Güvercinler Ağlıyordu
Savaş tamtamları çalarken bütün coğrafyalarda / bilhassa Asya ve Afrika'da /
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Savaş tamtamları çalarken bütün coğrafyalarda / bilhassa Asya ve Afrika'da /
Bir adam vardı, / Aylardır cami'nin duvarına, / Yaslanıp duruyordu...
Ali Bey işçi emeklisi bir vatandaş. Alsın alsın ikibin lira para geçiyordur ancak eline. Ali Bey bu iki bin Türk Lirası ile harikalar yaratmaktadır güzel yurdum Türkiye'de... Var mı onun gibi bir babayiğit, sorarım size? Üç tane çocuk okutmakta, dahası ev kirası vermekte, sonrasında da mutfak masraflarını karşılamakta,
Tamam sayı olarak seksenbirmilyon olabiliriz, buna itirazımız yok asla ve kata, ancaaaak bu seksenbir milyonun en az on onbeşmilyonu hiç bir şeyden anlamayan bebebelik, bazıları yaşlı ve hasta, bazıları yatalak ya da bitkisel hayatta... Bilmem anlatabildim mi?
Nasıl yapsak nasıl etsek? Sessiz sessiz düşünüyorum, içimden, dışa vurmadan. Hanım ile çocukları ileride ki mağazalara bakmaya göndersem de sonrasında hemen sıraya girsem ve tepeye çıkıp da kendimi aşağıya salsam... Ondan sonrada ben aşağıya doğru sallanırken canlı canlı hanımda beni boşasa, bir sürü lafı da boca etse bana...
Yarım yamalak dillerimizle, az da tarzanca katarak, işlemlerimizi tamamladık. Dışarı çıktık terminalden, o sırada iki bayan iki erkek; hangi millettense bizi çevirdiler. Necmiye çaktırmadan göz kırptım.''Hele dedim bunlar da bizim gibi yabancı'' anladı Necmi de. Turistin biri lafa bodozlama girdi.''Sprechensie Deutscsh''.''Len biliyom desem topu topu iki kelime'' kafamı
Canı sağ olsun / serçelerin güvercinlerin / bilet alayım diye
Turşu, Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden de birisidir. Çeşit çeşit yapar, annelerimiz, ninelerimiz. Turşu kurulur, evlerde kış yaklaştı mı özellikle... Hıyar turşusu, biber turşusu, fasulye turşusu, domates turşusu, çeşit çeşit yapılır, lezzet ile afiyet ile yenir...
Yazın milletin buram buram terlediği, geceleri ayışığında mehtabı seyrettiği bir günde, iki günde geç teslim olmak kaydı ile birliğimizin kapısından girdik. İşte o zaman öğrendim ki, o önünden geçerken uzaktan seyrettiğimiz kapının bir adı da Nizamiye Kapısı imiş...
17 Milyon Dolarlık ayakkabı da varmış. Ayakkabıcılık mesleğinden ekmek yiyen birisi olarak, bu yazıyı okuyunca, ne diyeceğimi şaşırdım. 17 milyon dolara çok kaliteli makineler ile oluşturulan 17 tane birer milyon dolarlık fabrika kurulur, bu fabrikalarda da binlerce kişi istihdam edilip, ekonomiye büyük katkılar sağlanır..
Şu Dükkanın bir sıcaklığı var / yıllardan beri / karmışız
Velespit derdi / rahmetli babaannem bisiklete... / Yıllarca üç tekerlekliye
Öğrencilik yıllarımız pek de parlak geçti sayılmaz. Okuduğumuz dönemlerde ikmal imtihanları vardı ve bizim o imtihanlara her sene aboneliğimiz vardı, hem de parasız pulsuz. O adı sanı büyük ve her zaman öğrencisi olmaktan gurur duyduğum Bahçelievler Deneme Lisesi'ni bir yıl rötarla da olsa ben de bitirdim. Hatta bir
Piyasa, gel bakalım hele yanımıza uzat kolunu nabzına bakacağız kız... Hay Allah nabız atmıyor mu ne? Sanki durmuş gibi piyasaların nabzı... Azıcık narkoz mu versek ya da kalp masajı mı yapsak? Oy oy oy oy oy! Vay benim dertli başım, vaaaaay benim kaygusuz aşım! Ne oldu piyasalara böyle
Bu işi ilk önce onlar çıkardı; / Üç mekanda geçen Sitcom'lar da,
Gezen Tavuk yumurtalarının daha sağlıklı olduğu dedikodusu da yaygın. İyi de kardeşim nerelerde gezmiş bu tavuklar onu da bilmemiz lazım değil mi? Bir tavuk başka bir tavuğa lavukça ''Gidelim servi revanım yürü Sadabad'a mı demiş de ta oralara mı gitmişler?'' ya da ''Bizim çıktığımız gibi onlarda Heybeli de
Çocuklarım, Barış ve Nazlı, / Size bunları, bir temmuz akşamında yazıyorum.
Balık ile rakı içerken çok da fazla balığın moralini bozmamak lazım. Yani ona şöyle ''Sudan çıkmış balığa dönmüşsün.'' gibi bir cümle kurmayın kesinlikle... (Nereden çıkacaktı ki, çok saçma oldu bu) Sudan çıktığı belli zaten... Alınır sonra bak diyeyim size, zamane balıkları bunlar... Eski balıklar olsa neyse... ''Amma balık
Hayır anladık bu Ordu'nun Derelerinin yukarı akması için siz neler yaptınız ona da bir bakalım. Yataklarını mı değiştirdiniz derelerin... Şimdiye kadar ben de hiç görmedim yukarı doğru akan dereleri... Bence bu yukarı akma işi sadece bir temenni olarak kalır gibime geliyor...
Sadece; / İnsanlar korkar sanırsın sen Allah'tan. / Taşlar,kayalar,
1961 Ankara'da başlayıp devam eden bir hayat. İlk ortaokul, lise ve iki yıllık bir üniversite deneyimi, ticaret hayatı Ankara'da iki tane aslan gibi evlat biri dişi biri erkek aslan olmak üzere hayat mutlu bir şekilde akıp gidiyor. Biraz şiir, biraz öykü ve denemelerin sıcaklığında...
Elliyedi seneye sığdırılan bir yaşam. Geçip gidiyor işte şiir, deneme, öykünün sıcaklığında... Yirmi beş yıllık bir birliktelik iki de aslan gibi evlat daha ne olsun?
Mizah ağırlıklı öykü ve denemeler toplumsal ağırlıklı şiirler
Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Erich Fromm
Aziz Nesin, Muzaffer İzgü,
Mehmet Rauf