"Kitaplar, size hiçbir zaman yalan söylemeyen tek dostunuzdur. Tabii yazarı siz değilseniz." - Oscar Wilde"

Ruhun Otopsi̇si̇: Son Kesi̇k

Bu şiir, aşk acısını bir otopsi metaforuyla işleyen karanlık bir itiraf. Yaralı bir ruhun anatomisini çıplak ve sarsıcı imgelerle resmediyor. Yazar, terk edilmenin açtığı yaraları, ameliyat masasında kendi kalbini inceleyen bir cerrah gibi anlatırken, okuyucuyu içsel bir ölümün tanığı olmaya davet ediyor. Umutsuzluk ve yalnızlık, keskin neşterlerle kazınmış satırlar arasında can buluyor.

yazı resim

RUHUN OTOPSİSİ: SON KESİK

Siz "aşk" dediniz, ben ise "açık yara",
Neşteri vurduğum yer, tam da itirafın sustuğu o boşluktur.
Ekonomik bir lekedir hayat, kazınmaz bir kapkara;
Onun bir başkasını sevmesi, benim için en nihai sarhoşluktur.

"İyileşir" diyen o yalan sesleri kesin artık,
Ameliyat masasında bir vasiyettir bu: "Beni hatırlamayın!"
Damarlarımda dolaşan umut değil, paslı bir yalnızlık;
Ruhumun dikişleri patladı, artık derman aramayın.

Ben onsuz körüm, evet! Ama o, beni görmeyecek kadar ölü,
Onun gözlerindeki o "başkası", benim mezarımın taşıdır.
Aşk dediğin; bir kadavranın üzerinde açılan o kanlı gülü,
Toprağa değil, kendi içimin uçurumuna gömme savaşıdır.

Mezarlıklar Şairiysem eğer, bu sessizlik benim mülküm,
Neşter elimde değil artık, kalbimde bir soğuk demir.
Yüreğimdeki cam kırıkları, benim tek meşru yüküm;
Kendi cenazeme imam oldum, buyrun bu da son emir!

Sustuğum her cümle, bir operasyon hatasıdır şimdi,
İtiraf edemediğim ne varsa, mezar yosunu olsun.
Doğuş Kılınç bitti; bu masa, bu neşter, bu can kimindi?
Söndürün o lambaları, odam zifiri bir karanlıkla dolsun!

Neşter Ameliyat Masası Doğuş Kılınç

KİTAP İZLERİ

Engereğin Gözü

Zülfü Livaneli

İktidarın Göz Kamaştıran Işığı ve Bir Hadımın Gözünden Saray Zülfü Livaneli’nin, okurunu XVII. yüzyıl Topkapı Sarayı'nın loş ve entrika dolu koridorlarına davet eden romanı "Engereğin
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön