..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Doðaüstü henüz anlayamadýðýmýz doðal þeylerin adý. -Elbert Hubbard
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Anýlar > Þevket Baþýbüyük




24 Nisan 2013
Bir Karadeniz Seyahati  
Þevket Baþýbüyük
Yýllardýr hep görmek istediðim ancak bir türlü gidip görmediðim benim ‘beþ þehri’mden biri olan Samsun’dayýz… Týpký rüyalarýmda süslediðim gibi Samsun bulutlu, sisli ve efsunlu bir þehir… Rakým iki binlerden bir rüya gibi etrafý sarýp sarmalayan sisli bir havada çam kokulu, koyu yeþilin hâkim olduðu daðlardan þehre iniyoruz… Heyecanlý bir iniþten sonra sislerin çekilmesiyle duvaðýný maþukuna açan nazlý bir gelin gibi þehrin efsunlu yüzü ortaya çýkýveriyor. Recep abi derdi de inanmazdým; Samsun harbiden büyükþehir… Bir tarafý masmavi deniz, diðer tarafý yemyeþil daðlarlarla kaplý Samsun’un… Karadeniz daðlýk ama Karadeniz’de dað-taþ yerleþim birimi. Kuþ uçmaz, kervan geçmez daðlarýn baþýna Karadenizli ev kurmuþ…


:HGF:
Bir Karadeniz Seyahati

Aslýnda bu seyahati kendim için yapmýþ ve yazýya dökerek sizlerle paylaþmayacaktým. Lakin seyahat arkadaþlarýmýn talebi üzerine yazdým.

Söze baþlamadan önce -siz deðerli okurlarýma- seyahat arkadaþlarýmý tanýtayým.

Malatya’nýn yetiþtirdiði ilim adamlarýndan Ramazan Keskin Hoca, Keskin Hoca’nýn Almanya arkadaþý Mehmet Güven, Keskin Hoca’nýn Dernek (Medeniyet Derneði’nin) üyelerinden Ahmet Kazgan ve Mehmet Karaman yani topu topuna beþ arkadaþtýk…

Seyahat istikametimiz Karadeniz…

Karadeniz Samsun’da bir derneðin Ramazan Keskin Hoca’yý konferansa daveti üzerine gidiyoruz. Ýki ton aðýrlýðýnda, altý silindirli Mercedes arabayla yola koyulduk.

Direksiyonda Keskin Hoca var. Cumhuriyet döneminden kalma Malatya –Sivas yolunun dönemeçli, zikzaklý, iniþli-çýkýþlý yolda bir yýldýz gibi kayýp giderken -sanýrým- en çok arabamýz keyifsiz. Zira bu yol bu arabayý, araba da bu yolu sevmemiþti. AK Parti döneminde memleketin daðýna taþýna gitmedik yol, geniþletilmedik yol kalmadýðý halde Malatya-Sivas yolu hala Cumhuriyet döneminde kalma bir yol olarak duruyor. Yazýk ki; bu güne kadar kimseler bu iþlek yolu görmemiþ, sorunlarýný dillendirmemiþ ya da hep görmezlikten gelinmiþtir.

Ýyisi mi biz yola takýlýp durmadan; -durmak yok yola devam- edelim…

Karadeniz’e bu benim ilk seyahattim. Bir el þeklinde (okulda Türkiye haritasý bize bu þekilde öðretilmiþti) ülkemin haritasýnda yer olan birçok yerlerini gezmiþ görmüþtüm ama -imkânsýzlýktan olmuþ olacak ki- Karadeniz’e ilk gidiyorum.

Dedim ya, baþta bu seyahati yazmayý düþünmediðim için seyahat sürecince ne yazýlý ne de zihnimde not tutmuþtum.

Þimdi iþ yazýya gelince…

Ýþ yazýya gelince; zihnimdekilerini geri sarýp sarýp zihin penceremden gördüklerimi sizlerle paylaþmaya çalýþacaðým.

Sivas

Sivas’ý daha önce görmüþtüm.

Sizde neleri çaðrýþtýrýr bilmem ama Sivas bende…

Sivas en önemli kentlerimizden biridir.

Anadolu Bölgesi, Doðu Karadeniz Bölgesi ve Doðu Anadolu Bölgesinde ilçeleri ve kültür zenginliði, iklim farklýlýðý bulunan ve sahip olduðu deðerleri ile önemli bir coðrafi konuma sahip olan Sivas pek çok yöresel sanatçý yetiþtirmiþ bir Türkü þehridir.

Ýç Anadolu ve Doðu Anadolu ilçelerinde saz ve âþýk geleneði ve üstatlarý bu þehirde yetiþmiþlerdir.

Sivas sizden de Madýmak ve Baþbaðlar olaylarýný çaðrýþtýrabilir lakin biz -þimdilik- Sivas’ý birçok medeniyete ev sahipliði yapmýþ, ilim, irfan, kültür ve sanat þehri olarak düþünelim…

Tokat

Kuzeyde Samsun, kuzeydoðuda Ordu, doðu ve güneyde Sivas, güneybatýda Yozgat ve batýda Amasya ile komþu olan Tokat’ýn bu kadar münbit bir toprak parçasýna sahip olduðunu ilk kez görüyorum…

Bu güne kadar zihnimdeki Tokat kurak, daðlýk ve bozkýr bir þehir olarak tasavvur ederdim. Meðer gidip görmediðim, gezmediðim, havasýndan teneffüs edip suyundan içmediðim iki daðýn arasýnda kalan ciðer gibi vadinin yamaçlarýna kurulan elma þehri hakkýnda ne kadar yanlýþ düþünmüþüm.

Tokat Ali Paþa Camii önünde bir çay molasý veriyoruz…

Saatlerimiz 12.00 gösteriyor. Tam kalkmak üzereyken Ramazan Keskin Hoca Tokat Belediye baþkanýndan bahsediyor. “Gayretli ve hatýrþinas bir arkadaþýmýzdýr” diyor ve “Bu saatlerde yerinde olur mu bilmem ama olsaydý -gelmiþken- bir selam verir öyle giderdik” þeklinde konuþuyor.

Ali Paþa Camiinin bir arka sokaktaki belediye binasýna doðru direksiyon kýrýyor ve baþkaný sormak için arabadan iniyorum. Belediyenin önünde bir zabýta bir de zabýta elbisesini giymiþ bir çocuk görüyorum. Yaklaþýnca çocuk sandýðým bir metre boylarýndaki afacan adamýn çocuk olmadýðý, Keloðlan Masallarý’na taç çýkartan boyu çýkmamýþ bir zabýta olduðunu görüyorum. Kýsa boylu zabýta sorularýmý cevaplýyor. Heyecanlý ve içi içine sýðmaz, tombalak bir þey. Önümüze düþüp adeta yuvarlanarak bize rehberlik ediyor.

Ýki katlý, ahþaptan yapýlý eski konfor konaklarý aratmayan nostaljik bir yapýdýr Tokat Belediyesi binasý. Doðulu Aþiret Aðalarý’nýn konaklarýný çaðrýþtýran çift baþlý ahþap merdivenlerden çýkarken tahta gýcýrtýsý sesi bir musikiye dönüþüyor.

Belediye Baþkaný Doç. Dr. Adnan Çiçek bir tiyatro dekorunu andýran makamýnda bizleri ayakta karþýyor. Keskin Hoca’ya sarýlýþýnda yýllarýn özlemi okunuyordu. Baþkan hakikaten samimi ve hatýrþinast.

Biz de ‘yediðin içtiðin sende kalsýn, gezip gördüðünü anlat’ derler ya…

Bu nedenle Tokat Belediye Baþkaný Doç. Dr. Adnan Çiçek’in bizlere ikramýndan bahsetmeyeceðim. Lakin ikram esnasýnda Tokatý’ýn akil ve akademik insanlarýn Keskin Hoca’ya duyduklarý ilgi ve alaka bizleri fevkalade memnun ve mesrur býrakýyor.

Amasya

Hava bir açýp bir kararýyor ama yine de Karadeniz’e yolculuk güzel, zevkli, heyecanlý…

Amasya bir Karadeniz kenti…
Kâh yaðmurlu kah güneþli ama hakikaten eski bir yerleþim bölgesi, hakikaten bozulmamýþ ve tarihi kalýntýlarýyla görmeye deðer bir þehir Amasya.

Amasya denilince neden Ferhat ile Þirin efsanesi çaðrýþým yapar bende hala anlamýþ deðilim.

Sanýrým bu efsaneyi bizlere anlatanlar Ferhat ile Þirin’i Amasya ile ilintilendirdiði içindir …

Ferhat ile Þirin efsanesine merak duyanlar için özetleyecek olursak;

“Azerbaycan'da Erzen kentinin kadýn hükümdarý Mehmene Bânu kýz kardeþi Þirin için bir köþk yaptýrmýþtýr. Köþkü süsleme iþini o yörenin en usta süslemecisi (nakkaþ) Ferhad'a verirler. Ferhad, çalýþýrken Þirin'i görür ve ona âþýk olur. Mehmene Bânu da Ferhad'ý sevmektedir. Bu nedenle Þirin'le evlenmesini istemez, karþý çýkar. Ferhad bir gezi sýrasýnda Amasya kentinin hükümdarý Hürmüz Þah ile tanýþýr. Hürmüz Þah Ferhad'ýn baþýna gelenleri dinleyince onu yanýna alýr. Birlikte Erzen'e giderler. Hürmüz Þah, Þirin'i Ferhad için Mehmene Bânu'dan ister. Mehmene Bânu karþý çýkýnca iki hükümdar birbirlerine savaþ açarlar. Savaþ sýrasýnda Hürmüz Þah'ýn oðlu da Þirin'e âþýk olur. Savaþ sonunda yenilen Mehmene Bânu her þeyi býrakarak kaçar. Þirin Amasya'ya getirilir. Oðlunun da Þirin'e âþýk olduðunu öðrenen Hürmüz Þah güç durumda kalýr. En sonunda Ferhad'a baþarýlmasý güç bir iþ verir ve bu iþi baþarmasý koþuluyla Þirin'e kavuþabileceðini söyler. Ferhad, Amasya yakýnlarýndaki bir daðý delecek ve kente oradan su getirecektir. Ancak bu iþi baþarýrsa Þirin'le evlenebilecektir. Ferhad büyük bir coþku ile iþe koyulur ve bir süre sonra iþin sonuna yaklaþýr. Ferhad'ýn bu iþi baþaracaðýný anlayan Hürmüz Þah, çalýþtýðý bir daðda Ferhad'a yaþlý bir kadýnla Þirin'in öldüðü haberini yollar. Bu yalan habere inanan Ferhad, Þirin'in ölüm acýsýna dayanamaz ve daðlarý deldiði gürzünün canýna kýymak amacýyla havaya fýrlatýr ve yere düþen gürzün altýnda kalarak ölür. Ferhad'ýn ölüm haberini alan Þirin de bir hançerle kendini öldürür. Ýki sevgiliyi yan yana gömerler. Söylenceye göre; her bahar Ferhat'ýn mezarý üstünde kýrmýzý, Þirin'in mezarý üstünde beyaz bir gül ve aralarýnda da bir diken çýkmaktadýr. Öykü; Ferhat'ýn Þirin'e olan sevgisiyle, halký suya kavuþturma çabalarýný bir arada iþlemekte olan destansý bir öyküdür.”

Yukarýda anlatýldýðý gibi öyküyü bir kez daha zihnimde tekrarlýyorum þehre girerken. Gözlerim gayrý ihtiyarý Ferhat’ýn Þirin aþkýna deldiði daðý arýyor. Ama Amasya’ya ilk geliþim olduðu için Ferhat’ýn deldiði daðýn hangi yönde kaldýðýný bilmiyorum/ bulamýyorum.

Amasya þehir merkezinde bir mola veriyoruz. Þehrin içinden geçen Viyana Nehri’ni aratmayan nehrin güzelliðinden mi bahsedeyim, karþý tarafta tarih yazdýran efsunlu daðlarýndan mý?

Ancak zamanýmýz olmadýðý için çýkýp gezemiyoruz, Ferhat’ýn deldiði daðlarý yakýndan göremiyoruz, bir arkeolojik yerleþim birimi olan Amasya’yý gereði gibi tanýmadan, gezmeden þehri terk ediyoruz.


Samsun

Ahmet Tanpýnar ünlü “Beþ Þehir” adlý eserinde; “Yaþanmýþ hayat unutulmuyor, ne de büsbütün kayboluyor, ne yapýp yapýp bugünün veyahut dünün terkibine giriyor.” þeklinde ifade ettiði gibi insanýn yaþadýklarý unutulmuyor.

Unutulmuyor ve kaybolmuyor yaþadýklarýmýz. Unutulup kaybolmadýðý gibi yaþadýklarýmýzýn tümü yarýn Ahrette karþýmýza çýkýp bizden hesap soracaktýr. Bu nedenle 9 Nisan’da Samsun’a çýkýþýmýzda, yol arkadaþlarýmla ruz-i mahþerde hesabýmýzý zorlaþtýracak hiçbir amel iþlemediðimizi düþünüyorum. Zira biz Samsun’a bir derneðin Keskin Hoca’yý konferans vermeye daveti üzerine çýktýk.

Yýllardýr hep görmek istediðim ancak bir türlü gidip görmediðim benim ‘beþ þehri’mden biri olan Samsun’dayýz…

Týpký rüyalarýmda süslediðim gibi Samsun bulutlu, sisli ve efsunlu bir þehir…

Rakým iki binlerden bir rüya gibi etrafý sarýp sarmalayan sisli bir havada çam kokulu, koyu yeþilin hâkim olduðu daðlardan þehre iniyoruz…

Heyecanlý bir iniþten sonra sislerin çekilmesiyle duvaðýný maþukuna açan nazlý bir gelin gibi þehrin efsunlu yüzü ortaya çýkýveriyor.

Recep abi derdi de inanmazdým; Samsun harbiden büyükþehir…

Bir tarafý masmavi deniz, diðer tarafý yemyeþil daðlarlarla kaplý Samsun’un…

Karadeniz daðlýk ama Karadeniz’de dað-taþ yerleþim birimi. Kuþ uçmaz, kervan geçmez daðlarýn baþýna Karadenizli ev kurmuþ…

Tarif edilen yerde Recep Abi’yi alýyoruz…

“Recep Abi de kim” diye fýsýldadýðýnýzý duyar gibi oluyorum ama…

Ýyisi mi fazla meraktan býrakmayayým; Recep Abi’yi tanýþtýrayým sizinle.

Recep Abi Adýyamanlý (pardon) ben Recep Abi ile Adýyaman’da tanýþtým. Doðrusu Recep Abi Samsunlu ama Samsun’dan çok Adýyamanlý. Recep Abi hem Samsunlu hem Adýyamanlý. Daha doðrusu Recep Abi Samsunlu, Adýyamanlý, Türkiyeli ve Dünyalý…

Elbette ki Recep Abi mümtaz bir þahsiyet ama ben en çok onun espritüel yönünü seviyorum. Hangi saatimde olursam olayým Recep Abi’yi gördüðüm an, eþref saatim olur o an benim.

Recep Abi Adýyaman’da çok sosyal bir insandý. Þimdi saçlarýnýn biraz daha beyazlaþmasýndan baþka deðiþen bir þey yoktu Recep Abi’den.

O akþam Recep Abi’nin misafiri olarak aðýrlanýyoruz.

Akþam yemeðinden sonra Tekke Köyü’nde bir camide, Keskin Hoca’nýn konuþmacý olarak katýlacaðý bir sohbet için sahil yolundan Ordu istikametine doðru yol alýyoruz.

Samsun gece gözüyle de büyüleyici. Sahil boyu akýp giden trafiðe kapýlarak yatsý namazýndan önce davet edildiðimiz mekâna varýyoruz.

Cemaat heyecanla bekliyor Keskin Hoca’yý. Camiinin dýþ kapýsýndan aðýrlanýp üst kattaki sohbet mekânýna alýnýyoruz. Kýsa bir tanýþma faslýndan sonra Keskin Hoca sohbete baþlýyor. Önce pür dikkat konuþulanlar dinleniliyor sonra sorular soruluyor. Yatsý ezanýn okunmasýyla sohbet yarýda kesiliyor ve yatsý namazýmýzý ikame etmek üzere camiye iniyoruz. Yatsý namazý akabinde tekrar Keskin Hoca davet ediliyor. ve 45 dakikalýk bir sohbet camide gerçekleþtirilmiþ oluyor. Sonra tekrar sohbet alanýna alýnýyoruz ve sorulu-cevaplý sohbet uzun uzadýya devam ediyor…

Gecenin geç vakitlerine kadar sürüyor sohbetler ama konuþulanlar ruz-i mahþerde þahitlik edecek þeyler olduðu için bedenen yorulsak da ruhen dinlenmiþ ve rahat hþssediyoruz kendimizi…

Acem Tekkesi


Acem Tekkesi’nin ne olduðunu bilir misiniz?

Acem Tekkesi; 150 yýllýk tarihi dokusu ile þehrin kültüründe önemli bir deðere sahip bir mekândýr Samsunda. Anlatýlanlara göre þehrin fasýl geceleri, kýna geceleri, sohbet, seminerler, kahvaltýlar ve yöresel yemekler bu mekânda yapýlýyor. Samsunlular, Ýlkadým Belediyesi tarafýndan restorasyonu yapýlýp, nostaljik eþyalarla otantik bir þekilde dekore edilmiþ bu mekanda kahvaltý yaptýrýyorlar bize.

Kahvaltýdan sonra davetlilerle Keskin Hoca ile sorulu cevaplý sohbete devam ediyor …


Amazon Savaþçý Kadýn Heykeli

Samsun’a gidip de Amazon Savaþçý Kadýn Heykeli’ni görmemek bir eksik kabul edilir. Keskin Hoca’nýn tabiriyle Samsun Belediye Baþkaný denizi karaya katarak ve turistik yeni bir Samsun þehrini oluþturmuþ.

Terme ilçesinde yaþadýðý söylenen Amazon kadýnlarýný sembolize eden amazon ve iki aslan heykeli ilk Samsun’a ayak bastýðýmýzda görmüþ merak duymuþtuk. Acem Tekkesi’nde kahvaltý ve sohbetten sonra sahil yolu üzerinde güzel bir konuma yerleþtirilmiþ Terme ilçesinin sembolü haline gelmiþtir Amazon Savaþçý Kadýn Heykeli’ni görmeye gidiyoruz.

“Amazon” ilgili açýklamalarýn çoðunun ortak noktasý aykýrýlýk(mýþ). Lakin Amazon kelimesinin memesiz anlamýna geldiði en fazla kabul edilen görüþler arasýndaymýþ. Kaldý ki Amazon Savaþçý Kadýn Heykeli’ni de memesiz görüyoruz. Bir kadýnýn eril güce ulaþma uðruna kendi temel yaratýlýþ özüne, kadýnlýða karþý çýkmasý ve sembol bir organý yok etmesi ile anneliðe karþý duruþu inanýlmaz bir baþkaldýrý olarak sembolize edilmiþ bu heykelle.

Elinde mýzrak, etekleri diz kapaðýn az altýnda, aykýrýlýðýn en uç noktasý olarak sembolize edilmiþ bu memesiz Savaþçý Kadýn Heykelinden çok beni, denizin içe çekilen yeni yerleþim alaný ve bu alanýn sahilini döven deniz dalgalarý heyecanlandýrýyor.

Canik

Canik, Samsun’un þirin bir ilçesi. Malatya’dan kilometrelerce yol katlettiren, Keskin Hoca’nýn konferansa davet edildiði ilçe; Canik Belediyesi Kültür Merkezi…

Canik Kültür Merkezi Samsun’u kuþbakýþý bakmaya hâkim bir mekânda…

Canik’te bir gün batýmý…

Karþý tarafta görünen ýþýklarýn denize yansýmasý ateþ böceði gibi yanýp sönerek yakamozlar oluþturuyor.

Canik’ten Samsun’un denizle buluþmasýný izlemek masallardaki perili kýzlarýn gümüþe bulanmýþ cilbablarla denizde raks etmesini çaðrýþtýrýyor…

Canik; szölük anlamýndaki ‘sahil’ ve ‘ova’ anlamlarýna geldiði ismiyle müsemma bir ilçe…

Toplumsal sorunlarýmýz

O kadar çok toplumsal sorunlarýmýz var ki, insan hangisinden bahsedeceðini þaþýrýyor…

“Toplumsal Sorunlarýmýz ve Çözüm Yollarý” Keskin Hoca’nýn Çaðrý Derneði’nin davetti üzerine Canik Kültür Merkezi’nde vereceði konferansýn konusu…

Akþam namazý müteakip salona geçiyoruz.

Bizden önce salona geçen insanlarýn heyecanlý bekleyiþleri dikkatimi çekiyor…

Kocaman salonu dolduran Karadeniz’in muvahhit, muttaki bay ve bayanlarý…

Sunucunun, “Çaðrý Derneði’nin Kutlu Doðum Haftasý münasebetiyle düzenlediði konferansa hoþ geldiniz!” þeklinde baþlayan anonsun ardýndan Kur’an-ý Kerim tilaveti ve dernek baþkanýnýn selamlama konuþmasý baþlýyor. Daha sonra Keskin Hoca’nýn kýsa özgeçmiþinin okunmasýyla konferans baþlýyor…

Salonda çýt çýkmýyor, pür dikkat dinleniliyor. Kürsüde Suriye ve El Ezher’in rahleyi tedrisinden geçen Keskin Hoca’nýn davudi sesi…

Burada Keskin Hoca’nýn konferansýn teferruatýna inmeyeceðim lakin kýsaca özetleyecek olursak; Keskin Hoca Canik Kültür Merkezi’nde Akpýnar (Akpýnar; Malatya’da bir semtin ismi Keskin Hoca bu mekândaki mescitte 17 yýl fahri imamlýk yaparak hutbeler okumuþtu) hutbelerden birini okuyor…

Konferansta en çok beni duygulandýran, Canik Belediye Baþkaný Osman Genç’in konferans sonrasý kürsüye çýkýp; “Bir El-Ezher mezunu olarak Ramazan Keskin Hoca’mýzdan istifade ettik. Bir dönemler biz Ezher ve Ýmam-Hatip mezunlarýna ‘muhtar bile olamazsýnýz’ denildi ama þimdi gördüðünüz gibi -elhamdulillah- kimimiz Belediye Baþkaný kimimiz Baþbakan olduk ” þeklindeki konuþmasý oluyor.

Karadeniz Sahil Yolu

Her fani gibi Samsun’daki programýmýz da sona eriyor…
Karadeniz Sahil Yolu’ndan Trabzon istikametine yol alýyoruz.

Karadeniz Sahil Yolu’nun yapýmý 1960’larda planlanmýþ. 1987’de temeli atýlýp ara verilmiþ. 1997’de yapýmýna yeniden baþlanýlarak yer seçimi ve çevre tahribatý nedeniyle þiddetle eleþtirilmiþi hatta dava konusu olmuþ. Yüce Divan’a kadar giden bu yol çilesi, her þeye raðmen tamamlanýp 2007’de ulaþýma açýlmýþ.
Karadeniz Sahil Yolu anlatýlmaz, ziyaret edilir, oksijen deposu gibi havasýndan teneffüs edilir, hoþ içimli suyundan içilerek bütün güzellikleri ancak o vakit hissedilir.
Bir yaný deniz, diðer yaný yeþilin en koyu tonlarýyla kaplý çam, fýndýk ve çay bahçeleri…
Sanýrým toplam 500 kilometrelik bir mesafedir Karadeniz Sahil Yolu. Sayýn Baþbakanýn ifade buyurduðu gibi, AK Parti Ferhat gibi daðlarý delmiþ 4 kilometre uzunluðuna varan tünellerle Karadeniz Sahil Yolu’nu yapmýþtýr.
Sahil boyu ilçeler de (Ünye, Düzova, Fatsa gibi) en az illeri kadar göz alýcý, görmeye deðer yerlerdir.

Ordu

“Ordu’nun dereleri
Aksa yukarý aksa
Vermem seni ellere
Ordu üstüme kalksa
Sürmelim aman”

Dilime nereden doladýysam…

Ordu; Karadeniz halk müziði ve geleneksel halk oyunlarýyla hatýrladýðým, baðlama, kemençe, davul-zurna, davul-klarnet (yöresel tabirle gýrnata) gibi çalgýlar eþliðinde horon tepildiði tipik bir Karadeniz þehridir.

Zamanýmýz olmadýðý bir-iki çay içe molasý hariç gezemiyoruz Ordu’yu…

Giresun

Ýlk görüþte görenin yüreðini hoplatan çay ve fýndýk þehri Giresun aslýnda Karadeniz’i temsil ediyor…

Giresun; daha önceleri Tirebolu, Görele ilçeleri ile bunlara baðlý Bulancak, Keþap ve Espiye bucaklarýndan ibaretmiþ…

Ancak daha sonra 1933 yýlýnda Þebinkarahisar ilinin kaldýrýlmasý ile Þebinkarahisar Merkezi ve Alucra ilçeleri Giresun iline baðlanmýþtýr. Sýrasýyla gidecek olursak 1942 yýlýnda Bulancak, 1945 yýlýnda Keþap, 1957 yýlýnda Espiye, l958 yýlýnda Dereli, 1960 yýlýnda Eynesil, 1987 yýlýnda Piraziz ve Yaðlýdere, 1990 yýlýnda Çanakçý, Güce, Doðankent ve Çamoluk ilçelerinin kurulmasý ile Giresun’un ilçe sayýsý 15 olmuþtur…

Eynesil

Birbirinden güzel, doða harikasý bu ilçelerden Eynesil’e gidiyoruz. Eynesil’de yol arkadaþlarýmýzdan Mehmet Güven’in Almanya arkadaþýný ziyarete gidiyoruz…

Eynesil uzun bir süre Trabzon’a baðý bir köymüþ. Cumhuriyet'in ilaný ile birlikte Görele’ye baðlanan Eynesil, 1953 yýlýnda yine bu ilçeye baðlý bir bucak olmuþ. Daha sonra, 1 Nisan 1960 tarihinde de ilçe olmuþ. ‘Eynesil’ adýný nerden aldýðý tam olarak bilinmiyor. Bazý rivayetlere göre Eynesil adýný, bölgedeki ‘Aya Vasýl Kalesi’ kelimesinden dönüþerek almýþtýr.

Her ne ise bize Eynesil’in nerden geldiði deðil, Eynesil’in kendisi lazým…

Almancý Hacý baba’nýn sahil yolu üzerinde tarif ettiði camiyi görünce arabamýzý kenara çekip duruyoruz.

Camii’nin önünde bir kalabalýk bekliyor, ilçenin eþraflarýndan biri vefat etmiþ. Bizi evine misafir edecek Almancý Hacý baba da orada. Ýster istemez biz de hazýr olan kalabalýkla birlikte cenazenin kalkmasýný bekliyoruz.

Öðlen namazý akabinde kýlýnan cenaze namazýndan sonra Eynesil’den, daða týrmanarak, çay ve fýndýk bahçeleri geçerek rakým iki binleri vuran bir köye gidiyoruz.

Bir rüya gibi bu köy…

Yeþillik, temiz hava, sakin ve kafa dinlenecek bir mekân burasý.

Almancý Hacý Baba yalnýz baþýna kalýyor bu evde. Ailesi Almanya’da kalýyormuþ, bir aylýðýna kafa dinlemeye gelmiþ Hacý Baba.

Ben olsaydým da aynýsýný yapardým lakin tek baþýma kalmazdým bu tekin evde…

Almancý Hacý Baba’nýn kaldýðý ev evlerden uzak ve tekindi gerçi Karadeniz daðlarýnda tüm evler birbirinden uzak ve yalýnýz. Zira herkes kendine ait bahçenin baþýnda ev kurmuþ Karadeniz daðlýk bölgelerde.

Hava serin, Almancý Hacý Baba içerde ateþ/soba yakmýþ.

Hacý Baba’ya en yakýn evler akrabalarý olurmuþ kendisine. Bizim misafir geldiðimiz görmüþ olacaklar ki yalnýz býrakmadýlar, biz Hacý Baba’nýn misafirlerine ikrama durdular.

Her gün içtiðimiz, sabah kahvaltýsýnda soframýzda eksik etmediðimiz içeceklerimizin baþýnda gelen çayý Karadeniz dað köylerinde içeceksin. Biz de öyle yaptýk, ikram edilen Eynesil’in yerli çayýndan içtik. Tadý bir baþka geldi bana. Yeþil çay tadý desem tam deðil, bizim her gün içtiðimiz siyah çay hiç deðil. Ýçtikçe dilimin arka bölümlerine hoþ bir tat býrakan bu çay köylünün ürettiði yerli ve taze çaydý. Lakin Malatya’da kayýsýcýlarýmýzýn hükümete serzeniþi ne ise Karadeniz çay üreticisinin serzeniþi de ayný idi. Devlet eliyle çaylarýný satamayan çay üreticileri, özel sektörlere satýyorlarmýþ ancak kendilerine bir-iki yýl aradan sonra ödeme yapabiliyorlarmýþ…

Arkadaþlarla çay ve fýndýk bahçesine çýkýyoruz. Karadeniz’de çay ve fýndýk iç içe, küçük toprak bahçeleri ama Karadenizli topraðýný iyi deðerlendirmiþ, ekmiþ, bakým yapmýþ bölge þartlarýna göre ürünler vermiþ.

Özlemini duyduðum çay bahçeleri içinde fotoðraflar çektiriyoruz, mis gibi kokan havasýndan içimize/ciðerlerimize çekiyoruz.

Sonra her þeyin bir vakti zamaný geldiði gibi ayrýlýyoruz Almancý Hacý Baba’dan, ayrýlýyoruz Eynesil daðlarýn çay ve fýndýk bahçelerinden...

Trabzon

Karadeniz’de en merak ettiðim illerden birisi de Trabzon…

Askerde Trabzonlu arkadaþlarým vardý, güzelliklerinden bahsederlerdi Trabzon’un, dinledikçe merak sarardý, görmek isterdim Karadeniz’in bu has þehrini.

Ne var ki hayallerimi süsleyen bu Karadeniz þehrini gündüz gözüyle göremiyorum þimdi, gün batýmýyla geçiyoruz Trabzon’dan.

Trabzon’dan geçerken þehir ýþýktan bir alev gibi yanýyor…

Gece gözüyle bu kadar cazip görünen bu þehir kim bilir gündüz ne kadar efsunkârdýr…


Torul

Gümüþhane iline geçmeden önce, Gümüþhane’nin Torul ilçesinden bahsetmek istiyorum çünkü biz Gümüþhane’den önce Torul’a, Ahmet Kazgan’a misafir olduk.

Evet evet, yanlýþ duymadýnýz yol arkadaþýmýz, bizimle birlikte seyahat eden Ahmet Kagan’dan bahsediyorum.

Kazgan da benim gibi bir ömür ekmeðe müebbet mahkûm býrakýldý.

Kazgan iþsiz güç kaldý, iþ bulamayýnca Malatya’dan Torul’a hicret etti…

Kazgan her ne kadar bedenen Torul’da olsa da o hep Malatya’da oldu ve Malatya ile yaþadý. Torul’da ikamet ettiði halde Malatya’ya sýk sýk gelir uzun uzadýya kalýr.

Ýþte Kazgan’ýn yine Malatya’da olduðu günlerde seyahate çýktýk ve planda yokken –nasip-kýsmet- bu akþam Torul’da kendimizi bulabiliyoruz.

Torul nasýl bir yer?

Torul Gümüþhane’nin küçük bir ilçesi. Ahmet Kazgan’ýn kiracý olarak oturduðu evin balkonundan bakýldýðýnda iki dað arasýnda sofra gibi görünür merkez ilçe.

Aslýnda ha Torul ha Ðupan…

“Ðupan” da nereden çýktý diye sormayýnýz.

Ðupan, benim doðduðum memleket, Adýyaman’da bir dað köyü…

Torul’u görürü görmez Ðupan’da kendimi sanýyorum. Bir vesileyle Ahmet Kazgan’la Ðupan’a gitmiþ Ðupan’ýn en yüksek ve sivri tepelerinden birine çýkmýþ dualar edip, yüksek sesle tekbirler çekmiþtik. Kazgan Ðupan’ý çok sevmiþti, meðer insan sevdiðiyle beraber oluyormuþ…


Gümüþhane

Gümüþhane 35.000 nüfuslu küçük bir þehir. Ýki dað arasýnda vadi boyunca uzanan bir þehir… Trabzon’a 1 saat 15 dk lýk, Erzincan’a 2 saatlik mesafedeymiþ. Sosyal þartlarýný bilmiyorum ama söylediklerine göre yazýn çok sýcak geçermiþ, kýþýn ýlýk ama Karadeniz’le pek alakasý olmayan bir þehir.

Gümüþhane’ye de ayak basýp fotoðraflar çekiyoruz…

Erzincan

Erzincan denilince sizin de aklýnýza “kar” gelir mi?

Öyle ise yanýlmýyoruz…

Nisa’nýn 13.de karlar yaðýyordu Erzincan daðlarýna…

Sonuç:

Karadeniz’e, bu mümtaz þahsiyetli dört arkadaþla yaptýðým dört günlük seyahatimin -aklýmda kaldýðý kadarýyla- özetini yazarak kayýt altýna almýþ oldum.

Aslýnda hayatýmýzýn bütünü kayýt altýndadýr. Hem de teferruatýyla kayýt altýndayýz ve nefes alýp-verdiðimiz her anýmýzdan sorumluyuz.



Zira; insanýn amel defterinin açýlýp okunacaðý ve hakkýnda hak ettiði hüküm verileceði gün herkes yaptýklarýnýn hesabýný verecektir.

Bu nedenle sürçü lisan ettiysek affoluna.

Allah, hesabýný kolay veren kullarýndan eylesin bizi…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn anýlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dicle Kýyýsýnda Bir Maðara Kent
Akabe
Beydaðý"na Kar Düþtü
Günlüðümden
Bilge Ýnsan Hüseyin Çolak"ýn Ardýndan…
Mamo Can Öldü…
Kara Patoz
Orduzu'da Eski Ramazanlar
Siz mi Orucu, Oruç Mu Sizi Tutuyor?
Bir "Ýþletme Numarasý" Hikâyesi

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir "Þiþirme Duasý" Hikâyesi
Kýnýfýr Bed Renk Olursa…
"Þiþirme Duasý"
Kitap Okumak Eðlenceli Bir Eylem…
Tarihe Yoculuk
Saðýr Kaplumbaða
Tasalanma Ey Reis!..
Piyerloti
Baþbakanýn Malatya Mitingi
Hayat Bir Tiyatro…

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Cennet Gülleri [Þiir]
Tüm Türkiye Üþüdü Koca Reis [Þiir]
Tüm Türkiye Üþüdü Koca Reis [Þiir]
Çocukluðum [Þiir]
Duvardaki Saat [Þiir]
Olma Geveze [Þiir]
Özgürlük [Þiir]
[Þiir]
Bizim Kadir de Ehliyeli Olunca… [Öykü]
Vay Sözüm Vay… [Öykü]


Þevket Baþýbüyük kimdir?

Edebiyatýn karýn doyurmadýðýný bile bile aç kalma pahasýna yazmaktan imtina etmeyen, hayal gücünden çok izlenim ve gözlemlerini yazmaktan büyük keyif alan, yazarken adeta orgazým olan sýradýþý bir yazar

Etkilendiði Yazarlar:
Roman, Hikaye, Þiir, Biyografi, Gezi


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Þevket Baþýbüyük, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.