Deli Mektuplar - 24
Sövün sövebildiğiniz kadar..
İçiniz açılsın efendim…
Yeter ki siz rahatlayın..
Bu Su’yun sesi soluğu çıkar belki amma.!
Eli kalkmaz asla..
"Herkes ölümsüz olmak ister ama kimse sabah kalkıp da yaşlanmak istemez." - Oscar Wilde (kurgusal)"
"Herkes ölümsüz olmak ister ama kimse sabah kalkıp da yaşlanmak istemez." - Oscar Wilde (kurgusal)"
Sövün sövebildiğiniz kadar..
İçiniz açılsın efendim…
Yeter ki siz rahatlayın..
Bu Su’yun sesi soluğu çıkar belki amma.!
Eli kalkmaz asla..
Bu sözleri ilk duyduğumda hem şaşırdım hem de sinirlendim sanırım. Bir akşam çok sevdiğim bir dostumla yemek yerken duydum bu sözleri.
Tanrının Derin Sesi.
\*
Fekk eden.
\*
Sadr-ı Südur.
Aşk kirlendi. Kirletenlerde oturmuş hallerine ağlıyor. Saç baş yoluyor. Sessizliklerine bürünmüş, aşkın tekrar kucaklarına düşmesini bekliyor. Aşkın nasıl kirlendiği her bireyin yaşadığı hikâyelerde saklı. Ama ilginçtir, bütün aşk hikâyelerinde aşkın renkleri farklı, kokuları aynı. Aşk hikâyesi olanlar, aşkı yaşadılar mı yoksa aşkla mı karşılaştılar bilinmez
İnsanlar da Tanrıya olan kulluk görevlerini yerine getirebilmek için ibadet ederler. Bu ibadetlerini de genellikle topluca gittikleri mekanda yaparlar... Buna kimileri “cami” der, kimileri “kilise” der, kimileri “cem evi” der, kimileri “sinagog” , ya da “havra” der... Hepsinin de ortak yanı insanların Allah’a olan kulluk görevlerini yerine getirebilmek
Kapitalizm, Afrikanın doğal kaynaklarını nasıl ele geçirdi?
Bu sorunun cevabını Kenya bağımsızlık mücadelesi önderi ve Kenya'nın ilk Cumhurbaşkanı olan Jomo Kenyattadan (1894-1978) dinleyelim: "Batılılar geldiklerinde onların elinde İncil, bizim elimizde ise topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapatıp dua etmeyi öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda baktık ki İncil bizim elimizdeydi,
1915 olaylarını soykırım olarak tanıyan tanıyana. Bir bildikleri vardır diyesi geliyor insanın ama hiçbir şey bilmedikleri aşikâr. Bir ön yargı bir kendi kirli geçmişlerini kamufle etme çabası içindeler. Hatta panik ve telaş durumları da gözlerden kaçmıyor. ..
cem erman yeşilçam’ın bilinmeyen dünyasına projektör tutuyor. sinema tutkunlarına anılarıyla nostaljik tatlar yaşatırken, bizleri de yetmişli yıllara bir yolculuğa da çıkarıyor.
Onca kan akıtılarak çizilen toprakları, çocukça komik düşüncelerle kimseye bahşetmeye kimsenin hakkı yoktur. Vebali ağırdır bu işin!..
siyah ve bayazlara dair bir dünyada siyahlara dair bir hatırlatma, bir beyaz tarafından yazılan.
Doğru yerde durabilmek...