..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir deliyle baþederken, yapýlacak en mantýklý þey normal rolü yapmak. -Herman Hesse
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Politik Roman > Bahattin YILDIZ




14 Ekim 2004
Istakoz Büyüsü/8. Sh.  
8.sayfa

Bahattin YILDIZ


Amerikanca demokrasinin Irak’taki versiyonunun; Zalim öðretmen ABD’nin zalim öðrencisi Saddam'ý yerinden ederek baþka öðrenciler yetiþtirmek ve görevlendirmek olduðunu...


:BIEG:
                                                             6

               
1 Yýl, 11 Ay, 11 Gün Sonra


     Fatma, içindeki sýkýntýnýn aðýr yükü altýndaydý.
Soluk almakta bile güçlük çekiyordu.
Sinirleri, bedeninin her noktasýna ayný yoðunlukta sert baskýlar yapýyordu.
Oturmak, ayakta kalmak, uzanmak gibi kýsa aralýklarla üst üste yaptýðý eylemlerin hiç birinin yararýný görememiþti...
     
Özdal’la birçok kez yapmýþ olduklarý tartýþmalarla içeriði ayný olan, en son diyaloglarýnýn da bunda büyük etkisi vardý.
Amerikan merkezli koalisyon güçlerinin Irak’a saldýrý öncesi ve sonrasý dönemlerde Körebe Medyasýnýn takýndýðý tavrýn ve genel politikasýnýn en azýndan insani deðerlere aykýrý olduðunu söylemiþti…

Özdal ise bu sözlerine her zaman olduðu gibi çok sinirlenmiþti.
‘Profesyonel Medya Anlayýþýný’ ilke edinmiþ bir kuruluþ olduklarýný, deðiþik görüþlere sahip birçok kalemin hamiliðini yapan Körebe Medyasýný hala neden özümseyemediðini anlamadýðýný, her yazarýn görüþ ve düþüncelerini; bir suç teþkil etmedikçe, hiçbir talimat ve telkin altýnda kalmadan özgürce yazabildiðini, ifade edebildiðini açýklamýþtý…
Öznel düþüncesinin ise, koalisyon güçlerini desteklemek, olduðunu yinelemiþti.

Fatma’da eþdeðer dozda bir sinirle karþýlýk vermiþti.
Tirajý artýrmak, güya tarafsýz görüntü vererek, güven saðlayýp ana politikalarýný etkin kýlmak için birkaç zýt görüþte yazar bulundurduk-larýný...
Çok seyrek tarafsýz haber verildiði...
Genelde bilinçaltýný etkileyecek imgelerle okuyucu ve izleyiciyi yönlendirdiklerini…
ABD’nin ‘iyi’, ABD’ye karþý çýkanlarýn ise ‘kötü’ olduðu imgesini yaratmak için en ufak fýrsatlarýn dahi deðerlendirildiðini;
'Bir köpek yarýþmasýnda Alman köpeðinin vahþiliðini, Amerika adýna yarýþmaya katýlan köpeðin ise sempatik ve sevimliliðinin özellikle sunulmasý,'
'ABD askerlerinin savaþ gemilerine çýkmalarý öncesinde, gözleri yaþlý yakýnlarý tarafýndan uðurlanmasý görüntülerinin, romantik bir fon müziðiyle verilmesi,'
'Iraklýlarý sefalet içinde gösteren görüntülerin, genelin hoþuna gitmeyecek bir fon müziðiyle sunulmasý,'
örneklerini anýmsatmýþtý ona...
Bu ve daha bir çok bilinçaltý yönlendirme içerikli yayýmlarýný bilebilecek kadar Körebe Medyasýný tanýdýðýný belirtmiþti...

Aylardýr az mý tartýþmýþlardý…
Irak iþgali öncesi ve sonrasý karþýlýklý tartýþmalarýnýn özet tümcelerini, daha dün söylenmiþ gibi anýmsýyordu…

Diðer bir çok ülke gibi Türkiye’nin de her yönden ABD’nin yanýnda yer almasý gerektiðine iliþkindi, Özdal’ýn açýklamalarý...

‘Amerika ile ülkemizin elli yýllýk sýcak iliþkilerinin bozulmamasý gerektiðini...
Ekonomik dar boðazda olan ülkemize hibe ve düþük faizli kredilerin verileceðini...
Irak’ta çýkarlarýmýz olduðunu...
Petrolden gelir elde etme olanaðýna sahip olunacaðýný...
Kasasý boþ hazinenin doldurulabileceðini...
Ýþ adamlarýmýzýn yatýrým yapma olanaðý bulabileceðini...
Irak’ýn geçmiþte Osmanlý topraklarýnýn içinde olduðunu, tarihten doðan haklarý olduðunu ve hatta orada yabancýlýk çekilmeyeceðini...
Ülke ve toplumlarýn çýkarlarýnýn önemli olduðunu...
Savaþa bende karþýyým ama savaþ engellenemiyorsa þimdiden güçlü tarafta yer alýnmasý gerektiðini...
Saddam’ýn zalim olduðunu, halkýna ve diðer bazý ülkelere kötülüklerini, terör odaklarýna yardýmcý olduðunu, kimyasal ve biyolojik silahlarý bulundurduðunu, yakýn tehlike olduðunu, bir þekilde tasfiye edilmesinin Dünyamýzýn, Ülkemizin, ve Irak halkýnýn çýkarýna olacaðýný...
Komþuda süregelen yangýna seyirci kalýnamayacaðýný...
PKK örgütünün tasfiyesi için onlarla birlikte hareket etmek gerektiðini...
Küreselleþmenin ileri öncüsü Amerika’nýn yanýnda yer almamanýn, onun savaþta vereceði pozisyonlara uygun hareket etmemenin; karþýlarýnda olduðumuz biçiminde algýlanacaðýný, birlikte hareket etmezlerse Türkiye’ye karþý uzun döneme yayýlacak bir bilenme ve intikam duygularý besleyebilecek-lerini...
Uluslararasý arenada yalnýz kalýnabileceðini...
Küreselleþen dünyada söz sahibi olmanýn onlarla birlikte hareket edilmekle eþdeðer olduðunu...
Duygusal olmamak gerektiðini...
ABD’nin, Irak ile diðer Ortadoðu ülkelerine demokrasi ve insan haklarýnýn tesisi için harekete geçtiðini...
ABD’nin, despot rejimlerini deðiþtiremeyen halka yardýmcý olacaðýný...
ABD’nin Türkiye eski Büyükelçisi Mark Parris’in, gerekli destek verilmediði takdirde savaþ sonrasý için, ‘Beyaz saray telefonlarý hep meþgul çalacak. Türkiye karar vermekte çok gecikiyor’ biçimli sözlerini de anýmsatarak, iliþkilerin bozulacaðýný...
Hem Irak’a saldýrýnýn Birleþmiþ Milletlerin 1.körfez savaþýnda verdiði yetkinin yorumuna, dolayýsýyla uluslararasý hukukun ruhuna uygun olduðunu...
Treni kaçýrmamak gerektiðini ve destek veren ülkedeki yatýrýmcýlara, iþadamlarýna, Irak’ýn yeniden yapýlanmasýna yönelik büyük ihalelerde öncelik tanýnacaðýný, Irak’ýn kaderinin oylandýðý masada oturmak için ABD’yle birlikte hareket etmek gerektiðini...
Irkdaþ Türkmenlerin güvenliðinin saðlanacaðýný...
ABD’nin Türkiye hükümetine güvenerek hazýrlýklar yapmaya baþladýklarýný, limanlarda bakým onarýn çalýþmasý yaptýklarý-ný, tezkere verilecek görüntüsü yaratýlmýþ olmasý nedeniyle, aksi durumda yapmýþ olduklarý masraflarýný fazlasýyla geri isteyebileceklerini...
Hükümetin ‘Tezkerenin Kabulü Teklifini’ meclisten geçirememesi halinde siyasi bunalým ortamý doðacaðýný...
Meclisin tezkereye ‘hayýr’ demesinin, Türk-Amerikan stratejik ortaklýðýnýn sonu olduðunu, Türkiye’nin dahil olduðu A Planý yerine, Türkiye’siz B Planýna geçileceðini, A planýnýn uygulanmamasýndan kaynaklý tüm faturanýn önümüze konacaðýný…
Kürt sorununun canlanacaðýný…
Ekonomik göstergelerin bozulacaðýný…
Saddam’ý kurtaran ülke görüntüsü saðlanacaðýný…
Savaþa karþý olmakla birlikte reel politik çýkarlarýmýzýn katýlýmý gerektirdiðini…
ABD’nin intikamcý bir ülke olduðunu ve bunun ülkeye zarar getireceðini, uzun uzadýya açýklamýþtý ona..."

Bu tümceler, Irak’ýn iþgali öncesi ve sonrasýnda gerçekleþen tartýþmalarda Özdal’a ait yorumlarýn ana fikirleriydi…

Deðiþik zamanlarda, tek tek, birkaçýyla dillendirdiði bu görüþlerinin hiçbirini kabul etmemiþti.
Karþý görüþlerde bulunmuþtu Fatma…

'Irak dahil Ortadoðu ülkelerindeki önceki rejimleri yerleþtirenlerin ve þimdiye kadar devamýný saðlayanlarýn yine süper güçler olduðunu,
Kimyasal ve biyolojik silahlarda dahil, tüm silahlarýn, tüm ülkelerde yok edilmesi gerektiðini,
Birleþmiþ Milletler denetleyicilerinin, Irak’ta kimyasal ve biyolojik silahlar
bulamadýklarýný,
Güçlü olanýn her zaman haklý olmadýðýný,
Mazlum halkýn yanýnda olmak gerektiðini,
Þeref ve haysiyetin parayla satýlmamasý gerektiðini,
Dünya’daki zulümlerin merkezinde ABD derin devleti olduðunu,
Her iki taraftan binlerce insanýn öldüðü Ýran-Irak savaþýnýn azmettiricisinin süper güçler olduðunu,
Saddam’ýn Kuveyt’i iþgalinde, ayný güçlerin azmettirici ve güven verici rol oynadýðýný,
Ortadoðu’daki terör örgütlerinin bazýlarýnýn kurulmasýnda, silahlanmasýnda, hatta baþka ülkelere karþý kullanýlmasýnda baþ sorumlunun yine ayný güçler olduklarýný,
Yoktan terörizmi yaratýp veya oluþmasýna ortam saðlayarak Büyük Ortadoðu Ýþgalini saðlamaya bahane yaratacak zemin oluþturulduðunu...
Gerçekten demokrasi, insan haklarý getirilecekse öncelikle Ýsrail’e müdahale edilmesi gerektiðini,
Þiilerin ve Kürtlerin bir kýsmýnýn kimyasal ve biyolojik silahla öldürülmelerinde sessiz kalýndýðýný, fakat bu olaylarý kullandýklarýný,
Hem Ýran-Irak savaþýnda Ýran askerlerine, hem Kürtlere ve Þiilere karþý Saddam’ýn kullandýðý kimyasal ve biyolojik silahlarýn menþeinin batýlý güçler olduðunu,
ABD’nin amacýnýn demokrasi ihracý olmadýðýný, Petrol ve enerji kaynaklarýný ele geçirmek, sömürmek ve Ortadoðu ile Asya ülkelerini, genelde tüm dünya ülkelerini denetimi ve kontrolü altýna almak ve inandýklarý kutsal kitapta geçen olaylarý gerçekleþtirme amacý taþýdýklarýný,
Irak iþgalinde, ABD’nin yanýnda yer almayý savunmanýn onursuzluk olduðunu,
Bu onursuzluðu paylaþmayanlarýn ise Saddam’ý ve rejimini destekledikleri anlamýna gelmeyeceðini,
Amerikanca demokrasinin Irak’taki versiyonunun; 'ý yerinden ederek baþka öðrenciler yetiþtirmek ve görevlendirmek olduðunu...
Her durumda Saddam rejiminden zarar gören sivil halkýn, bu kez doðrudan ABD'den zarar göreceði, kimden gelirse gelsin zulme karþý olduðunu... Savaþla ilgili her olasýlýkta toplumlarýn ve bireylerin zarar gördüklerini...'

Özdal’ýn her bir savýna karþý ayrý ayrý sunduðu açýklamalarýn ana tümceleriydi.

     Bir yatýþtýrýcý hap daha aldý. Bir bardak suyla midesine boca etti. Terliyordu... Terleyen sadece alný deðildi... Ellerinin içi, ayaklarýnýn altý ve hatta ayak parmaklarýnýn aralarý...
Taralý ince telli siyah saçlarý birbirine yapýþmýþ gibi karmaþýk görünüyordu…
Geceliðinin kuþaðý, ince bedenini daha bir inceltmiþti...
Üçüncü kahve fincaný da dibe vurmuþtu.
Sert bir þekilde önündeki sehpaya býraktý.
Aç karnýna içiyordu...

Ýnternet ortamýnda bulunan ‘Ýnsanlýðýn Hainleri Pusu Kurmuþ’ adlý elektronik gazeteden aldýðý bir çýktýyý, yeniden okumaya baþladý.

Yazý; ‘ABD’nin Psikolojik Savaþ Lejyonerleri’ baþlýklýydý.

“ABD, yurtdýþýnda da çýkarlarýna uygun sonuçlarý elde edebilmek için; her alandan hizmet alabileceði bazý kiþi ve kiþilikleri, özellikle bir kýsým medya mensuplarýný parayla, inceleme gezisi davetleriyle, eðitsel amaçlý fonlarla, bazý ayrýcalýklarla, hediyelerle, cazip ve ikna edici tekliflerle kendine baðlamaktadýr.
Bu tür faaliyetleri, resmi olmayan bir þekilde yürütürken, 11 Eylül sonrasý salt medya alanýnda bu çalýþmala-rýna merkez olacak ‘Stratejik Etkileme Bürosu’nu resmen kurmuþtur.
New York Times, 19 Þubat 2002 günlü sayýsýnda yayýmladýðý, "Pentagon yurtdýþýnda hassasiyetleri etkilemeye hazýrlanýyor!" baþlýklý haberle, "ABD kongresince, yönetime saðlanan 10 Milyar dolarlýk ek bütçeyle Ortadoðu, Asya ve Avrupa ülkelerine yönelik, kýsa adý ‘OSI’ olan kurulduðunu" kamuoyuna duyurmuþtu.
Pentagon, OSI’ýn çalýþmalarýna yardýmcý olmasý amacýyla, Irak ve Kuveyt konusunda CIA’ya danýþmanlýk yapan Rendon Group adlý halkla iliþkiler firmasýyla anlaþma imzalamýþtýr.
Bir Pentagon yetkilisinin New York Times’e verdiði gizli bilgiye göre, ‘Stratejik Etkileme Bürosu, yabancý ülkelerdeki medya kuruluþlarýný, taktiklerle manipüle etmeyi amaçlýyor. Bu amaca ulaþmak için gerektiðinde yalan haber üretip bunu dolaþýma sokabilecek…’
Haberi veren New York Times Gazetesi, editör sütunlarýnda bu operasyonu eleþtirip, ‘Ters tepebilecek bir silah’ olduðunu belirtmiþ, Reuters, AFP gibi haber ajanslarýnýn bu faaliyetten etkilenebileceði, yalan haberlerin dönüp, dolaþýp ABD basýnýna da girebileceðini hatýrlatmýþtý.
Dünya çapýnda, internet ortamý dahil yazýlý ve görsel basýnda sansürleme, filtreleme, saptýrma, 'karayý ak-aký kara' gösterme gibi dezenformasyon faaliyetlerine giriþen bu büroya karþý ülkemizin bir kýsým yazarlarý, dikkatli olunmasý gerektiðini çeþitli yazýlarýyla vurgulamýþlardýr.
Pentagon’un, Afganistan’dan sonraki ilk hedefinin Irak olduðu, bu operasyonda desteði istenen en önemli ülkenin Türkiye olduðu düþünüldüðünde, OSI’ýn, ülkemizde baðlantý kurduðu kiþi ve kiþilerin kimler olduðu bazý çevrelerde merak konusu olmuþtur.
Büyük bir bütçesi olan bu büronun baðlantý kurduðu ve aslan payýný alan gazeteler ile çoðunlukla bir medya kuruluþunda bulunan bazý yazar ve haber-yorumcularýnýn adlarý, büyük illerde bulunan bazý çevrelerde dilden dile dolaþmaya baþlamýþtýr.
Evet, varolan durum, yeni bir kavramda yeniden doðuyor;
'ABD Sýcak Savaþ Lejyonerliðine' eþdeðer, 'ABD Psikolojik Savaþ Lejyonerliði'...

'Psikolojik Savaþ' kavramýný kullanýrken bile bazý endiþeler taþýdýðýmý parantez arasýnda, sizlerle paylaþmak istiyorum.
Süper devletlerin teknolojik ürün, yazýlým, donaným gibi her türden var ettikleri olgularýn daha üstünü elde etmeden pazara çýkarmadýklarý bilinen bir gerçektir.
Bu durum; politik olgularda da ayný mantýkla sürdürülmek-tedir.
Psikolojik Savaþýn tüm yönleriyle kullanýldýðý bilinen Soðuk Savaþ Döneminde; 'Psikolojik Savaþ' kavramýnýn kullanýl-mamýþ olmasýný, bu olgunun, sýcak savaþ dýþýnda o dönemdeki en üst politik kavram olduðunu ve bu nedenle pazara çýkarýlma-dýðýný düþünmekteyim.
Rakibi olmayan ABD Derin Devletinin, yakýn zamanlarda bu kavramý pazara sunmasý...
Ýþte bu durum beni endiþelendiriyor.
Daha etkin ve üstün ne buldular ki, 'Psikolojik Savaþ' kavramýnýn, bir kýsým yandaþlarý tarafýndan dahi serbest piyasada dolaþýmýna ve dolaþtýrýlmasýna izin vermeye baþladý-lar?...
Bu sorunun yanýtýný bulmak için yukarýda belirttiðim iki kriterden hareket ettim...
Daha üstü olacak!...
Daha etkin olacak!...
Savaþýn; Sýcak savaþ dýþýnda kalan, 'Psikolojik Savaþ' kavramýnda ki, 'Psikoloji' biliminden daha üstü ve daha etkin ne olabilir di?...
Hipnotizma mý?...
Zaten vardý ve alabildiðince kullanýlýyordu...
Aklýma gelen þeyi söylüyorum.
Müspet bilimler anlamýnda kanýtý olmayan bir þeyi;

'Büyü,' olmalýydý bu þey.
Teknolojik aletlerden de yararlanýlarak, kendi politik-ekonomik yararlarýna uygun çýkarýmlar elde etmek için büyü yapmaya baþlamýþlardý...
Benim de yazýmda geçen, 'Psikolojik Savaþ' kavramýný, 'Büyücünün Savaþý' olarak,
'Psikolojik Savaþ Lejyonerleri' kavramýný ise;
'Büyücünün Lejyonerleri,'
olarak algýlamanýzý rica ediyorum...

Bunu da belirttikten sonra ana konumuza geri dönebiliriz.
Her ne kadar sonradan çýkan bir habere göre; 'gelen tepkiler üzerine bu nun kapatýldýðý' duyurulmuþsa da, bu haberin pratik anlamda ne kadar doðru olduðu tartýþmaya açýktýr.
Resmi olarak kapatýlmýþ olduðu doðrulansa bile, bu yapýnýn, ayný veya deðiþik adlarla yeniden yeraltýna inerek faaliyetini sürdüreceði anlamýna geldiðini bilemeyecek kadar mantýktan yoksun olmadýðýmýz aþikardýr...“

Kalan bölümü okumadý.
Bugün tüm yazýyý kaç kez okumuþtu anýmsamýyordu...
Yazýyý sehpanýn üzerine býraktý. Kaþlarý çatýlmýþ, geniþ göz yuvalarý kýsýlmýþ, doðal sürmeli kirpikleri daha bir kararmýþtý.

Televizyondaki haber ve yorumlarý yeniden izlemeye koyuldu...
Kanaldan kanala atlýyordu. Ýlgisini çeken haber ve yorumlara geldiðinde kanal deðiþtirmeyi bir süre erteliyordu.

Haberlerin tümü, ABD ile Ýngiltere aðýrlýklý koalisyon gücünün, Irak’ý iþgaline iliþkin haber ve yorumlardý.
Az önce izlediði bir televizyon kanalýnda, konuk edilen bir öðretim üyesinin yorumlarý midesini bulandýrmýþtý.
Irak iþgalinin gündemde olduðu anlardan beri kanal kanal çýkarýlan bu öðretim üyesinin yorumlarýný; Pentagona baðlý bir televizyonda bile,
–Amerikan vatandaþlarýndan, savaþa karþý olanlarý rencide edebileceðinden- yapabileceðini sanmýyordu.
Ýyi yýkanmýþ ve stüdyo ýþýklarýyla iyice parýldayan saçsýz baþýný, dövüþçü bir horoz gibi sallamasýný, otomatik makineli tüfek gibi seri halde konuþmasýný, kah oturarak kah ayakta, ender kullandýðý küfürleri savurarak izlemiþti.
Arada Ýþgal Güçlerinin hava saldýrýlarý görüntülerinin altýnda verilen vesikalýk boyutundaki görüntüsünde, diliyle dudaðýný yalamasý, hayvanlar alemi belgesellerinde gösterilen, 'bir çakalýn bir av leþi' üzerindeki davranýþlarýný anýmsatmýþtý kendisine...
Hele, oval masada bulunan stratejik alanda uzman, emekli bir bürokrat konuðun tavýrlarý...
Üslubu...
Teorik bilgilerini laboratuarda deneyememenin verdiði hýrçýnlýðý yansýtan bir bilim adamý heyulasý gibiydi...
Gözleri; korku filmlerinin birinde, en çok gerilime neden olan
karanlýk bir insanýn gözleri kadar parlak ve ýþýltýlýydý...
Harita üzerine deydirdiði sopasýný sallamasý, haberlerin birinde izlediði bir tinercinin elinde bulunan kýlýç uzunluðunda bir býçaðý sallama-sý gibiydi.
Sopayý tutan eli; mastürbasyon eyleminin doyumla sonlanacaðý anlarda titreyen bir el gibiydi.
Ýþgal gücü askerinin empatisyeni olma yönünden psikoloji hocalarýnýn öðrencilerine verebilecekleri en iyi örneklerden biriydi.
Koalisyon güçlerinin aþmakta olduklarý çölü haritada gösterirken, çöl kumlarýný yutan kendisiymiþçesine...
Baðdat halkýna bomba atan uçaktaki pilotmuþçasýna...
Kana, gözyaþýna ve tecavüz etmeye özlem duyan bir koalisyon askeri gibiydi.
Onlardan biriymiþ gibi empatik karakterler yansýtýyordu...
Empati-wampirizim, empati-faþizim, empati-emperyalizm, empati-tecavüzim, empati-barbarizm foraydý...
Yönetimlerinden ve dýþ saldýrýlardan sürekli maðdur edilen, gözü yaþlý sivil Irak toplumu ve bireyleri merkezli empati ise onda yasaklýydý...
Bu yapýyý sunan her kurumda ve her alanda bulunan bazý temsilcilerden biriydi...

Bir gazetenin bir köþesini iþgal etmiþ orta yaþlarda bir kadýn yazara; sunucunun sorduðu:
‘Bizim çocuklar kaç günde Baðdat’ý ele geçirir?’ sorusuna ve verilen yanýta öfkelenen Fatma’nýn yüzü al al olmuþtu.

19.37’e az saniyeler kalmýþtý. Körebe TV’nin haberleri baþlayacaktý.
Tuþa bastý.
Biliyordu; az önce izlediði bazý televizyon kanallarýnýn haber ve yorumlarýna duyduðu öfkeden daha fazlasýný edinecekti…

Körebe TV’nin ana haber gongu vurmuþtu. Yakinen tanýdýðý kadýn sunucu, olanca güzelliðiyle ekranda belirdi...
Yabancý bir televizyonun canlý yayýnýndan birebir aktarýlan ve Türkçeleþtirilerek sunulan savaþ görüntüleri kapladý ekraný...
Baðdat semalarýnda, çöl haydutlarý gibi dolaþan koalisyon güçlerine ait savaþ uçaklarýndan atýlan bombalardan kaynaklý aydýnlanma...
Yere düþen bombalarýn etkisiyle oluþan akisler...
Iþýk bombalarýnýn aydýnlattýðý Baðdat’ýn bazý alanlarý...
Duyulan siren sesleri...
Baðdat’ýn cami hoparlöründen yükselen duygusal yoðunluklu ortak
salavat ve dua sesini, vakti geldiðinde okunan ezan seslerini bastýrmaya çalýþan bombalar...
(Ezan sesi; bazýlarýna yönelik suikastý önleme de rol oynarken, mazlum Irak halkýnda bu, gerçekleþmiyordu þimdilik…)
Dini kitaplarda ayrýntýlarý sunulan kýyamet sahnelerinin benzeri...
Titrek yangýn alevlerine ait uzaktan çekimli görüntülere uygun ritimde fon müziði...
‘Yanan yerlerdeki alevler mi fon müziðine uyumlu hareketlerde bulunuyordu, yoksa ateþin alevleri mi fon müziði besteliyordu?’ çeliþkisi...
Arada verilen borazan efektleri...
Filmlerde izlenen Vandallarýn savaþ borazanlarýndan çýkan ses efektleri...

Kararýný bir gün sonraya erteleyebilecek kadar tahammülü kalmamýþtý…
Sözlüsü ve çalýþtýðý Körebe Medyasýnýn savaþ editörlüðü bölümünün baþkaný Özdal ne diyecekti?...
Üzülecekti kesinlikle...
Bir iki ayda unutabilirdi belki...
Sevgisini de yitirebilirdi.
Yenilerden; güzellerden biriyle iliþki geliþtirmeye yönelirdi belki de...
Belki de uzun bir süre taþýyacaktý, atamayacaktý varolan sevgisini içinden...
Onun üzülecek olmasýný artýk umursamýyordu.
Oda diðerleri kadar hak ediyordu...
Tüm anlatýmlarýna ve yorumlarýna ve uyarýlarýna raðmen ufakta olsa etkileyememiþti...
Profesyonel gazetecilik görevini, Cesi’nin yönlendirmeleriyle gereðinden fazlasýyla yerine getirmeyi sürdürüyordu.

Üst düzey bir Amerikalýnýn, Ankara'yý resmi ziyaretinde sýrtlarýný dönüp, çekim yapmayarak, Irak iþgalini protesto etmeleri nedeniyle iþten atýlan; ortak arkadaþlarý Gazi’nin bu durumuna ses çýkarmayý býrak, 'profesyonel gazeteciliðe yakýþmadýðýna' yönelik bir yazýyý özel köþesinde dahi yayýmlamamýþ mýydý Özdal?...

Gerçi Özdal sayesinde yükselmiþti... Çok yardýmýný görmüþtü.
"Ekmeðini düþün!" derdi sürekli kendine... "Bu kadar iþsizin, aç insanýn olduðu bir ülkede 'gemisini yürüten kaptan’dýr."
Üst düzey yöneticilerin istediði performansý gösterememiþ olmasýna
karþýn, kýsa bir sürede bu kadar yükselmesinin ana kaynaðýnýn Özdal’ýn
kendine karþý duyduðu aþk olduðunu bilebilecek kadar gerçekçiydi.
Savaþa karþý yorum ve düþüncelerinin, analizlerinin hiç biri þimdiye kadar yayýnlanmamýþtý. Hatta yaptýðý haber ve yorumlarýn öne çýkarýldýðý bir günü dahi anýmsamýyordu bile…
Ýþine son verilmemesinin nedeni, bazý haber ve yorumlarýn altýna, Özdal’ýn elinden çýkmýþ olmasýna raðmen, kendi adýnýn yazýlmýþ olmasýy-dý.
Kendi kendine kýzardý bazen... Farklý görüþ ve düþüncelere, duygulara sahip biriyle sözlenmesine kýzardý. Onunla sözlü olmasýndan bir kez daha utanmýþtý.
Cinsel yaklaþýmlý gayretlerini boþa çýkardýðý Özdal’ýn, daha sonra kendisine karþý duygusal bir arzu da duyduðunu hissetmesi, yoðunlaþan duygularýný daha fazla bastýrmasýný engellemiþti.
Eklembacaklýlardan's Istakoz Lokantasýnda sözlenmiþlerdi.
Davetlilere, günün þerefine ziyafette çektirmiþti Özdal…

Dikkatini yeniden televizyon ekranýna verdi. Irak Enformasyon Bakanýnýn, "Irak halký sonuna kadar direnecektir!... Ýþgalci þer güçleri Baðdat’ta boylarýnýn ölçüsünü alacaklar!" anlamlý konuþmasý yeni bitmiþti.

Baðdat sokaklarýndan görüntüler yeniden verilmeye baþlanmýþtý.
Siren sesleri; dehþet ve þoku olabildiðince vermeye, tek baþýna bile yeterliydi.
Küçüklü büyüklü bireylerden oluþan bir ailenin panik davranýþlarla düzayak evlerinden çýkmalarý ve az ötede bulunan bir barakaya doðru koþmalarý kameranýn saniye saniye çekmekte olduðu görüntülerdendi.
Oluþan panik ve korku, kameraman ve sunucudan çýkan kesik kesik soluklardan da anlaþýlýyordu.
Onlarýnda anlayýþla karþýlanmasý gerekiyordu. Görevlerini yaparken, iþgalci güçlerin hýþmýna uðrayabilirlerdi.
Ýliþtirilmiþ gazeteci unvanýný elinin tersiyle iten meslektaþlarýndan ikis,i bir gün önce koalisyon güçlerince öldürülmemiþ miydi?...

Ailenin sýðýndýðý barýnaða kameraman ve sunucunun da girdiði anlaþýlýyordu.
Kameranýn ýþýðýyla, tek göz sýðýnaðýn içi alabildiðince aydýnlanmýþtý.
Barýnak, dimdik durulamayacak kadar alçaktý.
Biri yaþlý iki kadýnla, biri yaþlý iki erkekle, ve beþ-onbeþ yaþlarý arasý beþ çocuktan oluþan ve kendi yurtlarýnda sýðýnmacý gibi, sýrtlarý duvara yaslý, çömelmiþ ve kaval kemikleri üzerinde iki ellerini birleþtirmiþ insanlar mutsuzluðun, acýnýn tablolarý gibiydiler.
Haber stüdyosunda bulunan sunucu, Irak Enformasyon Bakanýnýn "Irak halký onlarý karþýlamaya hazýr!" içeriði taþýyan konuþmasýný da anýmsatarak bu görüntüleri tahlil ediyordu?...

Arada iþgalci güçlerin tanklarý ve neþeli tavýrlarý ekrana getirilip, yorumu izleyicilere býrakma amaçlý yorumsuz boþluklar yaratýlýyordu...
"Irak halký, bizim çocuklarý... Eeeeeeeeee pardon!!!... Koalisyon güçlerini böyle mi karþýlayacak?..."
Ýþgalci güçlerin görkemli gücüne, ‘Direnecek!...’ denilen halký bu ailede minimize ederek...

Verilen mesaj, mesajý verenlerin istediði gibi algýlanmýyordu bazýlarýnca ve Fatma’ca...
Yaþlý adam ile kadýnýn titreyen dizleri ve elleri, dehþet ve öfke dolu gözleri...
En çok aðlayan beþ yaþýndaki kýzýn gözyaþlarý; dýþarýdan gelen siren seslerine, bomba seslerine, baðýrtýlara verilen yanýtlardý...
Yakýn çekime alýnan beþ yaþýndaki kýzýn, zeytin karasý gözlerinden damla damla ve verimli akan yaþlar kamera ýþýklarýyla parýldamaktaydý.
'Aðlama sesi' sessiz aðlamalara dönüþmüþtü az sonra...
Yanýnda kimse yokmuþçasýna, kimse izlemiyormuþçasýna, aðlýyor-du...
Olanca doðallýðýyla dehþeti, þoku ve öfkeyi barýndýran masum gergin yüzü; bu etkiyi kendisinde var edenlere lanet okuyan bir imgeyi de içeriyordu...
Dehþet ve öfkeyi birlikte ve ayný anda veren gözleri; kýmýl kýmýl burnu, titreyen dudaklarý, gamzeleþen yanaklarý...
Siyah gölgesi, bedeninin asisi deðildi...
Gölgesi de bedeninin titrekliðine olanca uyumluydu...

Fatma’nýn boðazý düðümlenmiþti. Soluk alýþveriþ düzeneði, doðallýðýný kaybetmiþti...

Hareketsiz biçimde oturduðu koltuktan beþ yaþýndaki Iraklý kýzýn, dehþet ve nefret kokan gözlerine odaklanmýþtý...
Suçlar gibi bakýyordu... Kendisini suçlar gibi bakýyordu o gözler...
Fatma gözlerini; alamýyordu o gözlerden...
Ayný nefreti, ayný öfkeyi, ayný dehþeti kendi gözleri de veriyordu.
Elinin parmaklarýyla, boyun altýndan baþlayarak boðazýný ovuþturdu bir süre...
Soluk alýþveriþi hýrýltýlýydý.
Soluk borusu kasýlmýþtý sanki...
Kendisini tutamýyordu...
Sakin olmalýydý... Bu akþam en çok gereksinim duyduðu þey, sakin olmaktý...
Soðukkanlýlýðýný korumalýydý...
Aþýrý duygusallýk içinde tutsak kalmamalýydý...
Telkinleri boþunaydý...
Dayanamayacaktý...
Televizyon ekranýndan kaybolan aile ve özelde beþ yaþýndaki kýz çocuðunun görüntüsü hala gözlerindeydi...
Yaný baþýndaydý...
Hayýr!... Hayýr!..
Ýçindeydi...
Beynindeydi...
Hafýzasýndaydý...
Kalbindeydi...
Yine Hayýr!...
Aðlayan beþ yaþýndaki çocuk kendiydi...
Bir seddin arkasýnda biriken nehir gibi olmuþtu...
Tutamadý kendini...
Býraktý gözyaþlarýný...

Aðladýkça soluk borusu gevþiyordu...
Soluk alýþveriþleri, bu kez aðlamadan kaynaklý ritimsel bozukluktay-dý...
Kýz çocuðunun zeytin karasý gözlerinden akan gözyaþlarý kadar berrak, onun kadar parýltýlýydý…
Sessiz aðlamalardaydý...
Onun gibi çömelerek oturmuþtu farkýnda olmadan...
Gözyaþlarý, burun kenarlarýndan alta doðru, üst dudak kenarýndan çenesine ve göðsüne yol alarak bir süre süzüldü...
Eli kumandaya uzandý. Televizyonu kapadý.

Küçük kýzýn görüntüsü silinmemiþ, zihnine nakþolmuþ, elinden tutarak geçmiþine, çocukluðundaki bazý dönemlere götürmüþtü.
Beþ yaþýndaki anýna...
Ablasýnýn sorgu dönüþündeki çýlgýn hallerine...
Babasýnýn ölüm haberini aldýðý ana...
Aðabeyine, babasýna ve ablasýna reva görülenlere olan tepkisini þid-le hisseden annesiyle birbirlerine sarýldýklarý, birbirlerinin yanaklarýna gözyaþlarýný akýttýklarý anlara.
Ekranda gördüðü aðlayan çocuk görüntüsü, geçmiþten kalma ve hala albümünde sakladýðý beþ yaþýndayken çekilmiþ, 'gözü yaþlý fotoðraftaki' görüntüsüne ne kadar benziyordu.
Hayýr, týpatýp aynýsýydý...
Iraklý kýzýn görüntüsüyle ayniyet arz ediyordu...
Zihni bulandý...
Baþýný iki tarafa sallayarak irkildi...
Lavaboya yöneldi.. Elini yüzünü yýkadý...
Bilgisayarý açmalý, yarým býraktýðý yazýyý tamamlayýp sonlandýrma-lýydý...
Zaman kaybetmemeliydi...
Zaman daralýyordu...
Zamana; kendini boðdurmamalýydý…
Zamanýn içinde boðulmamalýydý...

                         
***

Devamý: 9. Sayfa da



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn politik roman kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Istakoz Büyüsü / 14. Sayfa
Istakoz Büyüsü / 10. Sayfa
Kimlik No 666 / Kontes Princ - 1
Kimlik No 666 / Kont Drakula - 1
Kimlik No 666 / Arka Kapak Yazýsý
Istakoz Büyüsü /6 Sh.
Istakoz Büyüsü / 13. Sayfa
Istakoz Büyüsü / 16. Sayfa
Kimlik No 666 / Baþlangýç Bölümü
Istakoz Büyüsü / 15. Sayfa

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Saddam, kýzý Irak ve tecavüzcü Bush... [Eleþtiri]


Bahattin YILDIZ kimdir?

Soyutlamalarý seviyorum. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Asimov, King, Kafka, Dostoyevsky...


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Bahattin YILDIZ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.