Hani bazen anlatýrdýnya içinden geçen duygularýn sen anlatmaya baþladýðýnda nasýl arka kapýdan çýkýp, kaçýp, kaybolup gittiklerini. Arkalarýnda ne bir iz nede bir iþaret býrakmadan yok olduklarýný. Bu nedenlemidir acaba senden kaçan duygularýn bana sýðýnmalarý, pencerelerim kapalý, kapýmýn bütün kilitleri kilitli ama yinede giriyorlar, geliyorlar bacadan, anahtar deliðinden, penceren içeri süzülen güneþin ýþýðýna karýþýp, mutfaktaki musluktan… yine geldiler sen varken gözlerimin önünde, sen öyle duygusuz, öyle donuk, öyle isteksizsin ki bunu bile anlatýyor bana senden kaçýp gelen duygular. Ellerini tuttuðumda duyduðum tek kalp atýþý benimkisi, gözlerine baktýðýmda gördüðüm tek þey kendi gözlerimin görüntüsü, küçük bir öpücük kondurduðumda yanaðýna gördüðüm tek gülümseme aynaya baktýðýmda gördüðüm gülümseme. Sanki sen yoksun, sanki hiç sen olmadýn, sahi sen neredesin, neden ben var sadece senin içinde, neden sana baktýðýmda kendimi görüyorum ve duyuyorum sadece, biz ikiz deðilizki biz iki sevgiliyiz sadece ayrý bedenlerde. Neden ben senin içinde ve neden sen benim içimde yoksun. Yoksa sen severken kendi varlýðýnýn farkýna varmadan beni, ben seni sevemiyormuyum senin sevdiðin gibi.
Özledim hani o ilk günlerimizi, hani sanki ilk güneþin doðuþunu gördüðüm gün gibi doðmuþtun karanlýklar içinde kalmýþ yüreðimin en ücra köþelerine. Beklide en çok gülümsemeni özledim, hani sen gülümseyince ruhuma gelen ilkbaharýn ve ilkbaharla birlikte açan çiçeklerin, neþeyle öten kuþlarýn, soðuktan sýcaða ulaþmanýn mutluluðu, renklerin yeniden doðmasý, doðanýn uyanýp tekrar dünyayý yeþile boyamasý gibi hissederdim ama senden kaçýp bana sýðýnan duygularla ve hislerle deðil kendi duygularýmla hissederdim. Bizmi büyüdük ve büyüdükçe bedenlerimiz gibi hislerimizdemi deðiþti yoksa sen biz olmayýmý öðrendin ben yokken, bensiz, sessiz, benden habersiz...