"Yaşamın her anı bir sayfa, sen kalemini cesaretle oynat; en güzel hikaye henüz yazılmayı bekliyor."

Ömer Faruk Hüsmüllü

Demokratik Deliler Devleti - 32

Sıra gelmiş altınları tartmaya. Kuyumcu, polislerin geciktiğini düşünmüş ama tam o sırada dükkanın önüne iki tane polis arabası yanaşmış. Polisler içeri girmişler, koltuklara iyice yayılmış olan adamları hiçbir direnişle karşılaşmadan yakalayıp karakola götürmüşler.

Demokratik Deliler Devleti - 31

-Haklısın, buradaki hayat monoton, kısır bir döngü. Ama buna rağmen bir şeyler yapılabilir. Mesela etrafımızdaki insanlara yardım edebiliriz. Onlara yardım edebilmek için illaki maddi bir şeyler vermek gerekmiyor. İnsanlara sevgimizi verebiliriz, onların sorunlarını dinleyebiliriz, bildiğimiz çözümler varsa bunları önerebiliriz.

Demokratik Deliler Devleti - 30

Güneşin rengi sapsarı. Isıtıyor fakat yakmıyor. Göz alabildiğine mavi bir gökyüzü var. Hiç bulut yok. Tertemiz bir gök kubbe altındayım. Hafif bir rüzgâr ağaçların yapraklarını hışırdatıyor. Onları incitmeden esiyor, öyle ki kurumuş yapraklar bile ağacın dallarına tutanabiliyor. Güvendeler, düşme kaygıları yok.

Demokratik Deliler Devleti - 29

Sarayın kapısı önünde etrafları güvenlik elemanları tarafından çevrilerek bir müddet bekletildiler. Çünkü o sırada Savunma Bakanı, darbecilerin teslim olduklarını ve dışarıya nasıl bırakılmaları gerektiğini sormak için oradan ayrılmış İmparator'un yanına gelmişti. Başkan -Ne bırakması? Hepsini öldürün! dedi. Bakan -Ama Başkanım söz vermiştik... deyince İmparator, -Haine verilen sözü tutmaya

Demokratik Deliler Devleti - 28

Konuş bakalım Dedikoducu! Bu adam kim ve serveti nerede saklıyor? dedi. -Şey efendim şey... Servet yok, ben sizinle konuşmak için bu yalanı uydurdum. Aslında şey, şey... dedim. Birden kükredi, üzerime yürüdü. -Sen benimle alay mı ediyorsun? Bu ne cür'et! Ben seni gebertmez miyim? dedi. Kendimi topladım ve son

Demokratik Deliler Devleti - 27

Ay, yattığım yerden görünüyordu. Hem aya bakıyor hem de sayıyordum. Bir ara aya gitmeyi düşündüm. Aslında nasıl bir yer olduğunu bilmiyordum, ama dünyaya benzer sanıyordum. Oradaki denizleri, gölleri, akarsuları, ormanları hayal ettim. Acaba bizim gibi insanlar da var mıydı? Ya hayvanlar? Neden olmasın? Sonra, lisede öğrendiğim bilgiler aklıma

Demokratik Deliler Devleti - 26

Aslında kişi zorlu geçen bir süreçten sonra bu beni bulur. Çok kişi bulduğunu fark etmez. Bazıları da bulduğu benin mi yoksa önceki benin mi gerçek kişiliği olduğunu sorar kendine. Hatta tekrar bir başka kişilik, bir başka ben aramaya başlar. İnsanın ruhsal yaşamı oldukça karmaşıktır, fizik olaylarda olduğu gibi

Demokratik Deliler Devleti - 25

Hani seninle sözleşmiştik; birimiz darda kalınca diğerimiz bunu hissedip derhal yardıma koşacaktı! Ben sana gidemedim, sen de bana gelemedin. Her anımda ettiğimiz yemini, verdiğimiz sözü hatırlıyorum ve bekliyorum çaresizce. Desem ki sana, yeter artık! Ya sen gel bana, ya da yerini bildir...

Demokratik Deliler Devleti - 24

Baktı, baktı... Ölü kedinin bedenini kokladı, kafasına yüzünü defalarca sürttü. Sanki bu cansız varlığa can vermek istiyormuş gibi bir çırpınışı vardı. Gözlerim yaş doldu. Ağlamak istemesem de gözyaşlarımın akmasına engel olamadım...
Küsmüş bir ifade vardı yüzünde, bir kere daha şansını denedikten sonra gidip gitmemek arasında bir

Demokratik Deliler Devleti - 23

Seni aradım umutsuzca kapalı gözlerimin arkasında. Bu tabii senin kendin değil hayalin olacaktı, ama benim için fark eden bir şey yoktu. Başımı önce omzuna yaslamak, sonra dizlerinin üzerine koymak istiyorum. Bu arada parmakların saçlarımın arasında dolaşırsa heyecandan kalbim hızlı hızlı atmaya başlar. Ya nefesini ensemde, kokunu burnumda hissedersem

Demokratik Deliler Devleti - 21

Mahperi adı gibi ay kadar parlak; bir peri gibi alımlı ve çok güzel bir kızmış. Teni beyaz, saçları aksine simsiyahmış. Normalden biraz büyük mavi gözleri varmış. Öyle ki bu gözler güldüğü zaman etrafa adeta enerji saçarmış. Utangaçmış, konuşurken yüzü sık sık kızarırmış. Böyle olmasına yani utangaçlığına rağmen Âşık

Demokratik Deliler Devleti - 20

Yeraltında bulunan ateş yeryüzüne fışkırınca ağaçları, hayvanları, insanları, binaları cayır cayır yakacak; hatta demiri bile eritecek. Akarsular, göller, denizler sıcaklığın etkisiyle fokur dokur kaynayacak. Çıkan buhar, yanan maddelerin dumanı ile birleşerek dünyanın etrafını siyah bir örtü gibi saracak. Ay, yıldızlar, hatta güneş görünmez olacak. Bu simsiyah bulut tabakası

Demokratik Deliler Devleti - 19

Bu olayın şoku devam ederken bir şok daha yaşandı: İmparator'un bir yakın adamı da odasındaki karyolanın demirlerine kendini asarak intihar etmiş. Herkes şaşkındı, abuk subuk tahminlerde bulunanlar vardı; ama çoğunluk suskundu.

Düşündüren Sözler - 87

\*Hainden sadakat, riyakardan dürüstlük, korkaktan cesaret, hak yiyenden adalet, vicdansızdan merhamet, dalkavuktan doğruluk, asalaktan alın terine saygı, müfteriden doğru sözlülük, gösterişi sevenden tevazu, zevzekten sukût, haramiden helal kazanç bekleyen, daha çok bekler.

Başa Dön