..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Þiir, tarihten daha felsefidir ve daha yüksekte durur. -Aristoteles
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > Yeþim




24 Aðustos 2005
Gölge  
Yeþim
...hakikatler dünyasýnda var olanýn, hayaletler dünyasýndan gelen kopyasý...


:CCJH:
Sanýrým kadýn olmak bana göre deðil...

***

Rüzgarýn ýlýk estiði güzel yaz akþamlarýndan biriydi. Kýzarkadaþýmla iki yýla yaklaþan bir iliþkimiz vardý. Ýkimiz de ilk kez açýk hava sinemasýna gitmiþtik o gece... Film çok iyi deðildi ama bu çok önemli de deðildi. Sonunda birlikte bir akþam geçirebilmiþtik. Fulya'nýn ailesi çok katýydý. Akþam dýþarý çýkmasýna izin vermezlerdi. Hele ki erkek arkadaþý ile birlikte! Saçma geldiðini söylemeden edemeyeceðim. Erkek arkadaþý olduðunu ise hiç bilmiyorlardý. Ben de bu konuda baskýcý davranmýyordum. Ailesine benden bahsetmesi konusunda yani... Zaten evlenmek gibi bir niyetim de yoktu. Ýyiydim ben, tek baþýma Beþiktaþ'taki stüdyo dairemde, "bekarlýk sultanlýktýr" felsefesi doðrultusunda yaþarken. Fulya'yý seviyordum; iyi bir kýzcaðýzdý, kimseye zararý olmayan, kendi halinde bir kýz. Çok da güzeldi. Bu baðlamda belki fazlaydý bana... Çok zeki sayýlmazdý, gerçi üniversiteyi bitirmiþ ve iyi bir pozisyonda iþe baþlamýþtý ama çok sorgulamayan, hep boyun eðen cinstendi. Her neyse, bu zaman zaman iþime gelmiyor da deðildi. Ne yapacaktým hem güzel hem akýllý kadýný zaten... Hem öylesi beðenir miydi ki beni?

O gece saat on bire doðru Fulya'nýn cep telefonu çalmaya baþladý. Arayan babasýydý. Öfkeli sesini ben bile netlikle duyabiliyordum. Kýzcaðýz babasýnýn sinirli tavrýný bana çaktýrmamaya çalýþarak konuþtu: "Ýþ arkadaþlarýmlayým... Selma da var... Geleceðim bir yarým saate kadar... Siz yatýn isterseniz..." O telefonda bunlarý söyleyip, babasýný sakinleþtirmeye çalýþýrken ben büyük bir hayalkýrýklýðý yaþýyordum. Planlarým suya düþmüþtü! Bu gece onu evime götüremeyecektim. Seviþmeyeli haftalar olmuþtu ve ben artýk abazanlýktan ne yapacaðýmý þaþýrmýþ durumdaydým. Telefonu kapattýktan sonra utangaç bir tavýrla bana baktý. "Babam arayan, merak etmiþ de beni..." dedi. "Ýyi de ben nolacaðým þimdi?" diye geçirdim içimden. Bu kez söyleyecektim artýk çünkü onun herþeye boyun eðmesinin ucu bana da dokunuyordu: "E kýzým sen de diyemiyor musun ben artýk yirmi dört yaþýma geldim, koskoca kadýn oldum... Saat de üç deðil, geleceðim iþte diye". Fulya önüne baktý. "Eve dönmem lazým" dedi. Arabaya kadar konuþmadan yürüdük. Kontak anahtarýný çevirir çevirmez beyin yýkama çalýþmalarýma yeniden baþladým: "Fulya, bak güzelim... Öðrencilik dönemlerinde tamam, derslerin vardý, çalýþmýyordun, ailene baðýmlýydýn... Ama artýk kocaman kadýn oldun, çalýþýyorsun, babanla konuþma zamanýn geldi de geçiyor be hayatým..." Fulya hala sesini çýkarmýyordu. Ýþte buydu o! Deðiþemezdi ki! Sinirlendim, kendimi yine bir monologun içinde bulacaðýmý bile bile devam ettim: "Neden korkuyor baban ha? Söyle bana... Erkek arkadaþýnýn olmasýndan mý? E var... ve sen hala tek parçasýn! Kötü alýþkanlýklar edinmenden mi? Uyuþturucu kullanmandan mý? Gündüz kullanýlmaz mý uyuþturucu, illa gece mi kullanýlýr? Hem sen kim uyuþturucu kim, göremiyor mu baban? Bu kadar mý tanýmýyor seni? Hmm cevap ver bana... ne?" Fulya yine önüne baktý "Evet, doðru" dedi alçak sesle. "Ama babam anlamýyor bunu... bir alýþkanlýk belki de..." diye devam etti. Sustum. Bunu farketmiþ olmasýna raðmen hala sessizliðini korumasý ve ailesiyle konuþmayý denememiþ olmasý beni çýldýrttý. Onu evinin yakýnýna bir yere býrakana kadar aðzýmý açýp tek laf daha etmedim. Arabadan inerken bana döndü. "Teþekkür ederim" dedi, öpmek için uzandý. Baþýmý çevirdim; bu sefer kararlýydým: "Bu böyle yürümeyecek Fulya, bitirelim... Eh, sen de babanýn uygun gördüðü biriyle evlenirsin... Ben de kendi yolumu çizerim artýk" sözcükleri sinirle aðzýmdan dökülüverdi. Fulya yine sustu, gözleri doldu ve koþarak uzaklaþtý. Besbelli kýrýlmýþtý. "Daha sonra gönlünü alýrým nasýlsa ben onun" diye düþünerek gaza bastým. Ýçim rahattý, niyetim belliydi... Kendime þöyle saðlam bir hatun ayarlayacaktým. Bir gün -oldu ki- Fulya'yla barýþacak olursak ruhunun duymayacaðý cinsten... Ha oldu ki duyarsa... O zaman da yalaným hazýrdý "Kendimi çok boþlukta hissediyordum bebeðim, özür dilerim''.

Birkaç haftadýr internette konuþtuðum bir hatun vardý. Resmini de yollamýþtý hem, pek çýtýr bir þeydi. Daha da önemlisi rahat ve giriþken bir tipti. Muhabbeti de baya ilerletmiþtik. Ne yapýyor acaba þu an diye düþündüm. En iyisi eve gidip bakmaktý.

Eve vardýðýmda hemen bilgisayarý açtým ve her zaman onunla konuþtuðumuz chat odasýna girdim. Orada deðildi. Buzdolabýna gidip bir bira aldým. Döndüðümde bir mesaj yanýp sönüyordu. Açtým: "ASL*?"
"26, E, Ýst.**" diye cevap attým.
"25, K, Ýst.***" diye cevap geldi hemen.
"Ýyi olacak hastanýn, doktor ayaðýna gelirmiþ" diye düþünüp, gaza geldim. Yaklaþýk on dakika hobilerden, uðraþtýðýmýz iþten, dinlediðimiz müziklerden bahsettik. Sonra yine bir mesaj geldi. Alýþýk olmadýðým cinstendi:
"Kadýn olmak ister miydin?"
"Hmm, hayýr...memnunum halimden" diye cevap verdim apar topar.
"Peki ya bir günlüðüne bile mi? Ben isterdim açýkçasý bir günlüðüne erkek olabilmeyi..."
Söyledikleri hoþuma gitmiþti.
"Evet bir günlüðüne olmak ilginç olabilirdi hakikaten" dedim.
"Peki neler yapmak isterdin bir günlüðüne kadýn olabilseydin?" diye sordu.
Bu kez hemen cevap vermedim, düþündüm.
"Altýn gününe giderdim" dedim.
"Nasýl yani eline böyle bir þans geçiyor ve sen gide gide altýn gününe giderek mi geçiriyorsun bu günü?" dedi.
"Yok yani aslýnda þaka yapmýþtým ama kadýnsal muhabbetlerin yoðun olduðu bir ortam olduðu için öyle söyledim. Eskiden annem de yapardý öyle þeyler. Ne yapýyorlar, ne konuþuyorlar bunlar tüm gün diye merak ederdim, okuldan döndüðümde"
"Peki baþka ne yapardýn? Hepsi bu kadar mý yani?" diye sordu.
"Pardon bir bira alýp geliyorum" dedim zaman kazanmak için. Cevabý düþünmem birkaç dakikamý aldý:
"Seks yapmak isterdim..."
"Aa bak bu enteresan... neden peki?" diye sordu.
"Bir kadýn seviþirken bir erkekten farklý ne hisseder merak ediyorum. Hem bunun daha sonraki günlerde performansýma katkýsý olur heralde hehehe " dedim.
Baðlantýsý mý koptu bilmiyorum ama hatun birden "offline****" oldu. Geri gelir belki diye beklerken televizyonu açýp, koltuða geçtim. Uykum vardý ama uyumamak için savaþýyordum. Enerjimi buna harcamak beni daha da bitkin yapmýþtý.

***

Çalar saatin sesiyle uyandým. Oldum olasý nefret ederim bu sesten! Yanýmda horlayarak uyumaya devam eden adamý görünce geçirdiðim þokla, uyku sersemliðim derhal son buldu. Ne! Neredeyim ben?! Apar topar yataktan kalktým. Gardrobun üzerindeki boy aynasýnda kendimi gördüm:
Aman Allahým! Doksan beden göðüslerim, uzun sarý saçlarým, ela gözlerim, pürüzsüz bacaklarým, lacivert saten geceliðim ve tarifsiz duygularýmla aynanýn karþýsýndaydým iþte! Eyvah! Peki ya þimdi ne yapmam gerekiyordu?... Yatakta yatan adýný dahi bilmediðim adamý uyandýrmam mý? Önce evi dolaþmaya karar verdim. Kimseyi uyandýrmamaya özen göstererek sessizce yatak odasýndan antreye çýktým. Mutfaðýn yerini buldum. Tek tek odalarýn kapýsýný açtým. Güzel, ferah bir evdi burasý. Pek benim tarzým döþenmemiþti ama yine de pek çok insanýn oturmak için can atacaðý türde bir evdi. Odalardan birinde güzeller güzeli beþ-altý yaþlarýnda bir kýz çocuðu yüzünde masum bir gülümsemeyle uyuyordu. Bu benim kýzým olmalýydý... Adý neydi acaba? Sessizce yatak odasýna geri döndüm. Sandalyenin üzerinde duran pantolonun cebinden, kocam olduðunu düþündüðüm adamýn cüzdanýný çýkardým. Nüfus cüzdanýný bulup adýnýn Murat, soyadýmýzýn Tekin olduðunu öðrendim. Þimdi ne yapacaktým? Annemi getirdim aklýma. Biz çocukken, sýcak yataðýmýzda uyurken, ne yapardý annem acaba? Sessizce kaçýp gitmek istedim bu evden... O da istemiþ miydi acaba bunu hiç? Nereye gidecektim ki? Çaresiz, mutfaða girip çay suyu koydum ve buzdolabýndan kahvaltýlýk birkaç þey çýkardým. Murat'ýn yanýna gittim: "Günaydýn...günaydýn" dedim iki kere... Daha ben kendi sesimi ilk kez duyuyor olmanýn þaþkýnlýðýný üzerimden atamamýþken, sesim pek mekanik çýkmýþ olacak ki Murat gözlerini açýp bana garip garip baktý. "Hayýrdýr Nihan? Yeni uyandýrma þeklin bu mu?" dedi hafif sert bir ses tonuyla. Ýsmimin Nihan olduðunu öðrenmemle beynimde bir þimþek çaktý. Evet evet... Nihan Tekin'dim ben, hatýrladým: Otuz bir yaþýndaydým. Tekstil fabrikasý sahibi Murat Tekin'in sekiz yýldýr karýsýydým. Altý yaþýnda Buse adýnda bir dünya güzelinin annesi. Murat'la evlendiðimizde yirmi üç yaþýndaydým ve beni isteyenlerin arasýndan Murat'ý seçmiþti babam zengin olduðu için. Tüm bunlar bir film þeridi gibi süratla gözümün önünden geçti. Toparlanmaya çalýþtým.
Kocamýn sabahlarý, uyandýðýnda sinirli olduðunu bildiðimden cevap vermeden doðru mutfaða giderek çayý demledim. Buse'nin odasýna girdim. Saçlarýný okþayarak uyandýrdým. Onu özenle giydirdim. Saçlarýný tarayýp ördüm.
"Annee... kimse örmüyoo saçýný, at kuyruðu yapýyoo okulda" diye itiraz etti. Örgüleri açýp, onun istediði at kuyruðundan yaptým.
Hep beraber kahvaltý ettik. Murat ve Buse birlikte evden çýktýlar.

Yorgundum... Saat sabahýn sekizi olmasýna raðmen, deli gibi yorgundum. Bu yorgunluk uyumakla geçecek cinsten deðildi. Bu koskoca otuz bir yýlýn yorgunluðuydu. Yapmam gereken iþleri, görevleri düþünerek bunu unutmaya, en azýndan ertelemeye çalýþtým.

Yatak odasýndan iþe baþladým. Nevresim ve yastýk kýlýflarýný deðiþtirdim, yataðý topladým. Kýyafetleri dolaba astým. Buse'nin odasý çok daðýnýktý. Oyuncaklarý toplayýp, kutulara yerleþtirip, yataðýný toplamam bittiðinde vakit bir hayli ilerlemiþti. Eþofmanlarýmý giyip markete gittim. Evvelsi akþam hazýrladýðým alýþveriþ listesinde yazanlarý aldým. Marketten çýktýðýmda ben taksi bulmaya çalýþýrken on sekiz- on dokuz yaþlarýnda bir genç laf attý. Kendimi öyle yaþlý, öyle çirkin hissediyordum ki, hiç üzerime alýnmadým; gözlerim hemen oracýkta bir yerlerde güzel bir kadýn aradý; saðýma soluma baktým kimsecikler yoktu.

Soluðu mutfakta aldým. Kocam her akþam muhakkak iki duble raký içerdi. Yanýnda en az iki çeþit meze isterdi. Bunlarý yapmakla baþladým iþe, sonra yemekleri piþirdim: Mercimek çorbasý... pilav ve Ýzmir köfte... Yemek piþirme faslý bittiðinde, Buse'yi anaokulundan alma vaktine sadece bir saat kalmýþtý. Öðlen yemeði yememiþtim; gerçi yemek piþirken onun bunun tadýna bakmaktan doymuþtum ama yine de biraz meyve yedim.

Üzerime düzgüncene bir þeyler geçirerek evden çýktým. Yol boyunca hiçbir þey düþünmemeye çalýþtým. Anaokulunun kapýsýndan içeri girdim. Çocuklar bahçede oynuyorlardý. Buse salýncakta sallanýyordu. Öðretmeninin yanýna gittim. Biraz konuþtuk; çok güzel resimler yapýyormuþ benim güzelim! Buse sallanmaya devam etmek için dirense de, onu alýp doðruca eve geldim. Minik kýzýmýn karný acýkmýþtý, bisküvi ve meyve verip, onu televizyonun karþýsýna oturttum. Bu arada çamaþýrlarý toplayýp ütüledim. Sofrayý kurdum. Artýk yorgunluktan bayýlmak üzereydim ki kapý çaldý. Gelen Murat'tý.
"Hoþgeldin," dedim terliklerini uzatarak.
"Hoþbulduk," dedi yüzüme bakmadan..."Bu ev yemek kokuyor bu akþam ya..." diye yakýndý.
"Pencereler açýk ama... ne yapsak?" dedim damarýna basmamaya gayret ederek.
"Onu da ben mi söyleyeceðim artýk, zaten kafam bozuk" diyerek azarladý.
Ellerini bile yýkamadan sofraya oturdu. Buse'yi televizyonun karþýsýndan kaldýrmam biraz vaktimi aldý. Kýz, çizgi dizi izliyordu ve onu bitirmeden gelmek istemiyordu. O esnada Murat baðýrdý: "Nerdesiniz be? Açýz, aç..."
Bunu duyan Buse tedirginliðimi hissetmiþ olmalý ki, beni daha fazla uðraþtýrmadan salondaki yemek masasýna yöneldi.
"Aman da aman hanimiþ benim güzel kýzým?" dedi Murat ve çocuðu koltuk altlarýndan tuttuðu gibi havaya kaldýrarak kucakladý. Sýrasýyla, yanaklarýný, alnýný, gözlerini öptü. Göbeðini mýncýkladý. Ben babasýnýn býyýklarýnýn battýðýndan hiç yakýnmayan bu bacak kadar çocuða bir kez daha hayretle bakarken, o gördüðü sevgiden mest olmuþ, kýkýr kýkýr gülüyordu. Hep beraber yemek yedik. Senelerdir her akþam duymayý umut etmekten býkmadýðým "Eline saðlýk" lafý bu akþam da beni hayalkýrýklýðýna uðrattý. Yemekten sonra Murat rakýsýný koydu. Ben hemen ona kavun, beyaz peynir ve gündüz hazýrladýðým mezeleri getirdim: fava ve kabak ezme.

Murat rakýsýný içerken, ben Buse'yi bir güzel yýkadým, pijamalarýný giydirdim ve yatýrdým. Çocuk illa masal istiyordu. "Sen artýk büyüdün güzel kýzým, seneye okula baþlayacaksýn. Büyük abla olacaksýn" lafý iþe yaramadý. Çocukluðumdan bildiðim tüm hikayeleri daha önce yüzlerce kez anlattýðýmdan, kafadan yeni bir hikaye uydurdum: "Günlerden bir gün mutlu bir aile varmýþ... Babalarý çok çalýþýr, yorulurmuþ, ismi Murat'mýþ... Eve öyle yorgun, öyle yorgun gelirmiþ ki bazen sinirli olurmuþ. Ama anneyi de, minik kýzýný da çok severmiþ..."

Buse uykuya daldýðýnda içeriden bir ses duydum, bu ses kendi kendine söven kocamýn sesiydi. Kulak kabartarak ne dediðini anlamaya çalýþtým. Masadaki buzun erimesi ve yerine yenisinin gelmeyiþiydi onu kýzdýran. Derhal mutfaða giderek bir kaba buz doldurup ona götürdüm. Kýzgýnlýðý devam ediyordu:
"Býktým ulan senden, ne biçim bir kadýnsýn sen? Ohh iyi valla, biz bütün gün eþþekler gibi çalýþalým, yorulalým. Nihan Haným burada yan gelsin yatsýn; gece eve gelince de bir rakýmýzý bile aðýz tadýyla içemeyelim."
Sesimi çýkarmadan önüme baktým. Birkaç ay önce, Murat'ýn, sarhoþken, benzer bir meseleden dolayý bana tokat attýðý aný anýmsadým. Öyle yorgundum ki, küçük bir dokunuþ bile beni yere sermeye yeterdi.
Hýzýný alamayan kocam devam etti "Ne lan bu her yerin ýþýðý yanýyor? Para nasýl kazanýlýyor biliyor musunuz siz?"

***
Gözlerimi kamaþtýran güneþ ýþýðýnýn etkisiyle kýpýrdadým. Koltukta uyuyakalmýþ olmanýn bedelini tüm organlarýmla ödüyordum. Sanki sadece belim deðil karaciðerim, yalnýz boynum deðil beyinciðim; vücudumun her bir noktasý sýzlýyordu. En kötüsü de baþaðrýsýydý. Öyle berbattý ki, üç aydýr bir üst katýmda süren tadilatý ve matkap sesini anýmsattý bana. Gözlerimi açtým. Kolumdaki saate baktým, yediye geliyordu. Demek uyuyakalmýþtým, bu koltukta. Dün gece olanlarý düþündüm bir an: Fulya'yý, onun duru güzelliðini, iyi niyetini, bir sözümle paramparça edebildiðim camdan kalbini, zaaflarým uðruna bu güzel kadýný nasýl bir anda gözden çýkarabildiðimi, eve gelince tanýmadýðým o kýzla chat odasýnda konuþtuklarýmýzý, televizyon karþýsýnda uyumamak için verdiðim savaþý ve gördüðüm kabusu... Fulya'yý düþündüm ve Fulya gibi daha nicelerini: kendi hayatlarýný gölge gibi yaþamaya mahkum olanlarý. Kendimi düþündüm: zaaflarla dolu, boþ hayatýmý, sorumsuzluklarýmý, bunlarý "hayatýmý yaþayacaðým" kalýbý altýna sokarak bahaneler yaratýþýmý ve tüm bunlarý bir türlü kendime itiraf edemeyiþimi... Evet, düzeni deðiþtiremezdim; tüm Fulyalarýn, Nihanlarýn istemedikleri bir hayatý yaþamalarýný engelleyemezdim belki ama en azýndan kendim için doðru bir þey yapabileceðim hissi, umutla doldurdu içimi.

Vakit geçirmeden koltuktan kalkýp içeri gittim; týraþ oldum, saçlarýmý jöleledim, parfüm sýktým. En sevdiðim giysilerimi giydim. Hiç de fena gözükmüyordum! Otoparka doðru yürürken,
iþ yerimi arayýp biraz geç kalacaðýmý söyledim. Yol boyunca, beni kendimle barýþtýran bu genç ve olgun kadýna söyleyeceklerimi, bugüne kadar söylemekte geç kaldýklarýmý düþündüm.

Þýk bir çiçekçinin önünde durdum; en güzelinden bir gül buketi yaptýrdým. Ýþ yerine vardýðýmda, onu masasýnda çay içerken buldum. Beni görünce gözleri ýþýldadý. Yüzünde bana kýzgýn olduðuna dair en ufak bir ifade bile yoktu. Ayaða kalktý. Elimdeki çiçekleri gördü, bunlarý ona uzattým ve "Fulya seni dünyanýn en mutlu kadýný yapacaðým, yemin ederim... Benimle evlenir misin?" sözcükleri dudaklarýmdan dökülüverdi.


*ASL: Ýngilizce age, sex, location...Yaþ, cinsiyet ve yer kelimelerinin kýsaltmasý. Internet ortamýnda chat odalarýnda sýkça kullanýlan bir kýsaltma.
**26, E, Ýst.: 26 yaþ, Erkek, Ýstanbul
*** 25, K, Ýst.: 25 yaþ, Kadýn, Ýstanbul
**** Offline: Hattan kopmak, düþmek

25 AGUSTOS 2005



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumcu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Tez

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
20 Aralýk 2012*
Welcome To Kay-ýp-bedenler Kulubü
Beyoðlu ve Ben
Ýntihar
P - Lastik
Dedem
Randevu
Kýrmýzý
Biz: Bekleyenler
Didem'in 3. Doðumgünü

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Hayaletperest [Þiir]
Mesih [Deneme]
Savunma Mekanizmasý [Deneme]
Film Þeridi [Deneme]
Aþka Dair Monolog [Deneme]
Terk [Deneme]
Post Modern Putperestlik [Eleþtiri]
Bu Ýşte Bir 'Yanlışlık' Var [Eleþtiri]
Aþkýn Ömrü 300 Yýldýr [Eleþtiri]


Yeþim kimdir?

Okuyucularýmý þaþýrtmak ve yüzeysel olmayan tarzda düþünmeye yönlendirmek en büyük hedefim. Güneþin muhteþem batýþý, kuþ, böcek tasvirleri, sevgi pýtýrcýklarý bana göre deðil… Güneþ gökyüzünde, kuþlar aðaç dallarýnda zaten yeterince güzel… Ben dünya üzerindeki en karmaþýk þeyi insan psikolojisini eþelemekten ve bunu yazýlarýma aksettirmekten büyük keyif alýyorum. Üzerinde çok fazla yazýlmýþ, çizilmiþ, fazla tartýþýlmýþ konular bana göre deðil. Yazarken edebiyat yapma kaygým yok. Soyut olan düþüncelerimi, karakterler vasýtasýyla somutlaþtýrmak amacým. Yazdýklarýmý anlaþýlmasý zor bulanlar var. . . Çünkü ben yazarken kendi hayal gücümü ya da kurgu yeteneðimi ispatlamak adýna yazmýyorum; -kendi hayalgücüm bana yetiyor, fazla bile geliyor! -Okuyucuya hayal gücünü zorlatmayý hedef alýyorum. "Eðer Leonardo, Mona Lisa tablosunun altýna þöyle yazsaydý ona nasýl deðer verebilirdik ?: 'Hanýmefendi gülümsüyor çünkü sevgilisinden sakladýðý bir sýr var' bu izleyiciyi gerçeðe zincirlerdi ve ben bunun 2001'e (Space Odyssey) olmasýný istemiyorum" (Stanley Kubrick)

Etkilendiði Yazarlar:
Ayn Rand, Dostoyevski, Sarah Kane, Annem, Bent, Smoke City, Beyoðlu, desteðini hep hissettiren Ýzzet Harun Akçay


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Yeþim, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.