Bilmek kadar kuþku duymaktan da zevk alýyorum. -Dante |
|
||||||||||
|
Kime dert yansam; “-Bizde de öyle” diyor, “Bu darbeyi almamýþ bir þehir kaldý mý ki?” Doðru, kalmamýþ. Öyleyse þimdi sadece benim þehrim için deðil bütün þehirler için “Nereden nereye” makamýnda bir kayýplar bilançosu çýkarmalý. Siyah-beyaz geçmiþ zaman fotoðraflarýnýn en taze, en bahar, en bahçe olanlarýný çoðaltmalý. Saða sola asmalý. Þehir belki hatýrlar. Neydi ne olduðunu… *** Tren… Ulaþým vasýtalarýnýn en estetiði, en nostaljiði. Kendisini teknolojik yeniliklere ne kadar uydursa da bütünüyle modern zamanlara ait olamýyor. Bir yaný hep eski zamanlardan akýyor. Güzergâhý, hatlarý, duraklarý, kendisini hareket ettiren mekanizma ve taþýdýðý yolcunun hâlet-i ruhiyesi sabit kaldýðýndan mý ayný hat üzerinde ayný seyahat tekrarlanýp duruyor? Sýrtýnda taþýdýðý onca roman sahnesi, onca yaþanmýþlýk ve tarih ile trenin eski zamanlara aidiyetini kaybetmesi mümkün deðil. *** “Hýristiyanlýðýn öyküsü” olarak takdim edilen Ben Hur filminde Peygamber Ýsa, metnin en az görünen figürü olmasýna raðmen baþkahramandýr. Film boyunca üç kez görüntüye girer. Üçünde de sadece bir siluettir. Yüzü görünmez, sesi duyulmaz. Kutsal’ýn görüntüye girmeyiþi. Göz, gördüðünden; akýl, kavradýðýndan üstündür çünkü. Ancak ondan daha ihatalý bir göz, bir gerçeði kavrar ve anlar bütünüyle. Öyleyse Ben Hur’da sureti verilmeyen bir Peygamber Ýsa, sureti görünenden daha etkileyicidir. *** Keþke hiç bilmeseydik. “Elif’i görse mertek sanýp” kara cahil kalsaydýk. O yüksek ökçeleri çýkarmasaydýk ayaðýmýzdan, duymasaydýk. Keþke o aðacýn ötesini merak edip de bir adým ileri geçmeseydik. O bahçede kalsaydýk ömrübillah… **** Eski kültürde “Be”nin noktasý, iki cihaný birbirine baðlayan baðdýr. Gerçekten hayale, asýldan surete, gaybden görünüre, manadan varlýða, kaderden tecelliye; kýsacasý öteden beriye… *** Þükrü Erbaþ: “Birbirine ihtiyacý olanlar özenle uzak duruyor birbirinden.” diye dert yanýyor. Çok haklý… *** “Leyla mýyým Mecnun muyum çöl müyüm? Arý mýyým çiçek miyim bal mýyým? Köle miyim bir güzele kul muyum? Hiçbir türlü bulamadým ben beni… “ Þatýroðlu Aþýk Veysel’de böyle buyurmuþ… *** Ne ise… Pazar günü çok sevdiðim bir arkadaþýmýn ninesini hastaneden alýp eve getirdik. Yani ben de bir nevi hasta ziyaretine gittim diyebilirim. Efendim, doksanýna merdiven dayamýþ muhterem bir ninenin eline eðilip öpmek ve hayýr duasýný almak istiyorum ama inanýn ne söyleyeceðini, ne yapacaðýný da bilmiyorum. Yüzünde acýlý bir ifade. Yüzünde karýþmayan bir bölge kalmamýþ… Gözleri yarý kapalý. Benim görmediklerimi görüp, duymadýklarýmý duyuyor gibi bir hali var… O acý arasýnda kýsýk bir sesle mýrýldanýyor elini uzatýp kafamý diðer eliyle kendine çekerek: “Rüya olduk ay oðlum…” þimdi ben daha ne söyleyebilirim? *** Ah! Unutmadan: “Gelelim sana ve bana Sen harikuladesin, Ben, seni seviyorum. “ demiþ yoldaþ Nazým… *** 11-12 yaþlarýmda ben dâhil, dünya üzerinde ne kadar insan varsa hepsinin bir gölge olduðunu sanýrdým… Þaka deðil! Hatta bu düþünceme ek olarak; evrenin her bir insan için yeniden ve daima ve farklý biçimlerde yaratýldýðýný da düþünürdüm. Doðruymuþ! Yani insan sayýsýnca evren, her an yaratýlýp duruyor. Þimdi “insanlar kadar kâinat var” desek gevezelik etmiþ olmayýz herhalde… *** Öyleyse bunca fiil ile ifadesini bulan hal, dünyanýn daima bir özne etrafýnda döndüðü gerçeðini de koyuyor anlayýþ ufkumuza… Yalan mý? Haþa! *** Öyleyse benim bütün yaþadýklarým, hatýrladýklarým, ihtimal ki ben göreyim diye var kýlýnmýþ. Belki benim gördüklerim, gördüklerimin kendi gerçeklerine uymaz. Sen’den öte sen’ler oradadýr belki ne dersin? *** Öyleyse onlar gibi ben de, baþkalarýnýn evreninde kendi gerçeðine uymaz’ým. Ben’den öte ben’ler de oradadýr. Sen benim sýnavýmsan ben de senin sýnavýným çok net! *** Bu fark ediþ, kendi acým kadar büyüttüðüm baþkalarýna ait acýyý da katlanýr kýlarken benim bütün bir hayata tanýklýðýmý da fevkalâde anlaþýlýr kýlýyor olsa gerek! Yahu ne zor bir mesele bu!!! Yine anlatamadým… *** Her ne ise, bugün sadece bir dua ile yetineyim öyleyse… Rabb’im! Ben gerçeksem, benim acým gerçekse bile, þu masumlarýn acýsý gölge olsun… Her þey benim sýnavým için olsun… Zira ben ekmekten kaçan aç olduðunu hiç görmedim…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |