..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Deðiþim dýþýnda hiçbir þey sürekli deðildir. -Heraklitos
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Politik Roman > Bahattin YILDIZ




22 Aðustos 2004
Istakoz Büyüsü/2 Sh.  
2 sh.

Bahattin YILDIZ


Kadýnýn bulunduðu taraftan esen yel, ten kokusuyla karýþýk parfüm kokusunu burnuna üfledi. Aðýr ama çekici, cinselliði çaðrýþtýran ve uyaran bir kokuydu. Çekti... Çekti... Çekti... Ýçi bir hoþ olmuþtu. Güç gelmiþti. Artýk açlýðýný, acýsýz hissediyordu.


:CJBG:
Onun hýzýna ayak uydurmaya çalýþýyordu. Normal yürüyüþüyle aradaki mesafeyi kýsaltamayacaðýný anlayýnca, koþar adým pozisyonuna geçti.
Kalabalýk gizleyiciydi...
Gözden kaçýrmamalýydý...
Henüz tanýþmamýþ, bir çift laf dahi edememiþlerdi. Adýný, sanýný, ikametgahýný dahi bilmediði bu bayaný gözden kaçýrdýðýnda, bir daha göremeyebilirdi.
O kadar insanýn içinde sadece kendisine ‘gel’ demiþti...
Bir çoðuna göre yakýþýklý olduðunu biliyordu.
Yine de kalabalýkta fark edilmek okþayýcýydý.
Baþkalarýna hiç bakmamýþ, incelememiþ, gözlerini kendisine sabitle-yerek yaklaþmýþtý...
Kendisini hedeflemiþti... Bir baþkasýný deðil...
Baþkalarýyla kendisini veya kendisini baþkalarýyla kýyaslamamýþtý... Hem buna zaman ve mekan da uygun deðildi...
O, çok hýzlý yaklaþmýþtý...
Sözsel ve mimiksel sinyalleri hýzýný kesmeden verip uzaklaþmýþtý.
Önceden tanýþýyorlar mýydý yoksa?...
Öyle olsa bile loþ aydýnlýkta ve kalabalýkta nasýl fark etmiþti?...
     Bulunduklarý sokaðýn köþesinden dönüþünü alan kadýnýn peþisýra kendi de döndü...
Kadýn, kaldýrýmý üç beþ adým arþýnladýktan sonra, caddenin karþý kaldýrýmýna geçti.
Bir baþka sokaða girdi.
Özdal’da ayný sokaða daldý.

Sokaðýn her iki yaný, iki-üç katlý evlerle sýralýydý. Olabildiðince sessizliði yaþayan ve yaþatan parke taþlarýyla döþeli sokaklardan biri...

Sokak lambalarýndan yayýlan sönük ve yorgun ýþýklar kadýna egzotik bir hava veriyordu.
Kadýnýn yürüyüþünde narinlik izlenmese de, çekici bir bedeni sunuyordu dýþsal görüntüsü...

Kadýnýn ayakkabý topuklarýndan çýkan "Týýk!.. Týk!... Týýk!..." seslerine;
Özdal’ýn sahte japon köselesi tabanlý ayakkabýlarýndan çýkan,
"Taak!... Takk!... Taak!.." sesleri yanýt veriyordu.

Bir müzik parçasýnýn iki enstrümaný ya da iki ozanýn aþýk atýþmasý gibiydi bu sesler.
Yolun bozuk kesimlerinde daha bir kalýnlaþan sesler...
Gecenin karanlýk sokaðý, bu sesleri özenle kucaklýyor, içine alýyor, hazmediyor ve akordunu yapýp, akis veriyordu…
Sokak, geçiþ hakký tanýdýðý iki insanla konuþmak, gecenin hüznünü paylaþmak istiyor gibiydi.
Sokakta kimsecikler görünmüyordu; takip edilmesini isteyen kadýn ile takip edilmesi istenen (ve takip eden) Özdal dýþýnda.
     
"Týýk!.. Týk!... Týýk!..."
"Taak!... Takk!... Taak!.." sesleri dýþýnda, sessizlik hakimdi...

Kadýnýn daha da hýzlandýðý ayak seslerinden bile anlaþýlýyordu.
"TýkTýkTIk! TýkTIkTýk!..."

Özdal’da, ayak uydurdu bu hýza.
"TakTakTak! TakTakTak!...

"Týk Ik Tk!.."

"Tak Ak Tk!.."
Özdal’ýn solumalarý da eklenmiþti ayakkabýlarýndan çýkan kalýn seslere...
"TakHuh! TakHoh Tk Offf!.."

Bu hýz ve koþuþturma nedendi?...
Artýk sonlanmasý gerekmez miydi?...
Özdal’a göre sonlanmasý gerekiyordu.
Takip etmekte olduðu kadýný da uyarmalýydý.
Seslendi.
"Bekler misiniz!?..."
     
Kadýn, yürüyüþünü sonlandýrmadan, baþýný doksan derece çevirdi.
Eliyle, "gel" iþareti yaptý…

Kadýnla ilk yüzleþmesinden önce yürümeye dermaný kalmamýþken, kadýnýn daveti kendisine azýmsanmayacak bir enerji vermiþti. Ama bu suni enerjide bitmiþti. Burnundan ve arkasýndan soluyordu. Unuttuðu açlýðý olanca þiddetiyle yeniden geri dönmüþtü hem.

Kadýnýn bulunduðu taraftan esen yel, ten kokusuyla karýþýk parfüm kokusunu burnuna üfledi. Aðýr ama çekici, cinselliði çaðrýþtýran ve uyaran bir kokuydu. Çekti... Çekti... Çekti... Ýçi bir hoþ olmuþtu. Güç gelmiþti. Artýk açlýðýný, acýsýz hissediyordu. Önüne þu an hangi yemeði koyarlarsa koysunlar ikinci planda kalacaktý. Kokuyu barýndýran nesne öncelik kazanmýþtý...
Takip ettiði kadýnla kapalý bir mekaný paylaþtýklarýný hayal etti. Çýrýlçýplak uzandýklarýný...
Görünümü, kokusu teninin bir zar kadar ince ve hassas olduðu duygusunu veriyordu. Böyle bir yapýya sahip olan kadýnýn kemikleri de ince ve yumuþak olmaz mýydý?...
Kadýnýn omzunu; kemiðiyle temas edinceye deðin, kanatýrcasýna diþlediðini hayal etti. Kuru aðzý sulanmýþtý. Aðýz suyunun aktýðý hissiyle, elinin tersini dudak kenarlarýna götürdü. Ama yaþlýk yoktu. Akýntý hissi kendi kuruntusuydu...
Kemik kemiren bir köpeðin görüntüsü canlanýnca gözlerinde, özeleþtiri yapmaya baþladý....
'Saçmalama!' dedi... Mide açlýðýyla, cinsel açlýðý birbirinden ayrýydý. Alanlarý birbiriyle karýþtýrmamalýydý. Güdüleri açlýk merkezli; saçma sapan salgý, duygu ve düþünce üretiyordu.
Zihninden geçen saçma düþünceleri onaylamadýkça, benliði kabul etmedikçe bir zararý olmazdý. Lise dönemindeki psikoloji hocasýnýn, sürekli verdiði bir örneði anýmsamýþtý.

Yinelemelerle kafasýna kazýnan bir sözdü. Gerekli olan bir zaman ve mekanda anýmsamýþtý yeniden...

Bu teoriyi, bir kitaptan okumuþtu. Kitabýn ismini ve yazarýný anýmsamýyordu, önemlide deðildi.

Felsefi tartýþmalarýn zamaný deðildi. Yaþamakta olduðu zaman ve mekana dönmeliydi...

Ya kadýn, ‘avucunu yala’ derse...?
Öyle yaðma yoktu. Bu kadar yolu yorgun bacaklarla, aç mideyle yürümüþken, dili bir karýþ dýþarýdayken köpek muamelesine uðramayý kabul etmeyecekti...
‘Gel!’ davetinden, eli boþ dönmenin aðýrlýðýný taþýyabilecek kadar gücü kalmamýþtý.
Soyunmazsa, zorla soyacaktý...
Buna cesaret edebilir miydi?...
Yanýtlamadý…

Bu arada, kadýn sokaktan sokaða geçerken, sokaklarý ardý ardýna kovalarken, Özdal; onu ve dolayýsýyla sokaklarý kovalýyordu.
Geçtiði sokaklar ise Özdal’ý...

Ýlk ýssýz sokaktan sonra geçtiði tüm sokaklar birbirinin ayný gibiydiler.
Ardýnda býraktýðý sokaklar sanki sürekli yineleniyor, ayný yerleri bir çok kez arþýnlamýþ gibi geliyordu…
     
Bir sokaðýn daha sonuna yaklaþýyorlardý.
Kadýnýn, her sokaðý dönüþü anýnda oluþan; ‘gözden kaybetme’ korkusu, kalbinin vuruþ ritimlerini yükseltiyordu.
Bu endiþeyi duymamak için daha çok yaklaþmalýydý.
Ne kadar çok yakýnlaþýrsa ona; o kadar uzaklaþacaktý kalp çarpýntýla-rýndan...
Adýmlarýný biraz daha hýzlandýrdý.
     
Köþeyi döndüðünde kadýnla arasýndaki mesafenin üç-dört adýmlýk kadar kaldýðýný gördü.
Kesik kesik duyulan soluklarýný, onun ensesine hissettirmesine ramak kalmýþtý...
Yakýn sokaklarýn birinden gelen,
"Booozaaaaaaa!!!... Booozaaaaaaa!!!" baðýrtýsý kulaklarýnda çýnla-dý...
Lanet okudu, bozacýya ve çýkardýðý sese...
Aslýnda bozacýlarý çok severdi; sattýklarý bozadan dolayý.
Her anýmsadýðýnda ekþimtýrak tadýný damaðýnda hissederdi…
Bozaya olan bu nefreti, son zamanlarda altlara ittiði taze bir anýsýný çaðrýþtýrmasýndan kaynaklanýyordu.
Bir haftalýðýna Bursa’ya ziyarete gitmiþti. Annesinin, ikinci evliliðinden sonraki bir zamandý. Her gece yarýsý üvey babasýnýn; bozacýyý çaðýrarak birkaç kadehi annesiyle birlikte devirmesi sonrasý, annesinin, ‘Özdal duyacak!... Yeter!... Her gün her gün olur mu?’ yalvarmalarýna karþýn neredeyse zorla gerçekleþtirdiði cinsel birleþme esnasýnda, soluksuz kalan astýmlý hastalar gibi çýkardýklarý sesler ile karyolanýn paslý yaylarýndan çýkan kulak týrmalayýcý gýcýrtýlar, uyuyor görüntüsüyle uyanýk kaldýðý yatak odasýna kadar gelen iðrenç seslerdi...
"Booozaaaaaaa!!!... Booozaaaaaaa!!!" baðýrtýlarý o iðrenç sesleri de var etmiþti kulaðýnda.
"Pooof! Pooof!!! Pooof!... Gýcýrt!... Gýc!... Gýcý!..."
Üvey babasýnýn; annesine bir anlamda zorla tecavüzü esnasýnda, onlardan ve bulunduklarý karyoladan çýkan,
‘Pof! Hoh!... Huh!... Pooof!!! Puf!... Gýcýrt!... Gýc!... Gýcý!!!..’ sesleriyle, þu an duyduðu sesler; kulaklarýnda varolan karma, ilintisiz seslerle uyuma geçmiþ, uyumlu notalara dökülmüþ gibiydi.
Kadýnýn ayakkabýlarýndan çýkan; ‘TýkTýkTIk!...’ lar...
Özdal’ýn ayakkabý ve solumalarýn dan çýkan, ‘TakTakTak!.. TakHuh! TakHoh Tk Offf!...’ lar...
Bozacýdan çýkan "Booozaaaaaaa!!!... Booozaaaaaaa!!!..." lar…
Bozuk sokak lambalarýndan çýkan ‘Výjjjjjjj!!!’ sesleri...
Uzaktan gelen köpek havlamalarý...
Sokak; artýk ayakkabý seslerinden daha fazlasýný barýndýrýyordu...
Tümü yankýlanýyordu Özdal’ýn ve kadýnýn kulaklarýnda;

‘TýkTýkTIk!...
TakTakTak!..
TakHuh!
TakHoh! Tk Offf!...
Booozaaaaaaa!!!... Booozaaaaaaa!!!...
Pof! Pooof!!! Puf!...
Gýcýrt!... Gýc!... Gýcý!!!..
Výjjjjjjj!!! Hav! Hav! Havvvv!!!..."
Sokak, sesleri tümüyle aksettirmekte zorlanýyordu.
Kýsaltmalara geçti;

"Boza! Gýcýr! Off! Hav!
                    Tak! Pof! Huh! Týk! Poff!
               Gýc! Výjj! Gýcýrt!! Hav!...
          Bozofav Gýcýrtak Huhvýj
     Pofhav Týkof !...
Botatýk Havcýr Favhav!.. "

Her þeye raðmen caný çekmiþti, bozayý...
Acaba takip ettiði kadýnda boza sever miydi?...
Seviyorsa, sokakta birer kadeh içme teklifinde bulunmasýna ne derdi?...
Teklifini kabul ederse, bozalarýn parasýný öder miydi?...
Boza, cinsel isteði kamçýlayýcý özellik de barýndýrýyordu. Boza içmelerinin bu yönden de yararý olacaktý. Arzu ettiði olasýlýk gerçekleþirse; gacýr gucur ses çýkaran bir karyola üzerinde bile cinsel birleþmeye razýydý. Üvey babasý ile annesinin cinsel birleþmeleri esnasýnda karyoladan çýkan ve kulaðýndan silinmemiþ sesler rahatsýzlýk vermiþ olsa da, bu kez benzer seslere alýþacak, belki de müzik sesi gibi algýlayacaktý...

"Bayan!... Boza sever misiniz?..." sözcükleri istem dýþý döküldü aðzýndan...

Sokaðýn ortasýnda yürümekte olan kadýn, aniden durdu...
Geri döndü.
Ýþaret parmaðýný dudaklarýna götürerek, ‘sus!’ iþareti yaptý.
     
Özdal’ýn gözleri faltaþý gibi açýlmýþtý. Kadýn durmuþ ve kendisine doðru dönmüþtü...
Bekliyordu...
Bekleyeni, bekletmemeliydi. Bir adým sonrasý onunla göðüs göðüse gelecekti. Saracaktý eliyle onun elini sýmsýký; saracaktý onun eli, elini... ‘Özdal’ ismini, aðzýný doldura doldura, ‘Özdaall!’ olarak söyleyecek, onun ismini söylemesini heyecanla bekleyecekti... Tanýþma sonrasý, ‘Memnun oldum!’ diyecekti…

Belki daha samimi bir tanýþma olacaktý...
Sarýlma ve öpmeyle baþlayabilirdi örneðin. Hele umduðu iþveli ve isterik gülüþle tepki verirse... En azýndan kadýnýn amacý konusunda kafasýnda varolan ‘acabalarýn’ birçoðu eksilecekti.
Ýþveli ve isterik gülüþü iyi bilirdi.
Ayný sýnýfý -bazen ayný yataðý paylaþtýklarý- ve sonrada býçak taþýdýðýna yönelik buram buram feminizm kokan bahanelerle, kendisini terk ederek zengin bir öðrenciyle çýkmaya baþlayan Sevici’yi anýmsamýþtý.
O özel anlarda iþveli ve isterik güler, gözleri ýþýldardý.
Bu, ‘Senle yatmak istiyorum!’ anlamýna gelirdi.
Her iþveli ve isterik gülümsemesi sonrasý, Sevici’nin kýz arkadaþýnýn bekar evinde birbirlerini altlý üstlü bulurlar ve sabahlara kadar akýtýlan salgýlarla ev sahibi kýzcaðýzýn çarþafýný kokuturlardý...

Ýþte göðüs göðüseydiler. Birbirlerini süzüyorlardý. Özdal, aðzýný yayarak gülümsedi. Kollarýný, onu sarmak ve öpmek için uzattý. Gözleri kendiliðinden yumulmuþtu. Doðal bir eylemiydi. Onu daha iyi hissetmek isteyen beden ve duygularýnýn refleksiydi.

Devamý: Istakoz Büyüsü/ 3.sh.da



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn politik roman kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Istakoz Büyüsü / 14. Sayfa
Istakoz Büyüsü / 10. Sayfa
Kimlik No 666 / Kontes Princ - 1
Kimlik No 666 / Kont Drakula - 1
Kimlik No 666 / Arka Kapak Yazýsý
Istakoz Büyüsü /6 Sh.
Istakoz Büyüsü / 13. Sayfa
Istakoz Büyüsü / 16. Sayfa
Kimlik No 666 / Baþlangýç Bölümü
Istakoz Büyüsü / 15. Sayfa

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Saddam, kýzý Irak ve tecavüzcü Bush... [Eleþtiri]


Bahattin YILDIZ kimdir?

Soyutlamalarý seviyorum. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Asimov, King, Kafka, Dostoyevsky...


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Bahattin YILDIZ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.