..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir kimse, neden oltasýný, içinde tek bir balýk olmadýðýný bildiði bir göle sarkýtýr? -Adalet Aðaoðlu
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > Mehmet Önder




10 Nisan 2010
Ýhtikam Yemini  
Mehmet Önder
Ama, beterin beteri varmýþ. Bu anlattýklarým benim mutlu günlerimin olaylarýymýþ...


:AGGA:
ÝNTÝKAM YEMÝNÝ



      O dönem çoðu arkadaþýn yaptýðý gibi biz de, bir meslek sahibi olalým baþýmýzý kurtaralým, diye Ýzmir’in yolunu tuttuk. Arkadaþým Kenan; birlikte yola çýktýðýmýzdan arkadaþtan öteyiz, kardeþ gibi.

      Birer iþ bulduk, çalýþýyoruz. Tek sorun, arkadaþýmýn kýsa sürede kendini ele veren savurganlýðý, kazandýðýný tutamamasý. Öyle bir çocuk ki, herhalde yetiþtiriliþinden, her þeyi tam, eksiksiz olacak. Örneðin; cebinizde beþ lira kaldý da üç gün para kazanma þansýnýz yoksa ne yaparsýnýz? Beþ lirayla üç günü aç kalmadan geçirmenin yollarýný ararsýnýz deðil mi? Ýþte bizimkine göre öyle deðil; baþlýyor bir beþlik daha borç aramaya. Ýlle de mükellef bir sofra kurup, karnýný öyle doyuracak. En yetenekli olduðu konu da geri vermeyesiye borç almak. Sürekli istediði için bu yönde yetenekleri oldukça geliþkin. Paranýn varlýðýný duyumsuyor; ve adamýn çevresinde dört dönmeye baþlýyor. Her zaman da yerden göðe kadar haklý bir gerekçesi oluyor.

      Kenan’ýn en gözde kurbaný benim. Ýlk iki haftadan aylýðý bitiriyor, üçüncü haftanýn baþýnda sýra benimkine geliyor. Yýllarca yarýya girmesine karþýn hiç de geri ödemekten bahsetmiyor, habire istiyor.

     …

      Ýnsan zorda kalýnca, kendisine göre savunmalar geliþtiriyor. Ýsteme huyuna alýþkýným ya, ne zaman kapýdan içeri girse baþlýyorum aðlayýp sýzlanmaya. “Battým, bittim!” diye baðýrýp kendimi yerden yere atýyorum. Ama ne yapsam etkilenmiyor. Sözde iþi þakaya vurup, baþlýyor:

      - Hadi hadi, sen kirli çýkýsýndýr. Sökül sökül!

      Cebimde yüz lira varsa yetmiþ beþini saklýyorum. Yirmi beþin on beþini alýkoyup onunu uzatýyorum. Onluða küçümseyerek bakýp söyleniyor:

- Yahu ne pinti adamsýn. Haydi; gene kazýkladýn beni.

      Ben de bir saldýrýyý daha az kayýpla atlatmanýn sevinci ile derin bir nefes alýyorum.
     …

      Olaðan, ayýn ikinci haftabaþý onurlandýrmalarýndan baþka, hýsým akraba düðünleri, dinsel ve ulusal bayram arifelerinde mutlaka onurlandýrýyor. Bu konuda kararlýlýk abidesi denebilecek bir kiþiliðe sahip. Sanýyorum, bende, tokatlama konusunda uyarýcý etki yapan bir þeyler buluyor.



      Ama, beterin beteri varmýþ; insan güzelliklerin deðerini yitirince anlýyormuþ. Bu anlattýklarým, benim mutlu günlerimin olaylarýymýþ. O söðüþleye, ben söðüþlene geçinip gidiyormuþuz. Bir gün kötü haberle geldi. Zaten geliþinden de þüphelenmiþtim; ay sonu deðil, bayram arifesi deðil, köyde düðün yok niye geldi bu, diye. Alýþkýn ya hemen de söze girdi:
     
- Mehmet ben sözlendim.

      Al baþýna belayý. Elde yok avuçta yok. Bu çocuk aylýk geliþleri haftalýða, gitgide haftada ikiye çýkarýr. Ah, garip baþýma gelenler.

- Sen yarýn niþana düðüne de kalkýþýrsýn, paran var mý?

      - Boþveer; göç yolda düzelir.

“Ýki tane adam. Ne güne duruyoruz. Çalýþýr çabalar niþaný, düðünü yaparýz. Hem bir eve bakamayacak mýyýz?” demek istiyor.

Tam da düþündüðüm gibi aylýk, bayramlýk geliþler haftalýða, hafta içi þöyle bir toslamalara kadar indi. Niþandýr düðündür, ne elde kaldý ne avuçta.



Þimdi de kötü haberlerin ikinci aþamasý, maalesef ve maalesef gelin haným yüklü.

Bizimki iyi aile babasý ya, çocuðun cinsiyetini, saðlýk durumunu merak ediyor. Biraz, yani biraz dedimse birazdan epeyce fazla para…

- Kenan, dedim, cebimde bir kira parasý var. Ondan baþka bir simit param bile yok.

Onun umrunda mý?

- Ne olacakmýþ yahu? Ben kendisiyle konuþurum. Birkaç ay idare eder, o kadar itibarýmýz vardýr. Hem senin ev sahibin çok anlayýþlý. Bu güne kadar “Gýk” dediðini duymadým. Benimkini biliyorsun!

Kenan’ýn kira ödemek gibi gereksiz þeylerle ilgisinin olmamasý ev sahibini kýzdýrmýþ olmalý:

      - Kardeþim, kirasýný týkýr týkýr alanla hiç almayan bir olur mu?

Kime söylüyorsun:

- Haydi ordan; çatmýþsýn þeker gibi adama!



Doðum yaklaþýrken bir büyük sýkýntý daha. Giderlerinin yüklü olacaðýný “Çocuðumun, karýmýn saðlýðýný riske etmem, paraysa para!” deyiþinden anlýyorum.
     
Bir hafta arasý geliþinde de:

- Bugün beþliðe fitim, ama doðum yakýn; yüklü borç vermen gerekecek. Artýk kredi mi çekersin, dövizle mi borçlanýrsýn? Amcalar böyle günlerde gerek.

Sinirlenmiþim:

- Bunlarý sen düþün. Bana ne?

Ne çare, damardan girmeyi biliyor:

- Þimdi sen evlenince, yeðenimizin doðumunda biz de böyle mi davranalým? Sen ne vicdansýz adamsýn. Evladýna karþý þu kadar sevgi yok mu o taþ kalbinde?

Bu sözler yüreðimi cýz ettirdi.

- Olur mu, dedim. Yeðenime caným feda.

Bulduk buluþturduk, doðumu da sað salim geçiþtirdik.

Bu arada Kenan’ýn, yeðeni de bahane edip söðüþü arttýrdýðýndan þüpheleniyorum ama o her çýkýþmamda duygusal ve mantýklý bir yanýt buluyor.

     …

Kenan bir ramazan bayramý arifesinde çýkageldi. Üzüntülü, hatta aðlamaklý:

- Ne oldu?

      - Eve haciz geldi. Ahlaksýzlar eþyalarý aldý götürdü.

      Anlaþýldý ki, borç oldukça kabarýk. Tüm paramý versem ancak yetecek. Ben ne yapacaðým, bayram arifesi. Ama Kenan bu, yeteneðini kullanýp paranýn tamamýný aldý gitti.

     …

      Haciz olayýndan sonra ilk kez köy kahvesinde karþýlaþtýk. Baktým yeni bir takým elbise almýþ. Gömlek, kýravat, ayakkabýlar pýrýl pýrýl. Kontlar yanýnda uþak gibi kalýr.

      Onun yüzünden hiç bayramlýk alamadýðýmdan, sýrtýmda günlük elbiselerim; yanýna oturdum. Ankara’dan bakan gelmiþ de getir götür iþlerini yapan hizmetkârýný da yanýnda getirmiþ gibi bir görüntü oluþturduk. Bizim Kenan týpký kurt adam gibi. Ýzmir’de dilenci, köyde büyük iþadamý.

      Elbette bu görüntüye, ikimizi de iyi tanýyanlar inanmadýlar; ama iyi tanýmayanlar? Bir amca, þaka mý yapýyor gerçek mi bilmem:

- Yahu Kenan, bu Memedin, iþleri mi kötüdür, yoksa koca Ýzmir’de iþsiz mi dolaþýr belli deðil. Eski zýbýnla çýkmýþ gelmiþ. Yanýnda bir iþ ver, sevaptýr. Böyle þeyler Tanrý’nýn da hoþuna gider, dedi.

      Benim gözüm kulaðým Kenan’da. “Yok amca, bana borç verdi de ondan; yoksa çok gömlek alýrdý” demesini bekliyorum. Çevreden “Yap bir iyilik Kenan!” sesleri yüksileyir.

      Kenan bir çevredekilere baktý, þöyle yukarýdan aþaðýya bir de bana:

      - Bir düþüneyim.

      Az önceki amca yine söz aldý:

- Düþünmesi mi kalmýþ Kenan? Baksana, çocuðun üstü baþý aðlýyor. Yap bir büyüklük.

Tamam, der gibi baþýný salladý. Ardýndan sað elinin baþparmaðýyla küçük parmaðýnýn týrnak ucunu gösterdi:

      - Þu kadarcýk adam olma yeteneði göreyim, yanýma alacam. Hem de bizzat hizmetime. Hepinize söz.

      Bu çevredekilerin çok hoþuna gitti. Yaþlýlar birer birer:

“Aferim aferim”, “Adam gibi adam”, “Helalsüt emmiþ maþallah” diye övgüler yaðdýrdýlar.

Çevredekiler daðýlýnca, niçin yalan söylediðini sordum, “Þaka yaptým. Sen de þakadan hiç anlamýyorsun, hem ben onlara gerçeði daha önce anlatmýþtým” diye savundu kendini.

      Öðrendim ki, benim paralarla hava basýp, bir de ne denli beceriksiz olduðumu anlatýr dururmuþ. Ýþte, öç alma kararýný o an verdim..

     …

      Kenan bu olaydan sonra, sözde unutturacak, kurban bayramý arifesine kadar hiç uðramadý. O süre içinde kimin parasýyla hovardalýk yaptýðýný bilmiyorum. Ama ne yapar eder arife günü bulunur gelir diye düþündüðümden, elemaným Enis’i pencere kýyýsýna oturttum. Enis cin gibi, söylenenden fazlasýný anlar. Ben iç odaya saklanacaðým, o “Gitti” diyecek.

      Aynýsýný yaptýk:

- Nerde?

- Gitti.

- Ne zaman gelir?

- Bilmem. Gelmez herhalde. Bir arkadaþýnýn karýsý ameliyat olacakmýþ. Kasadaki tüm parayý aldý, hastaneye gitti.

- Her iþ bitmiþ de, sýra onun bunun karýsýnýn ameliyatýna mý gelmiþ?

- Ben bilmem.

Kýzýyor, söyleniyor:

- Bilmezsin tabii. Biz nerelerden geldik buralara. Vicdansýz herif. Biz de ona böyle mi yapalým? Çoluk çocuk, üstte yok, baþta yok. Beþ parasýz, gurbette mahsur mu býrakalým?

- Ben bilmem.

- Bilmiyorsun, anladýk! Bari hangi hastaneye gittiðini söyle. Belki paranýn birazýný kurtarýrýz.

- Onu da bilmem.

- Hay Allah. Biz kardeþimle kader birliði yaptýk. Ýyi günde kötü günde birbirimizi yalnýz býrakmadýk. Böyle mi olacaktý?

      Sonunda, aðlamaklý bir sesle çýktý gitti.

     …

Bayramýn ilk günü köydeyim. Arkadaþlarla sohbet ediyoruz; bir el omzuma dokundu. Baktým, Hayri diye bir arkadaþ; þaþýrdý:

      - Afedersin, Kenan sandým. O gelmedi mi?

      Hiçbir þey demeden öylece durdum. O sürdürdü:

      - Bir alacak meselesi vardý, bugün için namus sözü verdiydi de…

      Yeni elbiselerime, ayakkabýlarýma baktým. Ýçimden “Çok beklersin!” dedim. Sonra bir kaç kiþi daha geldi. Kenan’ý sordular. Niçin arýyorlardý bilmem…

     



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.



Mehmet Önder kimdir?

30. 11. 1959'da Ýzmir'in Bayýndýr ilçesine baðlý Furunlu Köyü'nde doðdum. Ýlkokulu köyde, lortaokulu Çýrpý Mustafa Adanýr Ortaokulu'da okudum. Bayýndýr Lisesi'nde bir dönem okuduysam da devam edemedim. Sonra radyo tamirciliði baþta olmak üzere birçok iþte çalýþtým. Ege Týp Fakültesi'nde memur olarak iþe baþladým. Buradaki on bir yýla yakýn çalýþmam süresinde önce Ýzmir Namýk Kemal Akþam Lisesi'ni, ardýndan Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdim. Ýlk Beþ yýlýný Ýzmr merkezde, kalanýný Bayýndýr'da olmak üzere yirmi iki yýla yakýn bir süredir serbest avukatlýk yapmaktayým. Evliyim, Alp Deniz adýnda sekizinci sýnýf öðrencisi bir oðlum var.

Etkilendiði Yazarlar:
Aziz Nesin, Rýfat Ilgaz, Muzaffer Ýzgü


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.