Bilinçaltı Şaka Kaldırmaz
İçerde düze çıkamadık, şimdi de dışarı mı taşırıyoruz. Geçmişimizi, geleceğimizi ve eteğimizde olmayan taşlarımızı, onun bunun kafasına atmanın ne manası var?
"Emek ve dayanışma, hayatın en güçlü şiirini yazar; bugün, yarının umudunu inşa etme günüdür."
"Emek ve dayanışma, hayatın en güçlü şiirini yazar; bugün, yarının umudunu inşa etme günüdür."
İçerde düze çıkamadık, şimdi de dışarı mı taşırıyoruz. Geçmişimizi, geleceğimizi ve eteğimizde olmayan taşlarımızı, onun bunun kafasına atmanın ne manası var?
İnceltilmiş beğeniler dediğimiz türden süslemelere sapmadan, ruhlar odasından gelirken cebine koyduğu bir parça “yeni doğan tazeliğini” orada unutmuş gibi çalıyor. Azar azar cebinden çıkardığı çocuk ruhların kahkahalarından kalan kırıntıları yavaş yavaş bize doğru üflüyor. Üzerimize bir temizlik hissi çöküyor, bir hafiflik hissi. Adını koyamadığımız bir iç huzuru. Hiç
“Emine Sevinç Öksüzoğlu
2008 Yılı Kültür Sanat Ve Başarı Ödülleri”
09.10.11 Mayıs 2008’de
Simav 13. Uluslararası Şairler Şöleninde Sahiplerini Bulacak”
Akşam oldu hüzünlendim ben yine” şarkısını her dinlediğimde, geçen zamanın bizlerden ne çok şey kopardığını düşünürüm. Her geçen gün taze başlangıçlara zemin hazırlarken öte yandan, yaşanan an’ın da tarih olmasına yol açıyor. Geçen günler muhayyilemizde izler bırakarak zaman ötesine taşınıyor. Geçen zaman yılların harmanladığı kıymetlerimizi de koparıyor bizden.
Hani resmin içinde yaşamak vardır ya, geçmişinize anılarınıza, adı konmamış hayallerinize aşklarınıza götürür sizi, kapılıp gidiverdim çerçevelenip dondurulmuş yaşamların içine...
Öylesine deli bir cesaretle atölye açtım ki, taş bulamadığım dönemler oldu. Mesela, ‘İstanbul’da patlamış kaldırım taşlarını sokaktan toplayarak heykel’ yaptım. Kaldırım taşlarından heykel yaptığım günlerden bugünlere geldim. O kadar kendi heykelimi yapamamanın verdiği hırs ve birikimle doluydum ki, düşündüğüm ve gerçekleştiremediğim her projenin heykelini yapmaya başladım. Birden aklıma
Ne demekir:Seyircisi halk olan tiyatro.Halk bir sosyal sınıf mıdır?
Kendi döngüsü ve kurgusu içinde sıkışan, boğulan, debelenen ruhlara iyi gelecek ruh çatlağı. Ruh çatlağından sızan renkler hayata bir güzelleme. Arada ceee diyen küçük beyaz lekeler. Yaramaz çocuklar gibi siyahların koyu karanlıkların ardından göz kırpışlar, diğer renkleri sobelemeler. Hep şu yaramaz beyaz lekeler. Karanlık ruhlara iyi gelecek ruh
Önümde bir gazete duruyor… Üzerinde de “Gümüşhane’nin sevilen simalarından emekli öğretmen, fotoğraf sanatçısı Güneri Kadirbeyoğlu hayatını kaybetti.” haberi… İnsan tanıdığı bir kişinin bu son haberiyle mahzunlaşıyor bir an… Hayatın yoğunluğunda belki çoktandır hatırımıza getirmeyiz dostlarımızı… Fakat bu hüzünlü manşet bize onu hatırlatıyor. Acı bir hatırlayış bu… Bu son
Türkiye’de trafik kazaları almış başını gidiyor. Gün geçmiyor ki birileri trafik kazasından hayatını kaybetmesin, kolunu bacağını kaybedip yaralanmasın. Dışarı çıkıp da eve sağlam dönmek şükür sebebi sayılıyor. İnsanlarımız bir türlü kurallara uyarak adam gibi araba kullanmayı öğrenemedi. Her şey gözler önünde gerçekleşiyor ama hiç kimse yaşanan olumsuzluklardan ibret
Pink Floyd'un ruhu, bir zamanın ve şimdinin efsanesi olan Syd hakkında birkaç karalama.
O ki bir deli, adam.Nerden başlanırki onu anlatmaya.On yedi yaşında deli fişek bir yeni yetme iken atom mühendisi olmayı düşleyen bu adam birgün nereden bilebilirdi ki Türk rock müzik aleminin “babası” olarak anılacağını.
Ülkemizde sanat, geçmiş senelere kıyasla daha iyi bir noktada. Fazla karamsar bakmayı kesip, biraz etrafımıza bakarsak bunu görmek çok güç değil.
Bir konser vesilesi ile Ödemiş'e gelen Münir Nureddin Selçuk, bestecinin yaşamında bir dönüm noktası oluşturur.
Seyyahımız Evliya Çelebi' nin musıkişinaslığı...
Bir gün, Yahya Kemal kaldığı Park Otelin lobisinde hayranlarıyla söyleşiyormuş. Şair adaylarına başlıktaki sorusunu sormuş : Beyler,