..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Bilmezlik ile ne hoþtum; hayalimde ne güzellik, ne de aþk vardý." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Sanat ve Sanatçýlar > Yûþa Irmak




3 Aðustos 2007
Sanat Anlayýþýmýz ve Fuhuþ Sektörü!  
Sanat Anlayýþýmýz ve Fuhuþ Sektörü!

Yûþa Irmak


Ýnsani duygu ve düþüncelerin, estetik biçimde ve ruhu besleyecek tarzda dýþa vurulmasý demek olan sanat, bir diðer ifadeyle hoþa giden baðýntýlar yaratma ve çabasý ve iþi, bugün daha çok insani olmayan duygularýn, hayvani çýplaklýðýn, hayvani yýrtýnmalarýn ve hayvani tepinmelerin en adi þekliyle icra edilmesi olarak görülmekte. Ýlkel cahiliyye çýplaklýk ve fuhþunu modernize ederek taklit edebildiði oranda kiþi, büyük sanatçý olabilmekte. Herhangi bir özeliðinin, farklýlýðýnýn, yeteneðinin olmasýna gerek yok; eðer 90 – 60 – 90 ölçülerine uyuyorsa bir genç kýzýn (!) orasýný burasýný cömertçe göstermesi, cývýkça, laþkaca kahkahalar atmasý, dilimizin varmadýðý buna benzer bir kaç hareket yapmasý yetiyor yýldýz, güneþ, kraliçe, sanatçý vb. olmasýna. Medyanýn desteðini de aldýmý arkasýna tüm yollarý artýk açýktýr ve iþi de tamamdýr madde endeksli dünya da ondan sonra vur patlasýn çal oynasýn..


:CEFE:
Ýnsani duygu ve düþüncelerin, estetik biçimde ve ruhu besleyecek tarzda dýþa vurulmasý demek olan sanat, bir diðer ifadeyle hoþa giden baðýntýlar yaratma ve çabasý ve iþi, bugün daha çok insani olmayan duygularýn, hayvani çýplaklýðýn, hayvani yýrtýnmalarýn ve hayvani tepinmelerin en adi þekliyle icra edilmesi olarak görülmekte. Ýlkel cahiliyye çýplaklýk ve fuhþunu modernize ederek taklit edebildiði oranda kiþi, büyük sanatçý olabilmekte. Herhangi bir özeliðinin, farklýlýðýnýn, yeteneðinin olmasýna gerek yok; eðer 90 – 60 – 90 ölçülerine uyuyorsa bir genç kýzýn (!) orasýný burasýný cömertçe göstermesi, cývýkça, laþkaca kahkahalar atmasý, dilimizin varmadýðý buna benzer bir kaç hareket yapmasý yetiyor yýldýz, güneþ, kraliçe, sanatçý vb. olmasýna. Medyanýn desteðini de aldýmý arkasýna tüm yollarý artýk açýktýr ve iþi de tamamdýr madde endeksli dünya da ondan sonra vur patlasýn çal oynasýn..

Allah biraz ses, biraz fizik, ucundan samimiyetsiz sadakat vermiþse yeter. Kültür, eðitim, nota vb. müzik ve sanat için gerekli tüm þeyleri ne oranda bilmiyorsa o kadar kolay, ses sanatçýsý olur aday. Çünkü o oranda kullanýlabilecek, eðlence dünyasýnýn sömürü çarklarýnýn önemli diþlisi haline gelecektir. Ahlâk mý? Güldürmeyin beni (daha doðrusu, aðlatmayýn beni). "Ahlâk", demokrasi daraðacýnda özgürlük denilen cellat tarafýndan modern yaþam kanunlarýna muhalefet suçundan idam edileli hayli zaman oluyor Batýda ve onun kör taklitçisi Türkiye Cumhuriyeti’nde.

Bale ve dans gibi gösteriler ne kadar bayaðý, erotik özellikler taþýyorsa o kadar makbul o kadar can alýcýdýr. Çýlgýnlýklar, taþkýnlýklar, özgürlük maskesi takmýþ, sýnýr ve ayýp tanýmýyor. Diðer sanat dallarý bu küflenmiþlikten elbette kýsmetini alýyor. Öyle ya, hangi asýrda yaþýyoruz gardaþým? Modern dünya, çaðdaþlýk, özgürlük, tabularý yýkma bu modern cahiliyyenin nasslarý ile meþgul insan…

Allah'a kul olabilme ve her an ibadet/kulluk yapabilme bilinç ve düþüncesinden uzaklaþtýrýlan günümüz Tv insaný, çok tanrýlý dinlerin kucaðýna düþmüþ, bir sürü sahte ilâhlarýn yanýnda hevasýný da tanrý kabul ederek hevâî isteklerin dýþýna çýkamaz bir duruma gelmiþ ne yazýk ki. Müstekbir güçler, taðuti düzenler insanlarý kolay sömürebilmek ve rahat güdebilmek için kafasý kýyak-sanattan yararlanýyorlar. Daha açýkçasý, sanatý uyuþturucu fonksiyona indirgiyorlar. Her tarafý kuþatan dejenerasyon sanatta da kendini gösteriyor hemde de en lanet haliyle…

Herkesin bildiði bir örnek vereyim. Yaþadýðýmýz topraklarda spor denilince akla hemen hemen herkesin “futbol” gelir. Spor sadece futbol demektir. Hem de kumara, israfa, kavgalara, ilahlaþtýrýlan futbolculara, "en büyük", yani "ekber" kabul edilen takýmlara, yani tüm çirkinliklere batmýþ þekliyle futbol. Aynen bunun gibi, sanatçý denilince, iki tip akla gelir: Þarkýcý veya artist. Sanat denilince de bunlarýn cývýklýklarý…

4-5 sahabinin adýný sayamayan, ismini dahi telefuz edemeyen gençler, Michael Jackson'ýn ayakkabý numarasýný biliyor, Britney’in video kliplerini ezbere sayabiliyor saydýðý da yetmiyor gibi kare kare görüntüleri tasvir edip þöyle kývýrdý böyle çevirdi diyor. Popstar yarýþmasýna katýlanlarýn yedi sülalesini tanýyor o programlarda boy gösteren herkesin hayat hikayesini hayatýn sahibinden daha kavi biliyor. Bir-iki TV. dizisinde veya filmde rol alan aþüfteleri ise göklere çýkartýp indirecek yer bulamayýnca gönlünde "yýldýz"laþtýrýyor da yýldýzlaþtýrýyor... Bu yýldýzlara aktrist de deðil, artist deniyor. "Art" batý dillerinde "sanat" demektir; artist de sanatçý. Türkçe'de baþka hiçbir sanat dalýyla uðraþana artist denmez, sadece filmlerde boy gösterenlere denir. Filmde rol yapmanýn dýþýnda baþka sanat kabul edilmediðinin çok kesin göstergesidir bu.

Þaire, edebiyatçýya, mimara, hattata, tezhipçiye, ebrucuya, çini iþleyen ressama... sanatçý diyen yoktur artýk. Sadece þarkýcý ve artist bu payeyi alýr. Yalnýz, burada biraz durup aklý selim düþünmek gerekiyor. "Sanatçý" damgasý bunlar için güzel bir yanlýþ sýfat olmalý. "Sanatçý" ile "sanatkar" arasýnda büyük fark var gibi geliyor bana. Sanatkar, TDK ya bakýlýrsa sanatçý demektir ama, kullanýlýþta hiç de ayný deðil yani. "Sanatkar"ýn toplumun yanýnda bir aðýrlýðý, bir saygýnlýðý vardýr. Ciddi bir sanat dalýnda veya ustalýk isteyen bir meslekte (zanaatta) mahir birine "sanatkar" denilir de "sanatçý" denmez. Ama fahiþe rollerini çok iyi beceren, iki þarký ezberleyip hoplayýp zýplayan veya þurasýný burasýný gösterme sanatýný(!) icra eden, bunlarýn dýþýnda hiçbir marifeti olmayan orta mallarýna "sanatkar" dendiðini duydunuz, gördünüz mü? Onlara olsa olsa "sanatçý" denilmekte. Sanatçý! Domatesçi, patatesçi, patlýcancý dediðimizde, nasýl onlarý satan zerzevatçý aklýmýza geliyorsa, aynen onun gibi, sanat adýna köþeyi dönen, yani sanat alýp satan veya sanat adýna alýnýp satýlan tüccar veya kölelere sanatçý deniyor...

Bugünümüzde halk yýðýnlarýna mal olmuþ þekliyle sanatçý diye ya þarkýcýya denir, ya artiste. Sanat da ya sinemadýr, ya müzik. Bunlarýn her ikisinin sanat olabilmesi için sadece tek þart vardýr. O da cinselliðin, seksin alabildiðine konu içinde en geniþ þekliyle anlatýlmasýna. Yoksa, ipi iðnenin deliðinden 5 km öteden atarak geçirse, aðzýyla kuþ tutsa bir kiþi asla sanatçý payesini alamaz. Sanat, mânâ ve hakikat aleminin penceresi deðildir artýk, kasap vitrinidir. Ýnsan sadece maddedir, tendir. Manevî kimlik çoktan unutulduðundan, sanat, teþhir ve þov demektir. Müzik sadece sesle söylenen, çalgý aletleriyle çalýnan ezgiler deðildir; eþek dansý ve hayvansal çýplaklýk olmadan müzik düþünülemez hale gelmiþtir. Yedinci sanat kabul edilen sinema da beyaz deðil, kara perdedir; ahlaksýzlýðýn, çirkefliðin aksettiði perde. Televizyon da, gazino ve sinemanýn evin en mahrem yerinde oturmasý iþi bitirmiþtir.

"Kalamarlý aziz Mustafa imam olmuþ deyin, onlar anlar vatanýn halini!" ... türünden yukarýdaki manzarayý düþünün. Sanatýn(!) ne olduðunu arifler anlar; daha doðrusu, ne hale geldiðini sanatýn ve memleketin. Bu ortam, bu anlayýþ içinde sanat, emperyalizmin kötü emellerinin aletinden baþka bir þey deðildir artýk. Emperyalizm sanatý istismar, insaný da istihmar etmek (eþekleþtirmek) için devreye girmiþtir.

Modern Firavunlar, propaganda ve eðitim kurumlarýyla insanlarý gerçek dinden silerek ahiretlerini ziru zeber ettiði gibi, oyun ve eðlence þirketlerinden oluþan emniyet sübaplarý aracýlýðýyla dünyalarýný da mahvetmektedirler. Koyun sürüsü haline getirilen milyonlarca insan, kendilerine en büyük zulümleri reva gören müstekbirleri bu þekilde ayakta alkýþlayabilmektedirler. Ýspanya'nýn meþhur diktatörü General Franco þöyle diyordu: "Futbol, seks ve piyango olmasaydý, ben kýrk yýl bu halký nasýl istediðim gibi yönetebilirdim?" Bu taktik, sadece Franco'nun deðil ki; her asýrdaki ve her ülkedeki taðutlarýn ortak hareketidir. Halkýn ayaklanmasýna giden yolu týkamak için milât öncesi Yunan idareleri zamanýnda bile halký lüzumsuz oyunlar, spor yarýþlarý ve çýlgýn eðlencelerle uyutma ve uyuþturma politikalarý güdülmüþtür. Futbolla birlikte günümüzdeki sanat da modern taðutlarýn can yeleði. Sanat emperyalist güçlerin elinde bir hidrojen bombasý, bir kitle imha silahýdýr. Artýk bilek gücüyle, kýlýç savurmayla, sancak dikmeyle, surlarda ölmeyle yapýlan savaþlar bitti. Sanat denilen silahlarla dolaylý olarak psikolojik alanda yapýlmaktadýr savaþlar… Ýnsanlar dünyada dönen zulüm çarklarýnýn farkýna varmasýn diye müzik ve sinema ile iðdiþ edilmekte, uyutulmakta ve uyuþturulmaktadýr. Vatandaþýn ruhunu kenevir hazmetmiþ Hint horozuna çeviren bir büyücü sopasý olan sanat, ayný zamanda büyük bir propaganda silahý…

Medya, fuhuþ sektörü, düzen ve egemen güçlerden oluþan emperyalist güç, sanatçý(!)yý dilediði gibi kullanýyor. Sanatçý da birazcýk onlarý. Ya da, kullanýlan sanatçý, kullandýðýný sanýyor. Sanatçý, emperyalist sektörün oyuncaðýndan baþka bir þey deðildir; yýðýnlar da oyuncaktan zevk alan, ipleri fark edemeyen 5 yaþýndaki çocuk akýllýlar zümresi...

Ýçki ve esrar cinsinden uyuþturucularýn haram kýlýnmasýnýn hikmetleri; aklý gidermesi, insaný uyuþturmasý, düþünceden ve iyi þeylerden alýkoymasý ve baðýmlýlýk yapmasýdýr. Bu sayýlan özelliklerin tümü, günümüzdeki sanatta ve en çok da müzikte bulunmaktadýr. Müzik kafalý müzikomaniler, daha da ileride müzikomanyaklar, yeni türeyen varlýklardýr. Yarýnlarýmýz da bu türedilere emanet. Ýzinden gittikleri Ata'larýnýn emirlerini daha çaðdaþ hale getirip uygulama içindedirler: Ey Türk gençliði! Birinci vazifen müzik dinlemek, maça gitmek, TV. seyretmek, chat yapmak ve atari oynamak; böylece boþ vermiþ gençlik olmaktýr. Her türlü rezalet için muhtaç olunan araç Yeni Dünya Düzeni ve T.C. düzeni ve bu düzenin içende bulunan halk tarafýndan ortaklaþa karþýlanacaktýr. Her aradýðýn, medyada, basýnda istemediðin kadar mevcuttur...

Uluslar arasý emperyalizm, Türkiye'ye sýk sýk övgüler, birincilikler, madalyalar daðýtýr. Hangi konuda mý? Sanat konusunda. Durun, hemen sevinmeyin, sanatýmýz Avrupa'da bile takdir ediliyor diye. Daha çok cinselliði, dini karalamayý, ahlaksýzlýðý ön plana çýkaran o biçim sanatlardadýr bu ödüllendirilenler. Festivallerde baþarýlý olan filmlerin hemen hepsi o biçimdir ya da insanýmýzý karalayan, inancýna düþmanlýk edilen cinstendir. Güzellik(!) yarýþmalarýnda ön sýralarda yarýþmalý Türk kýzlarý ki, Batý uygarlýðýna yaklaþýlsýn! Folklorda (halk danslarýnda), Eurovision yarýþmasýnda birincilikler verilir, halk bunlara daha fazla önem versin diye.

Emperyalistler sadece ruhu sömürmezler; onlarýn dini-imaný para olduðuna göre, sanat, ayaklarýyla insanýn parasýna da sülük gibi yapýþacaklardýr. Ýlmi bir kitap 70 milyonluk ülkede bin beþ yüz basýp satamazken, bir arabesk müzik kaseti iki milyon, üç milyon satabiliyorsa, gerisini varýn siz düþünün; hem maddi yönünü, hem manevi yönünü. Bir kaset kaç liradýr; yüzlerce sanatçý(!)nýn binlerce kasetinin tüketimini hesaplayýn. Milyonlarca lira vererek aldýðý biletle bir gece önce stadyum kapýlarýnda sýraya giren on binlerce gençliðin rock starýný dinlemek için manevi fedakarlýklar yanýnda, maddi kayýplarýný toplamaya çalýþýn. Bunun hemen göze çarpmayan yönleri de var. Aylardýr insanlar, her türlü çözüm bekleyen sorunlarýný bir kenara býrakmýþ, bayaðý mý bayaðý, pespâye mi pespâye "Popstar, topstar bilmem ne star Yarýþmasý"nýn dedikodularýyla meþgul. Uydurma ses ve güzellik yarýþmalarýyla kandýrýlýp dolandýrýlanlar, hayraný olduðu þahýs gibi sanatçý, artist olmak için evden kaçýp kötü yola düþenler, hayraný olduðu sanatçýnýn giydiðini giymek için varýný yoðunu verenler, hem parasýndan, hem baþka þeylerinden olanlar...

Kapitalist düzenlerde her þey menfaat ve kâr amacýna yöneliktir. Çok lüzumsuz þeyler bile ihtiyaç zannettirilerek tüketimini saðlamak için insanlar zayýf yanlarýndan yakalanacaktýr. Göz ve kulak, hakký görüp iþitmeyeli, iyice zayýflamýþ; kalp ibadetlerle gýdalanmadýðýndan kendine tuzak kuran avcýlarý hissedemez olmuþtur. Emperyalistlere kolay yem olmak için, insanlarýn, gerçek dinden uzaklaþmalarý gerekir. Bu iþ, sanat ve düzen iþbirliðiyle saðlanarak altyapý oluþturulmuþtur çoktan. Cinsel duygular sömürülerek, sanat ve güzellik anlayýþý daha da bayaðýlaþtýrýlarak bir sektör geliþtirilir: Fuhuþ sektörü. Fuhuþ sektörü deyince sadece genelev patronunun kaç yýldýr vergi rekortmeni olmasý aklýnýza gelmesin. O buz daðýnýn sadece görünen küçük parçasýdýr. Müziðin, eðlencenin, sinemanýn, gece hayatýnýn, TV. programlarýnýn, makyaj ve her türlü güzellik malzemelerinin, modanýn, daha sayýlabilecek buna benzer þeylerin oluþturduðu büyük bir sektördür bu.

Büyük þehirlerin caddelerinde küçük bir gezinti yaparsanýz, dükkanlarýn en az yarýsýnýn cinsellik ve fuhuþ sektörüne (pardon, sanata) hizmet ettiklerini görecek, gariban halkýn paralarýnýn hangi yollarla nereye aktýðýný anlayacaksýnýz. Modayý düþünün. Özgür olduðunu zanneden insanlar, neyi giyeceðine bile kendileri karar veremiyor. Onlarý kimler kukla gibi kullanýyor?! Paris'teki modacýnýn isteði dýþýna çýk bakalým kolaysa. Tabii, moda sýk sýk deðiþecek, birkaç defa giyilen tuvalet, artýk tuvalete giderken bile giyilemez olacak, yerine bir baþka giysi gelecek. Paralar da sektöre akacak. Mankenler ve sanatçýlar bu sektörün baþrol oyuncularý; modacýlar, kumaþ satýcýlarý, dokuma sanayicileri ve terziler de oyuncu kadrosu.

Sanat maskesi takan fuhuþ sektörü (fuhuþ, Kur'ani kavram olarak her türlü aþýrýlýðý, özellikle günah yoluyla aþýrýlýklarý ifade eder), sadece inançsýzlýðýn, ahlâksýzlýðýn deðil; ayný zamanda enflasyonun da en önemli sebebidir. Sanat da arz-talep iþidir. Sanat ticari bir metadýr. Halký çaðdaþ uygarlýða çýkarmak hedefiyle fuhuþ sektörünün kurbaný yapan düzenin kendisi de, bu sektör için aklýnýzýn almayacaðý bütçeler ayýrmaktadýr...

Devlet kontrolünde ilk "umumhane" veya "genelev" denilen ücret karþýlýðýnda fuhuþ yapýlan yerler, batýya dönme ile birlikte Ýstanbul'un Galata semtinde Karaköy'de açýlmýþ, sonra giderek Anadolu'nun hemen her þehrine yayýlmýþtýr. Ýlk açýlan resmi (devlet kontrol ve izniyle) fuhuþ yerlerinin I. Dünya Savaþý esnasýnda olduðu, Osmanlýlarýn fiilen kendileriyle savaþtýðý ülkelerden ve özellikle Rusya'dan çok sayýda fahiþenin bu evlerde Türk gençlerine hizmeti, üzerinde düþünülmesi gereken hususlardan biridir. Müslümanlarla esas savaþýn inanç ve ahlaki esaslarda Kur'an'ýn yasakladýklarý þeyleri yayarak yapýlacaðýný bilen düþmanlar, savaþ cephelerinde yardým adý altýnda þimdilerin AIDS'i kadar yýpratýcý ve öldürücü olan frengili kadýnlarý hemþire kýlýfýyla cephelere sürmüþler, onlar da Türk askerlerine hizmet(!) sunarak, ordunun büyük ölçüde belsoðukluðu da denilen frengi hastalýðýna yakalanýp telef olmasýna sebep olmuþlardýr. Ayrýca zina yapan askerlerin Allah için savaþ yapacak dinamikleri ne ölçüde yitireceðini hesap eden düþmanlar, insani yardým maskesi altýnda ordunun gücünü büyük ölçüde fuhuþla kýrmayý baþarmýþlardýr. Eþ zamanlý olarak çok sayýda fahiþeyi baþta Ýstanbul olmak üzere Osmanlý þehirlerine ihraç eden kâfirler kaleyi içten çökertmenin yolunu bulmuþlar, top ve tüfekle yapamadýklarýný fahiþeler eliyle daha kolay yoldan halletmiþlerdir. Osmanlý Devletinin can çekiþtiði ve savaþ cephelerinden baþka iþlere vakit ayýramadýðý kargaþa ortamýndan yararlanan ve halkýn asayiþ ve inanç yönüyle yaþadýðý kargaþadan yararlanmýþlar, iman ve takvaya dayanan arka planý giderek güçsüzleþen örf ve ahlaki anlayýþýn Batýlýlaþma istek ve anlayýþýna güç yetiremediði bir ortamda fuhuþ silahýnýn tahribi en çok hasar veren truva atý olmuþtur.

Göðsüne indirdiði sert yumruklarla "ben de müslümaným el-hamdü lillâh" diyen nice erkeðin evlenmeden ilk deneyimlerini pis fâhiþelerin yanýnda tatmalarý, hatta nicelerinin evlendikten sonra da bu çirkin iþe devam etmeleri, müslümanlýkla nasýl baðdaþacaktýr? Kendi haným ya da kýzlarý bu iþi yapmýþ olsa hiç çekinmeden silâha sarýlýp yýllarca hapis yatmayý seve seve kabul eden nâmuslu(!) erkeklerin ayný iþi hiç sýkýlmadan yapmalarý, hangi nâmus anlayýþýyla izah edilebilir? Türkiye'de kaç erkek, gerçekten bekar olarak evlendikleri belki hiçbir anketle tespit edilmemiþtir, ama oran her halde müslümanlara yakýþacak kadar az deðildir. Kaç kýz babasý, kendi kýzýnýn nâmusu kadar damadýnýn da namuslu olup olmadýðýný araþtýrýyor? Nûr Sûresi, 3 ve 26. ayetlerin yasakladýðý bir nikaha kapý açanlarýn sayýsý ne kadardýr? Yani erkeðin ve babasýnýn aradýðý kýzýn bakireliði kadar erkeðin "bakir(e)liði" önemseniyor? Ýslam, her konuda adaletli bir dindir, cinslerden birine haksýzlýk yapacak þekilde ayrým yapmaz. Zina suçu ve cezasý için kadýnlara nasýl bakýyorsa, erkeðe de her yönden ayný þekilde bakar. Her ikisinin de yaptýðý ahlaksýzlýða fahiþelik der. Evet, bayan gibi bu çirkin iþi yapan her erkek de fahiþedir, namussuzdur.

Homoseksüellik ve her çeþit fuhþun sebep olduðu AIDS gibi korkunç hastalýklar bile, Ýslam'a inanýp teslim olmuþ kimselerin dýþýndakilere caydýrýcý olamýyor. Ahiretteki cehennemi önemsemeyen akýlsýz kimsenin, ölümcül hastalýklara atýlmasý da sürpriz ve anormal sayýlmamalý. Ýslami devlet ve toplum anlayýþýnýn önemi bu konuda da kendini gösteriyor. Din düþmaný düzen ve cahiliyye toplumuna dönüþmüþ sosyal çevre, devamlý fuhuþ üretiyor. Fuhuþ, sektör olmuþ, “bacasýz sanayi” ve “dünyanýn ilk mesleði” gibi yanlýþ ifadelerle reklamý yapýlan bu dal, helal-haram kelimelerine lügatýnda yer ayýrmayan Kapitalizmde pis de olsa çok para getiriyor. Fakir halkýn da bu sektöre bilinçli-bilinçsiz varýný yoðunu akýttýðýný, kirli de olsa çok parayý, temiz olan helala tercih eden kapitalistlerin fuhþu nasýl sömürüleri için bir araç olarak gördüðünü tespit için caddelere çýkýp göz atmak yeterli olacaktýr.

Balýk baþtan kokmakta, düzen, resmî kurumlar, kapitalistleþmiþ çevre sivrisinek üretmektedir. Bataklýk kurutulmadan fahiþe sivrisineklerle mücadele sonuç getirmeyecektir. Tevhidi iman hakim kýlýnmadan ahlakî öðütler, delik kaba su doldurmaya çalýþmak demektir. Fuhþa bulaþmýþ insanlarýn zührevi hastalýklar yanýnda ruhi hastalýklar, psikolojik anormallikler içine düþüp her konuda sapýklaþtýklarý ve çevrelerini de her yönden rahatsýz ettiklerini gözönünde tutmak gerekir. "Utanmýyorsan, dilediðini yap!" diyen Rasulullah, hayasýz kiþinin manevi yönden ölüme terkedilen kiþi gibi olduðunu söyler. Doktorun ölümü beklenen hastaya: "Ne istersen ye, serbestsin!" demesi gibi der. Dolayýsýyla iffetin kaybolmasý kiþinin toplum içinde þeref ve itibarýný kaybetmesine, bu yüzden de baþka ahlaki kusurlarý yapabilecek hale gelmesine yol açar. Fuhuþ, sevgisiz olarak vücudunu satmak olduðundan insani özelliðin her yönünü tahrip eder. Ýnsanýn et ve deriden ibaret olan bir varlýk, bir eþya hükmüne konulmasýyla; kiþilik þuurunu yýkan insanlýk þerefine vurulan en aðýr darbedir.

Giderek globalleþen ve Amerika'nýn yön verdiði yeni dünya düzen(sizlið)i içine giren, vahþi ve gayr-ý insani Batý deðerlerinin dinsiz ve ahlâksýz kriterlerine kurtarýcý diye sarýlan günümüz dünyasý, kýyâmeti, kaos ve rezilliði yaþamaktadýr. Bundan büyük helâk olur mu? Dinin fert, toplum ve devlet hayatýndaki etkisini büyük ölçüde ortadan kaldýran modernist hayat felsefesiyle birlikte son yüzyýlda fuhþun bin bir çeþidi giderek meþrûlaþma zemini ve daha çok yayýlma imkaný bulmuþtur. Modern Batý'da hararetle savunulan bireycilik, saptýrýlmýþ özgürlük anlayýþý ve bunlarýn sonucu olarak gençlerin aile ilgisinden, terbiye ve himayesinden yeterince faydalanamamasý, ayný dünya görüþünün bir ürünü olan lüks ve pahalý yaþamanýn ev ve aile kurmayý zorlaþtýrmasý, ekonomik ve siyasi baþarýnýn en yüksek ideal kabul edilmesi ve cinselliðin bu amaç için sömürülmesi gibi sebepler yüzünden modernizmin benimsendiði toplumlarda veya kesimlerde fuhþun da yaygýnlaþtýðý görülmektedir. Aslýnda bazý çevrelerde din ve ahlak gibi kurumlara karþý çýkmanýn temelinde, modern zihniyet yanýnda uyuþturucu pazarýyla da yakýn ilgisi olan fuhuþ sektörünün çýkarlarý bulunmaktadýr. Fuhþa karþý ahlak terbiyesi, güçlü aile yapýsý, toplumsal kontrol gibi mekanizmalarý canlý tutmasý yanýnda kesin hukuki ve sosyal önlemler de alan Ýslamiyet fuhuþ sektörünü özellikle rahatsýz etmektedir. Fuhþu günah, ayýp ve en sonunda yasak olmaktan çýkarma eðiliminde olan modern zihniyet, sözde özgürlük adýna fuhuþta sadece zor kullanma ve zarar vermeyi reddetmekte, fuhþun fert ve toplum üzerindeki yýkýcý etkileri bu düþünce sahiplerini fazla ilgilendirmemektedir.

Henüz tam Batýlýlaþamamýþ Türkiye gibi ülkelerde, özellikle hala Doðulu kafasýný deðiþtirememiþ kesimde kadýnlarýn zinâsý suç ve nâmussuzluk sayýlýrken erkeklerinki delikanlýlýk ve övünç meselesi kabul edilebilmektedir. Türkiye gibi Batýlýlaþmaya çalýþan ülkelerde resmî iþlem yaptýrmayan dinî nikâhlý evlilikler kanunen suç sayýlýr ve doðan çocuklarý "piç" muamelesi görülürken; bekarlarýn kendi isteðiyle zinasýný suç sayan bir kanun yoktur. Evli kimselerin metres hayatlarý, sevgililik ve arkadaþlýklarý, "ay boþandýk, ama yine birlikteyiz, bilseniz ne kadar mutluyuz!" tavýrlarý fazilet gibi sunulmaktadýr. Evli-bekar herkes için genelevler veya randevu evleri devletin korumasý altýndadýr. Kadýnlara hak ve özgürlük, kadýn-erkek eþitliði gibi parlak sloganlar arkasýna gizlenen Ýslâm dýþý dünya görüþleri, kadýna fahiþelik sýfatýný kendi istediði zaman ve istediði kiþilere kullandýðý halde, erkeðe benzer bir suçlama yapmaz. Bu ülkede de fuhuþ ve zinâ konusunda hem halk anlayýþý ve hem resmî kanunlar açýsýndan kadýnla erkek arasýnda çok büyük farklar vardýr. Ýslâm erkekle kadýnýn tüm hayýr ve ibâdetlerine eþit sevaplar vaad ederken, kadýn olsun erkek olsun, ayný suça ayný dünyevî ve uhrevî cezâyý öngörmekte ve bu gibi konularda tümüyle eþitliði uygulamaktadýr. Kadýn haklarýna yeterli önemi vermediðini iddiâ ederek kasýtlý þekilde Ýslâm'a çamur atan Batý zihniyeti, kadýný seks kölesi haline getirmek için her yolu mubah gören tavýrlar sergilemekte, kadýný, kadýn özgürlüðü ve kadýn haklarý kavramýný istismar ederek bu cinse en büyük zulümleri revâ görmektedir.

Batý, seks hürriyeti, bir baþka ifadeyle cinsel özgürlük ile ortaya çýkan ciddi anormalliklere çözüm bulamamanýn ýstýrabýný yaþýyor. Aile hayatý, Batýda tarihe karýþmak üzere, Erkekler ve kýzlar, evlilik sorumluluðu ve görevlerinin altýna girmektense, evlilik dýþý beraberlik ve yaþam sürdürmenin hafifliði içinde tatmin aramakta. Þehvetin doyma hissini temsil eden bir midesi olmadýðý için, akla gelmedik deðiþiklikler ve tatmin için farklýlýk peþinde koþturan nefis/heva, sahibini periþan ediyor. Homoseksüel evliliklere izin veren otoriteler, kiliseler ortaya çýktý. Uyuþturucu ve fuhuþ ile kriminal suçlar arasýnda sýcak ve yakýn bir iliþki sözkonusu. Birleþmiþ Milletler, AIDS’in Batý Avrupa’da yeniden yayýlmaya baþladýðýný, Doðu Avrupa ve Orta Asya’da da büyük týrmanýþa geçtiðini 2004 yýlýnda, hala duymak istemeyenlere olanca yüksek sesle haykýrýyor. HIV salgýnýnýn en hýzlý geliþtiði yerler olan Doðu Avrupa ve Orta Asya’da, 1998’de 30.000 olan kayýtlý HIV taþýyýcýsý sayýsý, 2003 yýlýnda tam bir buçuk milyona yükseldi. Sadece kendileri için deðil, aileler ve sosyal çevresi için de ciddî bir tehdit oluþturan hastalýk, en çok gayri meþrû iliþki, yani fuhuþ yoluyla geçiyor ve kan ürünleri yoluyla mâsum insanlarý da tehdit edebiliyor. Bu iþin tedâvisi için halk, devletler ve sigorta þirketleri olaðanüstü büyük paralar ödemek zorunda kalýyor. Hastalar, âileleri ve arkadaþ çevresi için uzun süren acýlý günler yaþanmasýna sebep oluyor. Fuhuþ ve uyuþturucunun önüne geçilmediðinde modern Sodom-Gomore’ler ortaya çýkacak, bu sýnýr tanýmayan cinsel özgürlük, toplumlarýn feci þekilde intiharý olacaktýr. Sigara ile baþlayýp bira, alkollü içki, uyuþturucu ve fuhuþ þeklinde geliþen ve hýrsýzlýk, cinayet gibi her çeþit kötülüðe ortam hazýrlayan bataklýktan kultulmak için Ýslâmî deðerlerin hâkim kýlýnmasýndan, fuhþa dur diyemeyen beþerî düzenlerden kurtulmaktan baþka çare yok. Bu temel çözüme kadar, en azýndan âilelere çok iþ düþmekte, Ýslâmî esaslara göre kurulacak âilenin güçlendirilmesi ve okul haline dönüþmesi gerekmektedir. Allah korkusu olmayan insanýn kendini, çevresini ve içinde yaþadýðý toplumu helâke ve her çeþit felâkete atmasý özgürlük olamaz, olmamalýdýr. Bu, üreterek veya baþka yolla ele geçirerek sahip olduðu bombalarý çevresindeki insanlara rasgele atýp bombalama özgürlüðünden daha hafif bir suç deðildir. Çocuklar, âile yapýsý içinde Ýslâmî terbiyeden geçmeli ve içinde yaþayacaðý toplumun her çeþit pisliklerine direnebilecek, onlarla mücâdele edebilecek bilinç aþýlanmalýdýr.

Kadýn cinselliðiyle uzaktan yakýndan hiç ilgisi olmayan sözgelimi araba tekerleðinin reklâmlarýna kadýn bacaðýný yerleþtirmekten çekinmemektedir. Kadýna sadece cinsel obje gözüyle bakýlma sonucu doðuran yaklaþým, Batý kaynaklý her çeþit faâliyette göze çarpmaktadýr. Spordan ticarete, modadan eðlenceye, iþ ve eðitim hayatýndan tatile, basýndan televizyona, müzikten deðiþik sanat anlayýþýna... kadar her þeyde kadýn cinselliði öne çýkartýlarak kadýný sömürmekten ve erkekleri tahrik ederek toplumu ifsad etmekten geri durmamaktadýr. Zina ve fuhuþ sektörü denilince sadece genelevler ya da soyetenin tercih ettiði lüks randevu evleri akla gelmesin. Bavul ticareti kýlýfýyla iþ yapan Nataþa'lar, nice oteller, turistik yerler, plajlar ve akla gelebilecek hemen her þey bu sektöre âlet edilebiliyor. Arkadaþlýk ve sevgili adýyla nikâhsýz birliktelikler, metres hayatý, çýkmalar, müstehcen filmler, pornografik dergiler, internet üzerinden kadýn pazarlamalar, telekýzlar, televole kültürü, gece klüpleri, akla gelebilecek seksle ilgili her þeyi pazarlayan sex-shoplar, zengin kadýnlara hizmet veren jigolo denilen erkek fâhiþeler, travestiler, transseksüeller, eþcinseller, mankenler, sanat anlayýþý, uyuþturucu kullanýmý gibi konular düþünüldüðünde fuhuþ fitnesinin boyutu deðerlendirilebilir. Bütün bunlar özgürlük adýna düzen ve çevreden tavýr yerine destek alýrken, karþý çýkanlar suçlanabilmekte. Meþhur tâbirle itler salýverilmekte, taþlar ise baðlanmakta. Bakýlýp seyredilecek yerleri okunacak yerlerinden daha çok olan boyalý basýnýn Ýslâm'a, tesettüre her fýrsatta saldýrmasýnýn arkasýnda, bu fuhuþ sektörüne dayalý kirli para ve çýkarlar sözkonusudur. Kadýný en büyük ticaret ve kullaným eþyasý gören anlayýþ, kendine düþman olarak tek zinde gücün Ýslâm olduðunu bildiði için Ýslâmî olan en küçük bir faâliyete tahammül gösteremiyor. Baþörtüsü düþmanlýðýnýn arkasýnda da bu çýkarcý zihniyetin olduðunda hiçbir þüphe yoktur.

Komünizmin prangasýndan kurtulunca kapitalizmin pençesine düþen eski Sovyetler Birliði halklarý, 20. asrýn baþýnda olduðu gibi 21. yüzyýlýn baþlarýnda da "Nataþa"larýyla Anadolu'ya çýkartma yaparak yeni bir iþgali gerçekleþtirdiler. Sadece kadýnlarýn çalýþtýðý sektör olmaktan çýkýyor fuhuþ. Adýna "jigolo" denilen erkekler de para karþýlýðý metres ve bayan müþteri buluyorlar. Demokrasilerde, bu tür çare tükenmez: Bir türlü tatmin olmayý bilmeyen azgýn sapýklarýn sapkýn arayýþlarýna sunulan bir baþka çözüm daha sunulur; Kadýn, erkek fâhiþeler yanýnda iki cinsin arasýnda kalmýþ travestiler fuhuþ sektörünün alternatifidir. Grup seks denilen çaðdaþ mum söndü âyinleri, çocuk yaþta fuhþa zorlanan, kandýrýlan, tuzaða düþürülen körpe çocuk ve gençler. Seks turizmi, fuhuþ otelleri, Bodrum, Marmaris ve Antalya gibi üstsüz ve altsýzlarýn cirit attýðý yerler, beyaz kadýn ticareti, uyuþturucular ve daha neler neler...

Dizi filmlerde, pembe dizilerde, sinema filmlerinde cinsellik ve gayr-ý meþrû iliþkiler, ahlâksýz bir hayat alabildiðine normalleþtirilir ve hatta özendirilir. Bâtýl Batý zihniyeti, homoseksüellere, "gay" ve "travesti"lere verdiði hak ve özgürlüðün onda birini baþörtüsüne niye vermiyor, anlamak zor deðildir.

Filmlerde, halk arasýnda, askerler ve öðrencilerin birbirleriyle konuþmalarýnda, þakalaþma ve kavgalarda, hiç yeri ve suçu olmadýðý halde, kiþilerin anasýna “or...” ve benzeri kelimeler söylemeleri, analarýna ve karýlarýna sövmelerini, ya da kýzýlan bir kadýna “fâhiþe, kaltak, sürtük” vb. kelimeler kullanarak bu suçlamayý tereddüt etmeden yapmalarý, Ýslâm’la baðdaþmayacak ve çok büyük cezâsý olan bir suçtur. Ýslâm’ýn hâkim olduðu bir toplumda kadýnlara uluorta böyle hakaret edilip suçlanmasýna, onlara sövülmesine müsâade edilmeyeceðini belirtelim. Kadýn haklarýný öne çýkarttýklarýný iddiâ eden ve Ýslâm’ý bu konuda suçlayan kimselerin kulaklarý çýnlasýn! Vatanýn nâmusunu bekleyip koruduðunu iddiâ eden askerlerin, erbaþ ve subaylarý tarafýndan sýk sýk analarýna, avratlarýna sövülmesi gibi olaylarda, kendi karýlarýnýn ve analarýnýn nâmuslarýný bile koruyamadýklarýnýn nasýl bir tezat teþkil ettiðinin düþünülmesi gerektiðini ifade edelim. Ayrýca, nâmus cinâyetlerinin, töre cinâyetlerinin câhiliyye toplumunun özelliði olduðunu, dinimizin nâmus problemlerine karþý kadýnýn yakýnlarýnýn uluorta bu pisliði kanla temizlemek(!) istemelerini kesinlikle onaylamadýðýný belirtelim.

Vahye dayalý gerçek ilimden uzaklaþtýrýlmýþ, tefekkür nedir bilmez hale getirilmiþ, Kur’an’ý okuyup anlamayý ve ona göre yaþamayý tek çýkar yol olarak düþünemeyen, imaný çalýnarak ibâdet zevkinden mahrum býrakýlmýþ, kýsacaðý çaðdaþlaþtýrýlmýþ insanýn þu veya bu oranda cinselliðinin ya da cinsî isteðinin istismârýna yönelik kapitalist tuzaklara kapýlmamasý imkânsýz gibi bir þeydir. Bunlara ahlâkî nasihatlerin pek bir fayda vereceði düþünülmemelidir. Ýman olmadan ahlâkýn da olmayacaðýný, gerçek ahlâkýn Kur’an’ý yaþamak olduðunu bu çevre ve düzen kurbanlarýna anlatmak, inandýrmak, benimsetmekten baþka çýkar yol gözükmüyor. Tevhidî anlamda gerçek bir iman olmadan insanýn ahlâklý, nâmuslu ve þerefli olmasý da mümkün deðildir. Çünkü izzet; ancak Allah’ýn, Rasûlünün ve mü’minlerindir (63/Münâfýkun, 8). Seks manyaðý haline gelmiþ erkeklerden çok, onlarýn hanýmlarý ve çocuklarý acýnacak durumdadýr. Nice aile var ki, içinde kýyâmetler kopuyor. Zinâ yapan, fuhuþ evlerine giden, turistik beldelerde bitli turistlerle yatanlarýn yarýsýndan çok fazlasýnýn evli insanlar olduðu belirtilir. Tertemiz deðilse bile en azýndan kocasý gibi fâhiþe olmayan, az-çok nâmuslu ev kadýnlarý, uykusuz gecelerde kocalarýnýn yolunu beklerken, kocalarý kim bilir kimlerin yanýnda neler arýyor? Böyle ailelerin çocuklarý da potansiyel suçlu ve ahlaksýz adayý olarak yetiþiyor. Kim, bu seks manyaðýna dönüþmüþ, zinakar sarhoþ adamlarýn evli ama dul karýlarýna ve babalý ama yetim çocuklarýna el uzatacak? Ýslâm’a düþman Batý hayatýnýn hiçbir suçu olmasa bu suçlar yeter de artar. Ýslâm Devleti ve Ýslami deðiþim ve dönüþüm olmadan bu bataklýk kurutulamaz. Ýslâmî iman ve yalnýz Rabbe kulluk olmadan insanýn dünyada da ahirette de durumu hüsrandýr. Kurtuluþ, Allah’ýn dininde, O’nun Kitabýna uygun hayatta, Allah’ýn indirdiklerinin tatbik edilmesindedir.

Her çeþit aþýrýlýk ve azgýnlýk, fahþa ve fuhuþ insaný Allah'a ibadetten alýkoyduðu gibi; namaz da insaný her çeþit kötülükten, fahþa ve fuhuþtan alýkoyar (29/Ankebût, 45). Biri varsa, ötekine yer yoktur. Ya Allah'a kulluk, ya hevaya kulluk.

Müslümanýn kaybedeceði zamaný yoktur. Kendisini dünya ve âhirette kurtaracak inanç ve ilme sahip olmalý ve sâlih amellerle takvâsýný arttýrýp bildiklerini gerek sözle gerekse örnek davranýþlarýyla çevresine teblið etmelidir. Zinânýn cezâsýnýn ne olduðu, yani recmin cezâ olarak kabul edilip edilmemesi konusunda gereksiz tartýþmalar müslümanlara bugün için pratik hiçbir fayda saðlamaz. Bu teorik tartýþma, iki yönüyle uygulama dýþý olduðundan gereksiz ve hatta zararlý kabul edilebilir. Birincisi, zinâ suçuna cezâ verebilmek için bir kadýn ya da erkeðin kendi özgür iradesiyle yetkili makamlar önünde zinâ suçunu itiraf etmesinin dýþýnda, en az dört kiþi tarafýndan bilfiil çok net olarak bu çirkin iþin en mahrem þekilde görülmesi ve aðýz birliðiyle dört kiþinin þikâyeti ve sonuna kadar ýsrarý gerekmektedir. Bu, günümüzde genelevlerden çýkanlar açýsýndan bile uygulanamayacak bir durumdur. Hele Ýslâmî kanun, kural ya da ahlâkýn az-çok önemsendiði bir ülke ve ortamda yüz senede bir belki ancak uygulanabilecek bir cezâ olmasýdýr. Yani, ister yüz deðnek, ister taþla öldürme olsun, zinâ ve fuhuþ gibi bireyleri ve toplumu çok yönden tahrip eden çirkin bir eyleme uygun görülen cezânýn psikolojik olarak caydýrýcý bir cezâ olmasý, pratik olarak uygulanmaktan daha çok, teorik olarak caydýrýcý bir cezâ olarak sunulmasýdýr. Ýkincisi; Bu cezânýn verilmesi için Allah'ýn indirdiði bütün hükümlerle hükmeden Ýslâm Devletinin varlýðý gerekmektedir. Zinaya giden yollarýn týkanmadýðý, tersine cazip kýlýndýðý gayr-ý Ýslami düzenlerde zina suçu, birinci maddedeki zorluk tümüyle aþýlsa bile Ýslam'ýn öngördüðü ceza verilmeyecektir. Ýslam, günümüzdeki düzen ve ortam kurbaný zavallýlara ceza ile yaklaþýp onlarý ürkütüp soðutan bir din deðildir. Onlarý her türlü cahiliyye çirkefliðinden kurtarmak isteyen, þirk dahil, her çeþit pislik ve günahtan piþmanlýk duyanlarý affedip kurtamaya hazýr merhamet dinidir. Yoksa, kimilerinin zannettiði gibi, tedric gibi süreci öngörmeden, gelir gelmez insanlara ceza veren, sözgelimi kerhanelerin önüne idam mangalarý yerleþtiren bir din deðildir Ýslam. Hazýrlayacaðý inanç, kültür ve ahlak altyapýsý, ekonomik destek, evliliði kolaylaþtýrma, zinaya yaklaþtýran her türlü þehevi ortamlarý yok edip insaný fýtrat çizgisine yerleþtirme gibi tedbirler almadan Ýslâm, kimseye ceza vermez, verilmesini onaylamaz. Fahiþeler ve seks manyaðý haline gelmiþ gençler dahil, günümüzün insaný kýzýlmaktan çok acýnmaya lâyýk zavallý düzen kurbanlarýdýr. Onlara da Ýslâm'ýn güzelliði ulaþtýrýlabilse bu çirkinlikler kendiliðinden uzaklaþacaktýr.

Ne mutlu, dilini ve belini koruyan, aðzýna gireni ve aðzýndan çýkaný Ýslami ölçülere göre tanzim edip namusunu muhafaza eden edepli gençlere! Gözünde haram bakýþlarýn isi olmayan erkeklere ve yüzünde haram bakýþlarýn lekesi olmayan kýzlarýmýza selam olsun!

Kaynaklar

Halit Erboða, Þamil Ýslâm Ansiklopedisi, c. 2, s. 198-199
Nebi Bozkurt, TDV Ýslâm Ansiklopedisi, c. s. 209-214
Dursun Ali Türkmen, Ali Ünal, Þamil Ýslâm Ans. c. 2, s. 138-139
Hüseyin K. Ece, Ýslam’ýn Temel Kavramlarý, Beyan Yayýnlarý, s. 174-177
Yusuf Kerimoðlu, Kelimeler ve Kavramlar, Ýnkýlap Yayýnlarý, s. 131-135
Ahmet Özalp, Þamil Ýslâm Ansiklopedisi, c. 6, s. 477-480
Ahmet Yaþar, Ýslâm Ceza Hukukunda Ýdamý Gerektiren Suçlar, s. 64-67; Mevdûdi, Tefhîm, III/414
Hamdi Döndüren, Þamil Ýslâm Ans. c. 5, s. 235-238
Süleyman Ateþ, Kur'an Ansiklopedisi, c. 6, s. 304-315
A.g.e., c. 17, s. 486-508
Yusuf Kerimoðlu, Kelimeler Kavramlar, Ýnkýlâb Y. s. 268-270
Þamil Ýslâm Ansiklopedisi, c. 3, s. 327
Hamdi Döndüren, Þamil Ýslâm Ansiklopedisi, c. 4, s. 22-23
Mefâil Hýzlý, Þamil Ýslâm Ans. c. 4, s. 24
Ahmet Özalp, Þamil Ýslâm Ans. c. 2, s. 197-198
Hüseyin K. Ece, Ýslâm'ýn Temel Kavramlarý, s. 700-704
Hayreddin Karaman, Günlük Hayâtýmýzda Helâller Haramlar
A.g.e., s. 189-192
M. Beþir Eryarsoy, Ýman ve Tavýr, s. 316-320
A.g.e., s. 264-266
Abdülhalim Ebû Þakka, Tahrîru'l-Mer'e, Kadýn ve Aile Ansiklopedisi, Denge Y. c. 1, s. 327-3




http://twitter.com/yusairmak
https://www.facebook.com/yusairmak
yusairmak@hotmail.com



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn sanat ve sanatçýlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Þiirin Þifresi Nasýl Çözülür?
Büyük Þairlerin Þiirleri Nasýl Okunur?
Pavese’nin Yaþama Uðraþý
Aydýn ve Politikacýlarýn Savaþý Neden Bitmez?
Niçin Yazýyorsunuz?
Mahþere Uzanan Sevgi: Rüveyda Ya da Ýkinci Mona Rosa
Meriç Saðcý Mýydý Solcu Mu? Mütefekkir mi, Mütercim mi?

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
"Tufandan Önce" Kitabý Üzerine Notlar
Edebiyat Düþüncesi Üzerine…
Sefil Tarihçilerimiz!
Kýlýçdaroðlu Tayyip Erdoðan’ýn ‘muhalif’i mi, Yoksa, ‘mefhum - U Muhalif’i mi?
Baþörtülü Cadýlar
Tarihimizi Aydýnlatan Bir Kitap
Dilin Düþündürdükleri
Hasretin Sebebi: Ýlham
Cihan Harbi Yahudiler ve Türkler
Portrait Of May Sartoris Tablosu'nun Düþündürdükleri

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Gözbebeði Turþusu [Þiir]
Bir Hicran Naðmesi [Þiir]
Sakin Bir Acý [Þiir]
Geldim [Þiir]
Sözün Çiçeði [Þiir]
Sevgiliye Hasretle [Þiir]
Geceye Kâside [Þiir]
Benimle Ölür Müsün? [Þiir]
Beste-i Nigar [Þiir]
Bilemezsiniz [Þiir]


Yûþa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aþýðý! Yayýncý, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.