Bilişimin Türkçesi - 1
2003-2004 yılları arasında gerçekleştirdiğim bu çalışma, bilgisayarımın tozlu bölümlerinde bekliyordu. Ancak tashihe ihtiyaç var, zamansa yok. Bölüm bölüm yayımlanacak.
"Edebiyatın acımasız kuralıdır: Okur, yazarın ölüsüyle dans etmekten daha çok zevk alır." – Edgar Allan Poe"
"Edebiyatın acımasız kuralıdır: Okur, yazarın ölüsüyle dans etmekten daha çok zevk alır." – Edgar Allan Poe"
2003-2004 yılları arasında gerçekleştirdiğim bu çalışma, bilgisayarımın tozlu bölümlerinde bekliyordu. Ancak tashihe ihtiyaç var, zamansa yok. Bölüm bölüm yayımlanacak.
Kuhn bilim felsefesi alanındaki görüşleriyle son elli yıla damgasını vuran bir felsefecidir. Kuhn akademi hayatına bir fizikçi olarak başlayıp; üniversitede bilim tarihi dersleri vererek bu alanda ilerlediğinde bilimin bilindiği gibi kümülatif değil, bilinenin dışında devrimsel bir ilerleme içersinde olduğunu fark etti ve bilim felsefesi alanında uzmanlaşarak bu alandaki
-Tarifi imkansız bir üzüntü içerisindeyim.Onunla her konuşmamızda çok iyi olmadığı halde yarın mutlaka iyi haber vereceğim sizlere derdi.Üçüncü kemoterapiden sonra birdaha hiç sesi çıkmadı ve biz
Ahmet Ümit
Bu bir belgeseldir. Öyle tanıtım yazısı falan olmaz!
salavat Allah rasülüne bir yakınlık ve O'nun sevgisine bir karşılık göstergesi...
Bugünlerde kimse ne olduğunu pek bilmese de, insanların dillerinde olan o çılgın Kuantum fiziği(Parçacık Fiziği), onun teorisini kuran ünlü fizikçilerin bulgularının sonucunda ortaya attıkları felsefi sorulardan kaynaklanan bir felsefi akıma yol açtı. İşte aşağıdaki makalede, bu felsefe hakkında kısa bir giriş bulacaksınız!
Tanışma babında...
Dilbilimsel bir incelemede, "huri" kelimesinin Arapça kökenini ve farklı dillerdeki kullanımını ele alıyor. Özellikle Türkçe, Arapça ve İngilizce'deki dilbilgisi farklılıklarına, eril-dişil kullanımlarına ve zamirlere değiniyor. Kelimenin etimolojik kökeni ve Kur'an'daki kullanımı hakkında bilgiler sunuyor.
Fransa'nın kısa tarihi ve "ö" harfi ile ilgili olarak bu tarihin sorgulanması.
Radikal Genç’in geçtiğimiz sayısında Can Gürbüz’ün “Aşk kaç kişiliktir?” başlıklı yazısını okudum. Kafasından geçen sorulara cevap bulmasında yardımcı olabileceğini düşündüğüm , aynı zamanda okulda yaptığım bir sunumun da içeriğini oluşturan bilgileri sizlerle paylaşmak istedim.
Felsefe, filozof, düşünme her zaman pek kolay anlaşılamayan bir iş, etkinlik ve tarz olarak görülmüştür. Bu durumun altında yatan asıl neden ne olabilir? Belki de yanıt insanın kendi çelişkileri ve tekinsizliğinde gizlidir.
Beklentiler(istekler) ile gerçekleşenler arasındaki ilişki-sınır nedir? Bunların etkileri varsa eğer bunun açılımı tam olarak nedir?
Şebnem İşigüzel