kurban” muhtemelen, yeryüzündeki iktisadi faaliyet tercihlerinin; “doðayý tahrip ve hazýrý tüketme” yerine “doðayý koruma ve tarýmsal üretime/berekete” dayalý bir yaþam tarzýna geçilmesinin istenmiþ olmasýdýr.
Bu kurban isteði olayýnda, “yerleþik hayata ve tarýmsal üretime” geçen Ademoðlu(larý)nýn kurbaný “kabul edilmiþ” sayýlmalýdýr. Çünkü tarýmsal üretim, doðadaki canlýlýk (hayvan-bitki) düzeni ve döngüsüne katkýda bulunan bir iktisadi faaliyet tarzýdýr. Kurbaný “kabul edilmeyen” Ademoðlu(larý) ise; avcý-göçebe yaþam tarzýna devam eden(ler) olmalýdýr. Çünkü “avcýlýk ve toplayýcýlýk” doðal yaþam/ekosisteme (hayvan-bitki çoðalma döngüsüne) zarar veren; üretip paylaþacak artý üretim tarzýnýn aksine bir tutumdur...
Bu öykülemenin ýþýðýnda verili tarih penceresinden görünen; avcý toplumlarýn, yerleþik (tarým) toplumlarýnýn hazýr ürünlerini yaðmalamak için onlarý öldürmeye kadar varan saldýrýlarýna tanýk oluruz…
Ademoðullarýnýn durumu böyleyken; bir hayvaný, Allah’ý razý etmek için kanýný ve etini ona sunmak kurban deðildir. Kurban, ihtiyaç fazlasý helal kazancýn (ayni veya nakdi) her çeþidinin ciddi ölçüde gönülden bir cömertlikle halka (Allah’a) devredilmesidir. (Hac Suresi-37)


Hz. Ýbrahim ve Kurban;
Yüce Allah, Hz. Ýbrahim’in oðlu Ýsmail’i gelecek çaðlara ibret ve yasa olacak bir sembol (þiar) yapmýþtýr. Kur’an’da Hz. Ýsmail’in; babasý tarafýndan kurban seçilmesi (ZEBÝH) olayý her çaða hitap edecek bir metaforla/teþbihle anlatýlýr… (Saffat Suresi; 100-108)
Hz. Ýbrahim, kavmiyle giriþtiði siyasal tevhid (haniflik) mücadelesinde onlarýn dinleri (iktidar ve inançlarý) hakkýnda çok büyük “zihinsel çatýþký” (paradoks) oluþturacak tartýþmalar üretmektedir. Bunlardan sadece bir tanesi; hemen hemen her Müslüman’ýn Kur’an’dan bildiði “put kýrma” olaydýr. Kavmi puthaneyi terk ettiðinde yaptýðý bu eylemin ardýndan, yaþadýðý sorgulanma sýrasýndaki tartýþmada kullandýðý tasvirler ve yöntemin; “kurban kesme” olayýnda da aranmasý gerekir. Hz Ýbrahim’in bu yöntemi, dönemin iktidarlarýna karþý gösterdiði devrimciliðinin büyük yürekliliði ve zekice planlarýný içerir. (Bkz. Enbiya Suresi; 57-63)

Din aliminin alegori yanýlgýsý;
Din alimlerinin çoðu, Kur’an’daki müteþâbih ayetlerin tevilini; sofistike ve dogmatik olarak sürdürdükleri için, Hz. Ýbrahim’e iftira sayýlabilecek birçok iddiayý da yüzyýllardýr yazýlý ve sözlü olarak devam ettirirler…
Bu yazýda deðineceðimiz, Ýsmail/kurban olayýnýn dýþýnda kalan ve “Hz. Ýbrahim’in; yýldýzlara bakarak Allah’ý bulma, atýldýðý ateþin göle ve gül bahçesine dönüþmesi, kafasýný koparttýðý kuþlarý diriltmesi” gibi mucize denilen gerçekdýþý tevillere yorumlanan müteþâbih-mesâni kýssalar baþka bir makalede incelenecektir.
Eski Samiler ve Babil inanýþlarýnda, çeþitli tanrýlara (krallarýna) þükretmek, onlarý memnun veya teskin etmek için “ilk doðan erkek çocuklar, ergenliðe yeni girdiklerinde” bu batýl tanrýlar için düþüncesizce kurban/katledilmekteydi…
Eski Mezopotamya’nýn ve Antik Samilerin “tanrýlara insan kurbaný” geleneðini yýkan ve caniliðe son veren Kur’an’daki bu kýssa, alegorik anlatým sanatýna baþvurulmuþ öykülemeden sadece biridir. Evet, birçok müfessir ve din alimi; Kur’an’ýn sýkça baþvurduðu, “müteþâbihen-mesâni” özelliðinden olan bir anlatým tarzýnýn kullanýldýðý bu kurban devrimi “alegorisini” ne yazýk ki kavrayamamýþtýr.
Alegori, sözlükte; bir yaþantý veya bir davranýþýn daha iyi kavranmasýný saðlamak için bunlarý göz önünde canlandýrýp dile getirme sanatýdýr. Ya da bir sanat eserindeki ögelerin gerçek hayattan bir þeyleri temsil etmesi durumudur.
Bu tanýma göre “Hz. Ýsmail’in kurban edilme olayýnýn” iç yüzü þöyle anlaþýlmalýdýr:
Yüz yýllardýr (ilkel) inançlarý için, birçok baba birçok evladý yürekleri sýzlatan bir yöntemle katletmiþtir. Hem de yýllarca özlemle bekledikleri ilk doðan oðullarýný; küçücük bir bebekken kucaklayýp kokladýklarý, öpüp okþadýklarý minik yavrularýný. Ne zaman ki bu biricik oðullarý; güçlü ve kopmaz bir sevgiyle babalarýnýn arkasýndan koþarken, tam da iþlerine destek çýkacaklarý “gencecik çaðlarýna” ulaþmýþken hemen boðazlayýverirler… Ýþte o zaman “þeytani ve acýmasýz” tanrýlarýn kadim dini, bu “biricik” sadakat dolu evlatlarý hunharca alýp götürürdü þu aþaðýlýk dünyadan…
Eski Samiler ve Babillilerin sýklýkla yaþadýklarý bu kurban sunma olayýndaki kiþiler ve izlenen aþamalarýndaki alegori kahramanlarý; birbirlerine içtenlikle baðlý bir “baba-oðul olan Ýbrahim ve Ýsmail” yapýlmýþtýr. Burada metafor þudur; “Hz. Ýbrahim, herhangi bir Babilli, oðlu Ýsmail ise kadim kurban (zebih) herhangi Babilli bir gençtir.” Bu peygamber ve oðlu, “tarihteki bütün yürek parçalayýcý ikiliyi” katil-maktul olan baba-oðullarý temsil eder. Gerçekte ne Ýbrahim rüya görmüþtür ne de Ýsmail yüzükoyun yere kapanmýþtýr! Zaten bu büyük bir imtihandýr ve asla bir peygambere yakýþmayan bir inanýþtýr. Olayda Hz. Ýbrahim, týpký Babilli bir babanýn yaptýðý gibi “rüya ve batýl kurban ritüelinin” ayný/týpký aþamalarýný uygulamýþ ve Ýsmail’le birlikte bu alegorinin kahramaný olmuþtur.
Ýþte belki de binlerce yýlda binlerce kez yaþanan bu ýzdýraplý ve acýmasýz katliam; büyük devrimci “Hanif Ýbrahim” ve ilk oðlu Ýsmail’in kurban olayý anlatýmýyla cahiliye geleneðindeki Araplar ve takipçileri arasýnda artýk son bulacaktý. Antik çaðdan devreden bu ilkel mirasýn kalýntýlarý; Mekke’de yeniden doðan Ýslam’ýn Peygamberiyle böylece yeniçaðlara bir “kurban devrimi sembolü” olarak bildirildi.
Yüce kitabýmýz Kur’an, Müslüman/hanif bir toplum oluþturma modelini; antik çaðda Hz. Ýbrahim üzerinden biçimleyip sonraki çaðlara aktarmýþtýr. Yani Hz. Ýbrahim bir “haniflik” sembolüdür. Kavram olarak dinde, Hakka ve doðruya yönelme durumudur. Haniflik “tek olan Allah dýþýnda baþka tanrýlar kabul etmeyen” anlamýnda olup, Hz. Ýbrahim (as) kýyamete kadar tek tanrýlý dinin köklü temsilcisidir. (Âl-i Ýmran Suresi-95, Enam Suresi-161)
Ýnsanlýðýn uygarlýk öncesindeki (ilkel dönem) birikimi olan; inanýþ, tapýnma ve yaþayýþ biçimleri (kýsaca din) Antik çaða aktarýlmýþtýr. Modern ve bilim çaðýnýn devraldýðý dinsel birikim ise bir “Antik çað” tecrübesidir. Hz. Ýbrahim bu din tecrübesini, Ýlahi rehberliðin eþliðinde ana çizgileriyle yenileyip belirleyen bir peygamberdir. Haniflik, insanlýðýn binlerce yýlda ürettiði uygarlýðý, dinsel açýdan olumluya çeviren ve vasat olan tek yoldur.
Antik çaðda, Babil’de yersel tanrýlara/krallara ait put ve inanýþ geleneðini yýkmayla baþlayan Hz. Ýbrahim’in tarihsel siyasi çýkýþý, Mekke’de “siyasi bir toplantý evi” inþasýyla devam eder. Yine Mekke’de sürdürdüðü bu haniflik/yenilenme hareketiyle Ademoðullarýndan gelen kadim “kurban” olgusunu da biçimlendirir. Hz. Ýbrahim’in Kâbe’de biçimleyip yenilediði kurban eylemi, Kur’an’da “hedy” kavramýyla özetlenir. Hedy bir semboldür. (Seçilmiþ kurban) Zebih olan Ýsmail'in yerine konan ve yersel tanrýlara adanmýþ "insaný kesmeyi" ortadan kaldýran bir sembol. Antik çaðda yersel tanrýlar için, kýymete deðer bir canlýnýn (genelde genç bir insanýn) kesilmesine dönüþen ritüel/törensel kurban eylemi; Eski dünyanýn ve Mezopotamya’nýn bu acýmasýz geleneði, Hz. Ýbrahim’in gerçekleþtirdiði bu devrimle son bulmuþtur…
Kur’an’da kurban olarak bir hayvanýn kesilmesi talimatý bulunmaz. Yani “kurban kesin” þeklinde Ýslami literatüre/ýstýlaha, Kur’an’dan gelen hiçbir kavram yoktur. Varsa bu, din alimlerinin zorlayýcý bir çýkarsamasý ve uydurmasýdýr.[iii]
Hac suresi 34. ayette Hz. Ýbrahim sembolünden; hedy (kurbanýn)dan söz edilir, ancak bunlar için dahi ayette “kesin” emri yer almaz. Hacdaki bu kurban olgusu, Ýbrahimî devrimin/geleneðin bir þiarý olarak; asla ve kati surette “insan kesimi” eylemine geri dönülemez þiarýnýn korunmasý içindir. Hacca gitmeyenler, bu sembolün (hedy) yerine geçecek “helal kazançlarýndan oluþan cömert infaklarýný” Kâbe’ye göndeririler. Eðer Kâbe’de bir kesim yapýlacaksa da bu, zaten günlük veya rutin et ihtiyacý için, rýzýk olarak var olan evcil besi hayvanlarý olmalýdýr. Kur’an, dönemsel olan bu toplu hayvan kesimine ve bu sýrada eksik býrakýlan duruma müdahale eder. Zaten Arap örfünde Kâbe’ye adanan, boyunlarýna kurbanlýk iþareti baðlarý asýlmýþ ve sýra sýra dizilmiþ hayvanlar topluca kesilmektedir. Ýþte bu adet üzere kesilen hayvan (hedy)larýn üzerine “Allah'ýn adýnýn anýlmasý, etinin yenilmesi ve yoksula yedirilmesi” kuralý istenir. (Hac suresi-28).
Günümüzde hala, bu cahiliye dönemi Arap ve Yahudi geleneðinin/toplu kurban kesiminin sürdürülmesi; yine din aliminin uydurma rivayetlere dayanan vehimleri yüzündendir. Kurbanla ilgili ayetlerin çaðýmýz algýsý, “kurban kesimin sadece Kâbe’de ve her ulus için birer veya tüm ümmet için bir adet evcil-semiz hayvanla sýnýrlanýp” Hz. Ýbrahim’in “Zebih Ýsmail” sembolünü korumak amacýyla olmalýdýr. Kâbe dýþýnda, “kurban” amaçlý hiç bir kesim Kur’an’da yer almamaktadýr. (Ayrýca Kur’an, hacla ilgili ayetlerde ‘av hayvanlarý’ kavramýný da tartýþmaya açmýþtýr. Yani doðal yaþamdaki kara canlýlarý, artýk rýzýk/besin kaynaðý olmamalýdýr. Evcil hayvanlarýn çoðaltýmý ve ýslahý yolunu öðrenen insanýn bu doða kýyýmýndan acilen uzaklaþmasý gerekir.)
Hac suresi 34 ve 35. ayetler durumu netleþtirmektedir. Kur’an dikkatli okunduðunda; günümüzdeki her toplumu/ülkeyi temsilen bir nusuk/ibadet; hedy adama yeri belirlenmesi istenir. Bu mensek/ibadet yeri; insanlar tarafýndan yapýlan (ayni veya nakdi) infak/hedy hesaplarýnýn herkese açýk, bilinir ve görünür olmasý demektir. Yani Beyt’in kasasýna giren paralarýn hangi ülke veya þahýstan ve hangi miktarda olduðunun bilinmesi; harcamalarýn da þeffaf bir þekilde yapýlmasý önemlidir.
Toplumlarýn/halklarýn baðýþlarýyla Beyt-i Atik kasasýnda birikip KÜRESEL MÜSLÜMAN BÝRLÝÐÝ yardým bütçesi her yýl yeniden oluþturulur ve tamamý harcanýr. Ýnsanlýk, infaklarýný ve kurban/artý ürünlerini Kâbe’ye gönderirler. Ve Beyti Atik, insanlýk için maddi manevi bir sýðýnma evi olmalýdýr. Ýnsanlýðýn her türlü sýkýntý ve ihtiyaçlarýna (ekonomik-politik-askeri ve siyasal destekle) buradan cevap verilmelidir…
Haccýn ve kurbanýn kabulü, Müslüman toplumlarýn Beyt-i Atik merkezli; siyasi ve ekonomik örgütlenme gücüyle oluþan barýþçýl çabalarý ve yeryüzündeki fesadý bitirmeleriyle ancak gerçekleþecektir...




[i] Mülkiyet konusu için bkz/Mülk Hacý Emmi’nin mi, Allah’ýn mý? http://kazimbayar.blogspot.com/2012/06/mulk-kimin-emminin-mi-g-20-cetesinin-mi.html
[ii] Bu konuya iktisat tarihi ve siyasal bilimler yönünden yorum getiren makale için bkz. TARÝHTE MÜLKÝYET KAVGASI-2- http://kazimbayar.blogspot.com/2012/08/tarihte-mulkiyet-kavgasi-2-otziyi-habil.html
[iii] Kevser suresi ve kurban yorumu için bkz;
http://kazimbayar.blogspot.com/2012/08/mekkeninofkesi-kevser-ya-da-direnisnahr.html





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn din kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ötzi'yi Habil Öldürdü

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yusuf; Kuyu ve Zindan [Þiir]
Savaþ ve Çocuk [Þiir]
Ötzi'yi Kim Öldürdü? [Öykü]
Türkiyeli Ermeniler, Bayraðýmýz ve Ýstiklal Marþý [Deneme]
Hz. Davud ve 99 Diþi Koyun - 1 - [Deneme]
Hz. Davud ve 99 Diþi Koyun - 2 - [Deneme]
Kur’an Ayetiyle Kadýnlarý "Döven" Din Âlimleri - 1 [Eleþtiri]
Allah; Tek Eþlilik Ýstiyor! [Eleþtiri]
Bu Yazýyý Okuyan Müslüman Oluyor [Bilimsel]


Kazim Bayar kimdir?

Kazým Bayar Biyografi 1964 yýlýnda Malatya’nýn Arapkir ilçesinde doðdu. Ýlk-Ortaokul ve Liseyi Arapkir’de bitirdi. Ýnönü Ünv. MYO Muhasebe ve Anadolu Ünv. Eðitim Fak. Fr. Öðretmenliði Bölümlerini okudu… Ýnsan Yayýnlarý, Haftaya Bakýþ Dergisi, Sýnav Dergisi ve Biliþim Yayýnlarýnda çalýþtý. Aktif Sýnavlara Hazýrlýk, Artýnet Yayýncýlýk ve Kalsiyum Yayýnlarýný kurdu… Ýslam ve tarih konularýnda araþtýrma ve yazarlýk yapmaktadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
M. Akif Ersoy


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kazim Bayar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.