Yüce Allah, insanlarý ve canlý cansýz tüm varlýklarý bir kaderle yaratmýþtýr. Örneðin evrendeki 300 yaklaþýk milyar galaksinin ve her birindeki 300 milyar yýldýzýn, güneþin, dünyanýn, denizlerin, aðaçtan düþen tek bir yapraðýn, ailenizin, okul arkadaþlarýnýzýn, sizin, kýsacasý her þeyin Allah Katýnda sonsuz öncede belirlenmiþ bir kaderi vardýr. Ve her varlýðýn kaderi, Allah Katýnda Levh-i Mahfuz isimli bir Kitapta yazýlýdýr. Kimin ne zaman öleceði, hangi yapraðýn hangi saniyede yere düþeceði, þu anki yaþýnýza gelinceye kadar geçireceðiniz aþamalar, kýsacasý küçük büyük her olay bu Kitapta kayýtlýdýr.

Müminler, Allah’ýn yarattýðý kadere iman eder, kesin bir teslimiyet ve güven duyarlar. O’nun, kendileri için en hayýrlý ve en güzel olaný yarattýðýný bilirler. Bu nedenle hayatlarýnýn her anýnda tevekküllüdürler. Her olayý Allah’ýn bir hikmet üzere yarattýðýný ve bunda bir hayýr dilediðini bilincindedirler. Örneðin, ölümcül bir hastalýða yakalanmak, bir felaket yaþamak, masum olmasýna raðmen iftiralara uðramak veya akla gelebilecek en ürkütücü olaylar dahi müminleri telaþlandýrýp korkuya kaptýrmaz. Onlar, Allah’ýn kendileri için yarattýðý olaya batýnýndan bakar, ardýndaki hayrý görmeye çalýþýrlar. Tevekkül güçlü bir imana sahip, Allah’ýn gücünü gereði gibi takdir edebilen ve O’na yakýn olan müminlere ait bir özelliktir. Kavrayabilenler için tevekkülde önemli sýrlar ve büyük nimetler vardýr.

Tevekkül etmek, "vekil edinmek" anlamýna gelir. ‘Vekil edinmek’, bir iþin yapýlmasýnýn tümüyle Allah’a býrakýlmasýdýr. Kuþkusuz olayý tamamen Allah’a býrakmak, insanýn kendisini olayýn dýþýnda tutmasý anlamýna gelmez. Aksine, mümin olaylarýn içindedir, dini ilgilendiren sorumluluklarý üzerine almýþtýr. Zaten tevekkülün gerçek anlamý da burada ortaya çýkar: Mümin, kendi yaptýðý eylemleri de gerçekte Allah’ýn dilemesiyle yaptýðýný bilir ve O’nu vekil edinerek bir iþe giriþir. Çünkü her þeyin ve herkesin olduðu gibi kendi varlýðýnýn kontrolü de Yüce Allah’ýn elindedir. Sonsuz güç sahibi Allah’a teslim olan bir insan için hastalýk da, kaza da, musibet gibi görünen olaylar da sonu hayýrla bitecek olan geçici imtihanlardýr. Önemli olan, Rabb’imizin yaratmýþ olduðu kadere teslim olan insanlarýn bu tür zorluk zamanlarýnda gösterecekleri güzel davranýþlardýr.

Örneðin hastalanan insan þifa vermesi için Allah’a dua eder; ayrýca fiili dua anlamýnda doktora gider. Hastalýðý meydana getirenin, tedaviyi yapan doktoru ve ilaçlarý yaratanýn, ilaçlarýn kullanýlmasýný saðlayanýn ve þifayý verenin Allah olduðunun bilincindedir.

Kur’an’da Neml Suresi’nin 19. ayetinde, Hz. Süleyman’ýn, "Rabbim, bana, anne ve babama verdiðin nimete þükretmemi ve hoþnut olacaðýn salih bir amelde bulunmamý ilham et ve beni rahmetinle salih kullarýn arasýna kat" þeklinde dua ettiði bildirilir. Bu duasý Hz. Süleyman’ýn, Allah’ýn rýzasýna uygun iþler yapabilmeyi yine O’ndan istediðini gösterir.

Her þeyin Allah’ýn kontrolünde olduðunu bilen mümin, bedenini ve ruhunu Allah’a emanet eder. Rabb’ini vekil tutarak tevekkülü yaþayan mümin, hem cesur, hem de oldukça rahattýr. Hayatý boyunca tevekkülün konforunu ve huzurunu yaþar. Bu, Allah’ýn müminlere verdiði bir sýrdýr ve Allah Kur’an’da tevekkül edenleri sevdiðini bildirir:
…Eðer azmedersen artýk Allah’a tevekkül et. Þüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever. (Al-i Ýmran Suresi, 159)

Müminler, her konuda mutlaka önlem alýrlar. Bazen bir insanýn aldýðý bir önlem ya da yaptýðý bir davranýþ, onun hayatýný kurtarmýþ gibi görünebilir. Veya ölümcül bir hastalýða yakalanmýþ biri, güç ve irade göstererek hastalýðýný yenmiþ olabilir. Ancak bütün bu yaþadýklarý da kiþilerin kaderinde olan olaylardýr. Bu tür olaylarýn, bazý kiþiler tarafýndan "kaderini yendi", "kaderini deðiþtirdi" gibi son derece yanlýþ ve cahilce yorumlandýðýný duyarýz, bu çok büyük yanýlgýdýr. Bütün varlýklar, Allah karþýsýnda acizdirler ve hepsi kaderlerine boyun eðmiþlerdir. Kaderin varlýðýný inkar eden kiþiler de kaderlerinde olan inkarý yaþarlar. Dolayýsýyla, hayatýnýn akýþý tamamen deðiþen insanlarýn yaþadýklarý da kaderlerinde belirlenmiþ olanlardýr:

Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazýlý) olmasýn. Þüphesiz bu, Allah’a göre pek kolaydýr. Öyle ki, elinizden çýkana karþý üzüntü duymayasýnýz ve size (Allah’ýn) verdikleri dolayýsýyla sevinip-þýmarmayasýnýz. Allah, büyüklük taslayýp böbürleneni sevmez. (Hadid Suresi, 22-23)

Kaderinde belirlenmiþ birçok olayla denendiðinin, þer gibi görünse dahi hepsinin hayýrla yaratýldýðýnýn bilincinde olan mümin, ayette de bildirildiði üzere elinden çýkana karþý üzüntü duymaz, yaþadýðý olayýn kendisi için en hayýrlýsý olduðunu bilir, Rabb’ine teslim olur.

Zorluk zamanlarýnda canlar ve mallarla imtihan olan ve bu olaylar karþýsýnda tevekkülsüz davrananlar ise hem dünyada huzursuz ve mutsuz yaþar, hem de ahirette sonsuz azapla karþýlýk görürler. Tevekkül, dünyada ve ahirette büyük bir kazanç ve kolaylýktýr. Her türlü tehlikeden kullarýný selamete çýkaran Allah, tevekkülle ilgili sýrlarý vererek, bizim için dünya hayatýndaki imtihaný kolaylaþtýrýr.

Bize ne oluyor ki, Allah’a tevekkül etmeyelim? Bize doðru olan yollarý O göstermiþtir. Ve elbette bize yaptýðýnýz iþkencelere karþý sabredeceðiz. Tevekkül edenler Allah’a tevekkül etmelidirler." (Ýbrahim Suresi, 11-12)