|
Yalnýz aðaçlarýn yaþ halkalarý sýk olur. Konuþtuðunda ya da göz kýrptýðýnda bir saniyenin içinden doðru; o saniyeyle birlikte baþka saniyeler de adým atmaya baþlarlar tarihin içine. Altýn arayýcýlarý, konuþmayanlar, simyagerler peþine düþerler ayný zaman dilimine raðmen daha çok eskimiþ olan aðaçlarýn. O aðaçlar, üzerlerindeki dal yükünden arýnmadan, dal ve yaprak yüklerinin aðýrlýðýný da kaldýrarak yaþamayý bilmiþlerdir, iþte o yüzden dik ve diri dururlar gövdelerindeki yaþ halkalarýnýn yoðunluðuna ve kalýn gövdelerine karþýn.
Nedir ki bir yalnýz aðaç? Kuzey cephesi yosun tutmuþ, topraðýn dibinde de topraðýn dýþýndakine yakýn parça býrakan, saðlam, güçlü, her bahar yaprak açan, her hazan yaprak býrakan bir kalýn gövde midir? Yanýndaki dost aðacýný ya da sevgilisini yitirmiþ bir “çöl ortasýnda tek kalmýþlýk” mýdýr yoksa? Yoksa bütün bunlardan oluþan bir karma hayat mý? Belki de hepsi...
Ýþte ben, bütün bu karma hayatlardan oluþmuþ bir hayatýn arzusuyla ilerleyen bir yalnýz aðacým. Þehirde beni yaþatmamaya çalýþan onca güç, onca deðiþim, onca farklýlýða raðmen dimdik ayaktayým. Birilerine anlatýldýðýnda deðeri pek de olmayan yalnýzlýðýmla birlikteyim. Bir kuyumcu vitrininde merak ettiðiniz tüm kuyumlardan deðil, yeþilçamýn içinde satýlan küçük boncuklardan sadece biriyim ben ve benim anlatamadýðým yalnýzlýðým.
Yalnýz kalmak ya da yalnýz olmak (farklý farklý ama içiçe), bir aðaç kadar kalýn gövdeli olmayý gerektirmez. Eniniz ve boyunuz kalýnsa kendinizi bir yalnýz aðaç gibi görmeniz ahmakça olur. Eðer içinizde durmadan ilerleyen ve kemiren “þey”ler gitgide karýn boþluðunuzu dolduruyorsa kalýnlaþýyordur yaþ halkalarýnýz.
Peki neden yalnýzým? Seçtim mi, seçtirildim mi, kimim ben, neyim, neredeyim? Hepsinin cevabýný o kadar iyi biliyorum ama ne kadar zor anlatýyorum. Yalnýz býrakýlmanýn içimde uyandýrdýðý sevinç ve ilerleyen saatlere doðru bir halka daha kalýnlaþan bedenimin içinde durmadan ilerliyorum birileriyle...
Bütün sessiz ve kimliksiz otel odalarýný biliyorum, onlarla konuþur oldum, onlarýn sýr sakladýklarýný, anlatamadýklarýný ve dürüst olduklarýný biliyorum. Kendime söylediðim yalanlarý, dýþarýlara bir türlü söyleyemeyip kendime söylediðim yalanlarý... Biliyorum, herkes yalan söylemelidir. Yalan, bir ihtiyaçtan doðar. Ama ben bir tek kendime söylüyorum yalanlarý. Biliyorum, bakýlacak gözler, eski yunanýn içinden geçerler; inanýlýrlar, sevilirler, ölümcül görünürler, özlenirler. Onlarý unutmayý baþarýyorum.
Ýris: Gel artýk... Ortalýkta kaldým... Yalnýzlýk ve aþka dair tiyatrolarda oynadým senin için. Tek deðilsin, birisi deðilsin, biliyorum ama gel! Düþümde boþuna kapladýðýn zamana yazýk! Gel! Tanýmadýðým gerçek aþk! Tüm güzelliklerin ortak adý olarak koydum seni sözlüðe... Tüm masum kadýnlarýn þifresel adý. Gel, seni bekliyorum, gelmiyorsun.
Mabrahar: Neden çarpýþýyorsun hâlâ? Kötülüðün, ucuzluðun, fahiþeliðin kodu. Mabrahar! Git! Uzaklaþ ve bir daha yanaþma yanýma benim!
Ýki kuvvetin arasýnda geçen savaþýn ortasýnda yapayalnýzým. Amaç ve gürültülerin arasýnda bir deðer biçiyor yalnýzlýðýma kuyumcular, altýn arayýcýlarý, gümüþseverler... en sonunda kapatýyorum tüm kapalý anlatýmlarý bir gecelik dolaba, rahatlýkla anlatýyorum yalnýzca bir gecelik olmak üzere... Konuþuyorum, susuyorum, yalnýz bir aðacým ben, biliyorum, bir halka daha geniþliyor vücudum...
|
|