Yaþam hoþtur, ölüm rahat ve huzurludur. Zor olan geçiþtir. -Asimov |
|
||||||||||
|
theodore john kaczynski * Giriþ * Sanayi devrimi ve sonuçlarý insan soyu için bir felaket oldu. Bu sonuçlar "geliþmiþ" ülkelerde yaþayan bizlerin yaþamdan beklentilerimizi oldukça arttýrýrken toplumun dengesini bozdu, yaþamý anlamsýzlaþtýrdý, insanlarý aþaðýlamalara maruz býraktý, yaygýn psikolojik acýlara (Üçüncü Dünya'da fiziksel acýlara da) yol açtý ve doðal dünyayý þiddetli zarara uðrattý. Teknolojik ilerlemenin devam etmesi durumu daha da kötüleþtirecek; insanlarý daha büyük aþaðýlamalara maruz býrakýp, doðal yaþamda daha fazla zarara sebep olacak; büyük olasýlýkladaha fazla bozulmaya ve psikolojik acýlara yol açacak; belki de "geliþmiþ" ülkelerde bile fiziksel acýlarýn artmasýna neden olacak. Endüstriyel teknolojik sistem, devam edebilir veya yýkýlabilir. Eðer devam ederse, sonunda psikolojik ve fiziksel acýlar daha düþük seviyelere inebilir, ancak uzun ve acý dolu bir alýþma döneminden sonra ve insanlarla diðer pek çok yaþayan organizmayý iþlenmiþ birer ürün ve çark diþlilerine indirgemek pahasýna. Üstelik, sistem devam ederse, sonuçlarý kaçýnýlmaz olacak. Sistemi, insanlarýn saygýnlýðý ve baðýmsýzlýðýný elinden almayacak bir þekilde yenilemenin veya deðiþtirmenin bir yolu yok. Eðer sistem çökerse, sonuçlarý yine çok acý verici olacak. Ancak, sistem büyüdükçe çökmesinin sonuçlarý da daha dehþetli olacaðýndan, eðer çökecekse en kýsa zamanda çökmesinde fayda var. Biz bu nedenle, endüstriyel sisteme karþý bir devrimi savunuyoruz. Bu devrim þiddetli veya þiddetsiz olabilir; hemen gerçekleþebilir veya birkaç on yýla yayýlarak görece daha aþamalý olabilir. Bunlarýn hiçbirini þimdiden bilemeyiz. Bu, POLÝTÝK bir devrim olmayacaktýr. Amacý ise hükümetleri deðil, bugünkü toplumun ekonomik ve teknolojik temelini yýkmak olacaktýr. * Modern solculuðun psikolojisi * Aþaðý yukarý herkes çok sorunlu bir toplumda yaþadýðýmýzý kabul edecektir. Dünyamýzýn içinde bulunduðu çýlgýnlýðýn en yaygýn göstergesi solculuk olduðu için, solculuðun psikolojisi üzerine bir tartýþma, günümüz toplumunun sorunlarý arasýnda genel bir tartýþmaya giriþ görevi yapabilir. Peki ama solculuk nedir? 20. yüzyýlýn ilk yarýsýnda solculuk pratikte sosyalizmle özdeþleþtirilebilirdi. Bugün ise bu hareket parçalanmýþtýr ve kime tam anlamýyla solcu denilebileceði açýk deðildir. Biz, solcu dediðimizde, temelde sosyalistleri, kollektivistleri, "politik açýdan dürüst" tipleri, feministleri, gay ve özürlü haklarý savunucularýný, hayvan haklarý eylemcilerini ve benzerlerini düþünüyoruz. Ancak bu hareketlerin herhangi biriyle ilgisi olan herkes solcu deðildir. Çaðdaþ solculuðun temelinde yatan iki eðilime "aþaðýlýk duygusu" ve "aþýrý toplumsallaþma" adýný veriyoruz. Aþaðýlýk duygusu, çaðdaþ solculuðun bütününde görülen bir özellikse de, aþýrý toplumsallaþma çaðdaþ solculuðun yalnýzca belirli bir kesiminde görülen bir özelliktir; ancak bu kesim oldukça etkilidir. Aþaðýlýk duygusundan kastýmýz yalnýzca katý anlamda aþaðýlýk duygusu deðil, buna iliþkin özelliklerin bütün bir yelpazesidir: Kendine az deðer verme, güçsüzlük duygularý, depresif eðilimler, yenilmiþlik, suçluluk, kendinden nefret etme, v.b. Bizce çaðdaþ solcular böyle duygulara meyillidirler ve bu duygular çaðdaþ solun yönünü belirlemede etkilidir. Ýnsanlarýn çoðu öenmli oranda uygunsuz davranýþlarda bulunur. Yalan söylerler, önemsiz hýrsýzlýklar yaparlar, trafik kurallarýný çiðnerler, iþlerini asarlar, birbirlerinden nefret ederler ya da baþka birini geçmek için sinsi hileler yaparlar. Aþýrý toplumsallaþmýþ birinsan ise bunlarý yapamaz; ya da yapsa bile kendi içinde bir utanç ve öznefret duygusu geliþtirir. Genel ahlaka uygun olmayan duygu ve düþünceleri suçluluk duymadan yaþayamaz, "temiz" olmayan fikirleri düþünemez. Toplumsallaþma sadece bir ahlak meselesi deðildir; ahlak baþlýðý altýnda toplanamayacak pek çok davranýþ normuna da uymak üzere sosyalleþiriz. Aþýrý toplumsallaþan insan topluma psikolojik bir tasmayla baðlanýr. Aþýrý toplumsallaþma insanlýðýn, bireye yaptýðý en büyük zulümdür. Çaðdaþ solun önemli ve etkili bir bölümü bu dertten muzdariptir. Aþýrý toplumsallaþmýþ tipte bir solcu, isyan ederek psikolojik tasmasýný çýkarmaya ve baðýmsýzlýðýný ilan etmeye çalýþýr. Ama bu kadar güçlü deðildir. Tam tersine, sol, kabul edilmiþ ahlaki bir prensibi alarak kendisininmiþ gibi benimser ve sonra da toplumu bu prensibe uymamakla suçlar. Irklar arasý eþitlik, cinslerin eþitliði, fakirlere yardým etmek, savaþa karþý barýþ, genel olarak þiddet karþýtlýðý, ifade özgürlüðü, hayvanlara iyi davranmak.. Solcularýn problemleri, toplumumuzun bir bütün olarak sahip olduðu problemleri de gösterir. Kendine az deðer verme, depresif eðilimler ve yenilmiþlik duygusu yalnýzca solla sýnýrlý deðil. Toplumda da oldukça yaygýn. Ve bugünün toplumu da, bizi, önceki bütün toplumlardan daha toplumsallaþtýrmaya çalýþýyor. Nasýl yiyeceðimizi, nasýl spor yapacaðýmýzý, nasýl seviþeceðimizi, çocuklarýmýzý nasýl yetiþtireceðimizi bile uzmanlardan öðrenir hale geldik. * Güç süreci, yapay etkinlik, baðýmsýzlýk * Ýnsanlar bizim "güç süreci" adýný verdiðimiz, büyük olasýlýklar biyolojik bir ihtiyaç içindedir. Bu güç ihtiyaçla yakýndan ilgiliyse de tam olarak ayný þey deðildir. Güç sürecinin dört öðesi vardýr. Bunlarýn en açýk olan üçüne Amaç, Çaba ve Amaca Ulaþma adýný veriyoruz. Dördüncüsü olan Baðýmsýzlýk ise tanýmlanmasý biraz zor bir öðe. Herkeste bulunmayabilir. Herkesin amaçlarý vardýr; en azýndan yaþamak için gereken fiziksel ihtiyaçlarý karþýlamak gibi: yiyecek, su, giyim, barýnak, vb.. Ancak hali vakti yerinde bir aristokrat bütün bunlarý çaba harcamadan elde eder. Sonra da sýkýntý ve moral bozukluðu baþlar. Yani, ciddi psikolojik problemlere yakalanmamak için bir insan, uðruna çaba harcamasý gereken amaçlara gerek duyar ve bu amaçlara ulaþmada en azýndan makul bir oranda baþarýya sahip olmalýdýr. Ýnsanlar, fiziksel gereksinimlerini karþýlamak için çabalamak zorunda kalmadýklarýnda, kendilerine "yapay amaçlar" bulur. Örneðin, Ýmparator Hirohito, yozlaþmýþ bir düþkünlüðe dalacaðýna, kendini deniz biyolojisine adadý ve bu alanda hatýrý sayýlýr kiþilerden biri oldu. "Yapay etkinlikler" kavramýný þu anlamda kullanýyoruz: Ýnsanlarýn yalnýzca elde etmek yolunda çaba göstermek için veya yalnýzca amaca ulaþmaya çalýþmaktan edindikleri "tatmin" için kendilerinde bulduklarý yapay amaca yönelik faaliyet. X amacýna ulaþmak için zamanýný ve enerjisini adayan bir kiþiyi düþünerek kendinize þu soruyu sorun: Eðer bu kiþi, zamanýný ve enerjisinin çoðunu biyolojik gereksinimlerini karþýlamaya harcamak zorunda kalsaydý ve buçaba onun fiziksel ve zihinsel yeteneklerini deðiþik ve ilginç bir biçimde kullanmasýný gerktirseydi, bu kiþi X amacýna ulaþmadýðý için kendinde bir eksiklik hisseder miydi? Eðer cevap hayýrsa bu kiþinin X amacýna ulaþmaya çabalamasý bir yapay etkinliktir. Hirohito'nun deniz biyolojisi konusundaki çalýþmalarý gibi.. Çaðdaþ endüstriyel toplumda, kiþinin fiziksel gereksinimini gidermesi için asgari bir çaba yeterlidir. Önemsiz bir beceri edinmek üzere bir eðitiminden geçmek, sonra da iþe zamanýnda gelip, iþin gerektirdiði son derece mütevazi çabayý göstermek yeter. Bütün gerekn, makul bir oranda akýl ve en çok da ÝTAAT. Kiþi bunlara sahipse, toplum ona beþikten mezara dek bakar. Çoðu insan için, yapay etkinlikler, gerçek amaçlara ulaþmaya çalýþmaktan daha az tatmin edicidir. Bunun göstergelerinden biri de, yapay etkinliklerle çok yakýndan ilgilenen insanlarýn asla tatmin olmamalarý, huzur bulmamalarýdýr. Paragöz, sürekli daha fazla servet edinmek için can atar. Bilim adamý, bir problemi bitrir bitrmez diðerine geçer. Uzun mesafe koþucusu, kendini daha hýzlý ve daha fazla koþmaya zorlar. Bu insanlar, yaptýklarýnýn kendilerine biyolojik ihtiyaçlarý gidermek gibi "fani" bir iþten daha fazla tatmin getirdiðini söyler. Bunun nedeni toplumumuzda biyolojik ihtiyacý karþýlama iþinin saçmalýða indirgenmiþ olmasýdýr. Daha da önemlisi, toplumumuzda insanlar biyolojik ihtiyaçlarýný BAÐIMSIZ OLARAK deðil, toplumsal bir makinanýn parçlarý olarak karþýlar. Ama tam aksine, yapay etkinliklerde bulunurken büyük oranda baðýmsýzdýrlar. Baðýmsýzlýk, güç sürecinin bir parçasý olarak her bireye gerekmeyebilir. Ancak, çoðu insan, amaçlarý için çabalarken az çok baðýmsýzlýða ihtiyaç duyar. Çabalarý kendi insiyatiflerine baðlý ve kendi denetimlerinin altýnda olmalýdýr. Eðer insanlar, baðýmsýz insiyatif ve kararlarýna hiç yer býrakýlmayan, katý emirlerin yukarýdan dayatýldýðý bir durumda çalýþýrsa, güç sürecine olan ihtiyaçlarý doyurulmayacaktýr. Çoðu insan için, kendine deðer verme, özgüven ve güç duygusu kazanma, güç süreci yoluyla yani bir amaca sahip olma, BAÐIMSIZ bir çaba gösterme ve amaca ulaþma yoluyla olur. Bir kiþinin güç sürecinden geçmek için yeterli fýrsatý olmazsa, bunun sonuçlarý, bireye ve sürecin nasýl bozulduðuna baðlý olarak, sýkýntý, ahlaki çöküntü, kendine az deðer verme, aþaðýlýk duygusu, yenilmiþlik, depresyon, endiþe, suçluluk, hüsran, düþmanlýk, eþe ya da çocuða yönelik taciz, doymak bilmeyen bir düþkünlük, anormal cinsel davranýþlar, uyuma ve beslenme bozukluklarý, v.b.. olur. * Toplumsal sorunlarýn kaynaðý * Biz çaðdaþ toplumun sosyal ve psikolojik sorunlarýný þu gerçeðe baðlýyoruz: Toplum, insanlarýn, insan soyunun evrimleþtiði koþullardan tamamýyla farklý koþullarda yaþamasýný ve daha önceki koþullarda geliþtirdikleriyle çatýþan davranýþ kalýplarýna göre davranmasýný gerektiriyor. Modern toplumun insanlarý maruz býraktýðý en önemli anormal koþut, bizim güç sürecini doðru dürüst yaþama þansýmýzýn olmamasýdýr. Ancak bu tek anormal durum deðildir. Aþýrý nüfus yoðunluðu, insanýn doðadan soyutlanmasý, toplumsal deðiþimin aþýrý hýzý ve aile gibi, kabile gibi küçük ölçekli topluluklarýn yýkýlmasý gibi faktörler de etkilidir. Kalabalýðýn stres ve saldýrganlýðý arttýrdýðý çok iyi bilinir. Bugün varolan kalabalýklaþma derecesi ve insanýn doðadan soyutlanmasý, teknolojik ilerlemenin sonuçlarýdýr. Endüstri öncesi toplumlar aðýrlýklý olarak tarýmsal toplumlardý. Endüstri toplumu þehirleri ve þehirlerde yaþayan nüfus oranýný büyük oranda arttýrdý; modern tarýmsal teknoloji de dünyanýn daha önce besleyemediði yoðunlukta bir nüfusu beslemesini olanaklý kýldý. Ýlkel toplumlarda, doðal dünya, istikrarlý bir çerçeve ve bu nedenle de, bir güvenlik duygusu saðlýyordu. Modern dünyada ise, tam tersine, insan toplumu doðaya egemendir ve çaðdaþ toplum da teknolojik deðiþimle birlikte büyük bir hýzla deðiþiyor. Yani istikrarlý bir çerçeve yok. Muhafazakarlar aptaldýr: Bir yandan geleneksel deðerlerin yýkýlmasýndan dolayý sýzlanýrken, diðer yandan da teknolojik ilerleme ve ekonomik geliþmeyi içtenlikle desteklerler. * Özgürlüðün doðasý * "Özgürlük"ten þunu kastediyoruz: Güç sürecini, yapay etkinliklerin yapay hedefleriyle deðil, gerçek amaçlarla ve hiç kimsenin, özellikle de hiçbir büyük kuruluþun müdahalesi olmadan yaþayabilme fýrsatý. Özgürlük, kiþinin (ya bir birey ya da küçük bir topluluðun üyesi olarak) ölüm kalým meselelerini kontrol edebilmesidir; yiyecek, giyecek, barýnak ve çevresinden gelecek her türlü tehlikeye karþý savunma. Özgürlük güç sahibi olmak demektir; diðer insanlarý kontrol etmek için deðil, ancak kendi yaþamýnýn koþullarýný kontrol etmeye yarayan güç. Biri kiþinin üzerinde bir güce sahipse, bu güç ne kadar iyi niyetli, hoþgörülü ve müsaadeci olursa olsun kiþi özgür deðildir. New England'daki kýzýlderililerin çoðu monarþiyle yönetiliyordu ve Ýtalyan Rönesansý sýrasýnda þehirlerin çoðu diktatörlerin kontrolü altýndaydý. Ancak bu toplumlarýn tarihini okurken insan,onlarda bizim toplumumuzdakindekinden daha fazla kiþisel özgürlüðe izin verildiði izlenimi ediniyor. Bu kýsmen yönetici idaresini dayatacak etkin mekanizmalarýn yokluðundan kaynaklanýyor: Çaðdaþ, iyi örgütlenmiþ polis güçleri, iletiþim mekanizmasý, denetleme kameralarý, sýradan vatandaþlarýn yaþamlarý hakkýnda bilgi dosyalarý yoktu. Bu nedenle kontrolden kaçmak görece daha kolaydý. Anayasa tarafýndan garanti altýna alýnan bazý haklarýmýz olduðu için özgür bir toplumda yaþadýðýmýz söyleniyor. Ancak, bu haklar göründüðü kadar önemli deðildir. Örneðin, basýn özgürlüðünü düþünün. Elbette bu hakka çatmak istemiyoruz; bu, politik gücün yoðunlaþmasýný kýsýtlamak vepolitik gücü olanlarý teþhir ederek yola getirmek için önemli bir araç. Ancak, baswýn özgürlüðü, sýradan bir vatandaþýn bir birey olarak çok az iþine yarar. Medya, çoðunlukla sistemle bütünleþmiþ büyük kuruluþlarýn kontrolündedir. Birazcýk parasý olan herkes bir þey bastýrabilir, bunu Internet'le veya baþka bir yolla daðýtabilir. Ama onun söyleyecekleri medyanýn büyük miktardaki materyalleri arasýnda kaybolacak, bu nedenle hiçbir etkisi olmayacaktýr. Toplumda kelimelerle bir etki yaratmak, çoðu birey ve küçük grup için olanaksýzdýr. * Tarihin ilkeleri * Tarihin iki bileþenden oluþan bir toplam olduðunu düþünün: Sezilebilir bir yolda ilerlemeyen, önceden sezilemeyen olaylardan oluþan düzensiz bir bileþen ve uzun vadeli tarihi bir akýþtan oluþan düzenli bir bileþen. Biz burada uzun erimli akýmlarla ilgileneceðiz. Birinci Ýlke: Eðer uzun vadeli bir tarihi akýþta KÜÇÜK bir deðiþiklik yapýlýrsa, o deðiþikliðin etkisi neredeyse her zaman geçici olacaktýr. (Örnek: Bir toplumdaki politik çöküntünün temizlenmesi için düzenlenen bir reform hareketi genelde kýsa vadelidir; er geç reformcular rahatlar ve çöküntü yine topluma sýzar. Söz konusu toplumdaki politik çöküntü genelde sabit kalýr veya toplumun evriliþine baðlý olarak yavaþça deðiþir. Normalde, politik bir temizleme ancak yaygýn sosyal deðiþimlere eþlik ettiðinde kalýcý olacaktýr; toplumda KÜÇÜK bir deðiþim yeterli olmayacaktýr.) Eðer, uzun vadeli bir tarihi akýþta küçük bir deðiþiklik kalýcý gibi görünüyorsa, bunun nedeni deðiþikliðin, akýþýn zaten içinde bulunduðu yönde etki etmesidir, yani akýþ deðiþmemiþ, yalnýzca bir adým ilerlemiþtir. Ýkinci Ýlke: Eðer uzun vadeli bir tarihi akýþý etkileyecek denli büyük bir deðiþiklik yapýlýrsa, bu tüm toplumu deðiþtirir. Baþka bir deyiþle, bir toplum tüm parçalarýn biribiriyle baðlantýlý olduðu bir sistemdir ve bunun önemli hiçbir parçasýný diðer parçalarýný da deðiþtirmeden deðiþtiremezsiniz. Üçüncü Ýlke: Uzun vadeli tarihi bir akýþý kalýcý olarak deðiþtirebilecek derecede büyük bir deðiþiklik yapýlýrsa, bunun, toplum açýsýndan bir bütün olarak ileride getireceði sonuçlar önceden bilinemez. Dördüncü ilke: Yeni bir toplum kaðýt üstünde tasarlanamaz. Yani, ilerideki bir toplumu önceden planlayýp, o toplumun tasarladýðýnýz gibi iþlemesini bekleyemezsiniz. Üçüncü ve dördüncü ilkeler insan toplumularýnýn karmaþýklýðýndan kaynaklanýr. Ýnsan davranýþýndaki bir deðiþiklik toplumun ekonomisini ve fiziksel çevresini etkiler; ekonomi çevreyi etkiler veya bunun tersi olur ekonomi ve çevredeki deðiþiklikler de insan davranýþýný karmaþýk ve tahmin edilemez þekillerde etkiler vb. Etki-tepki aðý açýklanmak ve anlaþýlmak için çok fazla karmaþýktýr. Beþinci Ýlke: Ýnsanlar toplumlarýnýn þeklini bilinçli ve akýlcý olarak seçmezler. Toplumlar, akýlcý insan kontrolü altýnda olmayan sosyel evrim süreçleri yoluyla geliþir. Beþinci ilke, diðer dördünün bir sonucudur. Açýklmak gerekirse: Birinci örneðe göre, genel olarak konuþursak, bir sosyal reform giriþimi ya toplumun zaten geliþtiði yolda etki eder (böylece de, sadece her koþulda olacak bir deðiþikliði hýzlandýrýr) ya da yalnýzca geçici bir etki gösterir, böylece de toplum kýsa sürede eski haline döner. Toplumun herhangi önemli bir niteliðinin geliþiminde kalýcý bir deðiþim gerçekleþtirmek için reform yetersizdir, dervrim gereklidir. (Bir devrim ille de silahlý bir baþkaldýrýyý veya bir devletin yýkýlmasýný içermez.) Ýkinci kurala göre, bir devrim asla toplumun yalnýzca bir yönünü deðiþtirmez, tüm toplumu deðiþtirir; üçüncü ilkeye göreyse, devrimcilerin asla beklemediði veya istemediði deðiþiklikler ortaya çýkar. Dördüncü ilkeye göre, devrimciler veya ütopyacýlar yeni bir toplum türü oluþtururlarsa, bu asla planlanan þekilde iþlemez. * Endüstriyel toplumda özgürlüðün kýsýtlanmasý kaçýnýlmazdýr * Çaðdaþ insanýn eli kolu bir kurallar ve düzenlemeler aðýyla baðlanmýþtýr. Kaderi, kararlarýný etkileyemeyeceði kadar uzak kiþilerin eylemlerine baðlýdýr. Bu durum teknolojik açýdan ilerlemiþ toplumlarda gerekli ve kaçýnýlmazdýr. Sistem iþleyebilmek için insan davranýþlarýný sýký sýkýya düzenlemek zorundadýr. Sistem insanlarý davranýþ kalýplarýna çok uzak biçimde davranmaya zorlamaktadýr. Örneðin, sistemin bilim adamlarýna, matematikçilere, mühendislere ihtiyacý vardýr. Onlarsýz iþleyemez. Bu yüzden çocuklara bu alanlarda yükselmeleri için aðýr baskýlar uygulanýyor. Teknolojik toplum küçük, baðýmsýz parçalara bölünemez; çünkü üretim çok sayýda insanýn iþbirliðine dayanýr. Bir karar, diyelim ki, 1 milyon kiþiyi etkiliyorsa, her bir kiþinin bu kararda 1 milyonda 1 kadar payý vardýr. Pratikte ise, kararlarý, kamu görevlileri, þirket yöneticileri veya teknik uzmanlar verir. Bireyler hayatlarýný etkileyen kararlara müdahale etmekten acizdir ve bunu teknoloji toplumunda çözmenin bir yolu yoktur. Sistem insani ihtiyaçlarý doyurmak için varolmaz, varolamaz. Aksine, sistemin ihtiyaçlarýna uymak üzere düzenlenmesi gereken insan davranýþýdýr. Bunun sistemi yönetiyormuþ gibi gözüken ideolojiyle hiçbir ilgisi yoktur. Bu teknolojinin suçudur çünkü sistem, ideoloji tarafýndan deðil, teknik gereklilikler tarafýndan yönlendirilir. Sistem, elbette birçok ihtiyacý karþýlýyor ancak genelde, bunu yapmak sistemin yararýna olduðu sürece yapýyor. Örneðin sistem insanlara gýda saðlýyor, çünkü herkes açlýktan ölseydi sistem iþlemezdi. Asýl önemli olan insanýn ihtiyaçlarý deðil, sistemin ihtiyaçlarýdýr. * Teknolojinin "kötü" taraflarý "iyi" taraflarýndan ayrýlamaz * Endüstriyel toplumun özgürlük lehine yeniden düzenlenmesinin olanaksýzlýðýnýn diðer bir nedeni ise, çaðdaþ teknolojinin, bütün parçalarýnýn diðerine baðlý olduðu bütünlüklü bir sistem olmasýdýr. Teknolojinin "kötü" taraflarýný atýp sadece "iyi" taraflarýný býrakamazsýnýz. Çaðdaþ týbbý ele alalým. Týp bilimindeki ilerlemeler, kimya, fizik, biyoloji, bilgisayar bilimi ve diðer alanlardaki ilerlemelere baðlýdýr. Ýleri düzey týbbi tedaviler, yalnýzca teknolojik açýdan geliþkin, ekonomik açýdan zengin bir toplumda bulunabilen, pahalý ve yüksek teknoloji ürünü bir donaným gerektirir. Týpta ilerleme, teknolojik sistemin diðer parçalarý olmadan da saðlanabilseydi bile, birtakým kötülükleri beraberinde getirecekti. Örneðin, þeker hastalýðýnýn tedavisinin bulunduðunu varsayalým. O zaman þeker hastalýðýna genetik bir eðilimi olan insanlar da diðerleri gibi yaþayabilecek ve üretebilecekti. Þeker hastalýðýna karþý doðal seçim azalacak ve bu tür genler bütün topluma yayýlacaktý. Toplumun genetik yapýsýnýn bozulmasýyla baþka bazý hastalýklara karþý hassasiyet de deðiþecektir. Tek çözüm bir tür öjenik (Öjeni: Ýnsan ýrkýnýn soyaçekim yoluyla islahýna çalýþan bir bilim dalý) programý veya yaygýn genetik mühendisliði olacaktýr. Böylece insan, doðanýn veya þansýn veya tanrýnýn (dini ve felsefi görüþünüz neyse) bir yaratýsý deðil, iþlenmiþ bir ürün olacaktýr. Eðer büyük devlet babanýn hayatýnýza þu anda fazla karýþtýðýný düþünüyorsanýz yanýlýyorsunuz, siz asýl devlet, çocuklarýnýzýn genetik yapýsýný düzenlemeye baþladýðýnda görün olacaklarý.. * Devrim reformdan daha kolaydýr * Sistemde özgürlüðü teknolojiyle uzlaþtýracak bir reform yapýlamaz. Tek yol endüstriyel-teknolojik sistemi tamamen yýkmaktýr. Bu da devrim anlamýna gelir, ille de silahlý bir ayaklanma deðil, ama toplumun doðasýnda radikal ve esaslý bir deðiþim demektir. Bir devrim, reformun gerektirdiðinden çok daha fazla deðiþiklik içerdiðinden, insanlar devrimi gerçekleþtirmenin daha zor olduðunu düþünme eðilimindedir. Aslýnda belli koþullar altýnda devrim, reformdan çok daha kolaydýr. Bunun sebebi, devrimci bir hareketin bir reform hareketinin sahip olamayacaðý güçlü bir esin kaynaðýnýn olmasýdýr. Reform hareketi sadece belli bir sosyal problemi çözmeyi vaad eder. Devrimci hareket ise, bir defade bütün problemleri çözmeyi ve tamamen yeni bir dünya yaratmayý hedefler; insanlarýn uðruna büyük risklere gireceði ve fedakarlýklar yapacaðý türden bir ideal saðlar. * Ýnsan soyu dönüm noktasýnda * Sistem sýk sýk varlýðýný tehdit eden belli baþlý bazý problemlerle umutsuz bir mücadeleye giriþir. Bunlarýn içinde insan davranýþý üzerinde kýsa zamanda yeterli bir kontrol saðlarsa, büyük olasýlýkla varlýðýný sürdürür. Aksi takdirde yok olur. Bu konu gelecek 40 ile 100 yýl içinde çözüme ulaþacaktýr. Farzedin ki, sistem gelecek 40 ile 100 yýl içinde doðacak krizi atlattý. O zamana kadar, bu sorunlarýn çözülmesi ya da en azýndan kontrol altýna alýnmasý gerekecektir, özellikle baþý çeken problem de insanlarý "toplumsallaþtýrmak"týr, yani atalarýndan miras kalmýþ davranýþlarý sistemi tehdit edemeyecek duruma gelene dek insanlarý uysallaþtýrmak. Bu baþarýldýktan sonra, teknolojinin ilerlemesine karþý baþka engel kalmayacak gibidir ve büyük bir olasýlýkla mantýksal sonuna doðru ilerleyecektir. Bu da insanlar ve diðer bütün önemli organizmalar dahil dünyadaki her þey üzerinde mutlak bir kontrol anlamýna gelmektedir. Eðer sistem yýkýlýrsa, bir "kaos dönemi", tarihin geçmiþte çeþitli devirlerde kaydettiði türden bir "sorunlar dönemi" yaþanabilir. Böyle bir sorunlar döneminde nelerin olacaðýný tahmin etmek imkansýzdýr. Ama ne olursa olsun insan ýrkýna yeni bir þans verilmiþ olur. En büyük tehlike yýkýmdan bir iki yýl sonra endüstri toplumunun kendini toparlamaya baþlamasýdýr. Mutlaka bir çok kiþi, özellikle de güce aç tipler, fabrikalarýn yeniden çalýþmasýný isteyecektir. Endüstriyel toplum bütünüyle devrimci bir eylem sonucu yýkýlmayacaktýr. Eðer sistem yýkýlýrsa bu ya kendiliðinden, ya da devrimcilerin yardýmcý olacaðý yarý spontan bir süreç yoluyla olacak. * Gelecek * Þimdi, endüstriyel toplumun önümüzdeki birkaç on yýl için devam ettiðini ve kusurlarýndan arýndýrýldýðýný, kusursuz iþlediðini düþünelim. Bu nasýl bir sistem olacaktýr? Öncelikle bilgisayar bilimcilerinin, her þeyi insanlardan daha iyi baþaran akýllý makinalar yapmayý baþardýklarýný varsayalým. Bu durumda bütün iþler iyi organize edilmiþ, büyük makina sistemleri tarafýndan gerçekleþtirilecek ve insan gücü gerekli olmayacaktýr. Makinalarýn, tüm kararlarý insan gözetimi olmadan almasýna izin verilecektir ya da insanlarýn makina üzerindeki kontrolü elinde tutmasý mümkün olabilecektir. Eðer tüm karar yetkisi makinalara verilirse, bunun sonuçlarý hakkýnda tahminde bulunamayýz, çünkü bu tür makinalarýn nasýl davranacaðýný tahmin etmek olanaksýzz. Biz yalnýzca insan ýrkýnýn kaderinin, makinalarýn elinde olacaðýna iþaret ediyoruz. Bizim iddia ettiðimiz þey þudur: Ýnsan ýrký kolayca kendini makinalara baðlýlýða sürüklenmiþ halde bulabilir ve makinalarýn kararlarýný kabul etmekten baþka hiçbir pratik seçimi kalmayabilir. Toplum ve onun karþýlaþtýðý sorunlar karmaþýklaþtýkça ve makinalar gitgide akýllandýkça insanlar onlara daha fazla karar verme yetkisi verirler, çünkü makinalarýn kararlarý, insanlarýnkinden daha iyi sonuçlar getirir. Sonunda, sistemi iþletebilmek için gerekli olan kararlar öyle karmaþýklaþabilir ki, insanalr onlarý gereðince yapacak kapasitede olmayabilir. Bu aþamada makinalar etkin bir kontrol sahibi olacaktýr. Ýnsanlar makinalarý pat diye kapatmayacaktýr, çünkü onlara öyle baðýmlý hale geleceklerdir ki, makinalarý kapatmak intihar anlamýna gelebilecektir. Diðer yandan, makinalar üzerindeki insan kontrolününün elde tutulmasý da mümkündür. Bu durumda, ortalama insan kendine ait arabasý ya da kiþisel bilgisayarý gibi bazý makinalarý kontrol edebilir, ancak geniþ sistemlerin üstündeki kontrol seçkin bir azýnlýðýn elinde olacaktýr. Bugün de olduðu gibi. Ama iki farkla. Geliþmiþ tekniklere baðlý olarak seçkin kesim kitleler üzerinde dahafazla kontrol sahibi olacaktýr ve insan emeði artýk gerekli olmayacaðýndan, kitleler sistem üzerinde gereksiz bir yük olacaktýr. Seçkin kesim acýmasýz olursa kitleleri yoketme kararý bile alabilir. Þimdi de bilgisayar bilimcilerin yapay zeka geliþtirmeyi baþaramdýðýný, insan gücünün gerekli olduðunu varsayalým. O zaman bile makinalar gittikçe basit iþleri daha çok ele geçirecek; böylece iþsizler ordusu gittikçe büyüyecektir. Ýþ bulanlardan ise gittikçe daha çok þey talep edilecektir: Gittikçe daha fazla eðitime ihtiyaçlarý olacak, daha fazla yetenkli, daha güvenilir, saðlýklý ve itaatkar olmalarý gerekecektir; çünkü gittikçe daha büyük, dev bir organizmanýn hücreleri haline geleceklerdir. Prestij ve güç için bitmez tükenmez bir rekabetin olduðu bir gelecek toplumu düþleyebiliriz.. Yukarýda özetlenen senaryolarýn tüm olasýlýklarý sergilemediðini söylemeye gerek yok. Bunlar yalnýzca bize olsý gelenler. Ama bizim söylediklerimizden daha hoþ hiçbir mantýklý senaryo aklýmýza gelmiyor. * Strateji * Devrimcilere düþen iki önemli görev var: Endüstriyel toplumdaki toplumsal gerilimi ve istikrarsýzlýðý arttýrmak ve teknoloji ile endüstriyel sisteme karþý bir ideoloji yaymak. Sistem yeterince istikrarsýz ve gerilimli olduðunda, teknolojiye karþý bir devrim mümkün olabilir. Buradaki yöntem, Fransýz ve Rus toplumlarýnda da devrimden önceki birkaç on yýlda gittikçe artan zayýflama ve bunalým belirtileri olarak görülüyordu. Fransýz ve Rus devrimlerinin baþarýsýz olduðu yolunda biritiraz yükselebilir. Ancak çoðu devrimini iki amacý vardýr. Birinci amaç, toplumun eski yapýsýný yýkmak; ikincisi ise, devrimciler tarafýndan öngörülen yeni bir toplum kurmaktýr. Fransýz ve Rus devrimleri yeni bir toplum kurmayý (iyi ki!) baþaramadýlar, ancak eski toplumu yýkma konusunda oldukça baþarýlýydýlar. Bizim tek amacýmýz varolan toplum yapýsýný yýkmak. Ancak bir ideoloji, coþkun bir destek alabilmesi için, olumsuz bir idealin yaný sýra, olumlu bir ideale de sahip olmalýdýr: Bir þeye karþý olduðu kadar, bir þeyden yana olmalýdýr. Bizim önerdiðimiz olumlu ideal Doða'dýr. Yeni, Vahþi Doða: Yeryüzünün, insan yönetiminden, denetiminden ve müdahalesinden baðýmsýz olarak canlýlarýyla birlikte varlýðýný sürdürmesi ideali. Vahþi doðaya insan doðasýný da dahil ediyoruz, yani bireyin organize toplumun düzenlemelerine tabi olmayan ama þahsýn, özgüriradenin ya da tanrýnýn (dini ya da felsefi görüþlerinize baðlý) bir yaratýsý olan iþlevlerini. Doða birçok nedenden ötürü tam anlamýyla mükemmel bir teknoloji karþýtý idealdir. Doða teknolojinin tam karþýtýdýr. Doða kendi baþýnýn çaresine bakar: O, tüm insan toplumlarýndan çok daha önce ortaya çýkan kendiliðinden bir yaratýydý. Ancak, Endüstri Devrimi'nden sonra insan toplumunun doða üzerindeki etkisi yýkýcý olmaya baþladý. Doða üzerindeki baskýyý kaldýrmak içinözel bir sosyal sistem yaratmak gerekmiyor. Yalnýzca endüstriyel toplumdan kurtulmak yeterli. Devrim, uluslararasý ve dünya çapýnda olmalýdýr. Ülkeden ülkeye yayýlma temelinde yürütülemez. Örneðin, ne zaman ABD'de teknolojik ilerlemenin ya da ekonomik büyümenin biraz kýsýtlanmasý öne sürülse, insanlar histeri krizlerine tutulup, teknolojide geri kalýrsak Japonlar'ýn bizi geçeceðini söylüyorlar. Kutsal robotlar! Japonlar bizden daha çok araba satarsa, dünya yörüngesinden fýrlar! (Milliyetçilik teknolojinin en önemli destekçilerindendir.) Çin, Vietnam ve Kuzey Kore gibi diktatörlükle yönetilen uluslar ilerlerse, sonunda diktatörlerin dünyaya hakim olacaðý iddia edilebilir. Bu da endüstriyel sisteme mümkün olduðunca her yerde ayný zamanda saldýrýlmasýnýn bir nedeni. Doðru, endüstriyel sistemin her yerde ayný zamanda yýkýlacaðýnýn bir garantisi yok ve sistemi yýkma giriþiminin diktatörlerin egemenliðine yol açmasý bile mümkün. Ama bu, göze alýnmasý gereken bir risk. Devrimciler, dünya ekonomisini birbirine baðlayan anlaþmalarý desteklemeyi düþünmelidirler. NAFTA veya GATT gibi serbest ticaret anlaþmalarý kýsa vadede doðaya zarar verebilir, ancak ülkelerarasý ekonomik baðýmlýlýðý güçlendirdiðinden uzun vadede yararlý olabilir. Güçlü bir ulusun yýkýlmasýnýn tüm endüstriyel uluslarýn yýkýlmasýna yol açacaðý denli birleþik bir dünya ekonomisi oluþursa, sistemi dünya çapýnda yýkmak daha kolay olur. Devrimcilerin sisteme, belli oranda, modern teknolojiyi kullanmadan saldýrmaya çalýþmasýnýn bir yararý olmaz. En azýndan mesajlarýný yaymak için iletiþim medyasýný kullanmalýdýrlar. Ama modern teknolojiyi sadece bir tek amaç için kullanmalýdýrlar: Teknolojik sisteme saldýrmak. Yanýnda bir fýçý þarapla oturan bir alkolik düþünün. Onun kendi kendine þunlarý söylediðini farzedin: "Aþýrýya kaçýlmadan içilirse þarabýn zararý yoktur. Hatta dediklerine göre az miktarda þarap faydalýdýr bile! Eðer sadece ufak bir kadeh içersem bana bir zararý dokunmaz.." Daha sonra ne olacaðýný hepiniz biliyorsunuz. Teknolojik toplumun aynen bir fýçý þarabýn yanýbaþýndaki bu alkoliðe benzediðini asla unutmayýn! kaynak : eXpress Dergisi yazan : theodore john kaczynski
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © kuzey darıcı ..., 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |