Kuğular
Kuğular da bu güzellerin ve güzelliklerin bir parçası. Beyaz renge ayrı bir anlam katan, zarafet ehli. Hilkatin beyaz incileri…
"Yazmak, aslında, yalnız kalabalıkta yalnız kalmaktır." — Franz Kafka (kurgusal)"
"Yazmak, aslında, yalnız kalabalıkta yalnız kalmaktır." — Franz Kafka (kurgusal)"
Kuğular da bu güzellerin ve güzelliklerin bir parçası. Beyaz renge ayrı bir anlam katan, zarafet ehli. Hilkatin beyaz incileri…
\*Beklediğimiz mucize gerçekleşirse ne olacak?Yaşamımız boyunca hep mucizelere umut bağlamak yanlış olsa gerek.Çünkü güneşler her gün doğuyorlar ve her gün batıyorlar.Sayısız güneşten her birisi bir mucize değil de nedir?Asıl olan güneşimizi belirleyebilmekte,seçebilmekte ve onu görebilmektedir.
1961 yılından beri İtalyan ve Roma “La Sapianz Üniversitesi” arkeologları Aslantepe Höyükte yapılan kazılar sonucunda; “M.Ö. 3300-3000 yıllarına ait bir kerpiç saray, M.Ö.3600 - 3500 yıllarına ait bir tapınak, binlerce güzel mühür baskısı, kaliteli metal eserler bulunmuştur.”
Elde edilen veriler de göstermektedir ki; o dönemde Aslantepe,
Bir şarkı çalınmakta bir yerlerden...
“do re mi fa sol la si do…”
Sesim çirkin de olsa ne güzel eşlik ediyorum; dinle bak, duyuyor musun?
\*O kadar azametli bir gururun var ki,bırak sana yaklaşmayı;senin bulunduğun şehirde dahi yaşamaktan korkuyorum.N’olur yükseklerden biraz aşağılara in!Ayaklarının altına bir bak, orada ne göreceksin...
Geriye dönüp baktığımız zaman bazen yaşananlara kendimizde inanmıyoruz. Kişinin kendini bilmesi kadar
Erdem olmaz. Bilmezse bet bereket olmaz, uyum olmazsa
devlet olmaz. Bu yazıda gecekonduculardan da bahsettik.
Tanıtım yazımda da kısaca Devletten bahsetmek istiyorum.
89 Yıldır savaşa girmedik, oysa 1945
Kalbim yuvasından yere düşmüş bir kuş yavrusu. Gözlerim yuvalarından fırlayacak gibi. Gözlerim uçamamakta. Bakışlarım ağacın altında, soğuktan nemlenmekte. Ağladığımı sanmayın sakın, gözyaşları beni hiç ilgilendirmemekte. Bir ağaç, duygusal bağ kurmadığı meyvelerini kuşlara kaptırmakta. Ne nefret ne sevgi var içinde. Ben ağaç altında çırpınmaktayım. Ağaçta bir kıpırtı yok. Gölgesi
Katmer katmer yapraklı sütleğenler, gül taklidi yapsalar da hep yeşil kalacaklar. Yazık. Oysa nasıl hevesle öykünüyorlar güle.
Sarıyla cilalanmış yapraklarıyla saçkıranlar...
Topluiğne başlı beyaz çiçekleri, ince uzun boyunlarıyla salınan çobançantaları, maviş mügeler, sapsarı lahana çiçekleri, mor mor çiçeklerinden bal akıtan ballıbabalar, morun lacivertle karıştığı
Kendimizle ilgilenmek yerine, başkalarının propaganda ve reklamlarına kaptırıyoruz kendimizi. Yaşama gerçekçi olarak bakmak, objektif olmaya çalışmak gerek...
RTÜK, Maranki çiftinin konuk olduğu televizyona 11 bin 031 lira ceza kesmiş.
Cevabım sizleri şaşırtabilir ama az bile kesmiş.
Pencereme vuran güvercinler döküldüler. Ben onlara bir şey yapmadım. Her şey kendiliğinden oldu. Sadece ben evim sıcacık olsun istemiştim. Karda kışta evim soğuk almasın diye cam taktırmıştım. Nereden bilecektim güvercinlerin pencereme çarpacağını. Nereden bilecektim benim rahatlığımın bir başkasının huzurunu bozacağını. Evim benim yuvamdı sadece. Sığındığım bir dört duvardı.
“Çınar” sözcüğü sizlere neleri hatırlatır? Tevfik Fikret’in “Çınar” adlı şirini mi?
Tevfik Fikret, ne murat etmişti bu şiirde bilmem ama bizim Orduzu’daki çınarı her gördüğümde, gayrı ihtiyarı Tevfik Fikret’in o meşhur “Çınar” adlı şiirin bazı mısraları dilime dolarım; “Enli, boylu, vakûr. /eğilmemiş, mağrûr/ Koca bir gövde;
Bu anılar da aynı dizideki 3. yazımız. Ben neyim(Masum bir genin itirafları) kitabının üçüncü yazısı...
Sen aşk coğrafyamda önce bir buluttun, üzerime cesur yağmurlar serpen. Çimenlerin üzerinde yürürken, parmaklarımı ıslatan çiydin umut yolumda. Bir ovanın ortasında tümülüsttün geçmişten geleceğime. Bir tablettin antik bir şehrin kalıntısından ellerime değen. Bir yamaçtan aşağı kayan çocuğun neşeli haykırışıydın kulaklarımda çınlayan. Bir adaydın okyanusun karanlık sularının tam ortasında.
Yok yok ne yaparsam yapayım yine de ısınamadım ben şu dış cephesi mantolanmış dünyaya. Hep bir yerlerden soğuk esiyor.
Bahar deli bir şarkı söyler Nasina’da. Mercan rengi yapraklarla, badem pembesi çiçeklerle… Arılar, böcekler, kuşlar ve kurbağalar binbir renkli bir senfoniye düşerler. Ve ben her Nisan başında sağanakların peşinden koşarım. Traktör izlerinin derinleştirdiği çukurlarda biriken sulara girerim. Çizmelerimin rengi sarı, çizmelerim kocaman, çizmelerim fokur fokur. Annem kızmasın diye
Türk Kültürü (Muttersprache) derslerinin daha da iyileştirilmesi için gerekli antlaşmalar hemen yapılmalı…Öncelikle bu derslerin Almanya’nın resmen tanıdığı seçmeli yabancı dersler olarak kabul edilmesi sağlanmalı…
Bu kanlı vahşet ne için yapılmaktaymış biliyor musunuz?
“Danimarka erkeklerinin artık erişkin bir erkek olduklarını kanıtlamak içinmiş…”