Bakıp da Göremeyenler...
Evet ben bunları bilirim.
Bakıp da göremezler.
Görüp de bakamazlar.
http://cemologyonuncukoy.blogspot.com/
"Yarın, ertelemenin bugünkü adıdır; sanırım bugün biraz fazla erteledik." - Franz Kafka"
"Yarın, ertelemenin bugünkü adıdır; sanırım bugün biraz fazla erteledik." - Franz Kafka"
Evet ben bunları bilirim.
Bakıp da göremezler.
Görüp de bakamazlar.
http://cemologyonuncukoy.blogspot.com/
Sanat alanımızda özellikle resim dalında dönen oyunların, artık bu alanda etik davranışların yerini gruplaşmalara ve isim kayırmalara bıraktığını görüyoruz...
Ankara’ya gitmek için tüm vesaitler dolu… Bu saatten sonra kendi aracınız yok ise ancak yürümek durumundasınız… Yürümekten korkan; bu yola hiç çıkmasın zaten arkadaşlar…
Bir süredir yaşanmakta olan Dünya ekonomik bunalımı vesilesiyle, nüfus artışı sorununa kısa bir değinmede bulundum.
TSK, Ülkemiz için var, değil mi?
TSK, silahlı saldırıya uğruyor mu?
TSK’ya saldırı, Ülkemize saldırı değil midir?
Bir ülkeye saldırıldığında; o ülke, kendini savunmak zorunda değil midir?
Devletler Hukuku’na göre kazanılan haklar var mıdır?
Başbakan ile bir gazete patronu arasında oluşan sürtüşme vesilesiyle ülkenin bazı sosyopolitik gerçeklerine vurgu yapmak istedim.
adıma tapulu vatan toprağının bir karışını bile sattırmayacağıma, otuz bin canın katilini kimseye saydırmayacağıma, şehitlerimin kemiklerini mezarlarında sızım sızım sızlatmayacağıma, KİTlerimi kimsenin bize kitlemesine izin vermeyeceğime
Ezilmişler ve aşağılanmışlar, bugünlerde Amerikan yönetimine meydan okuyan iki lideri konuşuyor. Biri Hugo Chavez, diğeri Ahmedi Nejad.
Yıllardan beri Türkiye'de liberal yazarların işledikleri demokrasi teması üzerine kısa bir açıklama...
Senaryoyu hazırlayan ABD'nin, bu ''yeşil kuşak'' İslami projesinin bir ayağı, bugün hala devam ediyor
Bir gün Muhlis benim kapıyı çaldı.
-Ağabey şu bizim oğlanın sütünü senin buzdolaba goyabilirmiyiz?
-Olur Muhlis senin dolaba neden koymuyorsun?
-İcra götürdü de...
Mızıkacılar yanıldı. Kürt bölgelerinde DTP’nin çözümü dayatan siyaseti kazandı. Ama ne hikmetse ülkenin en büyük siyasi parti liderleri ve gazetecileri, yine bilindik mavallar okumaya başladılar. Sözgelimi son yirmi dört saatte, DTP’nin “kimlik siyaseti” üzerinden nemalandığı yorumları çoklukla dillendiriliyor.
…ve annelerimiz ağıtları deme koymuş beklerken… haberlerimiz çok sonraları ulaşırdı…çoğu kez bayatlamış ağıtların yedeğindeydik…
Amacımız, demokratik açılım ise, niyetimiz demokratik yollardan çözüm ise; diyalog sürecini hemen başlatmak ve silah dilini ortadan kaldırarak, yerine barışın dilini ikame etmek gerekiyor. Var olan Kürt sorunu, hepimizin sorunu haline gelmişse; bilinmelidir ki, her kesime ve herkese görev düşüyor bu konuda.
Savaşın; işgali, öldürmeyi-öldürülmeyi, ganimeti, tecavüzü, hırsızlığı, vurgunu doğal kıldığı göz önüne alınırsa Fatih Altaylı’ya düşen görev sanırım Joseph Gobbels’in görevidir. Gobbelslik Fatih Altaylı’ya düşer mi bilinmez ama olası bir iç savaşta muhtemelen Fatih Altaylı kendisi için savaşçılardan güzel, alımlı insan hakları derneği üyesi kadınları; Ermeni ve Kürt kızlarından
"Türkiye'de oynanan "demokrasicilik oyununu" şu misalle daha güzel anlatabilirim: Ülkeyi bir gemi olarak düşünün, bu geminin biri gizli olmak üzere iki adet kaptan köşkü var, tabiiki iki de dümeni... Herkesin gerçek sandığı sahte dümenin kaptanını yolcularına seçtiriyorlar. Seçilen kaptan ucu boş olan sahte dümenin başına geçiyor ve hep
Vicdanla iş yapmak, hırsla iş yapmaktan çok başka birşeydir. Bunu zeka ile yapmak ise çok başka bir meziyet gerektirir. Seçmek zorunda bırakıldıklarımızın, cebimizdekine diktikleri göz, bugün artık canımıza kast noktasına gelmiştir.
Eğer hukuk, hukukun üstünlüğünü egemen kılsaydı: Hiç ama hiç kimse 27 Mayıs darbesini gerçekleştirmeye cüret edemez, milletin hür iradesini yok sayamaz, milletin seçtiklerini deviremez, özel mâhkemeler kurup devletin 10 yıl başbakanlığını yapan Menderes’i ve arkadaşlarını emirle yargılatamaz ve emirle idâm kararı verdirip dârağacında sallandıramazdı... Bu ülkede, herkesten önce