Başlığı Lütfen Siz Yazı Bitince Kayun Ya da Başka Bir Başlık Atın...
bu benim yıllardır yazdığım fakat hiç kimselere anlatmadığım en özel ilk ve ilk masalım....devamı VAR.
"Edebiyatın acımasız kuralıdır: Okur, yazarın ölüsüyle dans etmekten daha çok zevk alır." – Edgar Allan Poe"
"Edebiyatın acımasız kuralıdır: Okur, yazarın ölüsüyle dans etmekten daha çok zevk alır." – Edgar Allan Poe"
bu benim yıllardır yazdığım fakat hiç kimselere anlatmadığım en özel ilk ve ilk masalım....devamı VAR.
Taksim’de otobüsten indiklerinde saat yediye geliyordu. Nazan, saatine baktığında, annesinin onu en geç iki saat sonra evde beklediğini düşününce içinden korkuyla karışık bir ürperti geçirdi
YZRoman 5 bölümden oluşmaktadır ve oldukça da uzun. 1. Bölüm olayların başlangıcını (Olaylar), 2. ve 3. Bölümler (Rüyalar ve Rüyalara devam) bataklığa dönüşen deryadaki çırpınışlar ile birlikte rüyaları, 4. Bölüm (Gerçekler) ortaya çıkan gerçekleri, 5. Bölüm ise (Haberler ve Postalar) roman kahramanının konu üzerine bazı yazışmalarını ve tüm
Gaye Boralıoğlu
Reenkarnasyonu vücdunuzun her santimetrekaresinde hissedecek, bambaşka bir dünyaya yelken açacaksınız...
İkinci bir hayatın izleri belirirken bedeninde ona yabancı bir kişiliğin yıllar sonra geri dönüşündeki gizemdi onu şaşırtan...
O yabancı geri döndü...Dönerken de Tüm ırkçılara Mevlanalı bir mesaj getirmişti...Bu gizemli görev keşfedilmeli..
En iyi olmak bazen başarı, bazen de ölümü getirir.
-Allah, Allah. Bu oğlan aklınımı kaçırdı ne... Sen gel Afyon’un ortasında uzay aracı yap, ulan burası NASA’mı? Olmaya bunun aklını Amerikalılar çalmış olsun?
-Olabilir be Yasin emmi, Hani iki sene önce bir turisti gezdiriyordu ya Kaşif Osman, ne etti yaptı, o gavurun dilini de gonuşmayı becerdi.
Lydia adında bir kadın Pera'daki tüm dilencilere düşman, Sanki parayı bulan atalarına işve yapacak, kılıç kuşanacak denli pişman...
Bu benim ilk romanım, belki de sondur belli mi olur?
Adımları hızlanır hızlanmaz dünkü oyunun tekrarını yaşamış, zavallı. Her güçlü, umutlu adımında ne oğlana ne barakaya yaklaşabiliyormuş. Yorgunluk bedenini sarınca, bayılmaya imkân vermeden bağdaş kurup oturmuş, vazgeçmiş koşmacadan. Sade, gözlerini yummadan işini bitirip içeriye giren oğlanı, kulakları sağır eden gürültüyle sımsıkı kapanan büyük kapıyı, muhtemelen üzerinde aş pişen
Bir kahvehanede tansiyon yükseliyor. Hasan, masalara bırakılan bahşişleri gözlerken, kasketli ve kırmızı puşili bir adamla kısa bir gerginlik yaşar. Tam o sırada küçük bir çocuğun masadan para çalma girişimi, beklenmedik bir şiddet olayına dönüşür. Paranın geri alınmasına rağmen dayak devam ederken, Hasan'ın hikâyesi sokağın acımasız gerçekleriyle kesişir.
Bir dünya düşünün gördüğünüzün hayal, söylediğinizin yalan, tattığınızın ise zehir olduğunu.
Bir yazlıkta akşam yemeğinde başlayan altı arkadaşın sırlar oyunu bir süre sonra içinden çıkılamayacak düğümlere neden oluyor.
Her biri toplum içerisinde saygın bir mesleğe sahip bu kişilerin, yıllar yılı herkesten gizledikleri şaşırtıcı, utanç
kabul edilmeme uğruna ikiyüzlülükleri, olmadığım gibi davranmaların bana vereceği hiç bir sıkıntıyı göze almak niyetinde değilim.
Reşat Nuri Güntekin