Bazen evrende yalnýz olduðumuzu düþünürüm, bazen de olmadýðmýzý. Her iki durumda da bu düþünce beni afallatýr. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
BÝZÝM SPORCU FARELER Ýhtiyaç duyduklarýmýz genellikle zor bulunurlar. Nedendir bilmem, gereksizler de her an ayak altýnda dolanýrlar. Örneðin bizim fareler. Hani çoluk çocuk hastalanmasýn diye gözünün içine bakarsýnýz, yine de hastalanýrlar ya, fareler öyle deðil, aðýlasanýz þifa bulurlar, saðlýklarý daha bir düzene girer, gürbüzleþirler. Gereksizler ya, ikide birde de önünüzden geçerler. Ýnsanlarýn gereksizleri de böyledir, iþe yarayanlarý ara ara bulunmazken, onlar ikide bir “Peh!” diye karþýnýza çýkarlar. … Bu gün konumuz fareler. Bir gün bir fareyle göz göze geldik; ne yaparsýnýz böyle bir durumda? Gülümsedim. O bir þey yapmadý, zaten ürkek bir hali vardý. Güler yüz bulunca belki o da gülümsemiþtir, farelerin gülme huyu olup olmadýðýný, varsa nasýl güldüklerini bilmediðim için anlayamadým. Sonra kaçýp gözden yitti Bunlar yiyecek gereksinmelerini karþýlamak için sürekli bir yerlere girip çýkarlar. Karýþtýrmadýklarý yer yoktur. Esasen evleri çatý arasýndadýr, orada otururlar, daha doðrusu koþtururlar. Her türlü toplumsal giriþimlerini de orada yaparlar. Sýk sýk da nüfus artýþý açýlýmý mý yaparlar bilmem, sürekli çoðalýrlar. Bunu gürültülerinin artýþýndan anlýyoruz. Evden dýþarý çýkmýyorlar dense yeridir. Çýksalar da uzaklaþýp kaybolmuyorlar. Evlerine baðlýlar. Bunun sýrrýný da yýllar sonra devlet memuru olunca çözebildim: Bunlar bizim çatý arasýnýn kadrolularý; memur yani. Saðlam birer kadro edinmiþler, söküp atmak mümkün deðil. O zamanlar, þimdiki gibi iþi taþeronlara havale edip, canýn istediði zaman “Kaþýnýn üstünde gözün var” deyip kýçlarýna tekmeyi vurmak yok, olmayýnca da çaresiz birlikte yaþamaya alýþýlýyor. … Farelerin en büyük zararý, bizi uyutmamalarý. Tüm kardeþler, üst katta yatýyoruz. Annem yan yana iki döþek seriyor, biz boy sýrasýna göre dizileniyoruz. Tepiþenler, gürültü yapanlar abim tarafýndan azarlanýp, susturuluyor. Yalnýz abim, küçük birader Hasan’a çok hoþgörülü davranýyor. Neymiþ efendim, fareler ondan korkuyorlarmýþ. Bir keresinde bir güzel sövmüþmüþ de fareler üç gün parmaklarýnýn uçlarýna basa basa gezinmiþlermiþ. Hasan da bundan cesaret alýp, baþlýyor kalaya. Kalay da kalay hani; farelerin analarý avratlarý zaten ön saflarda, taa eþiktekine beþiktekine kadar onurlandýrmadýðý nesil kalmýyor. … Gelin görün ki o gün Hasan’ý hiç mi hiç týnlamadýlar. Ýnsan olsa o kadar küfürü yiyince, dönüp bir “Hoop, ne oluyoruz!” der deðil mi? Nerde, bizim Hasan’ýn, baþçavuþun beygiri kadar itibarý yok. Ama, küfürden rahatsýz olmalý, kýzlardan biri baþýný yorgandan çýkardý: - Küfürü bilir mi onlar? O sustuklarý gün, ya oyunlarý bitmiþtir ya da çok yorulmuþlardýr da dinlenmeye çekilmiþlerdir. Yorganýn altýndan, hangisi bilmem biri daha boðuk bir sesle yorum yaptý: - Sövdükçe tezahürat yaptý sanýr, daha çok koþuþtururlar. … Abim bu sözlere daha yanýt bile vermemiþti ki, farelerin büyük gürültüsü baþladý. Oyun mu oynuyorlar, yarýþ mý yapýyorlar belli deðil. Bir tanesi bir baþtan bir baþa “Takýr takýr takýr” sesleri çýkararak açýlýþý yaptý. Bizler baþýmýzý yorgandan çýkarýp abime baktýk: “Ne oluyoruz?” Abimden ses çýkmayýnca yorganlar yine baþtan aþýrýldý. Sabah okul var, uyumak gerek, derken, bu kez sahneye bir ikili çýktý. Biri bir baþtan, biri öteki baþtan, takýrdama baþladý. Böyle durumlarda orta yere gelince birbirlerine hal hatýr mý soruyorlar bilmem, bir an sessizlik oluyor, ardýndan ikinci takýrdama. Sonra kalabalýk bir grup saðdan yola çýktý. Topluca sola doðru koþmaya baþladýlar. Bu arada ablalarýmýzýn en büyüðü, abime soruyor: - Çuval yarýþý mý baþladý bilmen efe? Abimden yine ses yok. Aðzýný açsa o da Hasan’a uyacak. Tam o sýrada daha büyük bir gurup, öyle bir gürültüyle yola çýktý ki, ortalýk inliyor. Yine bir yorgan altý yorumu: - Okul paydos olduuu! … Sonra birinden bir soru geliyor: - Milli maçlarý olmasýn bugün? - Bizimkiler bir sýfýr yenilse iyidir. Yenilginin neresi iyi; biz hep birlikte“Hayýýr!” diyoruz. Ama o çok bilmiþliðe devam ediyor: - Siz onurlu yenilgiden ne anlarsýnýz! Bir ara ses kesilir gibi oldu; ardýndan “Výcýk výcýk výcýk !” sesleri duyuldu. Bizden bir baðýrýþ: - Gooll! Bu kez kolay kolay aðzýný açmayan abimin sesi duyuldu : - Susuuun! Cezanedir menazedir, saygýsýzlar! … Gün oldu, tüm çocuklar sýrayla evden ayrýldýk. Büyüklerimiz dünyadan ayrýldý. Yýllar sonra dönüp baktýðýmýzda her yer ýpýssýzdý. Ortalýkta yiyecek içecek de olmadýðýndan farelerden eser kalmamýþtý.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |