"Benden Selam Söyle Anadolu'ya"
Bu yazı Dido Sotiriyu'nun "Benden Selam Söyle Anadolu'ya" adlı eseri hakkında yazılmış bir incelemedir.
"Bugün de yazamadım. Belki de sorun bende değil, kalemimde. Çok yorgun, çok yaşlı." – Franz Kafka (kurgusal)"
"Bugün de yazamadım. Belki de sorun bende değil, kalemimde. Çok yorgun, çok yaşlı." – Franz Kafka (kurgusal)"
Bu yazı Dido Sotiriyu'nun "Benden Selam Söyle Anadolu'ya" adlı eseri hakkında yazılmış bir incelemedir.
1970 yılında Kozaklı’ nın İmran köyünde doğdum. Tüm köy çocukları gibi 1979 kadar köyümde yaşadım ve okula gittim.1979 da ilkokul dördüncü sınıftan okulu bırakıp, İsviçre de yaşamakta olan babamın yanına yerleştim.
Beyin felçli olarak doğan, sadece sol ayağını kontrol edebilen İrlandalı yazar Christy Brown’un hayatla mücadelesinin gerçek romanıdır “Sol Ayağım”. Bu roman yaradılışa karşı kazanılan zaferin öyküsüdür aslında. Belki de Gardner’in Çoklu Zekâ Kuramı’na örnek bir yaşam öyküsüdür. Hayata tutunmanın öyküsüdür de diyebiliriz.
Sineklerin Tanrısı, üzerine birçok incelemenin yazıldığı bir kitap. Başta kitabın çevirmeni olan Mina Urgan olmak üzere birçok kişi kitabı faşizm-demokrasi ekseninde yorumluyorlar ve haksız da sayılmazlar. Fakat bana göre kitabın, benzer noktalar üzerinden gidilecek olsa da farklı bir perspektifte okunması mümkün.
Kitapta Terekeme (Karapapak) Hikâyeleri: Yörelerinde yaşanların hayatlarından gerçek olaylar ele alınıyor.
Barıştırma, Model Uçak, Almancı Zeko ve Suya götürüp Susuz Getirme, Pamuk işçileri, Hayâl Perdesi, Düğünde Silah Yasağı, Ziyaret Dağı, Cin Deresi, Kemer Davası, Meyhana, Kelbayi Emi, Şemil Kişi, Dayının Ayakkabılarını Düzelt, Motosiklet, Güğüm, Diş Çekimi,
Ernest Hemingway Yazmak Üzerine adlı kitabında üzerine yazılmaya en çok değer olan konuların savaş ve ardından da zenginliğin ve fakirliğin kaynağı olan para olduğunu söyler. Kitaplarında her zaman doğrudan gerçeği yazmayı ilke edinmiştir. Gerçeği daha gerçek hale getirme işlevi olarak görür edebiyatı. Gazeteci olarak gittiği İspanya İç Savaşının
Geçen sonbahar yakınlarınızın yanındayken Quartfoucheun dinginliği içinde kendimden geçip bir hayale vurulmuştum; şimdi uyandım. Bunu böyle bilin. Hoşça kalın.
Temel düşüncesi,insanın kendi kişiliğini geliştirmesi, sağlamlaştırması, soylu kılması ve böylece sosyal bütün içerisinde tam bir uyum sağlamasıdır.
Türk şiirinin üstatları birer birer aramızdan ayrılıyor.Bu durum Türk şiiri adına bir hayli endişelendiriyor bizi.Çünkü pınar baştan kuruyor.Yeni sesler ve yeni renkler geliyorsa da bunlar bir balon misali kısa zamanda sönüyor.
Trabzon Belediyesi’yle Moral FM’in ortaklaşa düzenlediği “İstanbul’un Fethinin 557. Yılı Anısına Fatih ve Fetih” konulu sohbet programı 17 Mayıs 2010 tarihinde Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi’nde yapıldı. Programın sunuculuğunu Moral FM’in sunucu ve programcılarından Fethi Çağıl yaptı. Bu nefis program Araklı kökenli Devlet Sanatçısı Süleyman Şahintürk’ün doyumsuz solo mehter
Nihat Sami Banarlı için,sadece bir edebiyat tarihçisi demek yeterli olmasa gerek.Zira o,edebiyat tarihçiliğinin yanında çok üstün meziyetlere de mâlikti.
Artık kendimden sorumlu değilim; buna çok memnunum. Başkalarının elindeyim artık, kendi kendinden kurtulmuş, özgürlüğüm elimden alınmış durumdayım.
Yaşasın düzenli günler, saatler!
Ve ruhun zaferi!
Yaşasın düzen, disiplin!
Şairlerin dünyası farklı bir dünyadır. Onlar dış dünyalarından çok daha büyük bir iç dünyaya sahiptirler. Kendi iç dünyaları ile dış dünyaları arasında köprü kurarken bakış açıları, değerlendirmeleri ve etkilenmeleri şair olmayan diğer insanlardan çok daha farklıdır
Ancak bu kadar olur. 90’ında hayata yeniden başlamak böylesine incelikli ve duyarlı bir dille anlatılabilir. Alaycı yaklaşımındaki zarafet mi yoksa akıcı yazılışından kaynaklanan kolay okunuşu mu bilemiyorum ama Gabriel Garcia Marquez’in ̵
Günümüzün modern sömürgeciliğinin nasıl yapıldığını merak edenlerin edinmesi, incelemesi gereken bir kitap olarak karşımızda duruyor Necmettin Tozlu’nun “Kültür ve Eğitim Tarihimizde Yabancı Okullar” adlı eseri.
"Madame Bovary, kapağını açtığınızda geçmişin kokusunu hissettiren bir klasik. Teknoloji çağında yaşarken neden taşra hikâyelerini okuyoruz diye düşünürken, Emma'nın hayalperestliğinde kendimizi buluyoruz. Flaubert'in 150 yıl önce yarattığı bu gerçekçi roman, günümüzün filtresiz hayat hikâyelerinden daha fazla etkileyici. Çünkü Emma'nın dramı, aslında hepimizin içindeki boşluğun, hayallerin ve hayal kırıklıklarının
Adalet Ağaoğlu