|
 • İzEdebiyat > Eleştiri > Sinema ve Televizyon |
1
|
|
|
|
Ben bu kanalların haberlerine ''Yan Yattı Çamura Battı.'' haberleri diyorum. Kedi ağaca çıkmış, benim kedim değil, vatandaşın kedisi haliyle, itfaiye teşkilatı durur mu, hemen olaya müdahil olmuş, tabi sonra mutlu son, kedi kurtarılmış. Kediyi kurtaran itfaiyeciler günün kahramanı... Kedi kendini kurtaran itfaiyeci amcalarına miyav miyav ve de miyav diyerek, yanaklarını yalayarak teşekkür bile etmiş. Ha bu arada Güney de bir yerde ormanlarımız yanıyormuş, sonra başka bir haber, çatışma da üç askerimiz şehit olmuş, beş askerimiz yaralanmış, çok da önemli değil bu kanal için.
|
|
2
|
|
|
|
Gözle görülemeyen bir quantum parçacığı ile kimsenin “görmediği” bir berber arasında ilinti kuran Coen Kardeşler’in, Ed Crane’e biçtikleri rol mutlak değil, bir film-noir gereksinimindendir herhalde… Çünkü kaderimizin fonksiyonunun karanlık ya da aydınlık yüzlerce olasılıktan birine çökmesinde tercihlerimizin ve “fıtratlarımızın” da etkisini yadsıya bilir miyiz? |
|
3
|
|
|
|
Yayınlandığı zamanlarda bir çok tanıdığım soluksuz izlerdi. Dizi içinde ki tiplerinde gerçek hayatta belli yerlere gelmiş insanları anımsattığı söylenirdi... Şimdilerde hala tekrarları oynuyor değişik kanallarda... Tabi bir de zamanımızda benzer dizilerin pıtrak gibi ortaya çıkışı var. Bunlara da Kurtların Yavruları mı demek lazım acaba? |
|
4
|
|
|
|
Michael Curtiz’in Casablanca’sında, “aşk insanı başkalarına karşı daha iyi yapıyorsa, daha diğerkam kılıyorsa gerçek aşktır” demiyor muydu? Tutkuyla istemenin diğer adı olan aşk’ın gerçekliğini test eden şeyin “yitirmeyi tercih edebilmek, karşı tarafın iyiliği için gerekirse vazgeçmek” gibi bir paradoks olması, geçen yüzyılda kaldığını sandığımız “aşkın” bir haldi…
|
|
5
|
|
|
|
İki insanı birbirine bağlayan bir sırrı düşünün… Şimdi birbirine bu sırla sımsıkı bağlanmış iki insandan birinin varlığı, diğerinin yok olması anlamına geldiğini de düşünün… Peki bu dayanılır bir şey mi? |
|
6
|
|
|
|
Yüzlerce kanal, hatta bunların bir kısmı da paralı olmak üzere, sayısız dizi ki bunların bir çoğunun içeriği de çok boş olmak üzere beynimize ve gözlerimize her gün umarsızca saldırıyorlar... Bizler televizyonlarda kim kimi dolandırmış, katakulli yapmış, kim kimi gizli gizli sevmiş de aşkını inkar edememiş, kim kimin düşmanlarını operasyonlarla yok etmiş diye beyazcama bakarken, birileri de ülkemizin altını oyma, toplumu duyarsızlaştırma derdinde... |
|
7
|
|
|
|
Zaman zaman ayvada yenir elmada, ancak bu elmalar ile bu ayvalar farklı sizin de fark ettiğiniz gibi. Bir zaman mafyavari dizilerden bıkmıştık, şimdide bunlar. Yaşı biraz fazla olanlar Dallas Dizisini hatırlarlar. Orada da türlü entrikalar, birbirine madik atmalar vardı. Şimdi sıkı durun, inanın bu Yasak Ayva Dizisi, ’’Ben Yasak Ayva diyorum siz anlayın işte’’ Dallas’a, orada ki Ceyar’a rahmet okutur, onları mumla aratır.
|
|
8
|
|
|
|
Sophie was back in the game! Pure, raw, explosive pleasure! Better than drugs, better than smack!
Better than a dope-coke-crack-fix-shit-shoot-sniff-ganja-marijuana-blotter-acid-ecstasy! Better than
sex, head, 69, orgies, masturbation, tantrism, Kama Sutra or Thai doggy-style! Better than banana
milkshakes! Better than George Lucas's trilogy, the muppets and 2001! Better than Emma Peel,
Marilyn, Lara Croft and Cindy Crawford's beauty mark! Better than the B-side to Abbey Road, Jimmy
Hendrix and the first man on the moon! Space Mountain, Santa Claus, Bill Gates' fortune, the Dalai
Lama, Lazarus raised from the dead! Schwarzenegger's testosterone shots, Pam Anderson's lips!
Woodstock, raves... Better than Sade, Rimbaud, Morrison and Castaneda! Better than freedom, better
than life! |
|
9
|
|
|
|
Beyazperdeye gerçek bir hayat hikayesinden aktarılan filmin kitabını ne zaman okudum hatırlamıyorum. Dün gece uykum kaçtı, sırf uykum gelsin diye seyrettiğim filmi iki kere arka arkaya not alarak seyrettim. Bir baktım tam 4 sayfa el yazımla not almışım… Filmin de kitabın da üzerimde etkisini yadırgamıyorum, ancak bu üç tatlı kızın hikayesi gerçekten insanın yüreğini burkuyor…
|
|
10
|
|
|
|
Şehirler ve insanlar, ancak keder ve acı ile inşa olurlar; ama, fakat ve lakin önce tahrip olması gerekir tıpkı Anka kuşunun küllerinden doğabilmesi için önce yanması gerektiği gibi… Keskin duruşların iyi kalite politik bir bakış açısının, insanlık hallerinin yuvarlak ve yumuşak hatlarıyla iç içe geçebildiği, başarılı bir film olan 25. Saat’i yıllar sonra tekrar seyredip kritiğini yapmak ancak bugüne nasip oldu…
|
|
11
|
|
|
|
Kadın erkek ilişkileri beklentilerin kurbanı olma yolunda ilerliyor. İki farklı dünyadan, iki farklı yürekten ve farklı coğrafyalardan gelip, yola çıkanların aralarındaki, beklenti sınırlarını kaldıramamaları felaketleri oluyor. Çünkü coğrafyalarda iklimler farklı yaşanır ve kendine özgü bir örtüsü vardır. |
|
12
|
|
|
|
Bir okuyucumun “çok iyi” ve “etkilendim” dediği ve benim de izleyip fikirlerimi söylememi istediği “Aşk Manzaraları” filmini nihayet ben de izledim. Peki nasıldı film? Kısaca söyleyeyim: İticiydi!
|
|
13
|
|
|
|
“Sonunu düşünenin KAHRAMAN olamadığı vadinin HİKAYESİ...”
|
|
14
|
|
|
|
Evet, bazıları gerçekten zenci doğar… Kimi, dünyaya gözlerini bir milyarder olarak açar. Annesine muhtaçken statü sahibidir kimi, hangi okullara, kolejlere ve üniversitelere gideceği bellidir, kimleri yöneteceği, kimlerle dostluk edeceği ve hatta tüm akrabalık ilişkilerinin ona neler kazandıracağı… |
|
15
|
|
|
|
“Hiç kimse tamamen kötü olamaz; ya onları şartlar kötü biri yapmıştır ya da kötü işler yaptıklarını bilmiyorlardır.”
|
|
16
|
|
|
|
O gece hayatımın en kararsız anlarını yaşadım. Bir yandan çaresizce silah bekleyen binlerce asker, subay, Süleyman: Harbin tam ortasında cephesiz kalmış her evden bir Süleyman, her evin bir oğlu, bir babası ve diğer yandan hem çocukluklarına doyamamış, bahar yaşamamış fidanlarımız. Hiçbir şey yapamadan yüreğimin bir yarısı, gitmeyin çocuklar, yapmayın diye yalvardı, haykırdı. Diğer yarısı ise durmayın, koşun hemen gidin, dedi" |
|
17
|
|
|
|
... konu yedinci sanat..hele birde o yıllar.. yani “sinemalı yıllar “ olunca…bize pek laf düşmüyor: yıllarını sinemaya vermiş, ancak karşılığını alamamış bir sinema emekçisinin yanında….bir zamanların yakışıklı jönü, başrol oyuncusu, sonraki dönemlerin karekter oyuncusu... |
|
18
|
|
|
|
Grafiker bir arkadaşınız varsa başına çöküp bilgisayarda bir vazo yapmasını isteyebilirsiniz. Sonra onu İ.Ö. III. binde yapılmış bir Sümer vazosuna dönüştürmesini de isteyebilirsiniz.
|
|
19
|
|
|
|
Nedenini bilemiyorum ama ne zaman bir film seyretmek istesem 18 bine yakın film arşivimde; seksenli, doksanlı ve ikibinli yıllara ait filmleri seyretmeyi tercih ediyorum… Bu his bilgisayarımın başına oturduğumda kendiliğinden oluşuyor ve hiç kimsenin seyretmeyi tercih etmeyeceği veya etmek istemeyeceği eski filmlere takılıp kalıyorum.
|
|
20
|
|
|
|
Batılılaşma ya da AB yolculuğun adı sanı, içeriği tartışıla dursun sanat dünyasındaki hareketliliğin, kimliğinin, misyonunun, vizyonunun adını koymak önemlidir. Çünkü aydınlanmışların(!) farklı farklı tünellerden ışığa doğru yürüyüşleri ve insanları bulundukları yere çağırmaları sanatın eğilimlerini çözümleştirmeyi zorlaştırıyor. Böylece sanat dünyasında kutuplaşmalar artmaktadır. |
|
|
|