Hiç "" Bitmeyen Senfoni "" : Musıkî İnkilabı Polemiği
Murat Bardakçı ile Fazıl Say arasındaki " Musıkî İnkılabı" polemiği...
"Yazmak, varoluşsal bir bunalımın, kağıda dökülmüş, estetik bir intikamıdır." – Albert Camus (eğer bir yazar olsaydı)"
"Yazmak, varoluşsal bir bunalımın, kağıda dökülmüş, estetik bir intikamıdır." – Albert Camus (eğer bir yazar olsaydı)"
Murat Bardakçı ile Fazıl Say arasındaki " Musıkî İnkılabı" polemiği...
Turgul, Kürt açılımından uzak bir film yaparken devletin en önemli bir kurumu olan polis teşkilatınca çalışan memurların sorunlarına eğildi. Polis dizilerinin arttığı, ejder kapanı gibi filmlerin arttığı bir dönemde cinayet masası dedektiflerin ruh haline eğilme konusu şaşırtıcı ve sürpriz olmasa gerek.
Bu anlamda mesajı da evrensel… Her milli devletin bir resmi tarihi var. Zaferlerle süslenen ve şekillendirilen! Buradan bakarsak hepimizde biraz Albay Jouve’luk vardır.
Peki ne olacak bu ilçenin hali; ne olacak bu çocukların durumu? İlçe de, çocuklar da sahipsiz olmuş olmuyor mu? Bunları, şimdi kendimize dert edinmezsek, yarın hepimizin başına dert açacaktır. Hiç kimse bu konuya duyarsız kalamaz veya kendini sorumsuz göremez. Bu güzelim ilçe hepimizindir ve hepimiz çare aramakta ve
Ayakkabı kutusu yerine uğraşacağımız bir başka kutu var: SADAKA KUTUSU Üstelik bu kutuların hepsinin içinde gerçekten para var. Ve bu kutular öyle ayakkabı kutusu gibi bir yerde saklanmış da değil; herkesin gözü önünde Belki sizler de her gün görüyorsunuz ama farkında değilsiniz.
Türkiye’de yaşayan insanların hepsinin oruç tuttuğu varsayımından hareket eden bu düşünüş biçimi açıkça totaliter bir toplum tahayyülünün tezahürlerinden biridir. Türkiye toplumunda sadece Sünniler yaşıyormuş gibi, bu dinsel kimliğin inancına özgü değerler genelleştirilerek toplumun tümüne dayatılır.
Seçimlerde henüz resmi propaganda başlamamış olmasına karşın adaylar yoğun bir çalışmanın içine girdiler. Ev ziyaretleri, esnaf ziyaretleri derken seçim büroları da bir bir açıldı. Bundan sonra ne mi olacak?
Dergiler kültür, sanat ve edebiyat hayatımıza renk katarlar. Her ay onları büyük bir heyecanla bekleriz. ‘Acaba bu ay kimler ne yazacak’ diye merak ederiz. Onun içindir ki ayın son günleri hiç geçmez. Her ayın ilk günleri benim en mutlu günlerimdir. Çünkü o günlerde posta kutum henüz mürekkep kokusu
Bir cehennem kültürü yaşıyor dünya. Ya başkalarının canını yakıyoruz, ya da başkaları bizim canımızı yakıyor.Niçin böyle? Niçin her yer yakılıp yıkılıyor?
Memleketin insanı bilmelidir ki, bu güne kadar çoğu hususlarda yanlış bilgilendirildikleri gibi…
“Kader” konusundan da yanlış bilgilendirilmişlerdir.
Sırf teselli mahiyetinden midir, nedir bilinmez; hep kötü şeylerle karşılaştığında/musibetlere duçar olduğunda “kaderim böyle ne yayabilirim” der, memleketimin insanları…
Ben de diyorum ki; “kaderim böyle
Tarih 13 Haziran Şişli Belediyesi 30 Haziran’a kadar Maçka parkında I. Geleneksel Kitap Fuarı düzenliyor. Okulların tatile girdiği, ÖSS, SBS sınavların artık bittiği, çalışanların tatile ayrılmaya başlandığı bir dönem. Gençlerin, öğrencilerin ve kitapseverler için ideal bir dönemdir yaz ayları. Böyle bir zamanda kitap fuarları okumak isteyenlere kaçınılmaz bir
Son dönemde Türkiye'de yaşanan sahte diploma skandalları, toplumsal bir krize dönüşmüştür. Bu sorun, sadece bireysel sahtekarlık değil, meritokrasi ve adalet sistemimizi tehdit eden ciddi bir mesele haline gelmiştir. Toplum, bu iddialara siyasi ve ideolojik yakınlıklara göre tepki vermekte, objektif yaklaşım yerine taraflı tutumlar sergilemektedir. Bu durum, adaletin işleyişini