Bir Zamanlar Türkiye Cumhuriyeti Diye Bir Ülke Vardı...
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak...
Dimi? Sönmez!!
Bakalım sönmüş mü?;
"Her yeni gün, ruhun derinliklerinde saklı olan yaratıcı ateşi yakmak için bir fırsattır."
"Her yeni gün, ruhun derinliklerinde saklı olan yaratıcı ateşi yakmak için bir fırsattır."
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak...
Dimi? Sönmez!!
Bakalım sönmüş mü?;
Yaşasın apolitizm... Hiç kendi cebinden daha çok ülkesini düşünen politikacı gördünüz mü?... Yaşasın apolitizm...Ha, bir söz de yayıncı kuruluş Atv'ye: maçlardan önce ve sonra sürekli olarak 'Durmak yok yola devam diyoruz' diyerek ne yapmak istediğinizi bu halk anlıyor, cevabını da elbet verir. Hele o futbolculara soru soran spikerleriniz
Bu şehrin en önemli değerlerinden birisidir Kanunî Sultan Süleyman…1495 yılında Trabzon’da dünyaya gözlerini açan bu hükümdar, 15 yaşına gelinceye kadar bu şehrin sokaklarında dolaşmış, şifalı sularını içmiş, güzel havasını solumuştur. Hayata dair ilk gözlemlerini burada gerçekleştirmiştir. İlk ve temel eğitimini burada tamamlamıştır.
Atatürk ü ölüm gününde üzmek istemezdim, ancak o nasıl olsa herşeyi biliyordu...TÜM ACILARI DA...
Artık her gece yatağa yatarken huzursuz uykular görüyorum, küçük kurtçuklar kemiriyor yüreğimin karanlık odalarını, böylesine "yan gelip yatmanın" rehaveti acaba kaç askerimize mal oluyor, kaç gencecik beden toprağa düşüyor atıl beyin jimnastikleri yaparken, ya da birileri "arsız medine dilencileri" gibi icazet almak için kapılar aşındırırken kaç cana mal
"biz türkiye’nin kötü çocuklarıyız. ne tam esmer olabildik nede tam sarışın olabildik. hep bir yerler de sıkıştırıldık..."
Bir Türk dünyaya bedelse, bunu kanıtlayacak bir lidere ihtiyacım var. Benim yeniden bu toprağa, bu ülkenin insanına inanacak bir rasyonele ihtiyacım var.
Sen belki benim bu sessiz çığlığımı duymuyorsun ama ben seni sessizce terk ediyorum.
Cem Akkılıç
http://cakkilic.blogspot.com/
Herkes tutturmuş, “Türkiye nasıl kurtulur?” diye soruyor. Yahu bu konuda doğru soru nedir, önce ona bakalım.
Lütfen biri söyleyebilir mi? Hangi grup insan "modern kent" kavramının içini dolduruyor. Yüksek gelir grubu mu? Rant sahibi mübarek insanlar mı? Ayın sonun ite-kaka getiren orta halli vatandaş mı? Kim bu modern kentli sözde yirmi birinci yüzyıl insanı? Belki bu bir masal??
Hainlikten kahramanlığa giden birkaç saat...
İşte burası böyle bir ülke.
Hain kahramanların yaşadığı bir coğrafya.
Hainlikle kahramanlık arasında ince ve kısa çizgiler var.
Her alanda o çizgiler hep var.
İlla ateşe körükle gitmemiz mi gerek?..
Ne lüzum var bu yapay gerginliklere?
Bu gerginlikler, ülkenin başka alanlarda kullanabileceği enerjiyi israf etmiyor mu?
Kimse üzülmesin, ezilmesin, kırılmasın ülkede her şey göstere göstere oluyor. Üretilen gerçeklikten uzak mailleri biri birine yollamakla ülke kazanılmıyor. Başarı sahada oluyor; çalışma, hizmet ve halkla ilişkiler zemininde yani damardan!
Bu halk, kendini beğenmiş, bencil, benmerkezci, kasıntı, kendini öne çıkarıp yükselebilmek için yanındaki arkadaşlarını satan kişileri
Burası Türkiye,burada her şey olur,diyelim mi?
Demeyelim,Burası Türkiye,burada böyle şeyler olmaz diyeceğimiz günler
çok uzak değildir umarım.
Hani onlarla iyi geçinirsem, evimi yakmazlar mantığı ile bile bile “kundakçıları” evine alan “Aymazoğlu”. Bu bir türlü anlamayan, anlamak istemeyen, anlama güçlüğü çeken Aymazoğlu, “kundakçılara” karşı ne zaman uyanacak? diye bekliyorsunuz, bekliyorsunuz, bekliyorsunuz, sabrınızın sınırlarını zorlayarak bekliyorsunuz ki Aymazoğlu “uyansın” ama gelin görün ki Aymazoğlunda “tık” yok.
Vatandaşların yurtdışına çıkışlarında,kendilerinden tahsil edilen harç konusunda bir eleştiri!