Herþeye imgelem karar verir. -Pascal |
|
||||||||||
|
hani zamanlarca tutmuþ tutmuþ da kendini… iþte öyle boþalan… Biri pencerenin önünde duruyor, alnýný cama dayamýþ. Saçlarýnýn bir kýsmýný tepeden tutturmuþ, cam ile alný arasýndan sarkan ýslak bir tutamý kemiriyor dudaklarýnýn arasýnda… Dýþarýya bakýyor, bakýyor da sanki hiçbir þeyin farkýnda deðil. Bakýþlarýndan bir hiçlik okunuyor ve süzülen gözyaþý dýþýnda bir þey var sanki yanaklarýndan… Diðeri, sürekli hareket halinde. Dört duvarýn arasýnda anlamsýzca gidip geliyor. Sanki bir çatlak bulsa, ufacýk, buharlaþýp gidecek. Elleri, kollarý, ses vermeyen dudaklarý bir sara nöbetine tutulmuþ gibi kendisinden ve kendilerinden baðýmsýz, sürekli ve dengesiz bir kýpýrtý halindeler. Ýkisi de birbirinden habersiz gibi ve ikisi de farkýnda yalnýz olmadýklarýnýn. Sanki bir þey bekleniyor, bir ses, bir haber, bir saatin 6’yý vuruþu belki… Ama o þey her neyse ortaya çýkýp bu tezat gerilime bir son vermiyor. Ýçerideki ýþýk gittikçe azalýyor. Eþyalar güçten düþüyor, ama yorulmuyor kafesinden sýkýlan aslanlar gibi sýnýrlarýna isyankâr adam ve sýkýlmýyor duraðanlýktan, alný cama dayalý olan… Uzun süre deðiþmiyor sahne… Biri pencereyle ayin yapan, diðeri kendiyle dalaþan iki figüran… Derken bir müzik duyuluyor duvarlarýn arasýndan bu kýzýlca kýyamete kopan… Camýn önünde duran, sanki bu aný bekliyormuþ gibi, yavaþça kapýya doðru yürümeye baþlýyor. “Dinle”, diyor þarkýya istinaden, “Ýyi dinle. Baþka birileri de bir yerlerde ayný iç acýsýný yaþýyor ve parçalanýyor olmalý”. Ayaklarý yere basmýyor sanki, sessizliði incitmek istemezcesine atýyor adýmlarýný… Diðeri bu âna güdümlenmiþ gibi çekip kolundan durduruyor onu… “Nereye gidiyorsun?”. Öfkenin de ötesinde bir anlam seziliyor ses tonundan, küçük dilini yutuyor duvardaki saat bile… Diðeri, hâlâ, inadýna olaðan… “Mutfaða gidiyorum”, diyor, “kendime bir kahve hazýrlayacaðým, ister miydin?” “Buradan, benden, bizden ne istiyorsun? ” “Bozsana en çok da sana yakýþmayan þu zoraki sessizliði, boþaltsana içindeki zehri, kanatsana beni! ” “Sessiz deðilim, sadece konuþmuyorum, o kadar”, diyor ve ritmini bozmadan süzülürcesine yürümeye devam ediyor. “Benim de yorulabileceðim hiç aklýna gelmedi deðil mi? ” Diðeri yeniden yakalýyor onu, bu kez sýmsýký avuçlarý… “Neden hiçbir þey sormuyorsun? Neden hesap sormuyorsun? Bu kadar zaman benim için yaptýklarýnýn, bana verdiðin sevginin, desteðin…nasýl olup da bir türlü meyve veremediðini…aksine seni neden hep aç, hep uykusuz, neden hep mutsuz ettiðini sormuyorsun? ” “Anlaþýlacak bir þey olsa anlatýrdýn. Anlatýlacak bir þeyin olsa, þu âný yaþamýyor olurduk. Bu âný yaþýyorsak.. Neden susuyorum biliyor musun? Hiçbir aðaç yapraðýna ' Neden düþüyorsun? ' diye hesap sormaz. Bazý þeylerin doðasý vardýr ve sonbaharýn doðasý aðaçla yaprak için bir ayrýlýktýr. Sonuçta yaprak ölür, aðaç bir süreliðine yalnýz kalýr.” “Ne yani, her þeyi býrakýp gidiyor musun? Bir yaprak kadar güçsüz ve gamsýz! Sonbahara yenik ve hesapsýz? ” “Hiçbir þey anlamamýþ olman ne acý! Ben hep buradaydým. Þimdi de buradayým. Yaprak mý?! Zamanlarca köklerime sarýlýp senin sonbaharlarýný sineye çektim ben; kapkara kýþlar atlattým, çýrýlçýplak, kimsesiz, iliklerine dek ayaza kesmiþ… Her ilkbaharda biliyordum ki belirecektin tüm heyecanýn, varlýðýn ve kendinle. Yaz kavuracaktý bizi, daha bir sýký sarýlacaktýk birbirimize ama döngü son bulmayacaktý. Ve sen her gidiþin sonunda bir tek bana dönüyordun yine ama her dönüþünde daha o zamandan hazýr oluyordun bir sonraki vedaya… Sen fark etmedin ama her ilkbahar, nasýl ki ayný yaprak deðildir yeniden yeþeren, biraz daha uzaklaþtýn o ilk renginden. Sonunda yapraðýna yabancý bir aðaç olup çýktý yüreðim. ” “Benim kýþlarým nasýldý sanýyorsun? Ýstemeden de olsa senden her uzaða düþüþümde, gittiðim her yerde bir tek sana razýydým. Ne yaðmurlu hazan sabahlarýný, ne yaðan ilk karý sensiz yaþamadým. Ben de üþüdüm, ben de yalnýz soludum acýlarý ve anýlarý… Hem… Ayrýlmak tek baþýna gerçekleþtirebileceðin bir edim deðildir. Bir tek senin canýnýn acýdýðýný düþünecek kadar bencil miydin hep, yeni yeni fark ediyorum. ” “Týrnak etten kopar ama sadece et acýr… Ve biliyor musun? Can, hem týrnak kopunca acýr, hem de yerine yenisi gelirken. Artýk acýmak istemiyorum. Artýk baharlardan korkmak istemiyorum. Tek mevsim soluyordum nicedir, mevsimsiz kalacaðým. ” "…" “Bütün kabahat benim sabýrlý bir aðacý oynamayý, seninse yaprak olmayý kabullenmemizde! Ve haklýsýn, senin hiçbir suçun yok; bütün suç mevsimlerde! ” Roller deðiþmiþ, vakit ilerlemiþtir. Yeni bir suskunluk, soðuk bir rüzgâr gibi esmektedir dört duvar arasýnda. Köþedeki aplik korkak bir ýþýk vermektedir, sadece yakýn çevresine. Sürekli kýpýrdanýp duran, þimdi salonun orta yerinde, pencereden, belki bu zamandan, çok uzaklara bakmaktadýr. Bakýp da göremediði her þey bakýþlarýný karartmaktadýr. Sessizdir ve hareketsiz. Dondurulmuþ bir film karesi gibi beklemektedir. Diðeri, az önceki duraðanlýðýna inat, hýzlý çekimde, odanýn içinde bir oraya bir buraya gidip gelmektedir. Bir tutamýný tepeden topladýðý saçlarýný açmýþ, omuzlarýna salmýþtýr. Kül tablalarýný ve etraftaki olaðan daðýnýklýðý hýzlýca toplamakta, saða sola býraktýðý kiþisel eþyalarýný çantasýna geliþigüzel atmaktadýr. Yo, hayýr, aðlamamaktadýr! Koltuðun üzerindeki battaniyeyi katlar, altýnda duran montunu alýrken, tam yanýnda duran etten duvara bakar. Son bir söz mü bekler, bir sarýlma mý, bir bakýþ… Ayný anda kýpýrdar, kendisine bakýldýðýnýn farkýna varmadan, her an düþecekmiþ gibi dengesiz duran. Kendisinden bir þey bekleyeni ve bekleneni her zamanki vakur duruþuyla baþýndan savmýþtýr. Elleri sehpaya uzanýr ve kumandayý alýr. Televizyonu açar. Önce bir kapý sesi duyulur, sessizce kapanan, sonra o þarký baþlar, hani fýrtýnadan önce son duyulan… “Yaklaþtýrsana yavaþ yavaþ, kendini bana; Al içine tekrar, derinine sakla, kat kasýrgana. Yalan söyleme, bak gözlerime, bitmiþ olamaz! Yokla ceplerini aþk kýrýntýlarý kalmýþ olmalý biraz. Aþk kýrýntýsýyla doymaktansa tek baþýma aç kalýrým bu hayatta, Paylaþacak bir þey artýk yoksa bir erkek ve bir kadýn arasýnda… Yürürüm ipte, aðým yokken hem de, kopkoyu içim. Ýnan çok çalýþtým bu kalpsiz dünyayý sevebilmek için Neyim var ki sanki senden baþka, hadi son bir kez, Ceplerini yokla aþk kýrýntýlarý kalmýþ olmalý biraz. Aþk kýrýntýsýyla doymaktansa tek baþýma aç kalýrým bu hayatta, Paylaþacak bir þey artýk yoksa bir erkek ve bir kadýn arasýnda… ” ** (**Teoman/Aþk Kýrýntýlarý) * Ýsim annesi Y.A.'ya teþekkürler... Mevsimin hep Güneþ olsun CanCân... ÖzgeCân GÜNDOÐDU
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Özge GÜNDOÐDU, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |