..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Hemen yüzüne gül suyu seperek Leyla'yý ayýlttýlar." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Yeraltý > Burak Mollamehmetoðlu




29 Eylül 2005
Muhsin Bey'in En Garip Meþgalesi  
Burak Mollamehmetoðlu
...'Mezarlar' dedi kendi kendine, 've ruhlar... Neredesiniz?'..


:AHGC:
Azimli Muhsin Bey, yaptýðý iþi býrakýp bir sandalye çekti ve masaya oturdu. Dirseklerini masaya dayayarak, ellerini birbirine kenetledi. Tek bir altmýþ mumluk ampulle aydýnlanan odada gözlerini gezdirdi. Duvarlar, boydan boya dört sýra rafla döþenmiþti; ve raflar Muhsin Bey'in acayip huylarýnýn geride býraktýklarýyla doluydu. Az önce yediði darbeden sonra dört yana salýnmaya baþlamýþ lamba, odadaki belli yerleri vurgulamak istercesine o tarafa baskýn bir aydýnlýkla saldýrýp, sonrasýnda baþka bir yere yöneliyordu. Muhsin Bey, dans eden münasebetsiz aydýnlýklar yüzünden midesine söz geçiremez olmuþtu; kesif ve derin kokularýn hücumuna zor dayanan bünyesi, artýk tedbiri elden býrakmýþ, þiddetli kasýlmalar eþliðinde öðürüyordu...
Beþ dakika sonra Muhsin Bey, burnunu içine gömmüþ olduðunu anladýðý iðrenç kusmuðunun içinde uyandý. Ani bir tepkiyle elleri üzerinde yükselerek inledi ve burnunun ýslanmýþ kýsmýný kanlý gömleðinin yakasýna silmeye çalýþtý... Lamba artýk hareketsizdi; duraðan sarý ýþýðýný zemine doðru perde perde yayýyordu. Muhsin Bey soðuktan dolayý ürperdi.
Yeniden masaya oturup, en alttaki çekmeceden bir deste kaðýt çýkardý. Her þeyin baþlamasýna bu avuç içi büyüklüðünde kaðýtlar sebep olmamýþtý, ama hayal gücüne sapkýn cesaretini veren ilham bu elli üç kaðýttan biriydi. Muhsin Bey derin bir nefes alarak, rutubet ve en berbat kokularý baðrýnda saklayan odasýnýn bir kenarýnda, masanýn üzerinde kaðýtlarla oynamaya baþladý; çocukluðundan beri vazgeçemediði tek alýþkanlýk iþte buydu.
En üstteki iki kaðýdý alarak birini bir eline, diðerini öbür eline yerleþtirdi. Ýki eliyle de, kaðýtlarýn kýsa kenarlarýndan birini iki köþesinden kavradý ve iki kaðýdý yan yana getirdi. Baþ ve iþaret parmaklarýyla tuttuðu bu kenarlarý birleþtirdi, iki kaðýdýn diðer kenarlarý masanýn yüzeyindeydi, ve üstteki kenarlarýn aksine birbirlerinden ayrýydýlar.
Muhsin Bey , iki kaðýttan yaptýðý ilk üçgeni çabucak hallediverdi. Derken desteden iki tane daha kaðýt aldý ve ilk üçgenin hemen bitiþiðinde bir üçgen daha oluþturdu. Ýlk katýn diðerlerine nazaran daha kolay yapýldýðýný biliyordu Muhsin Bey, usta marifetiyle kullanýyordu hamarat ve kurumuþ kan lekeli ellerini; her ne kadar elleri ona yabancý görünse de. Aðýr kokulu odada asla yetmeyen havayý ciðerlerinden verirken, cerrah itinasýyla davranýyordu, mümkün olduðunca kaðýtlardan uzaða üflüyordu nefesini. Ve nefesi titreyerek çýkýyordu aslýnda, çünkü hala dehþet içinde çýrpýnan bir kalbi vardý; kaðýttan evini yýkmaya azmetmiþ, onu günahkar emelleri yüzünden alkýþlayan hain ve metruk dehþet...
Altý adet üçgen yan yana gelince Muhsin Bey artýk daha sakindi. Evin yapýmý iyi gittiðine göre, iþleri de iyi gidecekti. Bir fal bakýyor gibiydi hali; yýldýzlar yerine bir araya gelmiþ kaðýttan üçgenleri analiz ediyordu. Belki þimdi sandalyesinde arkasýna dönüp, yüzleþmekten korktuðu manzaraya bakabilirdi; lakin anýnda kaslarý sertleþti ve damarlarýnýn þiþmeye yüz tuttuklarýný hissetti. Gözlerini ilk katta dolaþtýrýrken 'belki diðer katlarda' diye geçirdi içinden. Bilincini zorlayan endiþe geri çekilir gibi oldu.
Kararýný verdiði için eli yeniden masanýn üstündeki desteye gitti ve beþ tane kaðýt aldý. Bunlar üçgenlerin tepeleri arasýna koyulacak kaðýtlardý ve ikinci kat bunlar üzerinde yükselecekti. Ýkinci katýn hazýr olmasýna daha zaman vardý, cesareti ikinci katla beraber geri gelirse kesinlikle dönüp uðursuz eserinin yerdeki þekliyle yüzleþebilirdi. Kaðýtlarý üçgenlerin tepeleri arasýna yerleþtirdi ve yükselmekte olan evinin aksi yönüne doðru sessiz bir nefes verdi: Ýlk kat bitmiþti...
...Muhsin ruhlara inanýrdý. Onlar hakkýnda duyduklarýyla ilgili uzun uzun düþünür, fakat bir türlü yetinmezdi. Daha fazlasýna açlýk duyardý; varlýðý þüphe götüren bir konu hakkýnda elle tutulur kanýtlar ister, merakýný haklý çýkaracak yöntemler arardý. Böylece cesur bir kararý zorla kendisine kabul ettirerek ruh olmayý anlamak istedi. Þimdi köreltemediði hevesinin teþvikiyle, yaþayanlarýn dünyasýndan vazgeçen bir karabasan edasýyla ilk karanlýk adýmýný en yakýndaki mezarlýða attý. Masum bir çocuðun en saf duruþuna bürünüp mezarlýðýn giriþinde durdu ve gecenin mermer bekçilerini seyretti; içindeki çocuðun saflýðýna en ciddi ve büyük lekeyi o fesat gecede sürdü. 'Mezarlar' dedi kendi kendine, 've ruhlar... Neredesiniz?'
... Ýkinci katýn ilk üçgeni Muhsin Bey'e büyük zorluk çýkarmýþtý. Kan ter içinde kalarak, nefes alamadýðý için kýpkýrmýzý olmuþ halde üçgeni oturttu. Ýhtimamla ellerini çekip bir iki saniye üçgeni sadece gözleriyle sýnadý... baþarmýþtý. Güvenle nefesini verdi ve iki kaðýt daha aldý; iki kaðýt, bir üçgen... Alný üzerinde ter damlalarý tomurcuklanýyordu, elleri titremesin diye olaðanüstü bir çaba sarf ederek konsantrasyonunu bozmamaya uðraþ veriyordu. Zira kafasý hala onu hem suçluyor, hem de heveslendiriyordu. Piþmanlýk tortusu bilincine yapýþmaya baþlamýþtý; þimdiye dek yaptýðý hiçbir þey hýrsýný, oturttuðu heybetli tahttan indirecek oranda vurucu bir kötü hissetme ve piþmanlýk yaratmamýþtý. Biraz önce ne olmuþtu ki tonlarca fýsýltý, içinde karýncalanma yaratýp, cehennem ateþleri üzerine fetvalar verirken, kendini garip hissediyordu?.. Elleri titrememeliydi, yoksa ikinci katýn ikinci üçgeni tam bir yýkým getirecekti.
Muhsin Bey iki kaðýt daha aldý. Altmýþ mumluk ampulün aydýnlatmaya uðraþ verdiði oda içe iþleyen bir soðuk ve ciðerleri daðlayan mayhoþ kokularla ayakta duruyordu. Muhsin Bey'e nerede olduðunu hatýrlatýyorlardý: günahkarlýðýn ayaklarý dibinde...
Ýkinci üçgen beklenmedik bir direnç göstermiþ ve Muhsin Bey'in istediði gibi durmamak için diretmiþti. Muhsin Bey her saniye biraz daha sinirlenmiþ, öfkesinin zincirini milim milim gevþetmiþ ve ruhunu þu zavallý oyun kartlarýna karþý galeyana getirmeye hazýrlamýþtý. Ama ikinci üçgen tam zamanýnda kendini düþmanýn ellerine teslim edip, ikinci katýn birinci üçgeni yanýnda yerini almýþtý.
Muhsin Bey için ayný cebelleþme, þimdi üçüncü üçgenle uðraþýrken de vuku bulacaktý. O yüzden çok derin bir nefes aldý, ellerini kontrol etti, omuzlarýný ileri geri oynatýp sakinleþme kültünü yaptý. Bu evi yapamazsa, düþündüðünün olduðuna asla inanamazdý. Çocukluðundan geriye bir bu kalmýþtý elinde. Biraz önce yaptýðý þeyle yüz yüze gelmeden evvel, eðer gelmek istiyorsa, kaðýtlarla ortaya koyduðu maharetinden yardým istemeliydi; çocukluðun korkusuzluðuna ve sonsuz merakýna ihtiyaç duyuyor gibiydi, karþýsýna ne çýkarsa çýksýn þaþýrýp inceleme dirayetine dört elle sarýlmayý arzuluyordu. Çocukluk anýlarýyla arýnmak istiyordu tüm yaptýklarýndan.
Elleri titredi... istemsiz bir seðirme ile sað eli sola kaydý ve yapmaya uðraþ verdiði üçüncü üçgen ikinci katýn diðer üçgenlerini teker teker yýktý ve birinci katý yerle bir etti!! Muhsin Bey'in gözleri, alnýnda kuruyan kaný ýsýtýp, onunla beraber kaþlarýndan akan terin yaktýðý gözleri- koskocaman açýldý. Geride üst üste yýðýlmýþ bir takým kaðýtlar kalmýþtý. Ama hiçbir zaman ilk seferde bütün bir ev yapýlmazdý kaðýtlarla... Muhsin Bey ilk kata yeniden baþladý...
...O gece Muhsin en fazla saniyeler sayýsýnca o mezarlýk giriþinde bekleyebildi. Ya rüzgar gecenin dikenli ellerine takýlýp, çocuk kulaklarýnýn hiç duymadýðý garez dolu bir ulumayla azarlamýþtý onu, yada mezarlarýnda gri bir uykuya dalmýþ ruhlar merakýndan dolayý cezalandýrýyorlardý küçük Muhsin'i. Yaþayanlarýn dünyasýna yeni yeni alýþan berrak bir kalbin kaldýramayacaðý korkunç hislerle dolmuþtu Muhsin.
Oradan kaçarak uzaklaþtý ve iki sokak ötede saklambaç oynayan arkadaþlarýnýn arasýna karýþtý. Tehlikeden uzaklaþýnca aslýnda bunun hoþuna gittiðini düþünür gibi olmuþtu, saklandýðý çöp tenekesinin arkasýnda nefes nefese gizlenirken kalbinin pýr pýr ettiðini fark etti. Yine de isteksizlik içinde, hevesli ruhuna þöyle dedi: Belki yarýn akþam.
Sonraki gece Muhsin, yüzüne taktýðý kararlýlýk maskesiyle mezarlýk giriþine geldi. Rüzgarý titreyerek dinledi, kasvetin öbek öbek dumanlarla perdelendiði mezarlara ve mermer bekçilerine baktý. Uzun servilerin hoyratça yaptýklarý dansý seyretti. Ve onlara karþý gülüyor olduðu için kendiyle gurur duydu. Ayný kelimeleri bir daha tekrarladý: 'Mezarlar... Ve ruhlar; neredesiniz?..'
... Ýkinci katýn yapýmýnda, ileriki katlarda da göstereceði sabrýn temellerini atmaya çabaladý Muhsin Bey. Ýkinci katýn beþinci ve son üçgenini yanan kaslarýnýn aceleciliðine aldýrmamaya çabalayarak yerleþtirdiðinde, büyük bir rahatlama ile doldu. O kadar güzel bir andý ki, yaþadýðý ve yaþattýðý dehþeti bir iki saniyeliðine unutmuþ olmaktan dolayý minnettardý. Zafer duygularý içinde, azalan desteden dört kaðýt aldý ve üçüncü katýn zeminini temkinli bakýþlarla döþedi: Ýkinci kat bitmiþti...
... Muhsin, gençliðinin ilk yýllarýna dek mezarlýða gitti ve mezarlar arasýnda dolaþtý. Bunun, yapýlandýrmaya çalýþtýðý düþüncesine katkýsý olacaðýna yürekten inanýyordu. Ama nasýl ki, kabristan giriþinde günlerce beklemekten sýkýlýp korkusunu bir kenara attýðýnda, mezarlar arasýnda bulunmanýn kötü olmadýðýný söyleyerek daha fazlasýna aç olduðunu göstermiþse, mezarlar arasýnda dolaþmanýn da merakýný tatmin etmediðini anlayacaktý. Ne yapmalýydý?.. Ruhlara nasýl daha yakýn olabilirdi?.. onlarla yüz yüze gelip, kafasýndakileri nasýl sorabilirdi?..
Aklýna gelen çözüm, çözümden çok gariplikti: Muhsin, mezarlarýn üstünde yatmaya baþladý. Geceleri geç bir vakitte, fanilik uykuya yatýnca garip bir loþluða bürünen mezarlýkta, her sesin çok farklý göründüðü mermer taþlar arasýnda bir mezar seçti ve üzerine yüz üstü yattý.
Gözlem yaparken aþýrý derecede dikkatliydi. Ölü topraðýný burnuyla kokladý, elleriyle kurcalayýp yüzüne sürdü. Hiç bilmediði ve anlam veremediði yöntemlerle bazý iletiþim yollarý arýyordu. Bunlarý kendisi geliþtirmiþti. Ruh ile aralarýnda toprak vardý ve ruh topraktan geçme kabiliyetine sahipti. Ýþte bu mantýða göre, toprakta ruhun tadý olmalýydý. Muhsin bu rahatsýz edici eylemleri büyük bir saflýkla yapýyordu. Zira çocuk haliyle bir kere korkup alt ettiðini düþündüðü þeyin, artýk ürpertisine kulak asmýyordu.
Geceler boyu mezarlarýn üzerinde yatýp, soðuk topraðýn mat suratýyla baþ baþa saatler geçirdi. Sabýrla, aklýna gelen her yolu kullanarak ruhlarý yanýna çaðýrdý. Onlara yalvardý ve çoðu geceler hayal kýrýklýðý yüzünden ölü topraðý üzerinde aðladý. Öyle bir noktada yalpalýyordu ki, meraký tutkulu bir hýrsa dönüþecek denli alevlenmiþti.
Yavaþça yaklaþan bezginlik, Muhsin'i bir sonraki adýma sürüklüyordu. Ýsteðinden vazgeçmesi düþünülemezdi; oyun kaðýtlarýndan evlerinden gayri bir bu meraký kalmýþtý artýk. Yüzüne genç yaþta kazýnan asýk ve donuk ifade de, artýk vazgeçmek için çok geç kaldýðýný söylüyordu; Muhsin daha on altý yaþýndaydý. Aklý daha fazla mezar üstünde yatmalarý, üzerinde çalýþtýðý sakat gayesi için gerekli görmüyordu. O yüzden Muhsin, daha sakat bir fikir bulmalýydý...
... Muhsin Bey üçüncü kata aþýrý bir inanç yüklemesiyle baþladý. Ýyi gidiyordu, evi gözlerinin önünde, ellerinin maharetiyle yükselmekteydi. Kendine güveni artmýþ, elinden çýkan iþin doðruluðuna inanmaya baþlamýþtý. Artýk istese arkasýnda duran eserine bile bakabilirdi, ama üçüncü kata çoktan baþlamýþtý. Bitirince ilk iþi, dönüp arkasýna bakmak olacaktý. Mesnetsiz ve yalan bir sabýrsýzlýk ruhunu kemiriyordu Muhsin Bey'in. Üçüncü katý bitirip, 'eserim' dediði þeye bakmak için can atýyor gibiydi.
Lakin emin olduðu bir þey daha vardý; sabýrsýzlýk kaðýttan evlerin en büyük düþmanýydý. Kaðýtlar özenle yerleþtirilmeli, itinayla üzerine titrenmeliydi. Üzerinde kuruyan teri, odanýn soðukluðuyla bir olup Muhsin Bey'i ara sýra irkiltse de, o bir profesyoneldi; her türlü zorluða göðüs gerip evini inþa ediyordu. Bu sayede çocukluða geri dönme emareleri de, benliðindeki kapkara zift denizinin kabarcýklarý içinden patlayarak bir görünüp bir yok oluyordu.
Üçüncü kat salýným yapmakta kendini özgür hissediyordu. Muhsin Bey'in her hareketinde azar azar gidip geliyor, altýndaki katlarý da ufaktan titretiyordu. Muhsin Bey her nefesini, neredeyse dakikalar boyunca tutmaya baþlamýþtý, çünkü kat sayýsý arttýkça, oluþturulan her yeni üçgenin yerine konulma süreci daha narin ve daha uzun oluyordu.
Üçüncü katýn yapýmý çok uzun sürdü ama sonunda sahibinin istediði gibi bir ev, bir þato, bir saray ortaya çýkmaya baþlamýþtý. Þimdi Muhsin Bey sandalyesini, vicdan azabýndan çok uzakta arkasýna doðru çevirdi ve yere baktý. Üçüncü kat bitmiþti...
... Muhsin giderek insanlardan uzaklaþýyordu. Ruhlarýn fiziksel olmayan varlýklarýný beyninde kurgulamaya çalýþtýkça, yaþayanlarýn arasýnda durmakta bir fayda görmemeye baþlamýþtý. Kendi baþýna günler geçirmeye yatkýn bir insan oldu çýktý; günler birikerek ay oldu, aylar yýllara yuvarlandý. Ailesinin tepkisini çekmemek adýna üniversite sýnavýna girdi ve azýmsanmayacak bir üniversitenin gýpta ile bakýlan bir bölümüne kapaðý attý.
Lakin yaþý ilerledikçe sýnýrlarý geniþleyen ve olgunluðu bütünleþen gayesi, Muhsin'i asla yalnýz býrakmýyordu. Artýk çocuk deðildi ve her gece mezarlýklarda dolaþmanýn yada nefessiz topraklarýn üzerine fýsýldamanýn bir yarar getirmeyeceðinin farkýna varmýþtý. Yetiþkin tarzý mantýk yürütme alýþtýrmalarýna, kendi sakat düþünce yönteminin uzuvlarýný da monte ederek yoluna devam ededurdu.
Gözü pekleþmiþti; Planlarý ciddi oranda can sýkýcý olmaya baþlamak üzereydi.Ama eyleme geçmek için günler boyu kendisini telkin etmesi gerekti. Nasýl bir öte hayat ve ne gibi bir zamansýzlýðýn var olduðunu manasýz þevklere dalarak merak ediyordu. Ýþe yaramayacaðýný bilse de, yüzeysel olan þeyleri de deniyordu; ruhlarý çaðýrýyor, kendi çapýnda meditasyonlar düzenliyor ve her kitapçýda bulunabilen 'gizemli' kitaplarý alýp okuyordu. Fakat hiçbirini gülmeden okuyamamýþtý, çünkü maddiyata baðýmlý bir baðýmsýzlýk, onlarýn anlattýðý gibi elde edilemezdi.
Bazen öyle tuhaf bir duyguya kapýlýyordu ki, aradýðý doðru yolun içinde saklý olduðunu hissediyor, böylece tarifsiz bir heyecana kapýlýyor, fakat sanki bu bilgi ona çok yabancý bir dilde konuþan alakasýz bir aðýzdan çýkýyormuþçasýna cevapsýz kalýp, ardýndan çýlgýna dönüyordu.
Ýþte bu çýlgýnlýk nöbetlerinden birinde, gecenin lanetlileri sokaklarda cirit atarken kendini sokaða attý. Hiddet ruhunu daðlamýþtý; öfkeyle soluyup gecenin sinmesine neden oluyordu. Bir müddet yürüdükten sonra, çocukluðunun o derin sessizlik andý içmiþ mezarlýðýna ulaþtý. Uðursuz gölgelerin yollara düþtüðü o yerde, en kuytudaki ve en beklenmedik köþeye çekilir gibi ilerledi. Yýllanmýþ bir mermer taþýn önünde hýnçla soludu ve kendini sinir krizleri içinde yere atarak topraðý týrnaklarýyla kazmaya baþladý; ancak ve ancak, ölülerden birini rahatsýz ederse onunla muhatap olacaklarýný varsayýyor olmalýydý. Çünkü parmak uçlarý kanayýncaya kadar topraðý kazdýktan ve çatýlmýþ eski tahtalarý parçaladýktan sonra, neredeyse yok olmuþ etleri kapamaya çalýþan bir deriyle kaplý ölü bir kelleyi iki eliyle kavrayýp deli gibi sallarken, þöyle baðýrýyordu:
'Çabuk konuþ benimle!.. Lanetinle uyan ve garezinle gel buraya!!! Daha ne kadar bekleyeceðim?!..'
Cevap yoktu... Kulaklarýnda akýl almaz bir basýnç oluþmuþtu. Muhsin'in duyduðu yegane ses, kendi gürültülü nefesiydi... Cebinden çýkardýðý býçaðýn havayý yýrtan sesini bile önemsememiþti, ne de cesede yaptýðý insafsýz iþin çileden çýkaran diþli sýzýsýný...
... Muhsin Bey yüzünü yeniden masaya doðru döndü. Suratýnda keyifli bir gülümseme vardý. Eserini uzun uzun , midesi bulanmadan ve piþmanlýk duymadan seyretmiþti. Defalarca emin olmuþ ve her emin oluþunda kendisiyle biraz daha gurur duymuþtu. Ayný maðrurluk edasýyla raflarda gezdirdi gözlerini; nedense, o yana yatmýþ kafatasýnýn içi boþ göz yuvalarýna fazlaca baktý. Bu gece finale ulaþan çýlgýnlýðýnýn son sahnesini o kuru kafayla baþlattýðýný hatýrlamýþtý. Hastalýklý sarý ýþýðýn sersemlettiði gözleri, uykuya dalmýþçasýna o rafa bakakaldý.
Anýlarýn yankýlý ve gölgeli koridorlarýnda fazlaca dolaþan Muhsin Bey, dördüncü katý hemencecik yaptýðýný fark etmedi bile... Bazý þeyler, farkýnda olunmayýnca, daha kolay gerçekleþiyordu...
... Muhsin okuldan mezun olunca, kendisine hemen bir iþ buldu. Ailesiyle beraber kaldýðý iki katlý evin bodrum katýnýn kapýsýna yeni bir kilit taktýrttý ve çok nadir kullandýðý tatlý diliyle annesini kandýrdý. Babasý yataktan kalkamýyordu ve evde olanlarla ilgisi neredeyse hiçti.
Herkesin uyuduðu bir vakitte, mahallelerinin arkasýndaki tepede sakladýðý koleksiyonunu sakladýðý yerden çýkardý ve bodrum katýna indirdi. Duvarlara dört sýra raf yaptýrýp, koleksiyonunu bu raflara dizdi. Bir gece içgüdüsel olarak baþladýðý bu biriktirme alýþkanlýðý, gittikçe düzenli toplamalara ve sistematik bir caniliðe dönüþüyordu. Muhsin bir liste hazýrlamýþtý, on iki ayý ve elli iki haftayý belli renklere boyamýþ, yaðlý pastel boyalarla kocaman yuvarlaklar halinde renklendirdiði her haftanýn üzerine bazý harfleri siyah bir kurþun kalemle yazmýþtý; mutlaka bu sebepsiz deðildi:
Mezuniyetinden iki sene evveldi... Muhsin artýk ahlak yada toplum kurallarýný hiçe sayýyor, ailesinin ve çevresinin ona yýllardýr zerk ettikleri davranýþ ve düþünce biçimlerini kullanmamayý yeðleyerek, yasak ve günah olduðu belirtilmiþ iþlere kurnazca eðiliyordu; aynen o camiinin bahçesindeki sarýklý mezarlara yaklaþýrken gülüþüne yerleþen çarpýk hýnzýrlýðýn vücuda gelmiþ haliydi...
Yere eðilip asýrlýk bir mezarý yine parmaklarýyla kazarken muhtemelen hiçbir þey düþünmüyordu. Zevk alýyor olduðunu biliyor, nasýr baðlamýþ ruh araþtýrmasýný devam ettirdiðini varsayýp daha derinlere iniyordu. Ama ne olduysa o zaman oldu ve asýrlýk mezarýn en derinine inmeye çalýþan Muhsin'in boðazýný bir þey sýktý; topraðýn içinden yükselen yarý kemikleþmiþ bir el onu doðrudan topraðýn içine çekiyordu.
Muhsin uyandýðýnda sabah olmak üzereydi. Sabah namazý için gelen insanlarýn görmemesi için sessizce bahçe duvarýndan atlayan Muhsin, koþarak evine, bodrumuna gitti. Öyle heyecanlýydý ki, ne zamandýr yapmadýðý bir iþ için masasýnýn önüne oturdu ve çekmeceden bir deste kaðýt çýkardý. Raflardan onu izleyen onlarca kuru kafaya, nasýl kaðýttan ev yapýlýr dersi vermeye baþlamýþtý.
Artýk sefil bir yaratýk gibi mezar açmasýna gerek kalmayacaktý. Rüyasýnda -rüya mýydý?- gördüðü her neyse, bilinmeyen þifreyi çözdüðünü hissetmiþti. Mutluluktan dolayý elleri öyle bir titriyordu ki, kaðýtlarý bir türlü üst üste dizemedi ama o bunu önemsemedi; masanýn üzerine yýðýlýp kalan kaðýtlara baktý. Yüzü ona dönük bir kaðýdýn içinden, þeytani bir sýrýtýþla onu seyreden jokeri gördü. Duruþu ve sapkýn dalgacýlýðýyla ona cesaret veriyordu; elinde sivri bir kama vardý ve ucu kanlýydý. Þöyle diyordu sanki; ' ben neyim?'
Muhsin onun 'þans' olduðunu biliyordu. Dört gözle beklenen yardým, her þeyi taklit edebilen bir hokkabazdý joker. Diðer kaðýtlarýn hepsinin yerine geçebilir, onlar gibi davranabilirdi. Ýþte bu Muhsin'e tüm kapýlarý açtý; son perdenin son sahnesi baþlamýþtý...
... Muhsin Bey destenin yetmeyeceðini gördü ve hemen çekmeceden bir deste daha çýkardý. Kaðýttan binasý yükseldikçe, narinliðine daha da dikkat ediyordu. Son kata doðru azimle ilerlerken, farkýndaydý ki, bu noktadan sonra gelebilecek bir terslik müthiþ bir yýlgýnlýk yaratacak ve en baþtan baþlamak için hatýrý sayýlýr bir dirayet gerekecekti. Beþinci katýn ilk üçgeni iþbirliðine çoktan hazýrdý sanki; Muhsin Bey, bu beklenmedik kolaylýk yüzünden minnettar olmaya çalýþtý. Þiþkinleþmiþ ve sýzlayan diþ etleri yüzünden kolaylýkla gülümseyemiyordu, ama o odadaki canlý ve mutlu olan tek þey kendisiydi.
Desteden tek bir kaðýt alýp, beþinci katýn iki üçgeni üzerine koyduðunda tatminkar bir eda içinde baþýný salladý, tek bir üçgen kalmýþtý...
... Muhsin uzun yýllar boyunca kendini yazmaya verdi. Arýk onun için sýr olmayan ve aklýnda uçuþan bilgileri kaðýda döküyordu. Fakat o bile, aklýndakilerin bu denli çok olduðunun farkýnda deðildi. Defterler dolusu yazmýþ, her aklýna geldiði yerde not almak için küçük not defterleri almýþtý.
Bunun yanýnda mezarlýklarý ziyarete devam etti. Çünkü sadece yazarak bir þeye ilgisini yoðunlaþtýrmasý çok zordu: mezarlýklara, morglara, türbelere gitti, hissetmeye çalýþtý. Ruhlarýn bilmesini, anlamasýný istiyordu; neler yazdýðýný ve onlarýn gizini çözmeye ne kadar yaklaþtýðýný görmelerini istiyordu. Ýþte bu yüzden, o gün geldiðine ona þahitlik etmeleri için, hepsinden birer parça alýp, uðursuz koleksiyonuna kattý.
On beþ seneye yakýn yazmak, Muhsin Bey'i çok yýpratmýþtý. Bilgiler baþýnda aðrýlar yaratýyor, aklýnda sarkmalara sebep oluyorlardý. Lakin nihayet son noktayý koyup defteri kapattýðýnda hemen bir masa takvimi çýkarttý ve önüne koydu:
Ýlk baþta bütün aylarý sarý renkle boyadý. Sonra bu sarý lekeler üzerinde, siyah pastelle bazý haftalarý iþaretledi ve bu iþaretlediði haftalardan sadece ikisinin içindeki Salý ve Perþembe günlerini 'J' harfiyle belirtti. Hesaplamalarý doðruysa, bu sene iki þansý olacaktý. Tek problem, kendisine bir yandaþ bulabilecek miydi? Hayatýnýn hatýrý sayýlýr bir kýsmýnda hep tek baþýnaydý; kendisini izole etmiþ, günleri gayesini mükemmelleþtirmek amacýyla yitip gitmiþti.
Bir Salý gecesi, birilerine rastlamamak için olaðan üstü bir gayret sarf ederek evine doðru sessiz sessiz ilerliyordu. Sýrtýna attýðý çok aðýr yükle yürümekte oldukça zorlansa da, koleksiyonun bu en aðýr parçasýný bodrum katýna indirmek zorunda olduðunun bilincindeydi. Ve bir cesedin bu kadar aðýr olacaðýný daha önce hiç düþünmemiþti. Mezarlýktan çýkmaya uðraþ verirken bekçiye yakalanmýþ, ciddi bir boðuþmanýn ardýndan bekçiyi alt edip oradan uzaklaþmýþtý. Acayip ve tuhaf kokan ganimetiyle en derin gölgelerin içine saklanarak yol alýp, bir hayalet kadar incelerek bodrum katýna ulaþmýþtý.
Ceset, genç bir adama aitti ve mezar taþýnda dört gün evvel öldüðü belirtiliyordu. Yazdýklarýndan cesaret alarak en tazenin en yakýnda olduðunu varsaydýðý için, büyük bir hevesle sýrtýndaki leþ kokulu parçayý yere uzattý. Þimdi bu mosmor suratýn ve kaskatý vücudun sahibini geri çaðýrabilecek her þeyi biliyordu ve bunu yapacaktý da. Ama artýk sadece ruhlarý merak ettiðinden deðildi bu hevesi, durmadan 'jokeri' hatýrlýyor ve son akýl dýþý iþinde joker olmanýn hevesiyle yanýp tutuþuyordu: bir ruh olabilir miydi?
Hazýrladýðý muskayý ölünün aðzýna sokmalýydý, ama aðzý adeta donmuþ gibiydi ve kýpýrdamýyordu. Muhsin Bey'de iki eliyle aðzýný açmaya çalýþarak, kurbanýn keskin diþlerinin ellerini kesmesine aldýrmadan hatýrý sayýlýr bir çaba sarf etti. Bir süre sonra nefes nefese kaldýðý halde muskayý cesedin gýrtlaðýna kadar ittirip ayaða kalktý ve geri çaðýran kelimeleri fýsýldadý; raflardan onu seyreden parçalar buz gibi bir sessizlik içerisindeydiler. Lambanýn ýþýðý cýlýzlaþmýþ, her yeri cesedin berbat kokusu sarmýþtý. Ve o çileden çýkartan ve insaný renkten renge sokan iniltiler kesinlikle Muhsin Bey'den deðil, cesetten ve bilinmeyen aleminden kopup geliyordu.
Ceset bu gürültü içinde aksak hareketlerle sarsýlýnca iniltiler haykýrýþlara dönüþtü; muhtemeldir ki, bilinmeyen renklerin hazsýz yerlileri, yeniden maddiyata bürünen için nefretle baðrýþýyorlardý. Ama ne ceset, ne de Muhsin Bey onlara aldýrýþ etmiþti; kesin olan tek duygu insanlýk dýþý baþarýnýn kýzýl hareleriydi. Muhsin Bey karþýsýnda bilinçsizce dikilen, fersiz gözlerin ve rutubetli kokunun sahibine bu bilinç içinde baktý ve hiç vakit kaybetmeden ona emretti: 'Beni öldür!..'
... Muhsin Bey son üçgeni maðrur bir kral kadar böbürlenerek yerleþtirdi. Evin son üçgeni hiç nazlanmamýþ, kolaycacýk yerini benimsemiþti. Üçgenlerin en tepesinde, bulutlar üzerindeki bir zirveden hiç farký yoktu. Tüm iþ, sanki onun oraya yerleþtirilmesi adýna gerçekleþtirilmiþti. Çünkü en kendi baþýna olan oydu, imece yapmadan ve kimseyi taþýmak zorunda kalmadan dikiliyordu orada.
Muhsin Bey þimdi ayaða kalkarak sandalyeyi geriye doðru ittirdi ve harikulade evine, þatosuna baktý. Evet, hala eski günlerdeki gibi mutluluk ve tatmin hissedebiliyordu. Hatta eski günleri de hatýrlarken hiç zorlanmýyordu; anýlar bu sabah hissettiði kadar kuvvetle doluyordu beynine. Böylece sýrýttý ve baþardýðýný en sonunda kabul etti. Þimdi yapýlmasý gereken tek þey, neler hissettiðini hatýrlayarak mest olmaktý. Geriye dönerek, öncekinden daha kuvvetli olarak yere baktý; onu özler miydi? Belki de özlerdi, ama nerede ve neyin içinde nefes alýyor olduðunun ne önemi olabilirdi ki? Gidip geldikten ve kelimelerle asla karþýlýðý konulmamýþ imgeleri, yerleri ve alemleri gördükten sonra, tüm bunlara raðmen yeniden geri dönmüþ olmaktan gayri ne önemli olabilirdi ki?.. Muhsin Bey 'hiçbir þey' diye sayýkladý, ama sesi hatýrladýðýndan daha inceydi. Fakat kafasýný sallayarak buna alýþmasý gerektiðini anýmsattý kendisine.
23.58... Muhsin Bey' in metabolizmasýnda çalkantýlar baþlamýþtý. O bunu bekliyordu, yazdýklarý içinde bundan bahsediliyordu. Bir müddet vücudu garip þekillerde kasýlarak hareketlendi. Saniyeler geçti ve Muhsin Bey'in öðürmeleri giderek sýklaþtý; sanki boðazýna bir þey takýlmýþ gibi çýkarmaya uðraþ veriyor ve vücudunun belinden yukarýsýný yukarý aþaðý sallayarak odanýn içinde dönüp duruyordu.
Bir ara bu sancý ve kusma nöbetleri sýrasýnda, sadece öðürmenin iþe yaramayacaðýný anlayarak, sol elinin baþ ve iþaret parmaklarýný aðzýndan geriye, gýrtlaðýna doðru soktu ve son bir müthiþ inlemeyle beraber gýrtlaðýndaki þeyi aðzýndan çýkarmayý baþardý. Ayný anda yerde yatan, kendi cesediyle göz göze gelmiþti... Muhsin Bey, artýk kendi aðzý olan yerden, kara bir muska çýkarmýþtý.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yeraltý kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýnsan Çiftliði
Garip Bir Buluþma
Mezarýmý Derin Kaz
Oda - - - 1 -
Nokta
400 Küp
Cennet
Dikkat Et! Tavandan Kan Damlýyor.
Ecele Giden Yol
Soysuz Ev

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yol Bitti
Atla!
Beyaz El
Nu'karh Anlatýlarý
Nu'karh Anlatýlarý III
Nu'karh Anlatýlarý II

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sanki... [Þiir]
Gidiþim [Þiir]
Ufuktaki Þehir III. Bölüm [Roman]
Ufuktaki Þehir II. Bölüm [Roman]
Ufuktaki Þehir [Roman]


Burak Mollamehmetoðlu kimdir?

KiMDir??. . GerÇEkTeN. . KiMDir??

Etkilendiði Yazarlar:
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Burak Mollamehmetoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.